Hakların ihlali kurala dönüştü

İnsan hakları

İnsan hakları

  • Yaygın ve sistematik insan hakları ihlallerinin tırmandığı bir dönemden geçildiğini belirten TİHV, adeta hakların kullanımının bir istisnaya, hakların ihlalinin ise kurala dönüştüğünü vurguladı.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı'na (TİHV) 2023'te işkence gördüğü için başvuranların yüzde 77,4'ü sokak veya açık alanlarda işkence ve kötü muamele gördüğünü söyledi. Başvuranların yüzde 42,5'i devlet güçlerinin araçlarında işkenceye maruz kaldı.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (TİHV), dün 2023 Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri Raporu’nu paylaştı. 781 kişi, işkenceye maruz kaldığı ya da maruz kalan kişinin yakını olduğu için Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın Ankara, Amed, İstanbul, İzmir, Wan ve Cizîrê'deki merkezlerine 2023'te başvurdu. Bu 781 kişiden 731'i, işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını belirtti. Raporda, yaygın ve sistematik insan hakları ihlallerinin yaşandığı, ağır ve ciddi insan hakları ihlallerinin tırmandığı bir dönemden geçildiği hatırlatılarak, çok büyük çoğunluğun tanıklığında ya da pek çok kesimin doğrudan maruz kaldığı gibi adeta hakların kullanımının bir istisnaya, hakların ihlalinin ise kurala dönüştüğü bir ortamda yaşandığı kaydedildi.

Belirsizlik, kuralsızlık ve keyfilik

Pek çok düzenlemeyle kalıcılık/süreklilik kazandırılan OHAL rejiminde belirsizlik, kuralsızlık ve keyfiliğin, rejimin kendi varlığını sürdürebilmesinin ana unsurlarına dönüştüğü vurgulanan raporda, "Rejimin bir yönetim tekniği olarak kullandığı belirsizlik yaratma gücü, iktidarın her bakımdan tek elde toplanmasına, tüm denetim mekanizmalarından azade kılınmasına ve toplum üzerindeki baskı ve kontrolünün sınırsız artışına olanak sağlıyor" denildi.

Kürt sorununa özel vurgu

Özel olarak Kürt sorununun barışçıl, demokratik ve adil çözümüne yönelik esas olarak iktidar tarafından içtenlikli, bütünlüklü adımların atılmamasının, başta yaşam hakkı olmak üzere ağır ve ciddi insan hakları ihlallerine yol açtığı belirtilen raporda, insan hakları aktörlerinin de içinde hareket edebilecekleri alanın büyük ölçüde daraltıldığı kaydedildi.

Siyasal ve toplumsal bunalım

Siyasal bunalıma eşlik eden ve onunla iç içe geçen çok boyutlu toplumsal bunalımın varlığını teslim eden TİHV, tabloyu fazlasıyla zorlaştıran ve toplumun çeşitli kesimlerinde çaresizlik duygusunun yaygınlaşmasını beraberinde getiren temel tahribatları şöyle sıraladı:

* Küresel salgın döneminin toplumsal dokuda yarattığı tahribat

* Ekonomi politikalarının, savaş harcamalarının ve talan ekonomisinin sebep olduğu ekonomik kriz ve derin yoksullaşma ve eko-sistemin tahribatı

* Toplumsal yaşamda günbegün tırmanan yabancı düşmanlığı ve giderek artan ırkçı saldırılar

* Şubat 2023 depremlerinin yarattığı ağır yıkım.

Otoriter dönüşümle ilgili

İnsan hakları ortamının karşı karşıya bulunduğu bu ağır ve yapısal sorunların, siyasal rejimin geçirmekte olduğu otoriter dönüşümle doğrudan ilgili olduğuna işaret edilen raporda, bu dönüşümün ‘sistematik hak ihlali yapan bir devlet pratiği’nden ‘hak temelli bir rejim fikrinin topyekun terk edilmesi’ne doğru bir gidişat olarak şekillendiği belirtildi.

Olağanüstü düzeyde artış

Resmi gözaltı ve kapatılma mekânlarının yanı sıra devlet güçlerinin barışçıl toplanma ve gösterilere saldırısı sırasında, sokak ve açık alanlarda ya da ev ve iş yeri gibi mekânlarda, yani resmi olmayan gözaltı yerlerinde ve gözaltı dışındaki ortamlarda yaşanan işkence ve diğer kötü muamelenin,  olağanüstü düzeyde arttığı kaydedilen raporda, "İktidarın baskı ve kontrole dayalı yönetme tarzı sonucu günümüzde tüm ülke adeta işkence mekânı hâline gelmiştir" denildi. Yaygın ve sistematik işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarının, tüm topluma mesaj anlamında son derece görünür kılındığı, aynı zamanda “normalleştirilerek” görünmez kılınmaya da çalışıldığı vurgulanan raporda, şu veriler paylaşıldı:

* TİHV Tedavi Merkezlerine, 42’si işkence görenin yakını ve 739’u doğrudan işkence ve diğer kötü muamele uygulamasına maruz kalan olmak üzere, 781 yeni başvuru oldu. 781 yeni başvurunun 731’i ise işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldı.

* TİHV Dokümantasyon Birimi’nin tespit edebildiği kadarıyla 2023'te 6 kişi gözaltı süreçlerinde yaşamını yitirdi.

* 731 başvurunun 386’sı (Yüzde 52,8) emniyet müdürlükleri, 55’i (yüzde 7,5) polis karakolu gibi resmi gözaltı merkezlerinde işkenceye maruz kaldıkları gerekçesiyle başvurdu. Bunun yanı sıra 311 (Yüzde 42,5) kişinin aynı zamanda devlet güçlerinin araçlarında işkenceye maruz kalmış olduğu göz önüne alındığında araç içlerinin bizatihi kendisinin, resmi kayıt öncesi, resmi işkence mekânına dönüştüğünü ortaya koyuyor.

* TİHV’e başvuranlardan sokak ve açık alanlarda yaşanan işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz kalanlarının oranı yüzde 77,4’e ulaştı. İşkencenin sokağa inmesi, birden fazla mekânda devam etmesi ve cezasızlık uy- gulamalarının her aşamaya hâkim kılınması, işkencenin değişen yüzünün anlaşılmasına olanak sağlayan önemli bir veri olmaktadır.

7'den 77'ye kadar başvuru

* İşkence gördüğü için başvuranların en küçüğü 7; en ileri yaşta olanı ise 77 yaşında. Başvuranların yarıya yakınını 19-35 yaş aralığındaki kişiler oluşturdu.

* TİHV’e yapılan başvurularda doğum yerleri ve ana dili birlikte değerlendirildiğinde Kürt olanların, diğer etnik kimliklere oranla işkenceye daha fazla maruz kaldığı ve bu durumun 2023'te değişmediği anlaşılıyor.

Cezasızlık en büyük engel

Cezasızlık politikasının, işkenceyle mücadelede en önemli engelduğu tekrarlanan raporda, faillere hiç soruşturma açılmadığı ya da işkence suçu nedeniyle yapılan suç duyurularının takipsizlikle sonuçlandığı kaydedildi.  HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.