Peki bizim annelerimizin günü?

Kadın Haberleri —

  • “Coplandık, cezalandırıldık, gazlara maruz kaldık. Ama tüm bunlara rağmen barışı savunmaya devam ettik. Çünkü kendi çıkarları için Kürt ve Türk çocuklarını savaştırıyorlar. Ortadoğu kan gölüne dönmüş durumda. Ölümlere karşı durduk, durmaya da devam edeceğiz. Bizler barış, barış, barış demekten vazgeçmeyeceğiz.

ZABEL MİRKAN

Barış Anneleri İnisiyatifi’nin ilk kez görünür olduğu eylem 1999 yılında, bir grup Kürt annenin Amed’den İstanbul’a “Geride kalanlar aşkına” ve “Biz anayız, barıştan yanayız” sloganlarıyla gitmesi oldu. Devlet yetkilileri ile görüşüp barışı konuşmak isteyen anneler Ankara’ya dahi alınmadı.

Barış Anneleri İnisiyatifi, Türkiye’de Cumartesi Anneleri ile anneliğin sınırlarını zorlayan en önemli gruplardan oldu. Gerek onların eylemleri gerekse Türkiye toplumunun riyakâr yapısı bunu gözler önüne serdi. Barış Anneleri İnisiyatifi’ndekilerin her bir kişi bir anne olmasına rağmen anneliğin koruma kalkanı altında değil.

Özellikle Barış Anneleri İnisiyatifi vasıtasıyla yerleşmiş bir kalıp olan anneye el kalkmayacağı öğüdünün Türk toplumunda ne denli bir karşılığı olduğu görüldü. Yani olmadığı… Yani en azından söz konusu Kürt anneler, gerilla anneleri olunca bir karşılığı olmadığı… Çünkü bu anneler herkesin gözü önünde polis ve askerler tarafından defalarca dövüldü, coplandı, yerlerde sürüklendi, gözaltına alındı.

Plaza de Mayo Anneleri

Arjantin’de cunta yönetiminin zorla yok ettiği çocuklarını bulmak için Plaza Del Mayo Meydanı‘nda toplanan anneler ilk kez 1977 yılında bir araya geldi. Savaşın kirli bir şekilde yürütüldüğü ve gözaltındaki kayıpların sayılarının onbinlerle anıldığı Arjantin’de çocuklarının akıbetini öğrenmek için 13 kadın Buenos Aires şehrinin Plaza de Mayo Meydanı‘nda bir eylem yaptı.

Beyaz başörtülerine kayıp çocuklarının adını yazıp Hükümet Sarayı’nın yakınında eylem yapmaya başladılar. 1977 yılının sonunda meydanda eylemlere düzenli olarak katılan tam 300 anne vardı. Mücadele hızla büyüdüğü ve yoğun destek aldığı için hükümet olaya müdahale etti ve hareketin öncüsü birkaç anneyi kaçırdı. Ancak gözaltı ve kaçırma politikaları anneleri yıldırmadı. Her Perşembe günü saat üçte Plaza de Mayo Meydanı’nda sessizce eylem yapmaya devam ettiler.

Cumartesi Anneleri

Plaza de Mayo annelerinin eylemleri, 1995 yılında Türkiye’de özellikle 1980 ve 90 sonrası gözaltılar sırasında çocuklarını kaybeden annelere de ilham oldu. Cumartesi Anneleri/İnsanları, 27 Mayıs 1995’ten bu yana her cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemleri düzenleyerek, gözaltında kaybolan yakınlarını ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban giden yakınlarının faillerini arayanlardan oluşan bir topluluk. Buluşmalar ve oturma eylemleri, Emine Ocak’ın oğlu Hasan Ocak’ın 21 Mart 1995’te gözaltına alınması ve 58 gün sonra işkenceyle öldürülmüş bedeninin Kimsesizler Mezarlığı‘nda bulunmasıyla başladı. Gruba katılanların sayısı zaman geçtikçe binleri buldu. Galatasaray oturmalarının 170. haftasında, 15 Ağustos 1998’de güvenlik güçleri kayıp yakınlarına ve annelere saldırdı. Bu saldırılar yedi ay boyunca sürdü. Her cumartesi, yani tam 31 kez, gözaltı oldu. Cumartesi Anneleri/İnsanları 13 Mart 1999’da güvenlik güçlerinin saldırıları nedeniyle belirsiz bir süre Galatasaray oturmalarına ara verdiklerini açıkladılar. Polisin müdahaleleri nedeniyle oturma eylemlerine ara veren grup, 10 yıllık aradan sonra 31 Ocak 2009’da yeniden buluşmaya başladı.

