Çelişkilerin çıkmazı    

Forum Haberleri —

Barış

Barış

  • Kürtler onurlu bir barıştan yana. Kürdistan gerçekliğini tüm sömürgeci güçler kabul etmek durumundadır. Dönemsel, taktiksel, içinde yalan dolan olmayan bir süreç başlatılacaksa doğru muhatap ve samimi yaklaşım önemli. Kürtler ve PKK bu toprakların hakikatidir ve böyle anlaşılırsa ancak barışa şans verme olasılığı olabilir.

RUŞEN TUTKU

Ortadoğu da hız ve şiddet kazanan Üçüncü Dünya Savaşı şimdiye kadar var olan dengeleri kısmen de olsa sarsıyor. Bu durum var olan statükocu, ulus- devletleri etkileyeceği açık. Son zamanlarda yürütülen tartışmalarda bu durumun ciddiyeti daha iyi anlaşılıyor. Elbette Ortadoğu gerçekliği için neredeyse tüm zamanlarda komplo teorileri de hep üretilmiş bazıları senaryolarla sınırlı kalmıştır. Belki en yakın dönemde hatırlanan ABD tarafından hazırlanan ve kitabı da yazılan “Büyük Ortadoğu” projesiydi. Yazılan “Satranç Tahtası” kitabı bu anlamda ancak bir proje olarak kaldı, somutlaşarak yaşam bulmadı. Hamleler hedeflenen tüm şahları mat etmeye yetmedi, başarısız kaldı. Üçüncü Dünya Savaşı’nın başlangıcı olan ABD’nin Irak’a müdahalesi ve sonradan gelişen Önder Apo’ya yönelik komplo, savaşı başka evreye taşıdı. Yine “Arap Baharı” adı altında halkların diktatörlere karşı ayaklanmaları da ciddi bir dönüşümü gerçekleştiremedi.

Hamas’ın İsrail’e saldırısı, sonrasında İsrail’in Hizbullah’ı da içine alan kapsamlı saldırıları Üçüncü Dünya Savaşı’nı daha görünür hale getirdi. Bu savaşın başlamasıyla kimi denge ve sınırların değişeceği tartışmaları, pratikte gerçekleşen saldırılar bundan böyle eskisi gibi devam etmeyeceğini gösteriyor.

Ortadoğu uygarlık merkezi rolünü halkların inanç ve kültürel gerçekliğinde ilerleyip yaşamsallaştıramadığı için hep çatışmalı ve boğazlaşmayı yaşadı, yaşıyor. Savaşın tüm yoğunluğuyla devam edeceği ve kapsamının genişleyeceği, yeni alanlara sıçrayacağını gösteriyor.

Yeniden ABD başkanı seçilen Trump’un Ortadoğu politikasının nasıl olacağı tartışılıyor. Kimler, hangi ülkeler kendilerini Trump’un dengeli dengesiz politikalarına karşı çıkarları için yeni pozisyonlar alır bilinmez, ancak bu konuda anlaşılan en çok zorlanacak ülke Türkiye olacağıdır. Türkiye yıllardır Ortadoğu’da oluşan dengeler arasında kendini kısmen ustaca pazarlayıp yol aldı. Aynı politikayı sürdürme şansları azalmış gibi. Çünkü Rusya son zamanlarda gerek dışişleri bakanı gerekse de Putin’in Suriye özel temsilcisinin açıklamaları Türkiye ile aralarındaki oluşan krizi gösteriyor. “İşgalci gibi hareket ediyorlar” deyiminin gecikmiş bir tepki olduğu kesin. Kürdistan toprakları zaten yüz yıllık bir parçalanma durumunu yaşıyor. Türkler her nereye yerleştiğinde oradan çıkma niyetleri olmadığı tarihsel olarak biliniyor. Ancak yerleştikleri yerde iradeleri kırılırsa öyle çıkarlar. Geçmişte Özgürlük Hareketi’ne karşı Güney Kürdistan’a yaptıkları operasyonlarda gerilladan güçlü ve ölümcül darbe yediklerinde apar topar kaçtıkları hafızalardan silinmemiş bir gerçeklik.

