Reqa: Bir dönüşümün hikayesi
Toplum/Yaşam Haberleri —
- Reqa'da hayatın normale dönmesi yıllar aldı. Şehir, hala savaşın izlerini taşırken, yeniden inşa çalışmaları her köşe başında gözlemleniyor. Bu süreç, her ne kadar umut verici olsa da, kolay bir yol değil.
TİJDA YAĞMUR
On yıl önce, Reqa, terörün başkenti olarak anılan bir şehir haline gelmişti. DAİŞ’in karanlık gölgesinde yaşamaya başlayan şehir, acımasız bir yönetimle karşı karşıya kaldı. DAİŞ’in lideri Ebu Bekir el-Bağdadi tarafından ilan edilen "hilafet", Reqa'yı ve komşusu Musul'u dünyanın terör başkentleri haline getirdi. Bu dönemde, Reqa'dan gelen haberler tüm dünyayı dehşete düşürdü. Kamuya açık idamlar, recm cezaları ve çarmıha germeler, şehrin her köşesinde korku saçıyordu. Üç yılı aşkın süre boyunca bu vahşet devam etti.
2017 yılında, Suriye Demokratik Güçleri (QSD) tarafından gerçekleştirilen uzun ve zorlu bir kuşatma sonucunda Reqa, DAİŞ’in pençesinden kurtarıldı. Ancak bu zafer, şehrin yüzde 80'inin harap olmasına, binlerce insanın hayatını kaybetmesine ve geride travma dolu anılar bırakmasına mal oldu. Şehir, QSD’nin kontrolüne geçti ve o andan itibaren Reqa'nın yeniden doğuşu başladı.
Travmalar ve yeniden inşa
Reqa'da hayatın normale dönmesi yıllar aldı. Şehir, hala savaşın izlerini taşırken, yeniden inşa çalışmaları her köşe başında gözlemleniyor. Bu süreç, her ne kadar umut verici olsa da, kolay bir yol değil. Şehirde yaşayanlar, geçmişin acı dolu anılarını unutmaya çalışırken, ekonomik zorluklar, işsizlik ve temel altyapı eksiklikleri gibi sorunlarla mücadele ediyor.
Şehrin bazı bölgelerinde, hala yıkıntılar arasında yaşam mücadelesi veren insanlar var. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar, savaşın en ağır yükünü taşımış durumda. Örneğin, Amina Rachou adlı bir kadın, savaş döneminde sigara içmenin bile ölümle sonuçlanabileceğini ve sürekli bir korku içinde yaşadıklarını anlatıyor. Aynı şekilde, Amar Abou Khala adlı bir genç, eğitim kurumlarının kapandığını ve baskının günlük yaşamı felç ettiğini hatırlıyor.
Arap-Kürt ilişkileri
Reqa'nın çoğunluğu Arap nüfusu, şu anda Kürt güçlerinin liderliğindeki bir koalisyon tarafından yönetiliyor. Bu durum, bazı gerilimlere yol açsa da, çoğu Reqa sakini, QSDyi bir barış garantisi olarak görüyor. Ancak yine de, DAİŞ’in uyuyan hücrelerinin varlığı ve bu grupların şehirdeki etkisi büyük bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor. QSD Medya Sorumlusu Farhad Şami, DAİŞ’in yeniden canlanma belirtilerinden bahsediyor ve bu tehdidin gerçek olduğunu vurguluyor.
Bunun yanı sıra, şehirdeki uyuşturucu trafiği de ciddi bir sorun haline gelmiş durumda. Özellikle rejim kontrolündeki bölgelerden gelen captagon adlı uyuşturucu, Reqa'da yaygınlaşıyor ve bu durum, şehirdeki güvenlik sorunlarını daha da karmaşık hale getiriyor.
Reqa'daki toplumsal doku
Katalonya merkezli Esalto’dan Laurent Perpigna Iban’ın haberine göre Reqa'daki toplumsal doku, hala kırılgan. Şehirdeki Arap ve Kürt toplulukları arasında tam bir güven ortamı henüz sağlanabilmiş değil. Ancak, bazı kabileler ve yerel liderler, bu gerilimleri azaltmak için çaba sarf ediyor. Aniza kabilesinin lideri Şeyh Farès, kabilesinin QSD ile işbirliği yapmaktan memnuniyet duyduğunu ve bu işbirliğinin Reqa'da barışın devamı için önemli olduğunu vurguluyor.
Ancak Reqa'nın geleceği hala belirsizliklerle dolu. Birçok insan, DAİŞ’in geri dönme olasılığından veya rejimin yeniden kontrolü ele geçirmesinden endişe ediyor. Şehirdeki gençler, geçmişin karanlık gölgesinin hala üzerlerinde olduğunu hissediyor ve bu durum, onları sürekli bir tedirginlik içinde tutuyor.
Reqa'daki değişim süreci, zorluklarla dolu olsa da, şehir yeniden ayağa kalkmaya kararlı. Ekonomik kalkınma, güvenlik önlemleri ve toplumsal uzlaşma çabaları, Reqa'nın geleceği için umut vaat ediyor. Ancak bu dönüşümün tamamlanması, bölgedeki siyasi ve güvenlik sorunlarının çözülmesine bağlı.
Reqa geleceğe umutla bakıyor
Reqa, on yıl önce terörün başkenti olarak anılırken, bugün yeniden inşa ve toplumsal iyileşme sürecinin merkezinde yer alıyor. Şehir, hala savaşın izlerini taşısa da, geleceğe umutla bakmaya çalışıyor. Ancak Reqa'nın bu süreçte başarılı olup olmayacağı, yalnızca yerel çabalarla değil, bölgesel ve uluslararası dinamiklerle de şekillenecek.