Sinyaller var, somut veri yok

Mahfuz Güleryüz
- DEM Parti Eşbaşkan Yardımcısı Mahfuz Güleryüz, "Devlet Bahçeli'nin yaklaşımları, yüzyıllık inkâr kodlarının dışına çıkma sinyalleri veriyor ama bu konuda somut bir veri yok" dedi.
MA'nın sorularını yanıtlayan DEM Parti Eşbaşkan Yardımcısı Mahfuz Güleryüz, sürece henüz isim konulmadığını belirterek, "Abdullah Öcalan'dan bağımsız bir isimlendirme yapmak istemiyoruz, çünkü en nihayetinde ana aktör kendisi. Onun isimlendirmesi üzerinden yürümenin daha doğru olacağını düşünüyoruz" dedi.
İnkar kodlarının dışına çıkma
Bu süreci kesinlikle tarihi bulduklarını kaydeden Güleryüz, nedenini şöyle özetledi: "Bu süreci ifade eden Devlet Bahçeli'nin yaklaşımları, yüzyıllık inkâr kodlarının dışına çıkma sinyalleri veriyor ama bu konuda somut bir veri yok. Devlet Bahçeli'nin dilini ileri bir dil, ileri bir söylem olarak değerlendiriyoruz. Tarihsel ehemmiyetini göz ardı etmiyoruz ama meselenin somut olarak Türkiye'nin kamuoyu önünde devletin yetkilileri tarafından kabul edilmiş bir fotoğraf yok. Yasal, kanuni bir düzenlemeye çekebilecek bir pratik söz konusu değil. Yine de dil ve üslup olarak yer yer yeni bir söylemin olduğunu kabul etmek lazım. Eğer böyle değerlendirmezsek ıskalamış oluruz. Kürtler, barışa ve birlikte yaşama hazırdır. Sayın Öcalan'ın ortaya koymuş olduğu iradenin arkasındadır."
Kendimize güveniyoruz
Hükümetin uygulamalarının toplumsal tabanda yığınca "acaba" yarattığını; aynı zamanda toplumsal akıl ve sinir uçları ile oynandığını belirten Güleryüz, "İşte gözaltı, tutuklama ve kayyum atamaları... Yığınca kaygı ve şüpheye neden oluyor. Buna rağmen kendi gücümüz ve pratiğimizle bu süreci karşılamanın daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Biz bu meselenin hasbelkader gelişmediğini biliyoruz. Birilerinin kafasına taş değdi de başlamadığının farkındayız. İşte Kürtlere dair olumlu duygular içine girdiler ve birden bire Türkiye'nin demokratikleşmesini istediler gibi bir değerlendirmeye tabi tutmuyoruz. Bunun tarihsel, konjonktürel bir zorunluluk olduğunu düşünüyoruz. Bunun yanında esas olarak Kürt halkının muhteşem, baş eğmeyen bitimsiz direnişinin yol açtığı bir değerdir. Partimiz hem müzakere hem de mücadele partisidir. Her zaman ikisini de hazırdır. Bu karakterimize inanıyor ve güveniyoruz. Kimsenin iyi niyetine ihtiyacımızın olmadığını düşünüyoruz."
Çözüm perspektifi
Kürt Halk Önderi'nin ulus devlet eleştirisine dikkat çeken Güleryüz, şöyle devam etti: "Türk olus devleti var ama Türkiye halkı, işçisi, emekçisinin maruz kaldığı yaşam biçimini biliyor muyuz? Emeklisi 14 bin liraya maruz kalmış bir toplum. Asgari ücret 22 bin lira. İnsanlar neredeyse muhtaç durumda. Tekçi, retçi, Türk kimliğine dayanan Türk devleti, Türk milletini mutlu, mesut etmemiştir. Sayın Öcalan, yeni bir devleti, yeni bir sınır mantığı ile kurulmuş bir yönetim tarzını reddediyor. Ret ve inkarcı ulus devlet modeline karşı eşitlikçi, özgürlükçü toplumların bir arada yaşama felsefesini görüyor. Bu, yeni bir modeldir. Sayın Öcalan çok açık ve net, 'Emperyal güçlerin dağılım heveslerine, inisiyatiflerine bırakabilecek bir yerden çıkaralım' diyor. Biz bu meseleyi birlikte çözebiliriz. Sayın Abdullah Öcalan, Türkiye'ye ve Türk devlet aklına, bu çağrıda bulunuyor. Kürt sorunu yüzyıllık tarihsel bir sorun. Çözemediğiniz bir sorun. Kıyımlar ve inkârlar ile ortadan kaldıramadığınız bir sorun. Dolasıyla 'bu sorunu çözmek zorundasınız' diyor. İktidara, 'bu sorunu çözmeyen her iktidar çözülmüştür' diye sesleniyor. 'Bu sorunu çözemeyen bir devlet çözülme ile yüz yüze kalacaktır' demektedir. 'Emperyal güçlerin müdahalesi olmadan Kürt ve Türk halkı olarak bu sorunu çözelim' diyor. Bu büyük bir şanstır."
Suriye'de eskinin tekrarı olmaz
Suriye'deki Kürtlerin, artık DAİŞ veya BAAS rejimine benzer bir rejime teslim olmalarının, eski konumlarına geri dönmelerinin mümkün olmadığını; zaten bunun doğur ve adil de olmadığını vurgulayan Güleryüz, şöyle konuştu: "Kürtler, Suriye'nin realitesi, oranın sahipleri. Ret, inkar ve imhaya karşı direnip varlıklarını korumuşlar. Mademki Suriye'de yeni bir yapı oluşuyorsa Suriye'nin çoğulcu kimliğine göre oluşmalıdır. Hiçbir şey olmamış gibi eskinin tekrarı bir iktidar değişimi ile sorunlar çözülmez. Kürtler, böyle olursa yarın da HTŞ'ye karşı koyacak. İşte Sayın Öcalan'ın ortaya koyduğu çözüm perspektifi bu açıdan hayatiyet arz ediyor. Çözümü sadece Türkiye, sorunları ve Türkiye Kürtleri için değil, Suriye ve bölge Kürtleri için bir çözüm modelidir. Onlara da diyoruz; yeni şeyler ortaya koyma zamanıdır. Kürt sorunu bölgede ve Türkiye'de yeni bir akıl, zihniyet ile çözülür.
Statüyü kabul etmeli
Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi'nin statüsünü kabul edebilecek bir noktaya gelmek durumunda. Her şeyden önce Suriye, ayrı bir devlet mekanizması. Suriye Kürtleri, Türkiye için ya da başka milletler için tehdit değildir. Tek talepleri kendi benlikleri, kimlikleri ve kültürleri ile yaşamak. Türkiye bu modeli niye kabul etmesin? Bu modelin Türkiye'ye zararı ne? İnsan bazen anlamakta zorluk çekiyor. Türkiye, inkârcı kodlarından uzaklaşırsa çözüm mümkündür, çözüm kapıdadır. Eğer bundan uzaklaşmaz ise Suriye'de de Türkiye'de Kürtler yüzyıldır direniyor bir yüzyıl daha direnir. Bu Kürtler için büyük bir yıkım olduğu gibi Türkler için de Araplar için de Farslar için de büyük bir yıkımdır. Devletin kendisi için de büyük bir yıkımdır." ANKARA