30 yıllık tutsağa pişmanlık ertelemesi
- Pişmanlık dayatmasını kabul etmediği için tahliyeedilmeyen 30 yıllık tutsak Abdulbari Yıldırım’ın (61) eşi Hanım Yıldırım, bu zulüm ve hukuksuzluğun son bulmasını istedi.
İzmir Şakran 2 Nolu T Tipi Kapalı Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan 61 yaşındaki Abdulbari Yıldırım, müebbet hapis cezasını tamamlayıp 30 yıl sonra dışarıya adım atmayı beklediği cezaevinden çıkamadı. 15 Kasım günü bırakılması gereken Yıldırım’a, Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu tarafından pişmanlık dayatmasında bulunuldu. Dayatmayı kabul etmemesi üzerine ise infazı 6 ay sonraya ertelendi.
Yıldırım, 15 Kasım 1993’te İzmir’de gözaltına alındıktan sonra 1994’te Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) yargılandı ve “Örgüt üyesi” olduğu iddiasıyla müebbet hapis cezası verildi. Gözaltında gördüğü işkence nedeniyle tüm dişleri dökülen Yıldırım, İHD’nin ağır hasta tutsaklar listesinde yer alan isimlerden biri. MA’dan Delal Akyüz’e konuşan eşi Hanım Yıldırım, birçok sağlık sorunu bulunan eşinin tahliyesinin hukuksuz ve keyfi bir şekilde engellendiğini söyledi. Hanım Yıldırım, “Biz tahliyesi gerçekleştikten sonra tedavisini sağlamayı beklerken, infazı ertelendi. Cezası bitmesine rağmen tahliye edilmemesi bizleri çok üzdü. İnsanların anneleri, eşleri, çocukları, kardeşleri bekliyor ama keyfi bir şekilde infazlar erteleniyor” dedi.
Hukuksuzca zulüm ediliyor
Durumu “zulüm ve hukuksuzluk” olarak tanımlayan Yıldırım, sadece eşine değil, cezaevinde birçok tutsağa karşı aynı politikaların yürütüldüğünü söyledi. Yıldırım, “Hastaneye gidiş gelişlerde sorunlar yaşıyor. İlaçları bile doğru dürüst verilmiyor. Görüşe gittiğimizde bize, ‘boğazımda guatr olduğu için geceleri öksürmekten uyuyamıyorum, nefessiz kalıyorum. Sabahta bel fıtığından dolayı kalkamıyorum’ dedi. Bu haksızlık ve baskılar son bulmalı” diyerek, yaşananlara tepki gösterdi.
Devlet politikasıdır
Abdulbari Yıldırım’ın kardeşi Türkan Yıldırım da 30 yıl cezaevinde kaldıktan sonra infazlarının ertelenmesinin devlet politikası olduğunu ifade etti. Bunlar arasında ağır sağlık sorunları olan tutsakların da olduğuna dikkat çeken Yıldırım, şunları söyledi: “Ağır hastalıkları olan abimin bu 6 aylık süreçte neler yaşayabileceğinin bir garantisi yok. 30 yıl cezaevinde kaldı ve çok zorlu süreçlerden, işkencelerden geçti. Buna rağmen hala cezaevinde tutulmaya çalışıyorlar. Bu vicdansızlıktır.”
*****
Örgütten ayrılmamıştır!
Ereğli T Tipi Cezaevi’nde daha önce infazı “Örgütten ayrılmamıştır” gerekçesiyle ertelenen tutsak Cengiz Akkaya’nın infazı bir kez daha aynı gerekçeyle ertelendi.
Süleyman Demirel Üniversitesi’nde öğrenci olduğu 2015’te “Örgüt üyeliği” ve “Erdoğan’a hakaret” iddialarıyla tutuklanan Cengiz Akkaya, “Örgüt üyeliği”nden 8 yıl 1 ay 15 gün; “Erdoğan’a hakaret” suçlamasıyla da 1 yıl 9 ay 25 gün hapis cezasına çarptırıldı. Yaklaşık 5 yıl Isparta E Tipi Cezaevi’nde kalan Akkaya, daha sonra Konya Ereğli T Tipi Cezaevi’ne gönderildi.
Akkaya’nın geçen yıl “Örgüt üyeliği” iddiasıyla verilen cezanın dörtte üçünü amamlamasına, “Erdoğan’a hakaret” suçunun ise yasa gereği tutukluluk durumunun olmamasına ve verilen cezanın bitmesine rağmen Konya Ereğli Cezaevi İdare Kurulu tarafından tahliyesi engellendi. Akkaya’nın tahliyesinin engellenmesine gerekçesinde ise “Örgütten ayrılmamıştır” denildi.
Akkaya, MA’ya gönderdiği faksta, daha önce ertelenen infaz süresinin 3 Kasım 2023’te bittiğini, ancak bir kez daha infazını ertelediğini belirtti. Akkaya, şunları kaydetti: “Kurul, ‘örgütten ayrılmamıştır’, ‘tarafsızlara geçmemiştir’, ‘pişmanlık duymamıştır’ gibi keyfi değerlendirmelerle tahliyemi 6 ay erteledi. Bunca toplumsal ve siyasal çürüme ortamında bu tür keyfi uygulamalar, küçük ayrıntı gibi görünse de kanıksamamak, kabul etmemek ve sessiz kalmamak gerekir.”
