Bugünlerde akıl ve duygu
Forum Haberleri —
- Kürdistan sorunu (nam-ı diğer “Kürt sorunu”) ancak akıl ve anlayışla çözülebilecek bir sorundur. Hak ve hukuk sorunudur ve dolayısıyla akıl ve mantık ile çözümlenebilir ancak. Duygularla yola çıkarak, karşı tarafı empatiye zorladığımız günler zaten bir hayli geride kaldı.
XWEDÊDA DILXÊRÎ
Empati yapabilmek önemli. Bu nefret ve önyargı nedeniyle kör olan insanların gözlerini açabilir. Ayrıca nefretten, önyargıdan ya da belki de haklı olmaktan bıkmış insanların bakış açısını da genişletebilir.
Bazen görünüm kalbi genişletebilir, daha büyük ve daha verimli hale getirebilir. Bu hem kendimiz için hem de yaşadığımız dünya için iyi bir şeydir. Genellikle sorunlara ve genel olarak yaşadıklarımıza beklenmedik erişimler sağlar.
İnsan yarı kalp, yarı zihindir. Yarı duygu, yarı akıl.
Dolayısıyla onun her şeyde her ikisini de algılamak istemesi, her şeyde her ikisini de almak istemesi de anlaşılır bir durumdur. Bir şeyleri anlamak için o şeyde entelektüel olduğu kadar duygusal içerikte olması gerekir.
Mantık, bu artık hangi mantık olursa olsun, çoğu zaman aynıdır. Bunların seyrine bir kültürün dışından baktığımızda ne duyguların mantığı ne de aklın mantığı vardır. İkisi de aynı matematiği kulanır.
Ama bu şaşırtıcı değil. Çünkü ister duygular ister sözde duygusal olmayan konular olsun, tüm anlayışlar her şeyden önce dil olarak anlaşılır. Bu, cümlelere, kelimelere ve son olarak da mantıksal süreçlere bölünerek “kaydedilmesi” ve işlenmesi anlamına gelir.
Gerçekte sorunlar arasında net bir ayrım yoktur; bazıları duygusal olarak kodlanmıştır, bazıları ise değildir. Her konunun hem duygusal hem de entelektüel yönleri vardır.
Sadece kültür olarak farklı. Kültürde genellikle keskin ayrımlar yapmaya ve akla öncelik vermeye zorlanırız. Çünkü o daha kapsamlıdır. Mantığına duygusal dediğimiz şeyleri de dahil ediyor.
Kültürün mantığı çoğunlukla entelektüeldir, duygular daha sonra gelir. Mantıklarını akıl uğruna terk ederler. Çünkü bu daha genel.
Duygular genellikle bireysel ve değişkendir. Duygusal dil ile aslında bireye ulaşabilirsiniz.
Ancak bunun için bile fikri hazırlık çalışmasının yapılmış olması gerekir.
Olur ya belki içimizde yaratılmış bir şekilde gömülü olan duygular olabilir, bilinmez.
Ancak duyguların çoğu entelektüel süreçlerin sonucudur. Evet duygular aklın doğurduğu yaratıklardır. Ya da en azından tarihsel olan ve aynı zamanda bir yerlerdeki entelektüel çabaların sonucu olan deneyimlerin sonucudurlar.
Bu düzeni unutmamak, akılda tutmak önemlidir. Önce zihin çalışır, sonra başlangıçta sadece entelektüel olan süreçler sırasında veya sonrasında duygular ortaya çıkar.
Bugünlerde böyle bir süreçle karşı karşıyayız. Bazıları iddia ediyor, öyle deniliyor. Bana göre hemen duygularla başlamak biraz verimsiz olur.
Bu kadar büyük duygusal sorunlar olsa dahi, bizim üstünde durduğumuz sorun duygusal bir sorun değildir.
Kürdistan sorunu (nam-ı diğer “Kürt sorunu”) ancak akıl ve anlayışla çözülebilecek bir sorundur. Hak ve hukuk sorunudur ve dolayısıyla akıl ve mantık ile çözümlenebilir ancak. Duygularla yola çıkarak, karşı tarafı empatiye zorladığımız günler zaten bir hayli geride kaldı.
İşte bu yüzden konuya bu şekilde, açık ve cesur bir akılla ve entelektüel gelişmişlikle yaklaşmalıyız.
Tabii konunun duygusallığı da var. Sorunları çözmek için net bir siyasi gündeme sahip olmayan halk duygusaldır. Bu da bence çok doğaldır. Ancak rasyonel tartışma ve talepler siyasi söylem için önemlidir. Kültür, siyasi söylem ile halkın duygusallığı arasında bir bağlantı görevi görebilir.
Ve en nihayetinde, ister kültürel ister politik olsun, hayata karşı yeni bir tutum, yeni bir özgürlük duygusu olsun, rasyonel süreçlerin bir sonucu olarak ortaya çıkıyorsa, kimsenin buna diyeceği bir şey olmaz.
Hepimiz bu duyguyu arzularız.