Türk ordusuna çete dopingi

.

.

  • Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Başkanı Rami Abdulrahman, Türk devletinin ordusunun yanında Başûrê Kurdistan'da savaştırmak için Suriye'den çete elemanlarını devşirdiğini teyit ettiklerini söyledi.
  • Türk devletinin kurup beslediği Sultan Murad Tümeni, Sultan Süleyman Şah gibi çetelerine başına atananların desteğiyle bu transferlerin yapıldığını kaydeden Abdulrahman, böylece Arap ve Türkmenlerin kışkırttıldığını da vurguladı.

MİHEME PORGEBOL / ANKARA

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Başkanı Rami Abdulrahman, MİT’in Suriye’nin kuzeyindeki Türkiye destekli çete liderlerinin iş birliğiyle PKK’ye karşı savaşmak için paralı asker topladığını söyledi. Abdulrahman, Ankara’nın her paralı askere aylık 2 bin 500-3 bin dolar arasında değişen maaşlar ödediğini söyledi.

 

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Başkanı Rami Abdulrahman

 

Türk devleti, KDP ve yerel işbirlikçilerin desteğiyle Güney Kurdistan’ı işgal operasyonlarını sürdürüyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), 23 Temmuz’da kendi sitesinde yayımladığı açıklamayla, Türk devletinin Güney Kurdistan’da PKK’ye karşı savaştırmak üzere Suriye topraklarından asker kiraladığını duyurmuştu. Konu üzerine gazetemizin sorularını yanıtlayan SOHR Başkanı Rami Abdulrahman, bu askerlerin çoğunluğu Sultan Murad Tümeni, Sultan Süleyman Şah Tümeni, El Hamza Tümeni ve Türkiye tarafından desteklenen diğer bazı çetelerin üyeleri olduğunu söyledi. Rami Abdulrahman, bu bilgileri Türkiye'nin desteklediği grupların içindeki birçok güvenilir kaynaktan edindiklerini aktararak, şunları söyledi: "Bu grupların yüzlerce üyesinin Libya, Azerbaycan ve Nijer'den sonra türünün dördüncü örneği olarak kabul edilen bu göreve Türk yetkililerin emriyle katıldığı ve bu savaşçılara Suriye dışındaki görevlere gönderilmeden önce askeri tatbikatlar da dahil olmak üzere tam destek verildiği teyit edilmiş bir bilgidir.”

Türk subayların gözetiminde

Paralı askerlerin tamamının Suriyeli olduğuna dikkat çeken Abdulrahman, “Ankara, Suriye'nin kuzeyinde faaliyet gösteren gruplarda yer alan düşük maaşlı bu milislerin kötü yaşam koşullarını istismar ediyor. Türk yetkililer, yüksek maaş, mali teşvikler karşılığında bu tür görevlere katılmaya ikna ettikleri bu milisleri paralı askerlere dönüştürmeyi başardı. Bu paralı askerler, askeri komutanları ve Türk subaylarının gözetiminde Federe Kürdistan dağlarında Kürdistan İşçi Partisi ile cephe hatlarında çatışmalara atılıyorlar" dedi.

 

Ebu Emşa (Muhammed Huseyin El Casim)

 

MİT ve Ebu Emşa

Ankara’nın her paralı askere aylık 2 bin 500 ila 3 bin dolar arasında değişen maaş ödediğini söyleyen SOHR Başkanı, şu ana kadar 400 kişinin bu yolla PKK’ye karşı savaştırıldığını belirtti. Rami Abdulrahman, bu sürecin MİT’in organizasyonu ve Sultan Süleyman Şah çetesinin lideri Ebu Emşa (Muhammed Huseyin El Casim) başta olmak üzere Türk vatandaşlığı almış Türkiye destekli çetelerin liderleriyle iş birliği içinde yürütüldüğüne işaret etti.

