Şehit oğlunun yanında

Abdulkadir Kuday cenaze

Abdulkadir Kuday cenaze

  • Türk devletinin intikam için rehin aldığı ve ağır hastalıklarına rağmen cezaevinde tuttuğu Abdulkadir Kuday, katledilerek cenazesi çıkarıldı.
  • Tedavi ve tahliye için taviz vermeyen Kuday'ın "Eğer ölürsem oğlum Seyid Rıza (Dijwar Baran) ve yeğenim Elîşêr’in (Şiyar Mazlum) yanına defnetsinler" vasiyetine uyuldu.
  • Cenazesi İstanbul'dan Mêrdîn'in Qoser ilçesinin Piriketa (Cumhuriyet) Mahallesi'ndeki evine, oradan Tell Şîrez kırsal mahallesinde, şehitlerin yanına defnedildi.

Metris R Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan ve ağır hastalıklarına rağmen tahliye edilmeyerek katledilen Abdulkadir Kuday'ın cenazesi, Qoser’de binlerce kişi tarafından son yolculuğuna uğurlandı. Törende, "Kuday'ın sözünün takipçisi olacağız" mesajı verildi. 

Kuday, Mêrdîn’in Qoser (Kızıltepe) ilçesinde 2014'te tutuklanarak önce Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’ne konuldu, ardından Tekirdağ T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildi. Kuday’a (52) dört yıl sonra kamuoyunun baskısı sonucu 2021'de sevk edildiği hastanede ilk olarak bel fıtığı teşhisi konuldu. Ağrılarının artması üzerine yeniden hastane sevki yapılan Kuday’ın tetkikler sonucunda Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS) hastalığına yakalandığı belirlendi. Felç kalarak, yürüyemez hale gelen Kuday, 1 Aralık 2021'de Tekirdağ Dr. İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi’ne sevk edildi. Hastane, Kuday hakkında “cezaevinde yaşamını idame ettiremez” yönünde rapor verdi. Ancak Kuday’ın R (Rehabilitasyon) Tipi Cezaevi'nde kalabileceği şeklinde rapor hazırlanması üzerine 12 Ocak 2022'de Metris 2 Nolu R Tipi Cezaevi’ne sevk edildi. Kuday'ın durumu burada daha da ağırlaştı ama tahliye edilmedi. Kuday, 20 Ağustos’ta durumunun ağırlaşması üzerine Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi’ne kaldırıldı. Buradaki aşağılanmaya itiraz ederek, tedaviyi reddeden Kuday, yeniden cezaevine götürüldü. Kuday'ın avukatları ile DEM Parti milletvekilleri, Kuday'ın tahliyesi için geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanlığı başta olmak üzere birçok yere başvuruda bulundu, ancak başvurular yanıtsız kaldı.  

Cenazesi verildi

Abdulkadir Kuday,  dün sabah katledidi. Kuday'ın cenazesini kardeşi Salih Kuday ve oğlu Diyar Kuday Yenibosna’da bulunan Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) teslim aldı. Aileye, Marmara Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma Derneği (MATUHAYDER) Eşbaşkanları Dilek Sönmez Demir ve Mehmet Şafii Erol, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, DEM Parti İl ve İlçe temsilcileri, Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, DBP temsilcileri eşlik etti.

 

 

Düşmanımızı tanıyoruz

Salih Kuday, “Çıkan tabut, işkenceci bir düşmanlığın göstergesidir. Ailesi olarak tek beklentimiz hayatını kaybetmeden önce bizimle biraz zaman geçirmesi ve çocuklarıyla ailesinin yanında vefat etmesiydi. Bunu bize çok gördüler. Düşmanımızı iyi tanıyoruz. Bu halk, cezaevi, sürgün ve ölümle diz çökmedi, baş eğmedi, öyle de olacak” dedi. ÖHD’li Avukat Berivan Bekçi de durumu ağırlaşan Kuday için yapılan birçok girişim ve başvurunun sonuçsuz bırakıldığını; devletin tüm aygıtlarının, hukuka ve tıp etiğine aykırı kararlar verdiğini belirterek, "Abdulkadir Kuday da türk iktidarının, Kürt siyasi mahpuslara yönelik politikası sonucu katledilmiştir” diye konuştu.

Ülkesine getirildi

Kuday'ın cenazesi İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan (ATK) alınarak hava yolu ile Mêrdîn'e getirildi. Cenaze, Mardin Havalimanı’nda yüzlerce kişi tarafından karşılandı. Cenaze burada kitle tarafından alınarak, "Şehîd namirin" sloganı eşliğinde Kuday'ın Qoser (Kızıltepe) ilçesinde Piriketa (Cumhuriyet) Mahallesi'ndeki aile evine götürüldü. Burada ağıtlar, sloganlar ve alkışlarla karşılanan Kuday'ın cenazesi, annesi ve yakınlarından helallik alındıktan sonra defnedilmek üzere Qoser'e bağlı Tell Şîrez (Elbeyli) kırsal mahallesine doğru yola çıkarıldı. 

 

 

Şehîd namirin!

