Her sokağa kayyum atasa da

Hakan Öztürk

Hakan Öztürk

  • Kayyum atanan Mêrdîn, Êlih, Xelfetî, Dêrsim ve Pulur belediyelerinin önüne gidip halkın yanında yer alan Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk, ''Her sokağa kayyum atasa da çaresi kalmadı” dedi.

Kayyum atanan kentlere de giderek dayanışmasını gösteren EHP Genel Başkanı Öztürk, gazetemize konuştu. “Bir taraftan 'Bu konuyu mecliste konuşalım' diyeceksiniz ama hemen ardından belediyelere kayyum atayacaksınız bu bir çelişkidir” diyen Öztürk, “Kürt meselesi Öcalan’ın da bu sürece dahil olmasıyla tartışabilir gibi bir yaklaşım var. Türkiye’deki en milliyetçi parti tarafından bu yaklaşım sergileniyor. O açıdan süreci dikkatli bir şekilde takip etmek gerekir. Eğer burada topyekun bir yıkım politikası düşünülmüyorsa ihtiyatlı olarak dikkate alınıp her gün tartışmak gerekiyor” dedi.

Belediye imkanlarını kaybettiler

Kayyum atamalarının, iktidarın iktisadi politikalarıyla bağlantılı olduğunu kaydeden Öztürk, şöyle devam etti: “Ülkede iktisadi koşullar çok kötüye gidiyor. Savaşın içerisinde olan İsrail’de enflasyon yüzde 3, savaşan iki ülke Ukrayna ve Rusya’da enflasyon yüzde 8 civarında. Türkiye’de ise yüzde 50 civarında. Türkiye’de enflasyon savaşın olduğu ülkeler ayarında bile değil. Ayrıca iktidara yakın sendikaların bile açıkladığı açlık sınırı 21 bin TL. Bu, mevcut asgari ücretin 4 bin TL üzerinde. Bu tabloya bakıldığında iktisadi koşulların ne kadar kötü olduğunu gözle görülüyor. İktidar, belediyelerden elde edeceği imkanları da kaybetti. O yüzden kayyum atadığı herhangi bir ilçe onun çok önemli. Böylelikle el koyduğu her belediye onun rant sürecine dahil etmiş oluyor.’’

Başarılı olamazlar

Kayyum politikasının Kürt siyasi hareketini yıpratmaya dönük bir politika olduğunu, ancak iktidarın bu politikasında başarısız olduğunu kaydeden Öztürk, “İktidar ne yaparlarsa yapsın hem parlamento düzeyinde hem de yereller düzeyinde Kürt siyasi hareketinin başarısını önleyemiyor” dedi. Kayyum politikasının iktidarın demokratik, ekonomik ve siyaseten iflas ettiğinin göstergesi olduğunu belirten Öztürk, “Taş devri düzeyindeki siyaset anlayışlarına göre belediyeleri merkezileştirmek hatta Devlet Bahçeli’nin söylediği gibi ‘Seçim de yapılmasa olur. Ne olacak bir vali atanır olur biter’ diye düşünüyorlar ve öyle de yapıyorlar. Ancak bu yöntem başarılı olmuyor ve olmayacak da” diye konuştu. 

Halk moralli ve öfkeli

Kayyum atanan kentlere giden Öztürk, buralarda edindiği izlenimlere dair ise şunları aktardı: “İlk önce Mardin Büyükşehir Belediyesi önüne gittim. Orada bekleyen insanların son derece moralli ancak öfkeli olduklarını gördüm. Belediye önü beton bloklarla kapatılmıştı. ‘Her halde taş devri demokrasisi böyle bir şey olsa gerek’ diye düşünmeden edemedim. Kayyum atamasına karşı o gün DEM Parti’nin mecliste olan grup toplantısının belediye önünde yapılma kararı alınmıştı. Ancak orada bekleyen yüzlerce polis ilk elden bu toplantıyı engellemek istedi ancak halkın direnci ve kararlı duruşu orada bekleyen polis güçlerinin bir kademe geri çekilmesine neden oldu ve grup toplantısı yapıldı. Halkın bu tutumu beni çok etkiledi.”

Direniş baskıdan daha büyük

Batman’da halkın öfkesinin çok büyük olduğunu ve polisin bu öfkeyi şiddetle bastırmaya çalıştığını, ancak bunda başarılı olmadığını belirten Öztürk, “Batman merkezde toplandığımızda orada halka polis müdahalesinin bir dakika bile durmadığını gördük. Biz konuşurken bile sürekli gaz bombaları ve insanlara dönük müdahaleler yaşanıyordu. Ancak şunu gördüm gençler inanılmaz bir çaba göstererek kayyum siyaseti karşısında güçlü bir direniş sergiliyorlardı. Batman’da halkın direnişini kırmak için polisin her yerde yurttaşlara işkence yapıyordu ama direnişin baskıdan daha büyük olduğunu söyleyebilirim” şeklinde konuştu.

İktidar için artık deniz bitti

İradesi gasp edilen Halfeti halkının ise kayyum uygulaması karşısında üzgün ve öfkeli olduğunu söyleyen Öztürk, Dêrsim ve Ovacık’ta da durumun benzer olduğunu belirtti. Öztürk, şöyle konuştu: “Halfeti, Dêrsim ve Ovacık’ta çok şey görmüş geçirmiş bir halkla karşı karşıya olduğumuzu net gördüm ve kayyum siyasetini kabul etmediğini çok net ortaya koyuyor. Bu iktidar öyle demokratik tepkileri dikkate alan bir iktidar değil. Bence iktidar için artık deniz bitti ve son çırpınışlarını yaşayan iktidara karşı mücadele alanlarını daha da genişletmemiz gerekecek. Bırakın kentleri artık her sokağa kayyum atasa da çaresi kalmadı. Herkes bu konuya duyarlı olmaya başladı. Bu anlamıyla kayyum bir çözüm değil. Karşınızda yasal mücadele eden Kürt hareketi, sosyalistler gibi varlık söz konusu ve artık bu güçle iktidarın baş etmesi bence mümkün değil.” HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.