'Ben 20 yıllık militanım'

Toplum/Yaşam Haberleri —

Emre Can Demir

Emre Can Demir

  • 50 kez ağırlaştırmış müebbet hapis cezasına çarptırılan PKK’li tutsak Emre Can Demir, Eskişehir H Tipi Cezaevi’nde adli mahpusların cezaevi idaresiyle birlikte son bir ayda yaptığı provokasyonları gazetemize anlattı.

MİHEME PORGEBOL

Türk hapishanelerinde siyasi tutsaklara dönük baskılar artıyor. İşkence, kötü muamele, keyfi cezalar ve ihlal statüsünde daha birçok uygulamanın yanında artık adli tutsaklar üzerinden provokasyonlar da yapılıyor. Bunun son örneği Eskişehir H Tipi'nde yaşandı. Ailesi aracılığıyla son bir ayda başından geçenleri gazetemize anlatan PKK’li tutsak Emre Can Demir, Eskişehir H Tipi’nde siyasi tutsakların adli mahkumlar kullanılarak provoke edildiğini aktardı. Bir ay içerisinde iki farklı benzer olay yaşadıklarını aktaran Emre Can Demir, kamuoyunun hapishanelerde yaşananlara karşı duyarsız kalmaması gerektiğini vurguluyor.

 

 

Planlı provokasyon

Emre Can Demir’in aktarımlarına göre ilk provokasyon yaklaşık üç hafta önce yaşandı. Eskişehir H Tipi, siyasi tutsakların sayıca daha az bulunduğu bir hapishane. Az sayıdaki siyasi tutsağın çoğunlukla tek kişilik odalarda tutulduğu bir yer. Bu odalar adli mahpusların tutulduğu odalarla bitişik. Dolayısıyla havalandırmalarda adliler ile siyasiler arasında temas kaçınılmaz oluyor. Emre Can Demir ile hapishaneye yeni getirilen Kenan ve Mehmet adlı iki siyasi tutsak havalandırmada sohbet ederlerken adli mahkumlardan birinin “Sessiz olun! Rahatsız oluyorum! Sesinizi yükseltmeyin” şeklindeki sözlü sataşmasına maruz kaldılar.  Emre Can, yeni gelen arkadaşlarına “sakin olun, bir şey yapmaya değmez” diyerek sataşmanın amacına ulaşmasını engelledi ancak sataşmalar bilinçli yapılıyordu ve bitmeyecekti. Bunu sonraki gün havalandırmadayken Emre Can Demir’in yanına gelen başka adli mahkumlar da teyit ediyordu. Provokasyoncunun bu davranışları kışkırtma amacıyla yaptığını ifade ediyorlardı. Emre Can’a, provokasyoncu mahkûmun diğer mahkumlara “Ben onları buradan göndereceğim, göreceksiniz bakın nasıl yapıyorum” dediğini aktardılar.

Aradan birkaç gün geçti. Emre Can Demir odasında olduğu bir sırada aynı mahkûm benzer ifadelerle havalandırmadaki Kenan ve Mehmet’e sataşmaya başladı. Bu hapishanedeki en eski siyasi tutsak olan Emre Can daha önce “Bir şey yapmaya değmez” dediği için Kenan ve Mehmet bu sataşmayı geçiştirdiler. Ancak gelip durumu Emre Can’a anlatmayı da ihmal etmediler. Arkadaşlar tavır alınması ve tepki koymaları gerektiğinde uzlaştılar. Sonraki gün yine üçü birlikte havalandırmadayken provokasyoncu mahkûm bir kez daha aynı üslupla sataşmaya başladı. Emre Can Demir bu kez ona yönelerek “Seninle ben ilgileneceğim” dedi ve aralarında bir sözlü tartışma çıktı. Bu kısa tartışmadan sonra Emre Can arkadaşlarını “Birkaç gün içerisinde yönetim bize yüklenecek. Odalarımıza baskın yapacak, dikkatli olun” diye uyardı. Dediği de oldu.

