Reqa, yeni Suriye'yi tartıştı

MSD
- MSD, Arap aşiretlerinin kanaat önderleri, aydın ve siyasetçilerin katılımıyla Reqa’da gerçekleştirdiği toplantıda, bölgedeki gelişmeleri, ülkenin geleceğini ve yeni Suriye’yi tartıştı.
Demokratik Suriye Meclisi (MSD), Suriye'deki siyasi gelişmeler, değişimler ve Suriye'nin geleceğine karar verme konusunda ortak bir vizyon belirlemek amacıyla Reqa kentinde bir toplantı düzenledi.
Toplantıya siyasetçiler, aydınlar ve ülkenin genel durumunu önemseyen şahsiyetler, şeyhler ve aşiretlerin kanaat önderleri katıldı. Demokratik Suriye Meclisi ve Arap aşiretlerinden bir grup aydın, siyasetçi ve kanaat önderi, Suriye halkının tüm farklı bileşenleriyle ülkeleri için en uygun yönetim şeklinin nasıl olması gerektiğine önem verdiklerini ve mevcut aşamada partilerin, yerel ve uluslararası güçlerin farklı tutumlarını görmek istediklerini söyledi.
Toplantıda konuşan MSD Halkla İlişkiler Ofisi Eşbaşkanı Hesen Mihemed Elî, yerel ve uluslararası güçlerin Heyet Tehrîr El Şam (HTŞ) yönetimine ilişkin tutumlarını dört kesime ayırdı:
* Birinci kesim; "ciddi ve tek taraflı" bir tutuma sahip, Mısır ve BAE gibi ülkeler, HTŞ ile ilişkilerini iç risklere göre kurmuyor.
* İkinci kesim; "değişim" tutumuna sahip. AB ülkeleri ve bazı Arap ülkeleri ve tüm bileşenlerin değişim çalışmalarına katılması, insan haklarına saygı ve bileşenlerin korunması için HTŞ yönetimiyle ilişkiler kuruyorlar.
* Üçüncü kesim; "Katar ve Türkiye ittifakı" olarak tanımlandı. Burada da Türk devleti, Suriye'de daha güçlü olmak, uluslararası diğer güçlere baskı temelinde ekonomik ve siyasi çıkarlar elde etmek istiyor.
* Dördüncü kesim; "Rejim ittifakı” olarak tanımlandı. Burada ise Rusya ve İran, Suriye'nin geleceğinde rol sahibi olmak istiyor.
Barış ve diyalog
Demokratik Özerk Yönetim ve QSD'nin tutumu da dahil olmak üzere Kuzey ve Doğu Suriye halklarının tutumu da tartışıldı. Barış ve diyaloğu esas alan bu tarafların, Suriye’de gerginliklerin başlamasından beri net tutum aldığı ifade edildi.
* * *
MSD, BM toplantısında
BM Suriye Özel Temsilcisi'nin önceki gün Şam'da düzenlediği toplantıya MSD de katıldı.
Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, MSD Eşbaşkan Yardımcısı Elî Rehmûn'un da aralarında bulunduğu bir grup Suriyeli isim ile başkent Şam Four Seasons Oteli'ndeki ofisinde bir araya geldi. Toplantıda, Suriye'deki güncel gelişmeler ele alındı. MSD tarafından yapılan açıklamaya göre; Pedersen, Suriyelilerle yaptığı görüşmelerin sahada olup bitenlerin doğru ve kapsamlı bir resmini çizmeyi amaçladığını, bunun da kendisine Suriye'deki gelişmeler hakkında Güvenlik Konseyi'ne objektif brifingler sunmasını sağlayacağını açıkladı.
MSD Eşbaşkan Yardımcısı Elî Rehmûn, şiddet ve gerilimin sürmesi, geçiş sürecindeki tekçilik ve belirsizliklere işaret etti. QSD'nin doğrudan hedef alınmasının Kuzey ve Doğu Suriye'nin istikrarı ve güvenliğine yönelik bir tehdit oluşturduğu uyarısında bulundu.
Toplantıda, Suriye toplumu içindeki bölünmelerin derinleşmesine katkıda bulunan Uygur grupları gibi yabancı cihatçı grupların varlığına dikkat çekildi. Katılımcılar, yeni yönetimin duyurduğu Ulusal Diyalog Konferansı'nın net bir yapıya sahip olmadığını veya ilan edilmiş bir hazırlık komitesinin varlığının bulunmadığını belirterek, bu konudaki soru işaretlerini dile getirdi.
Özel Temsilci Pedersen, Kuzey ve Doğu Suriye ile QSD hakkında da konuşarak, siyasi geçişle ilgili temel zorluklardan birini temsil ettiğini açıkladı. QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdî ile Ahmed Al-Sharaa arasındaki diyaloğu teşvik etmenin önemini vurgulayan Pedersen, iki tarafın da uzlaşıya dayalı çözümlere ulaşma şansını artırmak için karşılıklı taviz vermesi gerektiğini savundu. Pedersen, herhangi bir dış müdahaleden uzak Suriye-Suriye diyaloğunun istikrarı sağlamanın ve sürdürülebilir çözümler sağlamanın en iyi yolu olduğunu yineleyerek, geçiş hükümetinin kurulmasını, yeni bir anayasa taslağının hazırlanmasını ve serbest seçimlerin yapılmasını öngören 2254 sayılı BM Kararının hâlâ siyasi sürecin ana referans çerçevesini oluşturduğunu vurguladı.
Pedersen, uluslararası toplumun Suriye'deki gelişmeleri yakından takip ettiğini belirterek, yaptırımların kaldırılmasının, mevcut yönetimin sahada somut değişiklikler yapmasıyla bağlantılı olduğunu kaydetti.