Özgürlük seli durmayacak

Murat Karayılan

Murat Karayılan

  • Kurdistan gerillasının, bugün arazi, tünel ve hava savaşını yürüten bir aşamada olduğunu, buna siber savaşı da dahil edeceğini belirten Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, şunların altını çizdi:
  • "Gerillanın bugün geldiği düzey, düşmanın sonuca ulaşmasına engel olacaktır, çünkü yenilmez bir güç yaratılmıştır. Biz sadece bir grup ve bir parçada değiliz, her yerdeyiz. Arkamızda milyonlar var. Kurdistan’ın özgürlük seli durmayacaktır."

Türk Savunma Bakanlığının açıklamalarının yüzde 95’inin yalan olduğuna; son olarak  '1 Ocak 2024'ten Temmuz’un sonuna kadar 1652 terörist öldürdük' denildiğine dikkat çeken  Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, "1 Ocak’tan Temmuz sonuna kadar hem Başûr hem de Bakûr’daki şehitlerimiz 99 arkadaştır. Başka yok. Yalan söyleyerek psikolojik savaş yürütüyorlar" dedi.

Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, 15 Ağustos Atılımı'nın 40. yıl dönümü vesilesiyle Stêrk TV’nin sorularını yanıtladı. Karayılan'ın söyleşideki değerlendirmelerden bazı bölümler özetle şöyle:

Üç temel üzerinden mücadele

Kurdistan'da ilk defa 40 yıldır kesintisiz bir direniş sürüyor, aynı zamanda ilk defa dört yıldır Batı Zap'ta aynı mevzide savaş devam ediyor. Türk devleti, NATO üyesi bir devlet olarak gerillaya karşı her türlü silahı kullanıyor ama yine de dört yıldır Zap’ı ele geçiremiyor. Bu kadar teknik, kimyasal silah kullanan, sürekli hava bombardımanı da yapan Türk ordusu, yine de gerillayı aşamıyor. Bu da gerillanın 40 yıllık tecrübesini gösteriyor. Şimdi Metîna’da, Batı Zap'ta tarihi bir direniş var. Bugün mücadele üç temel üzerinden yürütülüyor;

* Rêber Apo’nun felsefesi, ideolojisi. Bu felsefe, Kürt gençlerinde heyecan yarattı, iradeli ve fedai bir ruh geliştirdi.

* 40 yıllık tecrübe. Yeni  katılan her arkadaş bunun eğitimini görüyor.

* Yaratıcı taktikler ve teknik hakimiyet. Bu anlamda belki geç de kaldık, zaten Rêber Apo da zamanında bunu çok eleştirdi ama yine de yaratıcı taktikler geliştirdik. 10 yıl önce bile bu yol, yöntem ve taktikleri kullansaydık sonuç farklı olurdu.

Bedelini de ödüyoruz

Bugün Metîna, Zap ya da Bakûr’da verilen direniş öyle kolay olmuyor. Bunun bedelini, faturasını ödüyoruz. Mücadele büyük bir fedakarlık, bilinç, derinlik istiyor. En önemlisi de süreci iyi okumak lazım. Diyebiliriz ki; kendimize göre bir tarz geliştirdik. Böyle olmasaydı kimse bu kadar saldırıya, kimyasal silaha, binlerce askere karşı koyamazdı. Dolayısıyla bu direnişin temelinde hem irade, hem yaratıcı taktikler hem de tecrübe var.

Siber savaş da olacak

Kurdistan gerillası, bugün arazi, tünel ve hava savaşını yürüten bir aşamadadır. Hava savaşı henüz yeni ve geliştirilecektir de. Dördüncüsü ise siber savaşıdır. Bu alanda eksik kaldık, eksiklerimiz var ama onu da geliştireceğiz.