31 Ağustos 2018 itibarıyla 700. buluşmalarını gerçekleştirecek ailelerin başlıca talepleri kayıpların devlet arşivlerinde kayıtlı akıbetlerinin açıklanması, faillerin yargılanması, Türk Ceza Kanunu’nda zorla kaybetme suçunun insanlığa karşı suç kapsamında zaman aşımına uğramayacak şekilde düzenlenmesi ve Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Gözaltında Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalaması.

Ömürleri çocuklarına kavuşmaya yetmeyenler

Galatasaray Meydanı’nda 27 Mayıs 1995’ten bu yana tam 23 yıldır çocuklarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri’nden 16’sı çocuklarına kavuşmadan, faillerinin yargılandığını göremeden yaşamını yitirdi. “Benim evladım gelir diye kapıyı bacayı açık bıraktım. Ay geçti, gün geçti, sene geçti benim çocuğum gelmedi. Benim çocuğum ölmüşse cenazesini bana versinler.” sözleriyle belleklere kazınan 12 Eylül 1980 darbesi sonrası gözaltına alınıp bir daha kendisinden haber alınamayan Cemil Kırbayır’ın annesi Berfo Kırbayır, Cumartesi Anneleri’nin sembol isimlerinden oldu. “Cemil’imin kemiklerini bulmadan beni gömmeyin,” diyen Berfo Kırbayır’ın vasiyeti üzerine mezarının yanına oğlu Cemil için bir mezar kazıldı ve o mezar açık bir şekilde Cemil’in kemiklerini bekliyor. Oğluna kavuşamadan hayata gözlerini kapatan annelerden biri de 12 Eylül 1994’te gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in annesi Fincan Bilgin’di. “Kenan’a bir şey olmamıştır, bir gün çıkıp gelir” umudunu hiç yitirmeyen Fincan Bilgin, son nefesine kadar oğlunun geleceği umuduyla yaşadı ama diğer anneler gibi ömrü oğlunu bulmaya yetmedi. 

L Barış Annesi Havva Kıran’ın Barış Anneleri İnisiyatifi’nin 20’inci kuruluş yıl dönümü dolayısıyla 29 Şubat günü düzenlenen etkinlikteki konuşması…


‘Anneler Günü’nü bize bırakmadılar’

AYŞE SÜRME/FAHRETTİN KILIÇ MA/AMED

Savaş ve çatışma yaşanan bölgelerde birçok anne bugünü buruk geçiriyor. Dersim’de 10 Nisan’da 2017’de yaşamını yitiren oğlu Agit İpek’in, Amed’e PTT kargosuyla gönderilen cenazesini teslim alan anne Halise Aksoy, Anneler Günü’nü hatırlamak dahi istemiyor.

 

Eğer insanlık olsaydı…

Kürt annelerinin Anneler Günü’nü kutlamadığını vurgulayan Aksoy, yüzlerce annenin çocuklarının cenazelerinin kaçırıldığı ve mezarlıkların tahrip edildiğini söyledi. Aksoy, “İnsanların ölmesini, kan dökülmesini istemiyoruz. Eşitlik, kardeşlik istesek de maalesef baskı altındayız. ‘Cennet annelerin ayaklarının altında’ diyorlar. Bunu söyleyenler kendi çıkarlarını, kendi annelerini düşünerek söylüyorlar. Zulüm zorbalık annelerin üzerinde uygulanıyor. Daha çok Kürtlerin günlerini, yaşamlarını karartmaya çalışıyorlar. Eğer Müslüman olsaydılar, mezarlıkları bombalamaz, kemikleri alt üst etmezlerdi. Bir insan öldüğünde eceliyle ölür. Bizim çocuklarımız zulüm altında öldürülüyor. Bunu hiçbir din kabul etmez. Eğer insanlık olsaydı, bir insanın cenazesini paketleyip posta kargosuyla yollamazlardı” dedi.

 

Tamamen kara bir gün

Agit ve kardeşlerinin okul zamanlarında paralarını biriktirerek kendisine hediye aldığını dile getiren anne Aksoy, “Haberim olmadan bana her biri hediye alırdı. Günümü kutladıklarında çok mutlu olurdum. Çocuklarımla birlikte keyif yapardım. Şimdi Anneler Günü’nden bahsetmek dahi istemiyorum. Tamamen kara bir gün. Anneler Günü’nü bize bırakmadılar. Cennet Kürt annelerinin çocuklarının ayaklarının altında. Çünkü onlar baskı ve zulüm görüyor. Evlerinde, topraklarında rahat bırakılmıyor. Ancak özgürlük, barış geldiğinde, herkes el ele verdiğinde güzel günleri kutlayacağız. El ele vermezsek, zulüm, saldırı ve her zaman cenaze paketlenip postayla elimize geçmeye devam eder” diye konuştu.


