Tecrit yoksa yasak niye?
- Kendisinden 43 ay sonra yapılan tek seferlik aile görüşüyle haber alınabilen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a, 6 aylık yeni bir avukat görüş yasağı getirildi.
- Yasağın gerekçesi hakkında avukatlara herhangi bir bilgi verilmedi. İtirazlar da Bursa Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. Avukatlar, yasağı AYM'ye taşıyor.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde mutlak tecrit altında rehin tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş'a 6 aylık yeni avukat görüş yasağı verildi. Son yasak kararı ile birlikte son 8 yılda en az 14 kez avukat görüş yasağı kararı verilmiş oldu.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde 26 yıldır ağır tecrit koşulları altında rehin tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’a 6 aylık yeni bir avukat görüş yasağı verildi. Görüşmenin sağlanması talebiyle Bursa 2. İnfaz Hakimliğine başvuruda bulunan Asrın Hukuk Bürosu avukatları, müvekkilleri hakkında 6 Kasım’da yeni bir 6 aylık avukat görüş yasak kararı verildiğini öğrendi. Yasağın gerekçesi hakkında avukatlara herhangi bir bilgi verilmedi. Karara dair yapılan itirazlar, Bursa Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. Avukatlar, verilen yasak kararına karşı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulunacak.
Avukatlar yine başvurdu
Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Raziye Öztürk, Rezan Sarıca, Faik Özgür Erol ve Mazlum Dinç, müvekilleriyle görüşmek için dün bir kez daha Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ve İmralı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne başvuruda bulundu.
8 yılda en az 14 yasak
Olağanüstü Hal (OHAL) ilanından sonra Temmuz 2016'da başlayan avukat görüş yasağı, Şubat 2018'e kadar sürdürüldü. Bu tarihten sonra avukatların görüşme talepleri, 6 aylık sürelerle yasaklanmaya başlandı. Son 6 aylık avukat görüş yasağı kararı ise 3 Mayıs 2024'te Bursa İnfaz Hakimliği tarafından verildi. Böylece 8 yılda en az 14 kez 6 aylık avukat görüş yasağı verilmiş oldu.
43 ay haber alınamadı
İmralı'da aile ve avukat görüşleri çeşitli gerekçelerle engelleniyor. Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan, ailesi ile en son 3 Mart 2020'de yüz yüze görüşebildi. Kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021'de de sınırlı bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Ardından 43 ay boyunca hiçbir haber alınamadı. Mutlak tecride dönük tepkiler sürerken, 43 ayın ardından ilk kez 23 Ekim'de yeni bir aile görüşü sağlandı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Riha Milletvekili Ömer Öcalan, aile görüşü kapsamında görüşebildi.
'Tecrit sürüyor' demişti
Kürt Halk Önderi, görüşmede tecridin halen devam ettiğinin altını çizip şu mesajı vermişti: “Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim."
Türk Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bu görüşmenin ardından katıldığı bir televizyon programında "Abdullah Öcalan’la yeni görüşmeler olacak mı?" sorusuna şu yanıtı verdi: "DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan onun yeğeni, bir başvuruda bulunmuştu. Yeni bir başvuru değil, uzun zamandır zaten avukatları da başvuruyor. Yasal bir durum neticede ve görüşme gerçekleşti. Yeni görüşmelerse taleplere göre değerlendirilir. Neticede bir hükümlüyle yakınının nasıl görüştürüleceği bizim mevzuatımızda belli. Buna ilişkin yönetmelikler var. Bu yönetmelikler çerçevesinde kişiler hakkını kullanabilir." ifadelerini kullandı.
Aile görüşüne de yasak
Ömer Öcalan'ın 23 Ekim'deki görüşmesi sonrası yapılan aile ve vasi görüşmesi başvuruları kabul edilmedi. Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının başvurduğu Bursa İnfaz Hakimliği, 16 Ekim 2024'te verilmiş yeni bir üç aylık “disiplin cezası” olduğunu bildirdi. Söz konusu "cezanın" gerekçesine dair herhangi bir bilgi paylaşılmadı.
Bakanlık tecridi reddediyor
DEM Parti milletvekillerinin tecridin kaldırılması, aile ve avukat ziyaretlerinin yapılması için 7 Aralık 2023'te Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığına (İHİK) yaptığı başvuruya Adalet Bakanlığına bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü yanıt vermişti. Müdürlük, haklarından faydalandığını ve tecridin olmadığını iddia etmişti. Müdürlük, disiplin cezaları nedeniyle aile görüşmelerinin engellendiğini belirtiyor fakat bu disiplin cezalarının hangi sebeplerle oluşturulduğu, neden üçer aylık periyotlar halinde (15 Mart 2023-26 Haziran 2023-27 Eylül 2023-16 Ekim 2024) verildiği ve disiplin yargılama süreçlerinin neden avukatlardan bilhassa gizlenerek yürütüldüğünü izah etmiyor.
Gizli ve hukuk dışı
Asrın Hukuk Bürosu, aile görüşleriyle hiçbir ilgisi olmayan bir konuda, tamamen dayanaksız, keyfi ve avukatlardan gizlenerek gerçekleşen disiplin yargılamasına dikkat çekiyor. Avukatları engelleyen infaz hakimliği kararlarının da gizli, keyfi ve hukuk dışı yürütüldüğünü belirten Asrın Hukuk Bürosu, İmralı Cezaevi’nin son 8 yılı aralıksız kurulan bu sistematik ve keyfi disiplin cezaları ile avukat yasaklamalarıyla örüldüğünü vurguluyor.
