Kayyum, sömürgeciliğin gereği

Ercan Kanar

Ercan Kanar

  • Hukukçu Ercan Kanar, merkezi bir organın yerele kayyum atamasının ancak sömürgeci rejimlerde olabileceğini vurgulayarak, “Bu, ezen ulus rejiminin bir idari yöntemidir” dedi.

Colemêrg Belediyesi’ne el konulup Kürt halkının iradesinin bir kez daha gasp edilmesine yönelik tepkiler sürüyor.

ANF’den Zeynep Kuray'a konuşan hukukçu Ercan Kanar, öncellikle kayyum kavramını izah etti. Arapçadan gelen kavramın iki anlamı olduğunu belirten Kanar, “Biri temsili kayyum, diğeri ise idari kayyum. Temsili kayyum; cami hademesi veya hastane hademesi gibi bazı insanların bazı işlerini görmek için atanır. İdari kayyum da bazı hallerde şirketlere atanır. Seçilmiş bir başkanın veya belediye organının kalıcı olarak görevden alınması, ancak yargı kararıyla olabilir ama İçişleri Bakanı, seçilmiş olan Mehmet Sıddık Akış’ı tamamen görevden aldı. Geçici olarak görevden alabilirdi ki, o halde iki ayda bir bunu gözden geçirmesi gerekirdi ama İçişleri Bakanı bu kurallara uymadı” dedi.

Nereden bakılırsa despotluktur

Mehmet Sıddık Akış görevden alındığında hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet olmadığını, ancak görevden alındıktan sonra jet hızıyla ceza verildiğini hatırlatan Kanar, "Burjuva hukuku bile ayaklar altın alındı. Merkezi bir organın yerele kayyum ataması, ancak asimilasyoncu, baskıcı ve sömürgeci rejimlerde olur. Eğer yerel yönetimler üzerinde merkezi idare böyle bir baskı yaparsa demokrasinin 'd'sinden bile bahsedilemez. Bu, ezen ulusların rejiminde uygulanacak bir idari yöntem. Neresinden baksanız bu, Kürt halkının iradesi üzerinde despotluk yapmaktır. Kürt halkının seçme ve seçilme hakkını, iradesini gasp etmektir” şeklinde konuştu.

Düşmanla savaş hukuk genişletildi

Normalde geçersiz sayılması gereken KCK gibi siyasi soykırım davalarının geçerli kabul edildiğini kaydeden Kanar, şunları söyledi: "AKP'nin uyguladığı düşmanla savaş hukuku, bu alanda görülen en katı, en gaddar uygulamalardandır. Nazi döneminin baş hukukçusu Carl Schmitt'ti. Carl Schmitt'in teorisine göre; bir devletin ayakta durabilmesi için sürekli düşman yaratması gerekir ve muhaliflere yurttaş ceza yasası uygulanmaz. Düşman ceza yasasının uygulanması gerekir. Muhaliflere masumiyet karinesi uygulanmaz. Non bis in idem (Aynı suçtan iki kez yargılanmaz) kuralı uygulanmaz. Yani baskıcı rejimlerde muhaliflerin elinden bütün temel insan hakları alınır. Bu tür hukuka 'düşman savaş hukuku' diyoruz. AKP döneminde düşman savaş hukuku daha da katılaşarak genişletildi. Eskiden kararlı olan muhalifler yargılanırdı, şimdi ise AKP’ye muhalif olan herkes delil olmadan düşman muamelesi görüyor. AKP iktidara geldiği zaman hapishanelerin nüfusu 49 bin küsurdu, şimdi ise 330 binlerde.”

12 Eylül ve DGM'lerden kötü

43 yıldır hukukçu olduğunu hatırlatan Kanar, “12 Eylül askeri mahkemelerinde işkence ürünü ifadeler delil olarak kabul edilirdi ama askeri mahkemelerin yine kriterleri vardı. Sahte kimlik olmadan, illegal yazı olmadan üyelikten ceza vermezlerdi. Sonra Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) geldi, o daha da kötü oldu. DGM'den sonra özel yetkili mahkemeler geldi, o da DGM'den kötü oldu ama en kötüsü şimdiki dönemin yargısı. Bu açıdan hukuksuzluğa topyekun karşı durmak lazım” şeklinde konuştu. İSTANBUL

 

* * * 

İstanbul'da kayyım nöbeti

İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, Colemêrg Belediyesi’ne kayyım atanmasına karşı Beyoğlu'nda bulunan Şişhane Meydanı’nda başlattığı “Adalet Nöbeti” devam ediyor. Önceki günkü basın açıklamasına İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri'nin yanı sıra Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri katıldı. Foto: MA/İSTANBUL

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.