Suriye’de kanlı sayfa kapanmıyor
Forum Haberleri —
- El Nusra’nın Türkiye’den habersiz böyle bir saldırı gerçekleştirmesi düşünülemez. Suriye, İran ve Rusya’yı sıkıştırmak isteyen başka güçler de var. Onların da teşviki ve onayının olduğu biliniyor. Bir yandan Suriye kana doydu, sorunlar siyasi yöntemlerle çözülsün deniliyor bir yandan da yıkımlara ve ölümlere kapılar açılıyor.
ZEKİ AKIL
İdlib’de üslenen El Nusra güçleri Suriye güçlerine karşı bir saldırı başlattı. Suriye askerleri beklenenden daha kötü bir performans sergiledi. Askerler direnmeyince çete güçleri hızla ilerlemeye başladı. Birçok yerleşim bölgesi çeteler tarafından ele geçirildi. Lübnan’da İsrail ve Hizbullah arasında ateşkes olduğuna dair haberlerin yayıldığı bir zamanda Suriye’de iç savaş, silahlı çatışmalar gündemin ön sıralarına çıkmaya başladı.
Böyle bir saldırının olacağını Şam hükümeti bilmiyor muydu, istihbarat bu kadar sıfırlanmış mıydı? Bu normal ve olağan bir durum değil. Suriye bölgedeki hareketliliği sürekli gözlüyor, bir biçimde istihbarat akışı da oluyor. El Nusra aylarca hazırlık yapacak ve Hükümet fark etmeyecek! El Nusra silah, cephane ve savaşçı bulmak konusunda zorlanmıyor. Zaten Türkiye’nin koruması altında. Orayı bir devlet gibi örgütlüyor.
İdlib ve Şehba bölgelerinde İran ve Hizbullah güçleri yerleşmişti. Savaşta etkili bir güç olarak rol oynuyorlardı. Ama Hizbullah İsrail’le savaş halinde. İran bölgede zorlanıyor. İsrail kendilerine karşı giderek daha etkili ve kapsamlı saldırılar düzenliyor. İran ve Hizbullah olmadı mı, hükümet güçleri mevzileri tutamaz, saldırıları durduramaz. Hava destekleri olmasına rağmen etkili bir saldırı ve direniş sergilemiyorlar. Askerleri motive edecek bir yönetim, yeterli eğitim vb. ortada yok. Hükümet bunları zorunlu askere alıyor ve zamanında terhis edilmiyorlar. Yeterli bakım ve donamımdan yoksunlar. Toplum ise bitkin ve bezmiş bir durumda. Maneviyatı, morali güçlendirecek herhangi bir girişim ve gelişim ortada yok. Hükümet iktidarda kalmak ve gelişmeleri, dengeleri gözetmek ve fırsat kollamakla kendisini sınırlamış. Halka umut verecek, canlandıracak ne bir reform ne de bir değişim programı var.
Demokratik bir yönetim modeli kurmuş Özerk Bölgeler hükümet tarafından kabul görmüyor. Doğu ve Kuzey Suriye halkı ve kurdukları yönetim sürekli hükümetle diyalog kurmaya ve ülkenin birliği içinde sorunlarını çözüm arayışları içinde oldu. Ancak hükümet halktan biat istedi ve 2011 öncesine dönmek dışında bir çözümü kabul etmedi. Ülke bir yanıyla işgal edilmiş, İdlib gibi bir bölge işgalci Türk devleti tarafından himaye ediliyor, korunuyor. Hem İdlib’de hem de işgal edilen bölgelerde on binlerce silahlı güç örgütlendirilmiş ve hazırlanıyor.
Türkiye fırsatçılıkta ustalaşmış. Fırsatı bulduğunda Halep’ten Musul ve Kerkük’e kadar olan bölgeleri işgal edecek. Yayılmacı planları bilinmiyor değil. Buna rağmen Şam hükümeti içeride halkın birliğini sağlamak ve güçleri birleştirmek için etkili bir çabanın içinde olmadı. Özerk yönetimin en doğal, demokrasi, kültürel haklar gibi taleplerini bile kabul etmedi. Rusya, İran desteğine dayanan dengenin sürgit olacağını varsaydı. Ama Ortadoğu’daki gelişmeler hızlandı. Şam adeta dondu kaldı. İsrail o kadar topraklarına saldırılar düzenledi. Bir cevap verecek mecali kalmadı.
Erdoğan ısrarla B. Esad’la görüşmek ve koşullarını ona kabul ettirmek istedi. Esad buna yanaşmadı. Rusya’nın arabuluculuğundan yararlanarak Suriye’den çekilme konusunda bir söz almak, bir takvim belirlemelerini istedi. Ama Türkiye buna da yanaşmadı. Erdoğan, İran ve Rusya’nın sıkışıklığını görüyor. Bu fırsattan yararlanarak El Nusra ve yanındaki güçleri harekete geçirdi. Şam’a verdiği mesaj açık; "Benimle anlaşmazsan saldırıların önünü açarım.’’
El Nusra’nın Türkiye’den habersiz böyle bir saldırı gerçekleştirmesi düşünülemez. Suriye, İran ve Rusya’yı sıkıştırmak isteyen başka güçler de var. Onların da teşviki ve onayının olduğu biliniyor. Bir yandan Suriye kana doydu, sorunlar siyasi yöntemlerle çözülsün deniliyor bir yandan da yıkımlara ve ölümlere kapılar açılıyor. Türkiye’nin savaş ve yıkım istediği açık. "Terör koridoruna, teröristan kurulmasına asla izin vermeyiz’’ denilerek Rojava, Kürtler tehdit ediliyor, işgal ve etnik temizlik planları yapılıyor. Kürtlerin ağır tehdit ve saldırılar altında olmasına mevcut güçler sessiz kaldı. Hatta ABD ve Rusya hava saldırıları yapmalarına izin verdiler.
Unutulmaması gereken bir gerçek var ki, Türkiye’de ırkçı, faşist ve yayılmacı AKP-MHP iktidarı var. Bu iktidar içeride oldukça zayıflamış. Ömrünü uzatmak ve varlığını sürdürmek için savaşlara ihtiyacı var. Ayrıca bölgeye egemen olma peşinde. Suriye ve Irak zayıflamış. Bu açıdan Erdoğan yönetimi komşu dediği ülkelerin iç işlerine el atıyor, bölge dengelerini kendi lehine çevirmek istiyor.
El Nusra’nın saldırıları ne kadar sürer, Halep’i alabilirler mi, henüz bilmiyoruz. Bilinen, Erdoğan yönetimi Suriye’yi ve bölgeyi karıştıracak, kötülük yaymaya devam edecek.