Türk yetkililer Mesrur Barzani’ye demiş ki…

Ferda ÇETİN yazdı —

  • Hewlêr yönetimi, Belarus-Polonya sınırına dayanan Kürt göçünden de en küçük bir sorumluluk ve hicap duymuyor. Güney Kürdistan’ı kendileri yönetmiyormuş gibi gamsız ve rahatlar. Tutarsız gerekçeler ve trajikomik izahlarla sorunun üzerini örtebileceklerini sanıyorlar. Ortakları Erdoğan gibi tüm sorunlarda bir "dış parmak" arıyorlar. Ki bu parmak da genellikle PKK oluyor.

Kısa bir süre önce, Fırat Üniversitesi araştırma görevlisi Hifzullah Kutum, twitter hesabından, “Şoreşa Îlonê hemû Kurdan pîroz be, Bijî Kurdistan” paylaşımı yaptığı için, önce rektörlük tarafından açığa alınmış, ardından, 6 Kasım günü “örgüt propagandası” iddiasıyla tutuklanmıştı.

Hifzullah Kutum’un “Şoreşa Îlonê” dediği hareket, 11 Eylül 1961 tarihinde, Mela Mustafa Barzani önderliğinde, Irak hükümetine karşı başlatılan silahlı mücadeledir.

Kutum, paylaşımını Mela Mustafa Barzani’nin at üstündeki posterinin önünde yapmıştı.

Tutuklama gerekçesi yapılan paylaşım, içerik ve görüntü itibariyle, PKK ile yakından uzaktan alakası olmayan bir paylaşımdı. Güncel politikayı takip eden herkes gibi Fırat Üniversitesi Rektörü de, Kutum için tutuklama talebinde bulunan savcı da, kararı veren hakim de, bu mesajın Güney Kürdistan’daki Barzani Ailesi ve KDP’ye destek amacıyla yazıldığını bal gibi biliyordu.

Bu bilgiler bir yana…

Güney Kürdistan hükümeti Başbakanı Mesrur Barzani, 15 Kasım 2021 günü, Dihok’ta yapılan 'Ortadoğu Barışı ve Güvenliği Forumu’nda bir konuşma yaptı. Konuşmasında, Rojava yönetimine tavsiyelerde bulunuyor, “Türkiye yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerde, Kürtlerle sorunlarının olmadığını, PKK’yle sorunları olduğunu söylüyorlar. Rojava yönetimi PKK’yle bağını koparırsa, Türkiye’nin de onlara karşı hassasiyetleri azalır. Rojavalılar yardım ve daha iyi bir gelecek istiyorlarsa PKK’yle bağlarını koparmalıdır” diyordu.

Araştırma görevlisi Hifzullah Kutum PKK ile bağı olduğu, PKK bayrağı önünde poz verdiği, PKK’nin 15 Ağustos 1984 atılımını kutladığı için mi görevden uzaklaştırıldı ve tutuklandı?

Mesrur Barzani Dihok’taki konuşmasında, "Halkımız ve yönetimimiz birbirini tamamlıyor" vurgusu yaptıktan sonra, "Kürdistan geçmişte bölündü. Irak bir ulus tanımı değildir. Irak bileşenlerin talepleri göz önünde bulundurulmadan kurulmuştur...Kürdistan halkına karşı güç kullanılmasına bir daha müsade etmeyeceğiz" demiştir.

T.C. Milli Savunma Bakanlığı bütçesi görüşülürken soruları yanıtlayan Hulusi Akar, “Türkiye'de ve Türkiye'nin dışında Kürdistan diye herhangi bir coğrafi bölge yok” demiş; HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın, “Niye? Irak Kürdistanı yok mu?” sorusu üzerine Hulusi Akar, “Yok, yok” cevabı vermiştir.

Mesrur Barzani ile görüşen Türkiye yetkilileri mi yalan söylüyor yoksa Barzani’nin kendisi mi?

Mesrur Barzani ve ailesi, himaye ettikleri siyasetçi, bürokrat ve tırşıkçılar ile birlikte, hakikati çarpıtarak, gerçekleri manipüle ederek halkı sonsuza kadar aldatabileceklerini sanıyorlar. KDP-TC işbirliğini kamufle etmek için Türkiye’nin Kürtlerle sorunu olmadığı yalanını servis ediyorlar.

Hewlêr yönetimi, Belarus-Polonya sınırına dayanan Kürt göçünden de en küçük bir sorumluluk ve hicap duymuyor. Güney Kürdistan’ı kendileri yönetmiyormuş gibi gamsız ve rahatlar. Tutarsız gerekçeler ve trajikomik izahlarla sorunun üzerini örtebileceklerini sanıyorlar. Ortakları Erdoğan gibi tüm sorunlarda bir "dış parmak" arıyorlar. Ki bu parmak da genellikle PKK oluyor.

