Yüzlerce Narin var

Kadın Haberleri —

Çocuk ölümleri

Çocuk ölümleri

  • Narin Güran’ın katledilmesinin üzerinden bir buçuk ay geçti, katili veya katilleri hala bilinmiyor. Soruşturmayı takip eden Diyarbakır Baro Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir, Amed’de CMK’ye son 4 yılda 267 kayıp çocuk ihbarı yapıldığını söyledi ve ekledi: “Çocuklar için önleyici tedbirler alınmıyor.”

MEDİNE MAMEDOĞLU/AMED

Amed’in Bağlar ilçesine bağlı Tavşentepe köyünde 21 Ağustos günü kaybolan ve cenazesi 19 gün sonra 9 Eylül’de bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde gerçekler hala açığa çıkarılmış değil. Olayın üzerinden bir buçuk ayı aşkın süre geçmesine rağmen herhangi bir gelişmenin yaşanmadığı dosyada Narin’in annesi Yüksel Güran, amcası Salim Güran, abisi Enes Güran ve 12 kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi. İtirafçı olarak bilinen Nevzat Bahtiyar’ın verdiği ifadelerle dosya ilerletilmeye çalışılırken, kamuoyu gerçek sorumluların kim olduğunu sormaya devam ediyor.

Narin dosyasını yakından takip eden Diyarbakır Barosu asıl faillerin açığa çıkarılması ve ihmallerin araştırılması için bir komisyon kurdu. Narin’in abisi Baran Güran’ın da vekâlet verdiği Baro, bu süreci titizlikle yürütmeye çalışırken, hukuki eksiklikleri de yakından takip ediyor. Dosyada gelinen son aşama ve çocuklara dönük artan hak ihlallerini Diyarbakır Baro Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir’le konuştuk.

 

 

19 gün manipüle ettiler

Aile bireylerinin de içinde olduğu çok sayıda kişinin Narin’in cenazesi ve failin bulunmaması için organize bir şekilde yanlış bilgilendirmede bulunduğunu ifade eden Özdemir, “Dosya şüphelisi ve tutuklu olan kişilerin arama faaliyetlerini manipüle ettikleri, delillerin kaybedilmesine sebebiyet verdikleri görülmektedir. Kaldı ki, tutuklu bulunan 12 kişiden 6’sının delilleri gizleme, saklama ve kaybettirme suçundan tutuklanması da bunu göstermektedir” dedi.

Özdemir şöyle devam etti: “Şüpheli ifadeleri incelendiğinde, 19 gün boyunca 267 kişinin bilgi sahibi olarak alınan beyanlarıyla kaybolma saatinin 17.40 ve sonrası olduğu belirtilmiş, kolluk tarafından bu zaman dilimi sonrasına ilişkin araştırma yapılmıştır. Hâlbuki Narin’in en son görüntü kayıtlarında görüldüğü saat 15.15’tir. Şüpheli konumunda bulunan kişilerce, Narin’in ölüm ve kaybettirilme saatine ilişkin organize bir şekilde yanlış bilgilendirmede bulunulmuş, kolluk tarafından Narin’in cansız bedeninin bulunduğu tarihi itibariyle esasında ölüm saatinin 15.15-15.45 saatleri arasında olduğu tespit edilmiştir. Bu durum, Narin’in bulunulmasına ve gerçek faillerin tespitinin engellenmesinin amaçlandığını ve kolluk görevlilerince ihmalde bulunulmak suretiyle, delillerinin kaybettirilmesine sebebiyet verildiğini göstermektedir.”