Yenilmez güç yaratıldı

Türk devleti, sürekli gerillayı bitireceğini söylüyor. Hatta bazı Kürtler, KDP de herhalde buna inanıyor ki; savaşa katılıyor. Gerillanın bugün geldiği düzey, düşmanın sonuca ulaşmasına engel olacaktır, çünkü yenilmez bir güç yaratılmıştır. Biz sadece bir grup, sadece bir parçada, Behdînan’da değiliz ki her yerdeyiz. Ayrıca arkamızda milyonlar var, Kürt gençleri var. Kısacası; bir sel gibi akıyor, Kurdistan’ın özgürlük seli durmayacaktır, hiçbir güç de buna engel olamayacaktır.

Türk tarafı yalan söylüyor

Türk Savunma Bakanlığının açıklamalarının yüzde 95’i yalandır. Mesela son açıklamasında '1 Ocak 2024'ten Temmuz’un sonuna kadar 1652 terörist öldürdük' diyor. Yani bizden o kadar insanı öldürdüğünü söylüyor ve şüphesiz sadece Başûr ile Rojava’dan bahsediyor. Bakur’u saymıyor. Bu yalandır. Biz şehitlerimizi biliyoruz. Mesela; 1 Ocak’tan Temmuz sonuna kadar hem Başûr hem de Bakûr’daki şehitlerimiz 99 arkadaştır. Başka yok. Yalan söyleyerek psikolojik savaş yürütüyor. Hatta Rojava’ya sorduk; onlar da bizim hiç kaybımız yok ama onlar her zaman kayıp veriyorlar. Birkaç kez yalanladık ama artık bıraktık, dediler. Türk tarafı, sürekli Rojava’ya ilişkin de eylem yapacaklardı vurup öldürdük, diye açıklama yapıyor fakat bu bilgiler de yalan. Biz bir şey saklamıyoruz. Geç de olsa açıklıyoruz, çünkü bilgiler her zaman elimizde hazır olmayabiliyor.

 

* * *

Kürt soykırımıyla büyüme stratejisi

Türk devletinin, son 10 yılda yeni bir stratejiyi esas aldığını kaydeden karayılan, şöyle özetledi: "Kürtler, 2014'te DAİŞ’e karşı savaşta ön plana çıktı, Rojava Devrimi gerçekleşmişti, zaten Başûr’da Kürtler statü sahibi, Bakûr’da HDP büyük bir oy almıştı. Türk devleti, Kürtlerin bu ilerlemesinden korktu; “Kürtler devlet kuracak, Türkiye’yi parçalayacak, bu bizim için beka sorunudur. Türkiye’nin yıkılmaması için müdahale etmemiz, savaşmamız gerekir ve Türkiye artık eskisi gibi olmaz Türkiye’yi büyütmemiz lazım” dedi. Bu temelde Türk devletinin içinde yer alan AKP-MHP, Ergenekon, Vatan Partisi, Avrasyacılar gibi güçlerin hepsi bir oldu. Erdoğan’ı da savaşı koordine eden biri olarak seçtiler, çünkü Erdoğan’ın imkanları ve kitlesi vardı. Bu yüzden hepsi bir oldular; “Türkiye tehlikede o yüzden birlik olalım ve yeni Osmanlı anlayışı ile hareket edelim” dediler. Bölgede emperyal bir devlet olmak istediler bunun için de Suriye, Irak’ı himayeleri altına almayı hedeflediler. Bundan dolayı şu an Irak’ta, Suriye’de askerleri var, Libya’ya, Nijerya’ya, Azerbaycan’a, Somali’ye kadar asker gönderdiler. Türk devleti yeni bir stratejisi temelinde bir konsept hazırladı. AKP-MHP iktidarı da bu temelde kuruldu. Kürtlerin özgürlüğünü, statü sahibi olmalarını kendileri için bir tehlike olarak görüyorlar. Kürtlere karşı soykırım-imha siyaseti yürüterek büyümek istiyorlar. Yeni Osmanlı ile Türkçülüğü geliştirmek ve büyümek istiyor. Türk devletinin yeni stratejisi ve kararı budur."

 

* * *

KDP uyarılara rağmen teslim oldu

Türk devleti, bu stratejiyi ve konsepti esas aldığında buzzat 2015, 2016 yıllarında iki defa KDP’li yetkililerin yanına gidup bu konuları kendileri ile tartıştığını hatırlatan Karayılan, "KDP’nin bu gerçekleri göreceğini umut ediyorduk ama gidip Türk devletine teslim oldu" dedi.

