BM diğer kurumları da etkiler
- İmralı için BM'ye yapılan "acil eylem" başvurusunu değerlendiren avukat Cengiz Yürekli, "BM’nin herhangi bir komitesinin 'işkence var' dediği bir durumda CPT, AK ve AİHM tarafsız kalamaz" dedi.
Asrın Hukuk Bürosu avukatları, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde mutlak tecrit altında rehin tutulan ve 39 aydır haber alınamayan müvekkilleri Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş için 17 Mayıs’ta Birleşmiş Milletler (BM) İşkence Özel Raportörü’ne “Acil eylem” başvurusunda bulundu. Ayrıca avukatlar, görevlerini icra edebilmeleriyle ilgilenen özel raportörlüğe de başvurdu. MA'ya konuşan Abdullah Öcalan’ın avukatlarından Cengiz Yürekli, İmralı Cezaevi’nin kuruluşundan bu yana Avrupa Konseyi’nin denetiminde olduğunu ve denetleme görevinin ise CPT tarafından gerçekleştirildiğini hatırlattı. Avrupa Konseyi ve bağlı kurumlar nezdinde başvurulara devam ettiklerini söyleyen Yürekli, bu durumun yeterli olmaması nedeniyle BM bünyesindeki farklı birimlere de başvurularının olduğunu kaydetti. Yürekli, “BM’nin herhangi bir komitesinin ‘işkence var, insan hakları ihlali söz konusu’ dediği bir durumda CPT’nin Konsey'in veya AİHM’nin tarafsız kalması söz konusu olamaz. Bu kendi meşruiyetlerini de sarsacaktır. Kendilerinin hukuksuz davrandıkları, kendi görevlerini icra etmedikleri şeklinde bir sonuç açığa çıkacak” dedi.
Türkiye adım atmadı
Bu konuda BM İnsan Hakları Komitesi’ne 2022'de yaptıkları başvuruyu hatırlatan Yürekli, komitenin “tedbir” talepli kararı sonrası aradan geçen süreye rağmen Türkiye’nin herhangi bir adım atmadığını belirtti. BM İşkence Özel Raportörlüğüne yaptıkları başvurunun, bu durumla doğrudan bağlantılı olduğunu söyleyen Yürekli, “Temmuz ortalarında BM bünyesindeki İşkence Özel Raportörlüğünün periyodik oturumları söz konusu olacak. Bu periyodik oturumlarda Türkiye’yi izleme süreçleri de var; kapsamlı bir şekilde ele alınacak” şeklinde konuştu.
Hukuksal tecrit de var
Avukatların görevlerini icra edebilmeleriyle ilgilenen özel raportörlüğe yaptıkları başvuraya da değinen Yürekli, şöyle devam etti: “Bir yanıyla İmralı’da muazzam bir işkence durumuyla tecrit uygulanırken, bir yanıyla da ‘hukuksal tecrit’ dediğimiz bir durum var. Avukatların dosyaya dahil edilmesi, evrak almaları engelleniyor. Hiçbir şekilde bilgi paylaşılmıyor bizimle. Oysa infaz yasası çok açıktır; hak ihlaline uğrayan bir kişi adına avukatlar başvuru yapabileceği gibi, kişi savunmasını avukatı aracılığıyla ya da avukatıyla beraber yapabilir. İmralı’da 2016'dan beri avukat yasaklama kararları ve disiplin cezaları adı altında ailelere getirilen yasaklar var. 10 yıldır müvekkillerimizin dış dünyayla temaslarını kesecek ciddiyette mahkeme kararlarından bahsediyoruz. Bu konuda avukatların dosyaya dahli, evrak alması, bilgi sahibi olması, bunu ulusal ve uluslararası mekanizmalara taşıması hayati önemdedir, ancak maalesef bu da engelleniyor.” İSTANBUL