Efrîn için de kullanıyor

Türkiye’nin başka coğrafyalarda da aynı politikaları uyguladığını hatırlatan Abdulrahman “Suriyeli paralı askerler şu anda Nijer'deki cephelerde de savaşıyor. Libya'da ise Suriyeli paralı askerler halen farklı mevzilerde konuşlanmış durumda. Daha önce de Suriyeli paralı askerler Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinde şiddetli çatışmalara girmişti” şeklinde konuştu. Türk hükümetinin bu tür ihlallerinin Suriye’deki Arap ve Kürt yurttaşlar arasında mezhepsel çatışmaları körüklediğini belirten Abdulrahman son olarak “Ankara durumu sanki Arap veya Türkmen gruplar Türkiye'nin yanında ve Kürtlere karşı etnik temelli bir savaşa girmiş gibi göstermeye çalışıyor. Bu aynı zamanda Ankara'nın Efrîn’in demografisini değiştirmeye yönelik devam eden çabalarını da güçlendiriyor” dedi.

Ebu Emşa kimdir?

MİT kontrolünde paralı asker organizasyonunu yöneten Ebu Emşa (Muhammed Huseyin El Casim), 1 Ocak 1985’te Hama’nın kuzeyinde yer alan Hayalin ilçesinde doğdu. Lübnan, Irak, Suriye gibi birçok Ortadoğu ülkesinde varlık gösteren El-Naim adlı Arap aşiretine mensup olmasına rağmen kendini bir Türkmen olarak tanıtan Ebu Emşa, Suriye savaşından önce traktör ve biçerdöver sürücüsü olarak çalışıyordu. Suriye savaşı başladıktan sonra Türk istihbaratıyla çalışmaya başlayan Ebu Emşa, daha sonra “Sultan Süleyman Şah” adlı çetenin başına getirildi. 5 kardeşiyle birlikte Suriye, Turkiye ve Libya’da çeşitli paramiliter yapıları kontrol eden Ebu Emşa’nın yıllık kazancı 30 milyon dolardan fazla. Ebu Emşa bu geliri paralı asker, haraç, gasp, insan kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti, fidye ve Türkiye’nin işgal uygulamalarından elde ediyor. El-Bab, Azez, Cerablus ve Efrîn’in işgalinde de bizzat yer alan Ebu Emşa ve kardeşleri Efrîn zeytinlerinin çalınması, bölgedeki ekolojik yıkım ve talan, Kürtlerin Efrîn’den çıkarılması ve işgal bölgelerindeki demografik yapının değiştirilmesi gibi birçok savaş suçundan da sorumlu. Ebu Emşa ve Malik Huseyin El Casim (Ebu Sirac), Basil Huseyin El Casim, Younis Huseyin El Casim, Walid Huseyin El Casim, Fadi Huseyin El Casim adlı 5 kardeşine de Türk vatandaşlığı verildi. Ebu Emşa ve kardeşlerinin Suriye ve Türkiye’de çok sayıda para transfer ofisleri, araba satış ofisleri, emlak şirketleri, alışveriş merkezleri, çiftlikleri ve daha birçok illegal ticari yatırımı bulunuyor.

 

* * *

Çeteden fidye ile kurtarılıdı

İşkence gördüğüne dair görüntüleri ailesine gönderilen ve ÖSO çetesine teslim edilen mülteci Ali Veli, 9 bin 800 dolar fidye karşılığında serbest bırakıldı.

Ali Veli'nin (19), Erzincan L Tipi Kapalı Cezaevi’nden 13 Mart’ta tahliye edildi. Ali Veli, cezaevinden alındıktan sonra Geri Gönderme Merkezi’ne (GGM) götürülmek üzere jandarmaya teslim edildi. Jandarma aracında bir jandarmanın telefonuyla ailesini arayan Veli, GGM’ye götürüleceğini ve oradan sınır dışı edileceğini aktardı. Ailesinin ses kayıtlarını aldığı Veli’den, telefon görüşmesinin ardından haber alınmadı. Ailesine, 1 Nisan’da ise işkence edildiği anlara dair görüntüler gönderildi. Bunun üzerine ailesi, 2 Nisan’da İnsan Hakları Derneği (İHD) Mêrdîn Şubesi’ne başvurdu. İHD, Veli'nin akıbetinin soruşturulması ve işkenceye dair Mardin Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Savcı, başvuru sonrası başlatılan soruşturmada Ali Veli’nin sınır dışı edildiği gerekçesiyle dosyada "kovuşturmaya yer olmadığına" dair karar verdi. Ali Veli’nin 13 Mart 2024'te "gönüllü geri dönüş" kapsamında Dilok'tan (Antep) Suriye’ye sınır dışı edildiği öne sürüldü, anca Girê Spî’de MİT’e teslim edildiği ortaya çıktı.