Kürtler olarak 21. yüzyılda tarihin tekrarlamasına engel olmak, Kurdistan özgürlük davasını büyütmek ve başarıya ulaştırmak istediklerini belirten Karayılan, ortada iki stratejinin varlığına işaret ederek, şunları söyledi: "Bir tanesi Kürtlerin özgürlük stratejisi, bir tanesi de hedefinde Kürtleri imha etmek olan Türk devletinin yeni Osmanlı stratejisi. Türk devleti, Başûrê Kurdistan ve Rojavayê Kurdistan işgalini meşrulaştırmak, daha sonra da Misak-ı Milli amaçlarına ulaşmak istiyor. Stratejilerinde Misak-ı Milli ve Irak’ta hükümdarlık kurma hedefleri var. 30-40 kilometrelik tampon bölge kurmak istiyorlar. Bunu yaptıklarında zaten Başûr’un yüzde 15’i elden gidiyor, üstelik stratejik bölgeleri. Türk devleti bunun kararını almış ama buna rağmen KDP de gidip Türk devletinin stratejisinde yer aldı. Bu stratejinin bir parçası olmuş durumda. Bu çok önemli ve izaha muhtaç bir konudur. Onların izah etmesi gerekir. Bize göre bunun izahı olamaz.

İşgal ettiği yerlerden çıkmaz

Türk devleti, işgal ettiği yerlerden asla ve asla çıkamayacaktır. Zaten durumu takip eden biri hemen anlar. Bu kadar yol yapmaları, bu kadar masraf yapmaları, bu kadar mevzi yapmaları birkaç yıl için değildir. Kalıcı kalmak, alanını daha da genişletmek içindir. Bu nasıl görülmüyor?"

Kararlıyız; yol vermeyeceğiz

Başûrê Kurdistan’ın kutsal toprağı için bugüne kadar bedel ödediklerini ve devam da edeceklerini vurgulayan Karayılan, şöyle devam etti: "Mesela Garê’yi ele alalım. Garê, Musul’un yukarısında bir tepedir, Hewlêr ve Dihok’un ortasındadır, bölgenin kalbidir. Burada düşmana yol vermiyoruz. Biz direneceğiz. Görevimiz işgalcilere karşı savaşmaktır, onlara yardım etmek ya da kaçmak değildir. Ant olsun ki; kaçmayacağız, bugüne kadar ne yaptıysak bundan sonra da onu yapacağız. Bu yüzden halkımızın bize destek vermesi lazım. Bu düşman ancak direnişle buradan çıkarılır ve çıkarabiliriz de. Destek verildiği taktirde son dört yıldır verdiğimiz direniş ile düşmanı çıkarabileceğimizi gösterdik.

Biz bağımsızız, biz Kürt'üz, Kurdistanlıyız, devrimciyiz, bu toprakları savunacağımızın sözünü verdik ve savunmaya devam edeceğiz. Kurdistan yurtseverlerinin de hangi parti, hangi aşiret, hangi sivil kurum olursa olsun, bize destek vermelerini istiyoruz ki; düşmanın planlarını boşa çıkaralım, işgali ortadan kaldıralım ve bu ülkeyi koruyalım. Halkımıza çağrımız budur."

 

* * *

Rojava'yı işgal değil, yok etmek istiyor

Türk devletinin, Rojava’yı işgal etmek değil, tamamen ortadan kaldırmak, yok etmek istediğini söyleyen Karayılan, şu an en fazla özerk statüden korktuğunu ve sosyolojik alt yapısını tasfiye etmek istediğini kaydetti. Karayılan, şunları söyledi: "Rojava’da da bu mümkündür, çünkü 30 km tampon bölge oluşturacağım, diyor. 30 km girdiğinde zaten ortada Rojava kalmaz. Dolayısıyla Rojavayê Kurdistan’ı tasfiye etmek ve Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi'nin ortadan kaldırmak istiyor. Bunu böyle görmek lazım; amaç işgal değil, soykırımdır. Efrîn’de yaşananlar göz önündedir, yüzde 25’ten fazla Kürt bırakmıyorlar, dağıtıyorlar. Bundan dolayı tüm yurtsever Kürtler bu dönem birlik olmalı, birbirine destek vermeli, tek yol budur."

