Hapsetme yönetme tekniği oldu

Cezaevi

Cezaevi

  • TİHV, tutuklu ve hükümlülere yönelik işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarında olağanüstü düzeyde artışlar yaşandığını belirterek, hapsetmenin iktidar açısından asli bir yönetme tekniği hâline getirildiğini vurguladı.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (TİHV), 2023 Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri Raporu’nu yayınladı. Raporun Türk cezaevleriyle ilgili bölümünde tablonun vahameti bir kez daha gözler önüne serildi.

Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerine göre; 2005'te 55 bin 870 olan tutuklu ve hükümlü sayısı, son yayımlandığı tarih olan 1 Nisan 2024 tarihi itibarıyla toplam kapasitesi 295 bin 702 olan 403 cezaevinde toplam 322 bin 780 tutuklu ve hükümlüye yükseldi. Bunlardan 45 bin 717’si tutuklu, 277 bin 63’ü ise hükümlü veya hükmen tutukludur. Cezaevlerinde 13 bin 561 kadın, 2 bin 912 çocuk hükümlü ve tutuklu bulunmaktadır.

Yakın tarihi en hızlı artışı

Bu verilere göre her ne kadar 1 Nisan 2024 tarihi itibarıyla kapasite fazlası sadece 27 bin 78 ise de aşağıdaki veriler, cezaevleri gerçeğinin ulaştığı vahim boyutu ortaya koyuyor:

Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerine göre; 3 Temmuz 2023'te 360 bin 722 olan tutuklu ve hükümlü sayısı, “2023 Yılı İnfaz Düzenlemesi”nin 15 Temmuz 2023'te Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesinden sonra 2 Ağustos 2023'te 270 bin 607’ye, 1 Eylül 2023'te ise 251 bin 101’e inmesi göz önüne alındığında yaklaşık 110 bine yakın kişinin bu düzenlemeden yararlanarak tahliye edildiği görülüyor. 1 Eylül 2023'te 251 bin 101 olan tutuklu ve hükümlü sayısının 1 Nisan 2024 tarihi itibarıyla 322 bin 780’e yükselmesi, bir başka deyişle tutuklu ve hükümlü sayısının sadece 7 ay içinde yaklaşık 71 bin 679 artması, Türkiye yakın tarihinin en hızlı artış hızına tekabül ettiğini gösteriyor.

TİHV, Türkiye tarihine örneği olmayan bir şekilde sadece 19 yıl içinde tutuklu ve hükümlü sayısının 5,5 mislinden fazla artmasının, son yıllard yaşanan gelişmelerin de bir açıdan özeti niteliğinde olduğunu vurguladı.

600 bine yakın kişi özgürlüğünden mahrum

Türkiye, 26 Haziran 2023'te yayımlanan 2022 Avrupa Konseyi Hapishane Nüfuslarına İlişkin Yıllık Ceza İstatistikleri verilerine göre; Avrupa Konseyi bünyesindeki ülkelerdeki mahpus sayısının ve oranının en yüksek olduğu ülkedir. Türkiye’de 100 bin kişiden 355’i cezaevlerinde tutulurken bu oran, Avrupa Konseyi ülkelerinde ise ortalama 117’dir. Bu aşırı artış rakamları Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından 22 Mayıs 2023'te son veri olarak yayınlanan 2022'ye ait Ceza İnfaz Kurumu İstatistiklerinde yer verildiği gibi her yıl giriş ve çıkış kaydı yapılan kişi sayıları ile birlikte düşünüldüğünde durumun vahameti daha da ortaya çıkıyor. Cezaevlerinde 2022'de 301 bin 410 kişinin hükümlü statüsünde giriş kaydı yapılırken aynı dönemde 264 bin 844 kişinin hükümlü statüsünde çıkış kaydı yapıldı. Ayrıca Adalet Bakanlığı verilerine göre; 1 Nisan 2024 itibarıyla Türkiye genelinde denetimli serbestlik kapsamında 233 bin 824 kişi bulunuyor. Sadece bu sayı bile tutuklu ve hükümlülerin sayısı ile toplandığında özgürlüklerinden mahrum bırakılmış yurttaş sayısı yaklaşık 556 bin 604 kişiye ulaşıyor. Bu da diğer dolaylı gözetim/denetim araçlarını bir yana bırakıldığında yaklaşık her 158 yurttaştan birinin doğrudan/çıplak gözetim altında olduğu anlamına geliyor.

Cezaevi nüfusunun artışı planlanıyor

Son dört yılda yaklaşık 200 bin mahpusun salındığı gözükmesine karşın,tutuklu ve hükümlü sayısı son dört yılda yaklaşık 47 bin yükseldi. Adalet Bakanlığı verilerine göre; sadece 2020'de 23, 2021'de 32 adet, 2022'de 22 adet, 2023'te 16 adet çeşitli tiplerde cezaevi açılması ve yine Adalet Bakanlığının 2024 yılı performans programına göre 2024'te 12 cezaevinin daha açılmasının hedeflenmesi, cezaev rüfusunun önümüzdeki dönem daha da derinleşeceği riskini ortaya koyuyor. TİHV'in raporuna göre; özellikle 2021'den itibaren de “S Tipi Ceza İnfaz Kurumu”, “Y Tipi Ceza İnfaz Kurumu” ve “Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu” adları altında, bilindiği kadarıyla yaklaşık 19 bin kapasiteli, toplam 43 yeni tip cezaevi kullanıma açıldı.

