Çözüm tercihine davet
- Kobanî Kumpas Davası’nda sona gelindi. Yarın karar duruşması olması bekleniyordu, ancak tutuk incelemesi yapılacak. DEM Parti ve dava avukatları, bugün bir kez daha hukukun ayaklar altına alındığı parantezin kapatılmasını istedi.
- CMK’nın usul hükümlerinin neredeyse tamamının ve bütün kovuşturma hükümlerinin de ihlal edildiğini hatırlatan DEM Parti Eşbaşkan Yardımcısı Öztürk Türkdoğan, arkadaşlarının serbest bırakılmasını beklediklerini söyledi.
- HDP Eşbaşkanı Cahit Kırkazak da AKP-MHP’de somutlaşan devlet aklına da şöyle seslendi: “Kürtlerin temel haklarıyla eşit ve özgür yurttaşlar olarak yaşamaları için farklı bir yol, yöntem, mekanizmaya ihtiyaç vardır. Kararı, bu tercih belirlesin.”
DEM Parti Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Öztürk Türkdoğan, Kobanî Kumpas Davası’nda ortada bir suçun bulunmadığını belirterek, “Bu politik davanın, gelinen aşama itibarıyla 31 Mart’ta ortaya konulan iradeye saygı temelinde sonuçlandırılıp beraatle bitmesi gerekir” dedi.
DAİŞ’in Kobanî’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçesiyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 24’ü tutuklu 108 kişi hakkında açılan davanın duruşması, bugün görülecek. 13 bölümden oluşan 5 bin 268 sayfalık mütalaada, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel dâhil olmak üzere 36 siyasetçinin her biri için en az bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk Komisyonu Eşsözcüleri Sevda Çelik Özbingöl ve Öztürk Türkdoğan ile HDP Eşbaşkanı Cahit Kırkazak, basın toplantısı düzenledi. İlk olarak söz alan Sevda Çelik Özbingöl, yaklaşık 8 yıldır devam eden ve hala 18 siyasetçinin de tutuklu olduğu davanın tamamen siyasi olduğunun altını çizdi. İktidarın, bir siyasi dizayn amacıyla yargıyı kullandığını kaydeden Sevda Çelik Özbingöl, “Neredeyse Türk Ceza Yazası’nın tüm sevk maddeleriyle yargılanan siyasetçiler, Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm tüzel kişiliğe sahip kurum ve kuruluşların da taraf kılınıp müdahil kabul edildiği örneği olmayan özel bir süreç oluşturularak yargılanıyor. Demirtaş AİHM ve Yüksekdağ kararları ile dosya yargılamasındaki siyasi saik ifşa olmasına; tutukluluk için öngörülen yasal üst sınırlar aşılmasına rağmen tutuklu bir şekilde yargılama da devam etmektedir. Yargılamanın en başından beri ceza yargılamasının bütün amir hüküm ve ilkeleri hepimizin gözleri önünde ihlal edildi” dedi.
Sincan’da olacağız
Özgürlük hakkının ellerinden alınarak siyasi birer rehineye dönüştürülen siyasetçilerin mağduriyetinin katlanarak devam ettiğini vurgulayan Sevda Çelik Özbingöl, “Demokratik siyaset ve Kürt sorununun demokratik çözümü ısrarları temelinde, adaletin tesisi mücadelemizdeki ısrarımız devam etmektedir. Biz bu temelde dosya avukatları olarak Sincan yerleşkesinde devam eden yargılamada bugüne kadar birçok hukuksuzluk ve mağduriyet yaşanmış olmasına rağmen adalet ve toplumsal barışımıza katkı sunacak bir yargılama süreci ve hukukun işler kılınması talebimizi, çağrımızı da duyurarak, orada olacağız” şeklinde konuştu.
Siyasi faaliyetler yargılanıyor
Dava avukatlarından da olan HDP Eşbaşkanı Cahit Kırkazak ise yüklenen istinatların hiçbirinin gerçeği yansıtmadığının bilindiğini belirterek, şunları söyledi: “Demokratik toplum düzenlerinde insanların karar alma süreçlerine katılma yöntemi olan protesto yöntemleri, bir suçlama konusu yapılıyor. Bunlar da sonuç veremeyince; uluslararası mahkeme kararları da bu eylemlerin bir ifade özgürlüğü değerlendirmesi kapsamında olduğuna karar verince bu sefer Kürt siyasetinin 2009’dan bu yana bütün siyasal faaliyetleri yargılama konusu yapılmıştır. O nedenle aslında herkes, bu davanın bir kumpas, bir tasfiye davası olduğunu ve otoriter baskıcı rejimin tesis edilmesine hizmet edildiğini biliyor.”
