ABD Kürtlerin dostu mu?
Ferda ÇETİN yazdı —
- ABD, PKK’yi “Terör ve yasaklar listesi”ne almakla, PKK’nin Kürt halkı nezdindeki itibarını, meşruiyetini ve siyasi öncü misyonunu ortadan kaldıramaz. Bu listeleme ve yasaklama sadece ve sadece Türk devleti ve Erdoğan diktatörlüğünün insan hakları ihlallerine, hukuk tanımaz keyfiliğine ve zorbalığına imkan ve destek sağlamaktadır.
Türk ordusu Güney Kürdistan topraklarını bombalıyor, işgal ediyor, üsler kuruyor.
Rojava topraklarını kesintisiz bir biçimde karadan ve havadan bombalıyor.
Birleşmiş Milletler Teşkilatının denetimindeki Mahmur Mülteci kampını bombalıyor.
74 Katliam yaşayan Şengal Êzîdîleri Irak ordusuna ait tanklar ve zırhlı araçlar tarafından kuşatmaya alınıyor.
Bütün bu alanlar şüphesiz bir şekilde ABD’nin hakimiyeti ve denetimi altında.
Bu alanlarda ABD izin ve onay vermeden hiçbir güç hareket edemez.
O halde Türk devletine ve Erdoğan iktidarına bu izni veren ABD yönetimidir.
Trump’ın ABD Başkanı, James Jeffrey’nin de ABD Suriye Özel Temsilcisi olduğu günler...
ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, 22 Temmuz 2019 tarihinde Ankara'ya gitmiş, Türk yetkililerle “Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge” konusunda görüşmeler gerçekleştirmişti. Jeffrey, aynı konuda Suriye’deki Kürtlerle de paralel görüşmeler yapıyordu.
James Jeffrey, Türkiye’nin baskılarını engellemek adına, sınır boyundaki savunma hatları, hendek ve barikatların yıkılmasını; YPG/YPJ ve QSD güçlerinin ağır silahlarını da alarak, 15 kilometre geriye çekilmesini; sonrasında ABD ve Kürt güçlerinin ortak devriye ile gerekli korumayı sağlayacaklarını kamuoyuna açıklamıştı.
Sahada bunlar olurken, Ankara’da, 16 Ekim 2019 günü ABD ile Türkiye arasında, 13 maddelik, dünya tarihinde başka benzeri olmayan bir “Ateşkes Anlaşması” yapıldı. Aynı kampta müttefik ve NATO ortağı olan, birbiri ile savaşmayan iki devlet “ateşkes anlaşması” yapmıştı.
Bu anlaşma ile güya, Türkiye’nin Rojava topraklarını işgal etmesi engelleniyor, burada yaşayan insanlara yönelik saldırılar gerçekleştirilmemesi garanti ediliyordu. Yapıldığı günden itibaren Türkiye bu anlaşmaya uymadı. Karadan ve havadan Rojava topraklarını bombaladı.
Ne Trump döneminde ne de Biden döneminde ABD’nin bu saldırılara karşı en küçük bir tepkisi gelişmedi. Saldırılar aralıksız devam ediyor. Suriye hava ve kara sahasının sorumlusu ve garantörü güya ABD.
Acaba ABD’nin gücü mü yok, yoksa Tayyip Erdoğan denilen despot karikatürü mü çok güçlü?
Sadece Rojava değil saldırı altında olan. ABD’nin denetiminde olan Irak hava sahası da sonuna kadar Türk İHA, SİHA ve savaş uçaklarına açık. İstedikleri zaman Mahmur mülteci kampını ve Şengal’i bombalıyorlar. Irak topraklarını bir baştan bir başa işgal ettiler.
ABD’nin Türk devletine ve Erdoğan diktatörlüğüne yardımı ve katkısı sadece sessiz kalmak, görmezden gelmek boyutunda kalmıyor. ABD, Türk saldırıları ve işgali karşısında Irak, BAE, Arabistan, Mısır, İran gibi ülkelerin ve İslam Teşkilatı’nın Türkiye’ye tepki göstermesini de engelliyor.