Şüpheliler mağdur oldu

Soruşturmadaki ihlallere dikkat çekerken ağabey Enes’in kolundaki ısırığın Narin’e ait olup olmadığının teşhisi için geç kalındığının altını çizen Özdemir şunları aktardı: “Narin’in abisi Enes’in kolundaki ısırık izinin 7 gün sonrasında tespiti ve aradan geçen süre içerisinde DNA kalıntısının kalmaması ile morfolojik açıdan ısırığın Narin’e veyahut başka bir şüpheliye ait olup olmadığı hususunda tespiti imkânsız hale getirmiştir. Yine, otopsi sonrası çıkan raporlar incelendiğinde, DNA örneklerinin bulunamayışı ölümün oluş şekli itibariyle delillerin organize bir şekilde kaybettirilmesinin amaçlandığını göstermektedir. Ne yazık ki, kolluk bu süreçte şüpheli konumundaki kişileri mağdur olarak değerlendirmiş ve bu kişilerden alınan bilgilerle arama çalışmalarını yürütmek suretiyle, bu sonuca katkı sağlamıştır.”

Mizansen oluşturdular

Özdemir, 21 Ağustosta kaybettirilen ve 19 gün sonra cansız bedenine ulaşılan süreçte, fail tespitine yarar sağlayabilecek çok sayıda delilin yanlış yönlendirmelerle oluşturulan mizansen neticesinde kaybolduğuna işaret ederek, “Narin’e 19 gün içerisinde ulaşılamaması, otopsi kapsamında alınan 91 adet DNA örneğine rağmen fail tespitine katkı sağlayabilecek herhangi bir tespitte bulunulmamasından görülmektedir. Organize bir kötülük ve oluşturulan mizansen neticesinde delillerin kaybettirilmesiyle bu netice ortaya çıkmıştır” dedi.

Ürkütücü boyutta

Türkiye’de kayıp çocuk sorununun önemli ve giderek artan bir sorun olduğuna işaret eden Özdemir şunları belirtti: “Diğer toplumlarda olduğu gibi Türkiye’de kayıp çocuk vakaları tüm toplum bireyleri tarafından büyük bir kaygıyla karşılanmaktadır. Konu kayıp çocuk olunca tüm toplum kesimleri olabildiğince duyarlı hale gelmekte ve özellikle kamu otoritesinden gerekli adımların olabildiğince hızlı ve etkili bir şekilde atılması istenmektedir. Narin’in katledilmesi ve kaybettirilmesi, Türkiye’deki kaybolan çocuklar sorununun ne kadar derin ve ürkütücü boyutlara ulaştığını bir kez daha göstermektedir.”

4 yılda 267 kayıp

Sadece Amed’de son 4 yılda CMK’ye 267 kayıp çocuk ihbarı yapıldığını kaydeden Özdemir, “Çocuklar için önleyici tedbirler alınmıyor” dedi. Kayıp çocuklara önleyici tedbir ile birincil ve ikincil koruma sağlanabilmesi için devletin ilgili kurumları tarafından yapılan herhangi bir çalışma bulunmadığının altını çizen Özdemir, “Çocuğun hak olgusunun asıl öznesi olarak kabul edildiği, duyarlı ve gerçekçi bir yaklaşımla somut politikaların üretilmesi, kayıp/kaybettirilme vakalarına ilişkin arama ve kurtarmayla soruşturma sürecinde standart bir prosedür ve düzenlemede bulunulması gerekmektedir” diye ekledi.

 

* * *

Çocuklar kaybettiriliyor

TÜİK verilerine göre, 2021 yılında 19 bin 277, 2022 yılında 16 bin 499 ve 2023 yılında 15 bin 716 çocuk hakkında kayıp başvurusu yapıldı ve daha sonra bulunan çocuklara ilişkin kayıtların bulunduğu belirtildi. Amed’de ise 2020 yılında 31’i çocuk 32 kişi, 2021 yılında 59’u çocuk 67 kişi, 2022 yılında 73’ü çocuk 79 kişi, 2023 yılında 61’i çocuk olmak üzere 64 kişi ve 01.01.2024-13.09.2024 tarihleri arasında 43’ü çocuk olmak üzere 51 kişi açısından kayıp şahıs adli kayıtları bulunmaktadır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.