Pasifikasyon aracı: Sanal medya

Forum Haberleri —

dijital medya/foto:pixabay

dijital medya/foto:pixabay

  • Gözetim ve denetim toplumu kapitalist modernitenin arzu ettiği toplumdur, buna karşı Önderliğin felsefesi ile toplumu savunmak gerekir. Bu savunma halini pasifikasyon alanından kurmak mümkün değildir. Eyleme halinin olmadığı yerde toplum savunmasızdır. Kendilerinin çizdiği sınırlar dahilinde propaganda aracının pasifizmi derinleştirmediği savunulamaz elbette.

DİYAR RÛMET

Devlet birçok farklı aygıtları ideolojik hegemonyası bağlamında kullanan, o temelde şekillendiren bir kurumdur. Gramsci’nin zor ve rıza aygıtları, Althusser’in devletin ideolojik aygıtları ve Mahir Çayan’ın pasifikasyon araçları ve propaganda araçları olarak tanımladığı şeyler kitlelerin faşizm veya baskı koşullarında isyan etmemesinin kendisini oluşturan şeylerdir. Bu temelde bugün sanal medya devletin ideolojik aygıtı mıdır tartışması yürütmek gerekir. Zira bugün kitlelerin yüksek bir kesimi bu medya ile yüksek bir biçimde hemhal oluyor. Politik tartışmaların veya kendiliğinden politik olanın sık sık görünür olduğu bu alanda kapitalizmin “anı yaşa” ideolojisi ile tüketimci bir noktadan tüketildiği ve bir eyleme halinin oluşamadığı aşikardır. Bireyler ve kitleler eyleme halinden uzakta görece konforlu bir alanda bir şeyler yapmanın vicdan rahatlığı ile sanal medyada bir şeylerin yapılmadığı bir illüzyon ortaya çıkmaktadır.

Önderliğin tanımladığı üzere hakikat hareket halindeki anlamlı yaşamdır. İllüzyonların olmadığı yerler hem hareketin olduğu hem de anlamlı bir yaşamla hakikate ulaşılan yerlerdir. Sanal medya başlı başına hem hareketin olmayışı hem de yüksek bir kirlilikle anlamın bozulduğu hakikatin ters yüz edildiği bir kuytudur. Bu kuytunun görece propaganda aracı olduğu anlar olmakla birlikte -ki o anlar kuytu olmadığı nadir anlardır- bir pasifikasyon aracı olduğu, tüketimci karakteri ile rızayı inşa ettiği ifade edilebilir. Bugün AKP-MHP-ERGENEKON ittifağının olduğu Türkiye’de kültürel hegemonyanın siyasal islamcılara geçilip geçilmediği tartışması yürütülürken bu üçlü ittifakın ideo- politik pozisyonu gözden kaçırılıyor. Bu tartışmanın evvelinde Türkiye’de zor ve rıza aygıtları dolayımı ile pasifizasyon sürecini yaratan çöktürme konseptini konuşmak gerekir. TC devleti siyasi– askeri olarak MGK’den yürütülür. TC’nin yürütme, yargı ve yasama organı MGK’dir. Dolayısıyla Türkiye’ye dair herhangi bir sosyo- politik bir belirlenim için oraya bakmak zaruridir.

Bu açıdan bugün için kültürel hegemonya savaşımı için üçlü ittifakta krizler yaratacak olana bakılmalıdır ki elbette bu da Özgürlük Hareketi’dir. Oraya bakıldığında bu savaşın iki tarafı olduğu ve mevcut ittifakın kültürel hegemonya savaşında önceliğinin karşıdaki direngen güç olan Özgürlük Hareketi’nin değerlerini çöktürmek olduğu anlaşılıyor. Bu değerler anlamlı yaşamı olanaklı kılan bir hareket halidir. Hareket halinde olmayan varlık anlamlı yaşamı kuramayacağı gibi oluşu da yaratamaz. Oluşun olmadığı yerde ne devinim mümkün olabilir ne de anlam. Bu nedenle sanal medya anlamdan hareketle bir devinim ve oluş oluşturamadığı için sosyal olamaz.

Sosyal olan daima hareket halindedir. Çöktürme konsepti ile birlikte TC’nin tek asli organı olan MGK kitleleri propaganda araçları ile hareket halinden ederek pasifikasyon aracı olan sanal medyaya sıkıştırdı. Türkiye’de neo-liberalizmin ve küreselleşmenin etkisi ile artan sanal medya kullanımı kendiliğinden bir yerde kalmadığını devletlerin ideolojik rıza inşasında etkili kullandığı araçlar olduğunun bilincinde olmak gerekir. Yoksa olağanlaştırılmış bir süreç olarak tanımlamak ve başta gençlik olmak üzere kitlelerin sıkıştığı eylemekten uzak kaldığı bu alanda ısrar etmek demek başlı başına insanın kendisini kandırmasıdır. Bu kandırma hali anlamlı yaşamdan çok uzak bir haldir. Yeni yasalar ile bu pasifikasyon aracını daha da denetimlerine almak istemeleri oranın bir direniş alanı olduğunu göstermez. Bir pasifikasyon aracı olarak denetimlerindedir ama bir propaganda aracı olarak tam denetimlerinde değildir.

Gözetim ve denetim toplumu kapitalist modernitenin arzu ettiği toplumdur, buna karşı Önderliğin felsefesi ile toplumu savunmak gerekir. Bu savunma halini pasifikasyon alanından kurmak mümkün değildir. Eyleme halinin olmadığı yerde toplum savunmasızdır. Kendilerinin çizdiği sınırlar dahilinde propaganda aracının pasifizmi derinleştirmediği savunulamaz elbette. Dolayısıyla sınırların her yerde çizildiği kapitalist modernite dünyasının içerisinde bir alan olarak sanal medyada kısmi propaganda haline sıkışmamak, onun tüketim ve “anı yaşa” felsefesine kapılmamak, sokakta eyleme halini yaratarak toplumun savunulacağını ilke edinmek gerekir. Bunun dışındaki sıkışma hali iktidarların çizdiği sınırlarda liberal anlayışlarla özgür olduğunu sanan bir illüzyona kapılmak demektir. Tüketimcilik, liberalizm örgütlülüğün, mücadelenin olduğu alanlarda kendisini var edemez.

Anı yaşamak, pasifize olma hali örgütlü alanlarda bertaraf olur ve oluşlar yaratılır. Her oluş hali devrimi yaratma arayışının ve hakikat arayışçılığının kendisidir. İnsanın özgürlük yürüyüşü anlamı yaşamın inşasına yöneliktir. Bu yürüyüş hem bireyin kendini özgür kılma hem de toplumu savunmanın kendisidir. Sanal medyalardan sosyal alanlara, illüzyondan hakikate varmak; toplumu savunmanın kendisi olarak meclis ve komünleri inşa edecek örgütlü alanlara katılmak elzemdir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.