 

* * *

Bir kez daha ulusal birlik çağrısı

Halk Savunma Merkezi Karargah komutanı Murat Karayılan, 15 Ağustos Atılımı'nın yıl dönümü vesilesiyle bir kez daha ulasal birlik çağrısında bulundu: "Kurdistan’ın tamamına yönelik bir tehlike var. Bazı taraflar ulusal birliğe gelmeyebilir, düşmanın yanında yer alabilir ama yurtsever tüm kuruluşlar, partiler, hareketler, aydınlar, sanatçılar herkes ulusal birliğin gelişmesi için çaba göstermeli. Bu tarihi süreçte dört parçadaki Kürtler olarak acil bir şekilde ortak bir strateji kurmalı ve buna göre hareket etmeliyiz. Başarma fırsatımız var. Eğer bu fırsatları kullanmazsak bize karşı ittifak kuran düşman, Kürtlerin özgürlüğüne kavuşma fırsatını ortadan kaldırır. Bu yüzden yurtsever herkese çağrımdır; bu tarihi süreçte ulusal birliği kuralım."

 

* * *

Kürt toplumunun onuruna saldırıyor

Türk devletinin, Kürt toplumunun onuruna saldırdığını belirten Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, 83 yaşındaki anneleri, 75-80 yaşındaki dedeleri tutuklayıp zindana atmasnı; şehitliklere hakareti; son nefesini vermek üzere olan tutsakları bırakmamasını örnek verdi. "Bir kini var ve bunun sonucunda toplumumuzun onurunu bozmak istiyor" diyen Karayılan, aynı şeyin kültür meselesinde de sürdüğünü söyledi. Karayılan, şunları ifade etti: "Özgür Kürt'ü, kültürünü koruyan Kürt'ü, Kürt kültürünü tamamen yok etmek istiyor. Bu yüzden yola yazılan Kürtçe uyarı yazısını kaldırıyor, yasaklıyor, hatta Kürt düğünlerini basıyor. Van Valisi düğünleri izne bağladı, Kürtler artık kendi düğünlerini bile yapamaz, diyorlar. Kürt halayından rahatsızlar, Kürtçeden rahatsızlar, çünkü devletin Kürt halkına karşı yürüttüğü siyaset imha siyasetidir.

Kürtçe konuşun, kültürünüzü yaşayın

"Bu saldırılara karşı toplumumuz da değerlerine sahip çıkmalıdır. Mesela herkes, her yerde Kürtçe konuşmalı, Kürtçe yazmalı. Değerli Kürt gençleri; mesela ben Türkçeyi de çok iyi biliyorum neden burada daima Kürtçe konuşuyorum? Bunun bir sebebi var. Dilimize yönelik soykırım siyaseti yürütülüyor. Buna karşı bizim de dilimize, kültürümüze sahip çıkmamız, geliştirmemiz gerekir. Herkes, ulusal görevine sahip çıkmalı. Halay meselesi de aynı. Örneğin Güney Afrika’da ırkçı rejim Apartheid’e karşı halkın devrimci direnişi vardı. O zaman halkın bir dansı vardı, yerlerinde hareket ediyorlardı. Tabii Apartheid rejimi bundan çok rahatsız oldu, dans eden insanların bazılarını infaz bile ediyorlardı, kurşun sıkıyorlardı. Halk ise dansında ısrar etti, direnişini büyüttü ve daha sonra ırkçı Apartheid rejimini yıktılar. Biz de halayımıza sahip çıkmalıyız. Her yerde halayımızı çekmeli, dilimizi konuşmalıyız. Devletin toplumumuzun onurunu kırmaya yönelik bu yaklaşımına karşı biz de ulusal bir duruş sergilemeli ve her yerde kültürümüzü geliştirmeliyiz."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.