Cezaevlerinde işkence ve kötü muamele

Tutsaklara yönelik işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarında olağanüstü düzeyde artışlar yaşandığı belirtilen TİHV raporunda, şunlara yer verildi:

* Tutsakların yaşadığı yerlerin çok uzağındaki cezaevlerine gönderilmeleri, kendi başına işkence ve diğer kötü muamele başlığında ele alınabilecek bir hak ihlaline yol açıyor.

* Cezaevlerinde girişten itibaren çeşitli nedenlerle (işkence yöntemine dönüşen “soyarak arama/çıplak arama”, kelepçeli muayene, ayakta tekmil vererek sayım gibi) uygulanan kaba dayak, her türden keyfi muamele ve keyfi disiplin cezaları, hücre cezaları, sürgün ve sevkler yakın tarihte görülmedik boyutlara ulaşmıştır.

* TİHV’in 5 tedavi merkezine 7 yılda başvuran 5 bin 553 kişinin 2 bin 729’unun cezaevi süreçlerinde işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları görüldü.

* Sağlık hizmetine erişimin kısıtlanması, hapishane reviri ziyaret hakkının kısıtlanması, Adli Tıp Kurumu’na, adliyeye ve hastaneye götürülürken kelepçe takılması dâhil kötü muamele uygulamaları, sağlık sorunlarının zamanında ve etkili bir şekilde çözülmemesi, uzun bir süredir devam eden bir başka sorun alanıdır. Özellikle son dönemde tedavilerini zorlukla sürdürenlerin büyük bir çoğunluğunun sürgün edilmesi sağlık hizmetine erişim hakkına önemli ölçüde zarar verdi.

* Hasta tutsakların karşı karşıya olduğu sağlık hizmetine yeterli erişim sağlayamama, Adli Tıp Kurumu’nun bağımsız olmaması dâhil, bağımsız ve nitelikli tıbbi değerlendirme raporu alamama gibi sorunların yanı sıra “toplum güvenliği” gerekçesi,  tahliyeleri konusunda bütünüyle keyfiyete yol açıyor.

* TİHV Dokümantasyon Birimi’nin tespit edebildiği kadarıyla 2022'te en az 48; 2023'te ise ise en az 20 tutsak hastalık, intihar, şiddet, ihmal vb. çeşitli gerekçelerle yaşamını yitirdi. Cezaevlerindeki ölümlerle ilgili etkin soruşturmalar yürütülmüyor.

İmralı'da tecridin özel biçimi

* Tek kişi ya da küçük grup izolasyon/tecrit uygulamaları, çözülemeyen kronik bir soruna, dahası rutin bir uygulamaya dönüştü. Dahası söz konusu ağır izolasyon/tecrit politikası, özellikle yeni açılan Yüksek Güvenlikli ve S Tipi, Y Tipi gibi cezaevlerinde de özel uygulamaya dönüştürülüyor.

* İzolasyon uygulamasının özel bir biçimi İmralı Cezaevi’nde yaşanıyor. 2011'den bu yana kesintisiz devam etmekte olan aile ve avukat görüş/ziyaret yasakları, 2019'da üç kez, 2020'de bir kez (3 Mart 2020) yapılan aile ve 2019'da 5 kez yapılan avukat görüşmelerine rağmen hâlen sürüyor. Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin Türk cezaevlerine 2017 ve 2019 yılı ziyaretleri sonucu açıkladığı raporlarındaki tavsiyelere uyulmadığı anlaşılıyor.

Tahliyelerin keyfi engellenmesi

Yönetmelik doğrulutusunda kurulan İdare ve Gözlem Kurullarının, kendilerini mahkeme yerine koyarak tutsaklar hakkında iyi halli olup olmadıklarına dair değerlendirmede bulunduğu; koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik haklarından yararlanıp yararlanmayacaklarına karar verdiği hatırlatılan TİHV raporunda, "İçlerinde yalnızca hapishane savcısı dışında hukukçu kimsenin olmadığı, mahpusların tahliye edilip edilmeyeceğine karar veren ve paralel bir mahkeme gibi hareket eden bu kurullar hukuki değildir. Ayrıca İdare ve Gözlem Kurulları mahpusların iyi halli olup olmadığına karar verirken soyut ve sübjektif yorumlarda bulunmakta, siyasi mahpuslardan da pişman olduklarına dair beyan istemektedir. Bu kararlardan kaynaklı olarak yüzlerce politik mahpus denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme haklarından mahrum bırakılmaktadır. Özellikle 2023'ten itibaren bilhassa kamuoyunda '30 yıllık'lar diye bilinen ve aldıkları müebbet hapis cezasının infazı için gerekli süreyi tamamlamış olan çok sayıda kişinin tahliyeleri kurul kararıyla ertelendi" denildi.

İktidar açısından yönetme tekniği

TİHV, bu verilerin, derhal çözüm yollarının bulunmasının gerekli olduğunu, hapsetmenin iktidar açısından asli bir yönetme tekniği hâline getirildiğini açıkça gösterdiğini vurguladı. HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.