Tüm hakları gasp ediliyor
Asrın Hukuk Bürosu, İmralı’da bütün hakların sistematik bir şekilde ihlal edildiği, aile ve avukatların hiçbir şekilde görüştürülmedikleri, kendilerine gönderilen çok sayıda mektuba tek bir cevabın geri gelmediği, telefon iletişiminin sağlanamadığı, sağlık ve koşulları hakkında hiçbir bilginin olmadığı, dış dünya ile tüm bağlarının kesildiği işkence koşullarına işaret ediyor. Asrın Hukuk Bürosu'nun verdiği bilgiler şöyle:
* Abdullah Öcalan ile 27 Temmuz 2011'den bu yana, 2019'daki (2 Mayıs 2019, 22 Mayıs 2019, 12 Haziran 2019, 18 Haziran 2019 ve en son 7 Ağustos 2019) 5 avukat görüşü dışında yaklaşık 13 yıldır tek bir avukat görüşü gerçekleştirilemedi. 6 Ekim 2014'ten bu yana 6 aile görüşü (11 Eylül 2016, 12 Ocak 2019, 5 Haziran 2019, 12 Ağustos 2019, 3 Mart 2020 ve son olarak 23 Ekim 2024) dışında bütün aile görüşmeleri engellendi.
* Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Hayri Konar ile İmralı’ya götürüldükleri 9 yılı aşkın süre boyunca tek bir avukat görüşü gerçekleştirilemedi. Aktaş ve Konar, 2015’ten bu yana aileleri ile yalnızca üç defa; Yıldırım yalnızca iki defa görüşebildi. Diğer bütün görüşme talepleri reddedildi.
* 27 Nisan 2020 ve 25 Mart 2021'de yapılan telefon görüşmeleri dışında başka telefon görüşmesi yapılamadı.
* İmralı’ya avukatları tarafından düzenli olarak gönderilen mektuplara ise son 44 aydır tek bir yazılı cevap gelmedi.
İnsanlık dışı işkence biçimi
Asrın Hukuk Bürosu'na göre; İmralı’yı hukuksal bir karadeliğe dönüştürmek tecrit siyasetini, tecrit uygulamasına dair idari ve politik kararı görünmez kılmaya yetmiyor. Artık İmralı’daki ağırlaştırılmış ve olağanüstü rejimin taşınamadığı, sürdürülemediği ve izah edilemediği ortadadır.
Büro, Adalet Bakanlığı ve İmralı yargı çevresini, mevcut hukuk düzeninin dışında yürütülen mutlak iletişimsizlik koşullarına, özgürlüğü gasp eden kararlara son vermeye, Türkiye Meclisi Başkanlığı, İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyelerini ve milletvekillerini, kamuoyunu demokratik bir hukuk düzeni ile barışçıl bir gelecek için duyarlılığa ve söz konusu uygulamalara dur demeye çağırıyor. BURSA
* * *
Cezası biten Aktaş 7 aydır rehin tutuluyor
Asrın Hukuk Bürosu, Veysi Aktaş’ın 30 yıllık infaz sürecinin 28 Nisan 2024'te tamamlanmasına rağmen idari ve keyfi bir kararla serbest bırakılmadığını hatırlatarak, şu bilgileri verdi: Aktaş’ın tahliyesini bir yıl erteleyen İmralı İdare ve Gözlem Kurulu kararına yaptığımız itiraz, 2 Mayıs 2024'te reddedildi. Taleplerimiz içerisinde kararın bir örneğinin tarafımıza verilmesi istenmişse de bu talep, Bursa 3. İnfaz Hakimliğinin 2024/3518 Esas sayılı kararında; '…Bursa 2. İnfaz Hakimliğinin 31 Ekim.2023 tarihli 2023/8937 Esas, 2023/8936 sayılı karar ile 5275 sayılı CGTİHK’nın 59. Maddesinin 8. Fıkrası uyarınca hükümlünün avukatları ile görüşmesine kısıtlama getirilmiş olduğundan hükümlü vekillerinin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir' şeklinde reddedildi. Söz konusu karar ile Adalet Bakanlığın 'görüşmeler engellenmiyor' şeklindeki açıklamaları arasındaki çelişki açıktır.
5275 sayılı yasanın 59. Maddesi, bir bütün olarak cezaevinde avukatın yaptığı ziyareti düzenlemektedir. Gerekçe yapılan infaz hakimliği kararı da avukat ile mahpusun cezaevinde görüşmesini yasaklarken, bu karara dayanarak mahkemeye taşınmış bir dosyadan örnek alınmasının engellenmesi mümkün değildir. Bu uygulamanın tek izahı Aktaş’ı ve İmralı’yı, adada olduğu gibi dış dünyada da avukatsız bırakmanın arayışından ibarettir. Böylelikle 'yeni' bir 'yasa kuralı' inşa edilirken yasama organı da devre dışı bırakılmaktadır. Bu İmralı yargı pratiğinin geldiği yeni bir seviyedir. Ayrıca 5275 sayılı yasanın 59. Maddesi, avukat hakkını toptan yasaklamamakta, belli koşullarda yalnızca kısıtlama yapılabileceğini öngörmektedir. İnfaz hakimlikleri burada da yasal düzenlemenin dışına çıkarak Öcalan ve üç tutsağı avukattan tamamen mahrum bırakma şeklinde uygulamaktadır.