En güzel hediye özgürce yaşanacak bir ülke

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) ve Sosyalist Kadınlar Meclisi Anneler Günü’ne ilişkin birer açıklama yaptı.

Annelerin bu coğrafyada acıların en büyüğünü yaşadığı belirtilen HDP Kadın Meclisi açıklamasında, Anneler Günü’nün, iktidarın “iki yüzlü” politikaları ile karşılandığı belirtildi. “AKP-MHP ittifakı, Kürt annesine çocuğunun mezar taşı önünde nöbet tutmayı, çocuğunun cenazesini kargo ile göndermeyi reva görüyor” denilen açıklamada, pandemi sürecinde milyonlarca kadının Anneler Günü’nü ev içi emek sömürüsü ve erkek şiddetine maruz kalarak karşıladığı da ifade edildi. Devamında, “Bunca acıya rağmen mücadele etmekten hiç vazgeçmeyen annelere en güzel hediyemiz; özgürce yaşanacak bir ülkedir. Annelik üzerinden savaş siyaseti yürüten iktidar şunu bilsin ki, biz kadınlar; gözyaşına yeterince doymuş bu topraklarda; gelecek kuşaklara özgür ve demokratik bir geleceği miras bırakmak için alanlarda mücadele etmeye devam edeceğiz” denildi.

‘Mücadelelerine bağlıyız’

Anneler Günü’nü kutlayan MED TUHAD-FED ise, annelere sembolik sözler vermek yerine gerçek bir hediye olarak barışı ve özgürlüğü sunmak gerektiği vurgulanırken, annelerin barış ve özgürlük beklentisinin altı çizildi.

Beyaz Tülbentli anneler, Barış Anneleri, Cumartesi Annelerinin her zaman zorlu süreçlerin öncüleri olduğu ve mücadeleyi korkusuz temsil ettikleri ifadelerine yer verilen açıklama, şu ifadelerle son buldu: “Bizler tutuklu ve hükümlü aileleri olarak direncin, mücadelenin, kararlığın sesi olan annelerimizin mücadeleleri önünde saygıyla eğiliyor anneler gününü en içten duygularımızla kutluyor ve her zaman onların yanında, mücadelelerine bağlı olacağımızı belirtiyoruz.”

‘Kutlayacak günümüz yok’

Sosyalist Kadın Meclisleri de, çocuklarına ait bir mezar taşı bile olmayan anneler hatırlatılarak, “Bu düzende kutlayacak günümüz yok” dedi.

Nisan ayında 20 kadından 16’sının evinde katledildiği belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “İnfaz yasası ile kadınların yaşam güvenliği yok sayılırken pandemi koşullarında kadına yönelik şiddet acil önlem paketinin hayata geçmediği, kadına yönelik şiddet acil hattın açılmadığı, sığınma evlerinin artırılmadığı bu dönemde kutlayacak günümüz yok. Çiçek bırakacakları mezarı olmayan Cumartesi Anneleri’nin, çocuklarının tahliyesini bekleyen tutsak annelerinin, çocuklarının mezarına defalarca saldırılan Barış Anneleri’nin, oğlunun cenazesi kargo ile gönderilen Halise ananın ve ölüm orucunda çocuklarının eriyen bedenlerini izlemek zorunda kalan annelerin var olduğu bu düzende kutlayacak günümüz yok. Annelerimiz ve biz sahte sözlerle dolu tek bir gün, çiçek veya hediye değil kaybettikleri çocukları için mezar ve yaşayan çocukları için de özgürlük istiyor. Bu düşü, annelerin direnişi ve mücadelesi gerçek kılacaktır. Ve ancak faşizmi yenip, cins eşitlikçi ve özgürlükçü bir düzen kurduğumuzda annelerimize bir gün değil yaşamı armağan etmiş olacağız.”


Gülistan’sız bir Anneler Günü

Dersim’de 5 Ocak’tan bu yana kendisinden haber alınamayan Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku’nun (21) annesi Bedriye Doku, Anneler Günü’ne ilişkin kızının sosyal medya hesabından mesaj yayımlandı. Anne Doku, kızı Gülistan olmadan bir ilk defa bir Anneler Günü’nü geçirdiğini belirterek, “Bugün Anneler Günü. Ben gece gündüz ağlıyorum. Devlet ‘senin kızın barajdadır’ dedi. O barajı boşaltsınlar, ben kızımın cesedini bulacağım. Benim kızım geçen yıl bana hediye almıştı. Devlet o barajı boşaltsın kızımı geri istiyorum. Gece gündüz ağlıyorum. 4 geçti, 5’inci aya girecek” ifadelerini kullandı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.