Tüm bu gerçekleri gören Türk devlet faşizmi özel savaş yöntemleriyle var olan ekonomik ve siyasi krizlerini unutturmak istiyor. Ortadoğu’da değişim ihtimali bile Türk özel savaş hükümetinin dengesini sarsıyor. Türkiye için kâbusa dönen Ortadoğu’daki savaş çıkmazlarını çoğaltıyor. En büyük korkuları Kürdistan sınırlarının tek parça halindeki haritasıdır. Bu harita faşizan zihniyete kâbus gibi çöküyor. Gözlerde ve belleklerde canlanan harita yüz yıllık suni sınırların aşılması olarak somutlaşınca uykuları kaçıyor. Anlaşılan yeni Ortadoğu şekillenme tartışmalarında önemini koruyan Kürdistan’nın stratejik yeridir. Kürt halkının politik, sosyal ve hatta savaşkan ruhları egemen güçlerin dikkatlerini çekiyor. Özgürlük Hareketi öncülüğünde devrimsel değişimi yaşayan Kürt halkı artık yurt bilincini kazanmıştır. Var olan Ortadoğu gerçekliğine dogmatik bakmıyor, çıkarları temelinde ilişki kurmayı biliyor. Kendi adına siyaset ve hatta savaşmayı da göze alarak hamleler yapabiliyor. Stratejik ve taktik anlamda Ortadoğu gerçekliği çerçevesinde geliştirdikleri ilişkiler Kürdistan’ı bir asırdır egemenliklerinin altında tutanları korkutuyor.

Türk devleti Üçüncü Dünya Savaşı kapsamında gelişen hamleleri ve bu tartışmaları sınırlarına dayanan bir tehlike olarak değerlendiriyor. Artık gerçekleri eskisi gibi hamasi laflar ve ajitasyon diliyle ele almadığı anlaşılıyor gibi. Ancak buna rağmen Kürdistan halkının somut taleplerine cevap olmaktan ziyade sömürgeci zihniyetten kaynaklı “çöktürme” planlarından vazgeçmiyorlar. Her dediklerine safça yaklaşmak tehlikeleri görmemek anlamına gelecektir. Hem direkt Önder Apo’yu muhatap gösterecekler, hem de partisini silahsızlandırıp tasfiye etmeyi dayatacaklar. Belki en son tartışılması gerekenleri öncelikli kılmak iyi niyete saymak Türk soykırım tarih ve zihniyetlerini bilmemek anlamına gelecektir.  Anlaşılan hem kendi içlerinde hem de Ortadoğu kaosunda bir çıkmazı yaşadıkları görülüyor. Her çıkmaz biraz tedirginlik ve ölümcül olmayı beraberinde getirebilir. Son zamanlarda Kürt meselesini gündemleştirmeleri bu çelişkilerin çıkmazıyla alakalı. Kürtler öz vatanlarında kendilerini yönetme, demokratik ulus perspektifi ile irade sahibi olma aşamasına geldi, geçti bile. Bu güçlü, akışkan süreci engelleme girişimleri özgür Kürt iradesine çapıp, buz gibi ufalıp dağılacağı kısmen de olsa anlaşıldı.

Kürt sorununun muhatabı şimdi daha iyi anlaşıldı. Kürt tarafı her defasında Önder Apo’yu işaret etmesine rağmen açıktan kabul etmek istemediler. Ancak Üçüncü Dünya Savaşı’nın ayak sesleri sınırlarına dayanınca faşist Bahçeli “Apo gelsin mecliste DEM Parti gurubunda konuşsun” demeye başladı. Zaten bu meseleye samimi yaklaşmadıkları kısa sürede görüldü. Kürt halkı ve öncüleri artık somut adım atmalarını istiyor, beklentileri net. Aksi taktirde Özgürlük Hareketi ve Kürtler Ortadoğu denkleminde siyasetin realist yanını doğru değerlendirerek pozisyon almayı bilecektir. Klasik, dogmatik hareket etmeyecek, dar çıkar ilişkilerine girmeyecektir. Halklarla ittifaktan tutalım, devletlerle bile diplomatik ilişkilerden kaçınmayacaktır. Doğru, cesur savaşanlar aynı çizgide politika yapmayı da bilirler. Özgürlük Hareketi yarım asırdır Ortadoğu gibi tehlikeler ve hilelerle dolu bir coğrafyada savaş yürütüyor, paradigma geliştirip siyaset yapıyor.

Kürtler onurlu bir barıştan yana. Kürdistan gerçekliğini tüm sömürgeci güçler kabul etmek durumundadır. Dönemsel, taktiksel, içinde yalan dolan olmayan bir süreç başlatılacaksa doğru muhatap ve samimi yaklaşım önemli. Kürtler ve PKK bu toprakların hakikatidir ve böyle anlaşılırsa ancak barışa şans verme olasılığı olabilir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.