*****
Hasta tutsak hücrede
Menemen R Tipi Cezaevi'ndeki tutsak Muhlise Karagüzel, üç kez kalp krizi geçirmesine rağmen tek kişilik hücrede tutuluyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek amacıyla iki haftada bir yaptığı eylem kapsamında Konak eski Sümerbank önünde bir araya geldi. "Hasta mahpuslar ölüyor. Susma, suça ortak olma" pankartının açıldığı açıklamaya Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticileri katıldı. Açıklamanın Türkçesini İHD yöneticilerinden Deniz Bayrak, Kürtçesini ise derneğin başkanı Zilan Gümüş okudu. Bu haftaki eylemde Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki hasta tutsak Muhlise Karagüzel'in sağlık durumuna dikkat çekildi: 60 yaşındaki Karagüzel, Kayseri Bünyan Hapishanesi'nden Menemen R Tipi Hapishanesi’ne sürgün edildi. Defalarca tutuklandı, en son 7 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum edildi. Hapishanede üç defa kalp krizi geçiren Karagüzel, kalp, diyabet, hipertansiyon, astım, bel ve boyun fıtığı hastasıdır. Hapishanenin insan onuruna aykırı koşulları Karagüzel'in hastalıklarını tetikleyip şiddetli ağrılar çekmesine neden oluyor. Kayseri ATK'de kendisine yüzde 90 'hapiste kalamaz' raporu verilmesine rağmen İstanbul ATK 'hapishanede kalabilir' raporu verdi. Ailenin verdiği bilgiye göre; Karagüzel, "rehabilitasyon" adı altında hücrede tutuluyor.
Gümüş, "Muhlise Karagüzel şahsında tüm hasta mahpusların bir an önce serbest bırakılması konusunda yetkili makamlara çağrıda bulunuyoruz. Hapishanelerdeki ölümleri durdurun, hasta mahpusları derhal serbest bırakın" çağrısı yaptı.
*****
Kelepçeli muayeneyi savundu
Tutsak Rihan Kavak Özbek’in kelepçeli bir şekilde muayene edilmesine dair verdiği dilekçeyi yanıtlayan hastane yönetimi, "tıbbi gerek ve ihtiyaçlara uygun" olduğunu savundu.
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan gazeteci Dicle Müftüoğlu’nun haberine göre; Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki Rihan Kavak Özbek, 11 Ekim’de kolonoskopi öncesi vücudunun anesteziye uygun olup olmadığına dair yapılan testin sonucunu almak için Etlik Şehir Hastanesi’ne götürüldü. Kavak Özbek, test sonuçlarını öğrenmek üzere girdiği Anestezi Polikliniğinde kelepçesinin açılmasını talep etti. Doktor, kelepçenin açılmasına gerek olmadığını, elle muayene yapmayacağını, bu nedenle kelepçeyi açmayacağını söyledi. Kavak Özbek ise muayenenin bütünlüklü olduğunu ve bu durumun insanlık onuruna yakışmadığına işaret ederek, test sonuçlarına ilişkin bilgi alamadan odadan çıktı.
Rihan Kavak Özbek, maruz kaldığı kelepçeli muayene dayatmasına dair Sağlık Bakanlığına başvurdu. Özbek, başvurusunda görevliler hakkında soruşturulma başlatılmasını istedi. Bakanlık, konunun araştırılmasını hastanenin başhekimliğine devretti. Şikayete ilişkin yanıt veren Başhekim Koordinatör Yardımcısı İbrahim Yalçınkaya, tedavinin tıbbi gerek ve ihtiyaçlara uygun olarak yürütüldüğünü savundu. Yanıtta, “Başhekimliğimizce ilgili klinik sorumlusu aracılığı ile değerlendirilmiş olup yapılan değerlendirmede ‘Hasta Rihan Kavak Özbek’in Anestezi Polikliniğinde ikinci defa değerlendirildiği, hastaya daha önce anestezi muayenesi yapıldığı, kan sonuçlarının ve diğer tetkiklerinin dosyasına işlendiği, hastanın istenen konsültasyon sonucunun değerlendirilmesi için ikinci kez 11 Ekim 2023 tarihinde polikliniğe başvurduğu, hastanın eksik konsültasyon sonucunun dosyasına kaydedilip dosyasının kapatıldığı, hastanın talebi üzerine sonuçlarının ekrandan kendisine gösterilebileceğinin söylendiği, hastanın muayene ve değerlendirme sürecinin tıbbi gerek ve ihtiyaçlara uygun olarak yürütüldüğü’ bildirilmiştir" ifadelerine yer verildi
Rihan Kavak Özbek, 11 Ekim’de kolonoskopi öncesi vücudunun anesteziye uygun olup olmadığına dair yapılan testin sonucunu almak için Etlik Şehir Hastanesi’ne götürüldü. Kavak Özbek, test sonuçlarını öğrenmek üzere girdiği Anestezi Polikliniğinde kelepçesinin açılmasını talep etti. Doktor, kelepçenin açılmasına gerek olmadığını, elle muayene yapmayacağını, bu nedenle kelepçeyi açmayacağını söyledi. Kavak Özbek ise muayenenin bütünlüklü olduğunu ve bu durumun insanlık onuruna yakışmadığına işaret ederek, test sonuçlarına ilişkin bilgi alamadan odadan çıktı.