Şöyle diyor Mesrur Barzani: “PKK’ye yönelik Türkiye saldırıları nedeniyle göç ediyorlar. Bir kısmı ise yurt dışındaki ağlar tarafından sömürülüyor, kaçakçılar tarafından kandırılıyorlar."

Kürdistan Bölgesi Hükümet Sözücüsü Cutyar Adil yalanı tamamlıyor: “Bu vatandaşların önemli bir bölümü PKK ile Türkiye arasındaki çatışmalar nedeniyle göç ediyor. Bir bölümü ise Halepçe ve Süleymaniye’deki işsizlik nedeniyle göç etmek isteyen vatandaşlardan oluşuyor."

Manipülasyondaki yaratıcılığı(!) görüyor musunuz? Bir bölümü PKK yüzünden göçüyormuş, diğer bölümü de Halepçe ve Süleymaniye’deki (YNK denetimindeki alanlar) işsizlikten göçüyormuş. Zaxo, Dihok, Hewlêr gülbahçesi sanki. KDP’nin yönettiği taraf sapasağlam, herkes iş güç sahibi ve huzur içinde(!) o taraftan tek bir göçmen yok!

Oysa hakikat var. Hakikatin de gün yüzüne çıkma gibi bir inadı. Hakikatten o kadar korkuyorlar ki kendilerinin sahibi oldukları basın organlarını da kapatıyorlar.

Göçmenlere ilişkin bir haberden ötürü, Neçîrvan Barzani’ye ait GAV dijital sitesi kapatıldı. GAV sitesi, Dihok-Batufa’ya bağlı Nizûrê Köyü muhtarı ile görüntülü bir röportaj yapmıştı. Muhtar Tariq Îsmet, son bir yıl içinde, köydeki 80 gencin Avrupa’ya göç ettiğini anlatıyor: “Petrolümüz var, gümrük gelirlerimiz var. Bu gelirler nereye gidiyor? Gençler geleceğe dair bir umut taşımıyor, adaletsizlik var. Ayrıca Türk devleti topraklarımızda karakollar kuruyor ve sürekli topraklarımızı bombalıyor, insanların özgürce yaşam ve güvenlik sorunları var."

Güney Kürdistan’a ilişkin önemli haberlere imza atan ve Belarus-Polonya sınırındaki göçmenleri izleyen gazeteci Mame Shaswar’ın tespitleri bu göçün gerçek nedenlerini ortaya koyuyor: “Bir ülkede zengin-yoksul, sermayedar-işçi, yaşlı-genç, okumuş-okumamış, muhafazakar-modern, dindar-seküler, sağcı-solcu hep birlikte göç ediyorsa, orayı yönetenler kötü yönetiyor demektir. Orada özgür, adil, umut vadeden ve saygıya değer bir yaşam bırakılmamış demektir."

Gazeteci-Akademisyen Kemal Çomani ise göçün başka bir boyutuna dikkat çekerek, “Diğer ülkelerde insanlar açlıktan kaçıyor, Güney Kürdistan’da ise halk özgürlük, adalet ve eşitliğin olmamasından, Hewlêr yönetiminin uyguladığı baskı ve talan rejiminden kaçıyor" diyor.

Bir de Türk işgali ve göçmenlik meselesinde, KDP’ye ve Barzani ailesine tek bir laf söylemek istemeyen ve kimsenin bu riyakarlığı görmediğini ve bilmediğini sanan "derin yurtseverler" ve "keskin milliyetçiler" var.

Başına para ödülü konan PKK yöneticilerine, “neden devlet kurmuyorsunuz?" diye hesap soran, nezle olsa, “ah devletimiz olsaydı" sahteliğine sığınan, ama Güney Kürdistan’da fiilen devlet olan KDP’ye ve Barzani hanedanına, “Neden on binlerce insan, sizin yönetiminiz altındaki toprakları terkederek Avrupa’ya kaçıyor?" sorusunu soramayan “Kürt eşrafı" var.

Güney Kürdistan toprakları bir baştan bir başa Türk karakol ve üslerine çevrilirken susan, “ulusal birlik" gibi ciddi bir meseleyi, KDP’nin düşmanla işbirliğini kamufle etmek için kullanan, okur yazar takımı ve yarı münevverler var.

Ucuz kurnazlıklarınızı, hinliğinizi ve pespaye cinliğinizi kendinize saklayın!

İyot gibi açıktasınız ve her tarafınızı görünüyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.