Dini vecibeleri yerine getirilmesinin ardından Kuday’ın cenazesi, binlerce kişi tarafından omuzlanarak, “Şehîd namirin” ve “Bijî berxwedana zindana” sloganları eşliğinde defnedileceği yere getirildi. Vasiyeti üzerine 2015'te DAİŞ'e karşı Kobanê'de savaşırken şehit düşen oğlu Seyid Rıza Kuday (Dijwar Baran) ve yeğeni Alişer Kuday'ın (Şiyar Mazlum) mezarlarının yanına kazılan yerde defnedildi. Kuday için dualar okundu. MEBYA-DER adına Gurbet Tekin, "Şehit Abdulkadir Kuday şahsında Kürdistan Özgürlük Mücadelesinde şehit düşenleri anıyor, önlerinde saygıyla eğiliyoruz” dedi. 

Çünkü bir Kürt'tü

Saygı duruşunun ardından ilk olarak DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Kamuran Tanhan söz alarak, şunları söyledi: "Cezaevinde rahatsızlığına rağmen tedavi etmediler, zamanında hastaneye götürmediler. Hastaneye götürdüler bu defa da yanlış teşhis koydular. Aslında bu yanlış teşhis koyma değildi. Bu, Kürt düşmanlığıydı. Çünkü O, bir Kürt’tü. 40 kiloya düşmesinin ardından hastaneye götürdüler ve eziyet ettiler, işkence ettiler. Bu düşmanlık, Kürt halkının kaderi değil. Mezarı başında söz veriyoruz; unutmayacağız, bayrağını yükselteceğiz, bu yolu bırakmayacağız, senin mirasına sahip çıkacağız... ”

 

 

Kardeşim ve yoldaşımdı

Ardından söz alan Kuday’ın ağabeyi Salih Kuday da şöyle konuştu: “Hem kardeşim hem de yoldaşımdı. Belki ikinci defa söz veriyor olacağım. Yolunu, direnişini ve duruşunu sahipleneceğiz. Ölüm döşeğindeydi ama onursuzluğu kabul etmedi, yine de ‘ne kadar zulüm, ne kadar tecrit ne kadar düşmanlık büyük olursa bizim direnişimiz de o kadar büyük olacak’ diyordu. Bu sözleri bize yol gösterici olacak. İnanıyorum ki; tecrit olmasaydı belki bugün bu mezarın başında olmayacaktık. O bizlere hakkını helal etsin. Buradan özeleştirimi veriyorum. Sadece O’na değil, arkadaşlarına, Başkan'ına cevap olamadık. Cevap olamamamızın sonucunda da mezarı başındayız.”

Kuday’ın konuşmasının ardından kitle, “Şehîd namirin” ve “Bijî berxwedana zindana” sloganları eşliğinde Piriketa Mahallesi'ndeki taziye evine geçti. MÊRDÎN

 

* * *

Kuday'ın vasiyeti

Ölümün her canlı için bir hakikat olduğunu ancak "Nasıl bir ölüm?" sorusunun önemli olduğuna dikkat çeken Kuday, son mesajında, "Yoldaşlarım, ailem, tanıdıklarım, dostlarım bilsinler ki ben zindanlarda yıllardır birçok şey öğrendim" diyerek, devam eden zulmü ve buna karşı onurlu duruşunu özetledikten sonra şunları söylemişti: "Halkımız birliğini inşa etsin. Dillerini, kültürlerini savunsunlar. Birbirlerini sevsinler, yüklerini, acılarını hafifletsinler. Her anlamda ileriye doğru adımlar atsınlar. Ayrıca bildiğiniz gibi İmralı’da bir tecrit var. İmralı tecridini kırmak için mücadele etsinler. Ailem, oğlumun şehadetinin ardından yeğenimin de şehadet haberini aldı. Ailem, çok kahrımı çekti biliyorum, onlardan yana alnım açık. Ben de eğer ölürsem oğlum Seyid Rıza (Dijwar Baran) ve yeğenim Elîşêr’in (Şiyar Mazlum) yanına defnetsinler."

 

* * *

Veda hakkı bile tanınmadı

İHD Hapishaneler Komisyonu, Kuday’ın göz göre göre ölüme terk edildiğini ve “veda hakkı”nın elinden alındığını vurguladı. 

 İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, konuyla ilgili basın toplantısı düzenledi. İHD Hapishaneler Komisyonu Üyesi Hatice Onaran, İHD olarak “öfkeli” olduklarını ifade etti. Onaran, Kuday’ın en azından “veda” için ailesiyle birlikte olması gerektiğinin altını çizerek, “Hastanede yoğun bakımda olan mahpusların bile ellerinin kelepçeli olduğunu biliyoruz. Yoğun bakımdaki mahpusların tedavisinin bu şekilde olması ya da entübe edilirken bile yatağa bağlı olması, ailesiyle görüştürülmemesi hak ihlalidir. ‘Veda hakkı’ yani ailesiyle birlikte geçirmek istediği son anları bile ellerinden alınıyor. Bu durumda olan binlerce mahpus var. Tutsakların tahliyelerinin engellenmesinin tek nedeni ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almalarıdır. Bunları kabul etmiyoruz” dedi.