 

 

Kameralarla koğuş araması

Provokasyoncu mahkûm, Emre Can Demir’le girdiği tartışmadan sonra hapishane yönetimine gidip tehdit edildiğine dair ifade de bulundu. “Bunlar beni öldürecekler. Bunların eli kolu uzun, aileme de dışarıda zarar verecekler. Benim burada can güvenliğim yok” diyerek üç siyasi tutsağı hapishane yönetimine şikâyet etti. Şikâyet üzerine o gece üç siyasi tutsağın odasına baskın yapıldı. Ama bu baskında dikkat çekici bir şey vardı: Kamera. Gardiyanlar baskını kayıt altına alıyor, kamerayı tutsakların yüzüne tutuyor, odalarını ve eşyalarını görüntülüyordu. Sebepsiz yere ve hoyratça yapılan bu aramada Emre Can Demir, bütün eşyalarının dağıtılıp kendilerinin de kameralarla taciz edilmesi üzerine tepki koymak için odada bulunan kolilerden birini yere, gardiyanların ayaklarının önüne attı. Müdürle görüşmek istediğini söyledi fakat bugüne dek her görüşme talebinde başgardiyanla görüştürüldüğü ve bu görüşmelerden sonuç alamadığı için ekledi: “Kimseyle değil, yalnızca müdürünüzle görüşeceğim. Beni müdürünüzle görüştürene kadar eyleme başlıyoruz.”

“Size sorun çıkarırım”

O andan itibaren Emre Can, Kenan ve Mehmet slogan atmaya, kapıları dövmeye başladı. Bir süre sonra Emre Can Demir, müdürle görüştürülmek üzere gardiyanlar tarafından odasından alındı. Ancak götürüldüğü kişi müdür değil yine başgardiyandı. Emre Can başgardiyana “Benim seninle görüşecek hiçbir şeyim yok. Sen bizim sorunlarımızı çözebilecek biri değilsin. Ben müdürünüzle görüşeceğim” deyip arkasını döndü. Başgardiyan ve diğer gardiyanların girişimlerine rağmen Emre Can Demir tavrından taviz vermedi ve sonunda müdürle görüştürüldü. Müdürün yanına çıkınca “Bizim burada kalmamızı gerektirecek herhangi bir meşru neden kalmamıştır. Siz de bizi bu koşullar altında burada tutamazsınız. Bizi buradan başka hapishaneye sevk etmek zorundasınız” diyerek talebini iletti. Müdür bunun üzerine yönetim olarak bir toplantı almaları gerektiğini söyledi. O gün içinde yapılan ve 4-5 saat sürdüğü tahmin edilen toplantının sonunda Emre Can Demir tekrar müdürün yanına götürüldü

Müdür: “Bize başka şans bırakmadığın için senin hakkında tedbir* uygulayacağız.”

Emre Can: “Beni istediğiniz yere koyabilirsiniz. Benim için sorun olmaz ama el ve ayaklarımı bağlayın. Yoksa size sorun çıkarırım.”

 

 

20 yıllık militanla konuşurken…

Emre Can’la bu görüşme yapıldığı sırada başka bir odada da Kenan’la görüşülüyordu. Kenan’a “Biz Emre Can hakkında tedbir uygulayacağız” dediklerinde “Onun iradesi benim irademdir. Onun sözü benim sözümdür. Onun hakkında tedbir uygulanacaksa benim hakkımda da uygulamak zorundasınız. Aksi durumda kendimi de kaldığım yeri de bu hapishaneyi de ateşe veririm” yanıtıyla karşılaşıyorlar. Böylece devrimci tutsakların iradeleri karşısında hapishane yönetimi geri adım atmak zorunda kalıp tedbir uygulamasını iptal etti. Aradan birkaç gün geçtikten sonra hapishane müdürü Emre Can’la bir kez daha görüşmek istedi. Giriştikleri kısa bir tartışmadan sonra müdür elini masaya vurarak “Sen ne yapmaya çalışıyorsun? Amacın ne? Kim olduğunu sanıyorsun” diye bağırmaya başladı.