Önce MİT, sonra çetesi

Yaşadıklarını aktaran Veli’nin annesi Necma Mûsa, Veli’nin cezaevinden alındıktan sonra Girê Spî’ye götürüldüğünü ve burada MİT’e teslim edildiğini söyledi. Mûsa, "45 gün boyunca burada tuttuktan sonra tek başına bir metrelik hücreye koyup, 45-50 gün orada tutmuşlar. Sürekli babasının yerini soruyorlar. İşkence yapıyorlar. Öldürmekle tehdit ediyorlar. Ağzından bir şey alamayınca Özgür Suriye Ordusu çetesine verip bir süre de orada tutmuşlar" dedi.

9 bin 800 dolar fidye

Veli’nin Girê Spî’de olduğunu öğrendikten sonra kendilerinin daha önceden bildikleri bir Arap şeyhi ile görüşme gerçekleştirdiklerini kaydeden Mûsa, şunları söyledi: "Biri Girê Spî’de, biri Serekanîye’de olmak üzere iki avukat tuttuk. Örgüte bağlı bir şeyh bakıyordu bu işlere. MİT kendi eliyle insanları onlara teslim ediyor ki, fidye için pazarlık yapılsın. Onlarla temasa geçtik. Şeyh, oğlumun Serekanîye’ye gönderilmesine karar verdi. Oraya gönderdikten sonra orada istihbarat müdahale etti. İstihbarat erken gönderilmemesi için müdahale ederek, ağzından bir şey almayı istiyordu. Bırakılacağı söylendiğinde askerler izin vermedi,çünkü istihbarat Türkiye’ye bağlı. Ardından Halep’ten bağlantı kurduk. Oradan talimat gelince çocuğu serbest bıraktılar. Serbest bırakmak için de bizden 9 bin 800 dolar para aldılar."

 

* * *

İşgal kentlere dayanıyor

Gazeteci Berivan Şaxo, Türk ordusunun işgal ettiği bölgelerde Türk dilini ve kültürünü dayattığını belirterek, işgal planının artık kentlere dayanacağını söyledi.

Türk devletinin Başûrê Kurdistan'daki işgal saldırıları sürüyor.   Saldırılar, Temmuz başında Dihok'a bağlı Amediyê kırsalına doğru genişletildi. Saldırılar sürerken, KDP'nin iş birliğinde yeni üs bölgeleri ve kontrol noktaları da kuruluyor. Türkiye, son dönemlerde en az 9 yeni üs bölgesi kurdu. Söz konusu saldırılar nedeniyle 100 aşkın aile de köylerini terk etmek zorunda kaldı. 

Bölgedeki gelişmeleri takip eden gazeteci Bêrîvan Şaxo, "Saldırıları, Federe Kurdistan'ın statüsüne de dönüktür" dedi. "KDP nasıl Şengal'i DAİŞ'e teslim edip kaçtıysa Federe Kurdistan'ı da Türk devletine teslim edecek" diyen Şaxo, saldırıların bir başka hedefinin ise bölgenin yeraltı zenginlikleri olduğunu söyledi. Şaxo, "Türkiye, bölgenin ekonomi kaynaklarına göz dikmiş durumda. Kimyasal silah kullanarak bölgeyi tamamen boşaltmayı hedefliyor. Bugüne kadar yapılan bombardıman nedeniyle onlarca köy boşaltıldı. Sadece Behdînan, Metîna veya Bawernê bölgesi değil, tüm bölge tehdit altında. Bu sessizlik bu şekilde devam ederse bu işgal planı artık kentlere kadar ulaşacak" şeklinde konuştu. 

Şaxo, edindiği bilgilere göre Türk ordusunun, işgal ettiği yerlerde Türk dilini ve kültürünü dayattığını paylaşarak, "Bu Şark Islahat Planı'nın bir devamıdır. Bu uygulamalara karşı ses çıkartmak isteyen bölge halkı da KDP tarafından engelleniyor. Bu yüzden de bu işgalin önüne geçilemiyor. Bu işgali durduracak olan tek şey ortak mücadeledir" dedi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.