Davada bir tercih yapılacak
Verilecek kararın, demokrasisi ve hukuk düzeni ve birlikte yaşama iradesini sahiplenmeye ya da Kürtler açısından yeni bir duygusal kopukluğa yol açacağını söyleyen Kırkazak, şöyle devam etti: “Sivil demokratik muhalefet ve siyasi partiler, ya yarın gelip Kürtlerle, HDP geleneğiyle beraber omuz omuza mücadele edip seslerini yükseltip ülkenin demokrasisine ve birlikte yaşamaya katkı sunarlar ya da AKP MHP ortaklaşan tekçi devlet anlayışına hizmet ederler. Ülkedeki demokrasinin tabutuna bir çivi çakmaya katkı sunmuş olurlar. Vicdan sahibi her bireye yurttaşa sesleniyoruz; gelin DAİŞ’e karşı Kobanî ile dayanışmayı hep beraber sahiplenelim. AKP-MHP’de somutlaşan devlet aklına da şunu söylüyoruz; Kürtlerin temel haklarıyla eşit ve özgür yurttaşlar olarak yaşamaları için farklı bir yol, yöntem, mekanizmaya ihtiyaç vardır.”
Kararın çıkmayacağı iletildi
DEM Parti Eşbaşkan Yardımcısı Öztürk Türkdoğan ise öncelikle “Mahkeme kalemi bize bir haber iletti, mahkeme heyetinin incelemesine devam ettiğini ve karar için zamana ihtiyaçları olduğunu, yarın bir karar çıkmayacağını ifade ettiler. Dolayısıyla yarınki duruşmada tutuk incelemesi gerçekleştirilecek. Kanunen zorunlu bir inceleme” bilgisini paylaştı. Karar çıkacakmış gibi orada olmaya devam edeceklerini kaydeden Türkdoğan, şöyle konuştu: “Bu davayla ilgili hukuksuzluklar çok çok fazla. Bunu davada yargılanan arkadaşlarımız ve avukat meslektaşlarımız uzun uzun anlattı. 2014’te suç olmayan bir şey, daha sonra 2020’de suç olarak nitelendirilemez. Bu davada yargılanan arkadaşlarımız bir suç işlememiştir. Herhangi bir suçlama konusununun muhatabı değildirler. Politik kimlikleri nedeniyle yargılanıyorlar. Bu davada CMK’nın usul hükümlerinin neredeyse tamamı ihlal edilmiştir. İleride hukuk fakültelerinde ders olarak okutulacak bir davadır. Yine kovuşturma aşamasında bütün kovuşturma hükümleri de ihlal edilmiştir. Ortada bir suç yoktur. Bu politik davanın, gelinen aşama itibarıyla 31 Mart’ta ortaya konulan iradeye saygı temelinde sonuçlandırılıp beraatle bitmesi gerekir.
Tahliye edilmelerini bekliyoruz
Bizim yarınki beklentimiz, arkadaşlarımızın tamamının tahliye edilmesidir. Hele hele bazı arkadaşlarımız var ki; onlar kanunen 7 yıldan fazla tutuklu yargılanamayacağına dair hükmü ihlal edilen arkadaşlarımızdır. Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel kanuna aykırı olarak tam bir siyasi rehine olarak tutulmaktadırlar. Bu dava kapsamında 7 yıllık tutukluluk süreci çoktan aşılmıştır. Sevgili Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer arkadaşlar 7 buçuk 8 yıla yakındır yargılanmaktadır. Tahliye edilmeleri gerekir. Hele hele bazı arkadaşlarımız var ki ciddi sağlık problemleri vardır; sevgili Ali Ürküt arkadaşımıza bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz, kendisi tedavi altındadır. Yine Nazmi Gür arkadaşımızın sağlık sorunları var. Dilek arkadaşımızın, Ayla arkadaşımızın da sağlık sorunları mevcut. Arkadaşlarımızın mutlaka ama mutlaka tahliye edilmeleri gerek. Yarın siyasi rehine pozisyonunun sona ermesi gerekir. Mahkemeden ve siyasi iktidardan beklentimiz; Türkiye, hukukun üstünlüğü ilkesine giden yola yeniden geri dönsün. Türkiye, AİHM’nin Demirtaş Büyük Daire kararı ve Figen Yüksekdağ ve diğerleri kararında belirtilen ihlal kararlarına uygun olarak bu davayı bitirsin ve arkadaşlarımızı bir an önce tahliye etsin.” ANKARA
* * *
Kumpas davasından hatırlatmalar
* Dava, 6-8 Ekim Kobanî eylemlerinin yaşandığı 2014’den tam 6 yıl sonra, Ocak 2020’de açıldı.
* HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları 2016'da kaldırıldı ve tutuklanmalarına giden sürecin önü açıldı.
* Türkiye, 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine eşbaşkanları, milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı adayı tutuklu bulunan bir muhalefet partisiyle girdi.
* Duruşma savcısı Ahmet Altun, hukuk teamüllerine aykırı şekilde hem duruşma hem soruşturma savcısı oldu.
* Savcı Altun’un suçlamaların, HDP’nin kapatılmasına gerekçe olacağına dair Terörle Mücadele Şubesi’nin hazırladığı ‘özel’ bilgi notu dosyada unutuldu. 2018’de hazırlanan bu özel not, HDP’nin avukatları tarafından fark edildi.
* 6-8 Ekim döneminde HDP’de yönetici olmayan, soruşturmanın hiçbir aşamasında isimleri geçmeyen Ahmet Türk, Sırrı Süreyya Önder, Aysel Tuğluk, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak gibi isimlerin bulunduğu, tarihsiz ve imzasız 90 kişilik bir liste, bütün emniyet şube müdürlüklerine gönderildi. İsimlerin araştırılması istendi.
* AİHM’in ‘HDP’nin 6-8 Ekim’e ilişkin tweet'inin şiddet çağrısı olarak yorumlanamayacağı ve söz konusu suçlarla ilgili olarak başvuran Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiği’ kararına rağmen Demirtaş ve diğerleri tahliye edilmedi.
* Demirtaş ve Yüksekdağ, aynı içerikli başka bir davadan ikinci kez tutuklandı ve bu ikinci tutukluluk, AİHM’in tahliye kararının uygulanmamasına, tahliye edilmemeye gerekçe gösterildi.
* 30 Aralık 2020’de 3 bin 530 sayfalık iddianame hazırlandı. 324 klasörlük ekiyle birlikte on binlerce sayfa olan bu kapsamlı iddianame, hazırlanmasından sadece 7 gün sonra Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Mahkeme heyeti dosyayı titizlikle incelediğini iddia etti.
* Duruşma tarihi olarak 25 Nisan 2021 Pazar günü belirlendi. Eleştiriler üzerine ilk duruşma 26 Nisan 2021 Pazartesi olarak netleşti.
* İddianamenin kabulünden sadece dört gün sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Yargıtay’a HDP’nin kapatılması çağrısı yaptı.
* 26 Nisan 2021 tarihli ilk duruşmadan bir gün önce Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “HDPkkiçinHesapVakti” etiketiyle bir video paylaştı. Duruşma gününde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, benzer içerikli bir basın açıklaması yaptı.
* Cumhurbaşkanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı, Et ve Süt Kurumu, Diyanet İşleri Başkanlığı dahil olmak üzere pek çok devlet kurumu, dosyaya müdahillik başvurusunda bulundu.
* 21 Nisan 2021 tarihli ilk duruşmada salona, savunma avukatları, izleyicilerin önemli bir kısmı ve yabancı heyetler alınmadı.
* Dava devam ederken başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere iktidar temsilcileri, HDP’yi hedef alan ve davayı etkileyebilecek nitelikte açıklamalar yaptı.
* Kasım 2021’de Hakimler Savcılar Kurulu kararnamesi ile Mahkeme Başkanı Bahtiyar Çolak görevden alındı ve yerine Yıldıray Kaya atandı. Bu görevden almanın sebebi hakim Bahtiyar Çolak’ın ‘Atadedeler’ suç örgütünde yönetici olduğunun belirlenmesiydi. Çolak’ın, 5 bin 600 yıla kadar hapsi istendi.
* Duruşma olmayan günlerden biri olan 9 Aralık 2021 Çarşamba günü mahkeme heyeti, gizli bir duruşma gerçekleştirdi ve gizli tanık ‘ABC123’ü dinledi.
* İfadeleri dosyanın ana omurgasını oluşturan tanıklar Sami Baran ve Kerem Gökalp’in mahkemede verdikleri ifadeler soruşturma aşamasında verdikleri ifadelerle çelişti. Bazı gizli tanıkların ifadeleri yazım yanlışlarına kadar tamamen birbirinin aynısıydı.
* Temmuz 2022’de görülen duruşmada gizli tanık 'Hermes', hakkında kapsamlı ifade vermiş olmasına HDP’li Günay Kubilay’ı tanımadı. Gizli tanık Hermes, suçlamalarda bulunduğu Pervin Oduncu ve Mesut Bağcık’ı da teşhis edemedi.
* 6 ay kesintisiz duruşma yapıldı, ancak karar seçim sonrasına ertelendi.