Biz ateşte yanarken...

Pero Demir

Pero Demir

  • Yangında üç yeğenini kaybeden ve ikisini kendi elleriyle arabaya taşıyan Pero Demir, “Biz ateşin içinde yanarken jandarma ifade almaya gitmiş. Neyin ifadesini alıyorsun? Jandarma tüm köy yolunu kapatmıştı, bize yol vermiyordu” dedi.

Taziye ziyaretlerinin aralıksız devam ettiği Kelekê’de yakınlarını kaybedenlerin yası sürüyor. Yangında üç yeğenini kaybeden ve cenazelerini kendi imkanlarıyla arabaya taşıyan Pero Demir, yangın gecesi yaşananları JINNEWS'e anlattı. Yangın gecesi komşu köy olan Dêrê’de olduğunu ifade eden Pero Demir, yoldayken telefonda yangını öğrendiklerini söyledi. Yeğenlerinin yangının içinde olduğunu belirten Pero, şunlarıpaylaştı: “Anneleri yanımdaydı ve oğlunun orada olduğunu söyledi. Biz de hemen arabaya atladık ve yol boyu korna çalarak tüm Reşan’ın da çıkmasını sağladık. Yanımızda küçük çocuk olduğu için onu Kelekê’ye eve bıraktık. Yangının Tobînî'’de çıktığını öğrendik. Biri bize yangının söndüğünü ama biri de devam ettiğini söyledi. Oraya vardığımızda alevlerin yükseldiğini ve kadın erkek herkesin ateşin etrafında olduğunu gördük. Dumanlar yükseliyordu ve çok şiddetli bir rüzgar vardı. Ateş üstümüzden geçiyordu. Soğan tarlasının içine attık kendimizi. Sonra kendimizi başka yere attık. O sıra akrabamız olan Abdurrezak Demir’i yaralı şekilde gördük. Yanmıştı. 8 çocuğu vardı. Hala hastanede yaralı. Abdurrezak’ı orada bulunan motorun yanına taşıdık. Sonra yine tarlaya girdik.

Yangının içinde kaldı

“Cenazelerimiz Tobînî topraklarındaydı. Orada bulunanlardan biri yeğenim Nuri’nin ölmekte olduğunu söyledi. Ben de onun yanına koştum. Nuri benden su istedi; ‘ben boğuluyorum, ölüyorum, hakkınızı helal edin’ dedi. Nefesi daralıyordu. Onu aldım nefes almasını sağladım. Sonra Nuri’nin abisi Mazhar’ın da ateşin içinde olduğunu söylediler. Mazhar nişanlıydı birkaç gün sonra nişanı olacaktı. Ardından da diğer yeğenim Hasan’ın orada olduğunu söylediler. Hasan’ı da gördüm. Hasan çobanları kurtarmaya gitmiş. Diğerleri de onunla gitmiş. 12 kişi orada yandı. Bu çok büyük bir acı.

Ambulanslara yol verilmedi

Kendi ellerimle abimin oğlunu arabanın içine koydum. Bana ‘Hala canımı yakma’ dedi. Yaralıları arabaya taşıdık Reşan deresine götürdük. Suyun içine koyduk. Ambulans saatler sonra cenazelerin olduğu yere geldi. Bizi cenazelerimizin yanına götürmelerini istedik. Jandarmadan izin alana kadar gelemeyeceğini söyledi. Cenazelerimizi üst üste koyarak üç arabayla hastaneye yetiştirdik. 10 mezarımız da yan yana kazılı. Hepsi akrabaydı. Kimisi kardeş, kimisi kuzendi.

Nerede uçaklarınız Erdoğan?

Nerede uçaklarınız Erdoğan? Nerede? Biz ateşin içinde yanarken jandarma ifade almaya gitmiş. Neyin ifadesini alıyorsun? Jandarma tüm köy yolunu kapatmıştı, bize yol vermiyordu. Ateşin olmadığı yerde bekliyorlardı. Ambulanslar hazır olsaydı belki ölmeyeceklerdi. Çünkü onları çıkardığımızda bilinçleri açıktı ve konuşuyorlardı. Resul ve Şeyhmus, 17 yaşındalardı. İkisi de yan yana gömüldü. Onları hastaneye taşıdığımız arabada hala derileri var. O arabaya bir daha binemeyiz. Helikopter olmadan yangını nasıl söndürebilirdik ki? Ateş 5 köyü sardı. Ambulanslara, devlete telefon ettik, ancak kimse feryadımıza gelmedi. Helikopter gelmiş olsaydı kimse ölmeyecekti.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.