Kuday’ın durumunu uzun süredir takip ettiklerini belirten İHD Hapishaneler Komisyonu Üyesi Mehmet Acettin, “Kuday’ın bırakılmama nedeni ağırlaştırılmış müebbet almasıdır. Yasa ile yaşamını idame ettiremeyecek ağır hasta mahpusları Cumhurbaşkanı affına bağlamışlar. Bu yüzden göz göre göre ölüme terk ediliyorlar” ifadelerini kullandı. 

 

* * *

DAİŞ’in intikamı

Resmi tutuklanma hikayesine göre; Kuday, 23 Aralık 2015’te Mêrdîn'in Qoser ilçesindeki ‘Kobani olayları’ sürerken tutuklandı. Gerçek olanı ise ağabey Salih Kuday, şöyle anlattı: “Kobanî’deki işgal ve katliam Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi Kızıltepe’de protesto edildi. Bu protestolar sırasında bizim de kim olduğunu bilmediğimiz kişilerce 2 DAİŞ'li öldürülmüş. O 2 DAİŞ'linin ölümünü, kardeşimin üzerine yıktılar. Biz ailecek kendi dilimizi, tarihimizi sahiplendik ve bu doğrultuda mücadele verdik. Ailemizde gerilla saflarına katılan çocuklarımız var; kardeşimin çocuğu da dahil. Abdulkadir’in dört çocuğu vardı. Çocuklarının en büyüğü 1998 doğumlu Seyit Rıza (Dijwar Baran) Reqa’da 2017'de 19 yaşında şehit düştü. AKP-MHP iktidarı da bunu iyi biliyor, bu yüzden kardeşim üzerinden bir anlamda DAİŞ’in intikamını aldılar.

Abdulkadir Kuday’a yönelik tutuklanma gerekçelerinin sinir hastası bir kişinin beyanları üzerine kurulu olduğunu belirten Salih Kuday, “Bu tanık daha sonra ifadesini de geri çekti. Zaten söz konusu olayın yaşandığı saatte bir yakınımızın taziyesindeydik. Kızıltepe’de hemen herkesin tanıdığı bir aileyiz, birçok kişi kardeşimle birlikte taziyede olduğumuza dair tanıklık etmişken yine de olayı kardeşimin üzerine yıktılar” dedi.

Kuday, HTS kayıtlarında Abdulkadir Kuday’ın olay yerinde olmadığına dair kanıtlar, somut deliller olmasına rağmen kendisine “üç kez ağırlaştırılmış müebbet” cezası verilmesini ‘komplo’ olarak nitelendirdi.

 

* * * 

Türk cezaevleri taşıyor

Türk Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün verilerine göre; 1 Mayıs 2023 tibarıyla 272 kapalı ceza infaz kurumu, 99 müstakil açık ceza infaz kurumu, 4 çocuk, 11 kadın kapalı, 8 kadın açık, 9 çocuk kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere toplam 403 ceza infaz kurumu bulunuyor. Toplam kapasiteleri 295 bin 328 kişi. İHD’nin son raporuna göre; bu sayı, “artırılmış kapasite”, normal koşullar altında bu hapishanelerde verilen sayının 2/3’ü kadar mahpusun kalması gerekiyor. 1 Eylül 2023'teki 251 bin 101 olan tutuklu ve hükümlü sayısı, 2 Mayıs 2024 tarihi itibarıyla 329 bin 151’e yükseldi. Yani, hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlü sayısı sadece 8 ay içinde yaklaık 78 bin 50 kişi arttı. 2022 yılı içerisinde 22, 2023 yılı içinde 19 yeni cezaevi açıldı, Adalet Bakanlığı 2024 bütçe teklifine göre hedef, 12 yeni cezaevi daha açmak. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerine göre şu anda Türkiye genelinde 14 adet F tipi, 22 adet Yüksek Güvenlikli (487 Birim kapasite), 14 Adet Y Tipi (1135 Birim Kapasite) ve 7 adet de S tipi (552 Birim kapasite) hapishane bulunuyor.

 

* * *

Ölmeleri bekleniyor

Türk Adalet Bakanlığının bir soru önergesine verdiği yanıta göre; 2018-2023 yılları arasında 24 Temmuz 2023 itibarıyla 2 bin 258 hükümlü ve tutuklu yaşamını yitirdi. İHD, 2018 başından 2023 sonuna kadar 522 siyasi tutsağın yaşamını yitirdiğini tespit etti. Tespit edebildiği kadarıyla 2023'te en az 42 tutsağın cenazesi verildi. Temmuz 2004'e kadar 26 tutsak katledidi.

Son olarak Erzurum H Tipi Cezaevi’nde tutulan 71 yaşındaki Kürt siyasetçi Abdülmelik Okyay, tahliyesi engellendikten sonra Kurul toplantısı gerekçesiyle gecikmeli tahliye olacağı gün kalp krizi geçirdi. Okyay, kaldırıldığı hastanede kurtarılamadı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.