Bu hafta içinde tankları, zırhlı birlikleri ve kalabalık askerleri ile Irak ordusu Şengal’i kuşatmaya aldı. Hani 3 Ağustos 2014 tarihinde DAİŞ çeteleri saldırdığında, KDP güçleri ile birlikte silahlarını alarak kaçan Irak ordusu!
ABD Başkanı, yönetimi ve ABD’nin Ortadoğu Koordinatörü, “Kürt dostu” Brett McGurk bu gerçeği unutmuş olabilir mi?
Sorunun yanıtı, ABD’nin Ortadoğu’dan sorumlu Bakan Yardımcıları Joey Hood ve David Kopley’in 2020 Ağustos’unda yaptıkları açıklamada. Açıklamaları şöyle: “Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, Irak merkezi hükümeti ve Türkiye, ABD’nin ve diğer koalisyon ülkelerinin danışmanlığı ve desteğiyle birlikte çalışma yürütebilir. Bunun sonucunda Şengal gibi yerler, PKK de dahil düzensiz silahlı gruplardan temizlenebilir ve halkın refahına çalışacak ve halk tarafından kabul görecek bir sivil yönetim kurulabilir. Irak’ın kuzeyindeki PKK varlığıyla bağlantılı sorunların çözümü için Türkiye ve Irak’ın birlikte çalışmasını istiyoruz. Irak’ın egemenliğinin gözetilmesi önemli olduğu gibi Türkiye’nin güvenlik alanında meşru çıkarları olduğunu kabul etmek de önem taşıyor.”
BM teşkilatı ve ABD’nin hazırladığı plan çerçevesinde 9 Ekim 2020 tarihinde Irak ile KDP arasında “Şengal Anlaşması” yapıldı. Kürt Êzîdî temsilcilerin içinde olmadığı bu anlaşma ile, Êzîdîleri katliamla yüz yüze bırakarak kaçan Irak ve KDP güçleri yeniden Şengal’in güvenliğinden sorumlu kılınmak isteniyor.
ABD, Şengal’de PKK’li kalmadığını bal gibi biliyor. Buna rağmen Trump döneminde planlanan Şengal Anlaşması Biden yönetimi tarafından hayata geçirilmek isteniyor.
Biden Trump’ın, MCGurk ise James Jeffrey’in politikalarını olduğu gibi sürdürüyor.
ABD iflas eden ve Kürt halkı tarafından her düzeyde boşa çıkarılan, “PKK ayrı Kürtler ayrı” politikasından vazgeçmiyor.
ABD, PKK’yi “Terör ve yasaklar listesi”ne almakla, PKK’nin Kürt halkı nezdindeki itibarını, meşruiyetini ve siyasi öncü misyonunu ortadan kaldıramaz. Bu listeleme ve yasaklama sadece ve sadece Türk devleti ve Erdoğan diktatörlüğünün insan hakları ihlallerine, hukuk tanımaz keyfiliğine ve zorbalığına imkan ve destek sağlamaktadır.
ABD, Türk devletinin ve Erdoğan diktatörlüğünün yedek lastiği haline gelen KDP’yi ve Barzani Ailesi’ni yaşadığımız çağda, Kürtler için örnek ve model bir yönetim haline getiremez ve Kürt halkına dayatamaz.
PKK yöneticileri değişik zamanlarda yaptıkları birden fazla açıklamada ne ABD ne de başka herhangi bir ülkeye düşmanlık içinde olmadıklarını, herkesle diyaloga ve görüşmeye açık olduklarını belirtmişlerdir.
ABD eski ve yeni yönetimleri ise, Türk devletinin ve Erdoğan iktidarının Kürt halkına karşı uyguladığı inkar, asimilasyon ve soykırım politikalarına destek vermeye devam etmektedir.