Emre Can: “Sen bu şekilde mi iletişim kuracaksın bizimle? Kim olduğumuzu biz mi anlatalım sana, sen bilmiyor musun bizim kim olduğumuzu? Hangi siyasi çizgiden geldiğimizi ve neyin militanı olduğumuzu iyi biliyorsun. Ben 20 yıllık militanım, benimle bu şekilde iletişim kuramazsın.” Bunun üzerine üslubunu toparlayan müdüre “Senin bizi bu cezaevinden sevk etmekten başka herhangi bir seçeneğin yok. Yoksa sana burada bela olmaya devam edeceğiz.” dedi

Müdür: “Sevk işini ben yapamam ama buraya terörden yatan daha çok mahkum getirilmesi için gerekli yerlere yazarım.”

Emre Can: “Terörden yatan değil, siyasi tutsak.”

Müdür: “Bizim literatürümüzde bu böyle.”

Emre Can: “Bizim literatürümüzde de sen işgalcisin. Benimle bu şekilde konuşmaya devam edersen bundan sonra sana işgalci diye hitap edeceğim.”

Bu görüşmeden sonra müdür, yönetimle toplantı yapmak için tekrar zaman istedi. Toplantı sonucunda müdür Emre Can Demir’e “Ya buraya sizin gibi başka tutsaklar getirteceğiz ya da Adalet Bakanlığı’na sizin buradan sevk edilmeniz için kendi adıma mektup yazacağım” diye bilgi gönderdi. Emre Can Demir ise onlara 15 gün süre verdi ve o süre dolmak üzere.

 

* * *

Hastanede işkence

Bir diğer olay ise daha yakın zamanda gerçekleşti. Emre Can Demir’in gözlerinden tedavi olması gerekiyor. Geçmişte, cezaevinin dayattığı ağız içi arama uygulamasını kabul etmediği için tedavi olamayan Emre Can Demir, tutsakların direnişi sonucu ağız içi arama uygulaması kaldırıldıktan sonra göz tedavisi için hastaneye gitti. Hükümlü koğuşuna** götürüldü. İlk götürüldüğü koğuş için “Burası kalabalık oldu, seni başka koğuşa götüreceğiz” denilerek başka koğuşa götürüldü. Götürüldüğü yeni koğuşta başka biri daha var; bir adli mahkûm. Emre Can’ı görür görmez hakaretlerle bağırmaya başladı: “O benim amcamın oğlunu öldürdü. Kardeşimi öldürdü. Onu buraya getirmeyin.”

Emre Can da bunun üzerine yanındaki askere “Sen ne yapmaya çalışıyorsun. Beni bunun yanına getirerek birbirimizi öldürmemizi mi istiyorsun? Bizi aynı yere koymanın sonucunda ne bekliyorsun? Ya o beni öldürecek ya da ben onu öldüreceğim. Siz provokasyon yapıyorsunuz” diye itiraz etti. Bunu söyler söylemez orada bulunan asker ve polisler üzerine çullandı. Emre Can Demir’i darp ettiler. Kelepçeli halde dakikalarca işkence ettiler. Emre Can’ın vücudunun çeşitli yerlerinde kesik ve morluklar oluştu. İşkence bittikten sonra da hastanede ayrı bir hücreye kapattılar onu. Hücrede slogan atmaya başlaması üzerine mazgalı açan kadın bir komutan “Anahtarı getirin, açın bu kapıyı. İçeriye girip buna hak ettiğini vereceğim” diye hakaret etmeye başladı.

Emre Can Demir: “İçeri girmek istiyorsan girebilirsin. Anahtarın yerini sen de biliyorsun ama istersen ben sana söyleyebilirim.” Komutan, aldığı bu yanıt üzerine hakaret ve tehditler savurmaya devam ederek uzaklaştı.

* “Tabut” diye de ifade edilen, yalnızca bir kişinin sığabileceği dar hücre uygulaması.

** Hüküm yemiş tutsakların tedavilerinin yapıldığı hastane odası.

NOT: Diyaloglar, ailenin Emre Can Demir’in ağzından yaptığı aktarımlara sadık kalınarak yerleştirilmiştir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.