Irkçılık Türkiye’de içselleştirilmiştir

Forum Haberleri —

Türkiye'de ırkçılık

Türkiye'de ırkçılık

  • Türkiye hem kendi sınırları içinde hem Irak ve Suriye’de Kürtlere karşı yıkıcı, yok edici bir savaş yürütüyor.  Türkiye’de mazlumdan yana olduğunu ve İslam’ı savunduğunu söyleyenler Kürtler için kılını kıpırdatmıyor. Bu da vicdanların ve bilincin nasıl karartıldığını, Türkiye’de dindar kesimler dahil nasıl milliyetçiliğin ve ırkçılığın kıskancında olunduğunu gösteriyor.

ZEKİ AKIL

Türkiye’de ırkçılık bir devlet politikası olduğu için devletin, partilerin ve basının ekseriyeti de bu politikanın uygulayıcısı, tamamlayıcısı ve öncüsüdür. Avrupa’da mültecilere, yabancılara tepki oluştuğunda Türkiye basını Avrupa’da ırkçılık, yabancı düşmanlığı var diye bolca yazar çizer. Ancak Türkiye’de çok daha koyusu ve tehlikelisi uygulandığında bunu görmezlikten gelir. Kürt tarım işçileri bile Karadeniz’de, Ege’de saldırılara uğrar. Bölgenin valisi resmi bir açıklama yapar, bütün basın, muhalefet partileri o açıklamayı bir ayet gibi basar, ona göre konuşurlar. O haberleri irdeleme, olayın gerisini inceleme ve gerçekleri açığa çıkarmaktan kaçarlar. Türkiye’deki resmi çevrelere göre Türkiye’de Kürt yoktur, herkes Türk’tür. Kürtlere karşı ırkçı saldırılar var, Türkiye’de ırkçılık var demek olmaz ki! Evet, devletteki bu inkar ve kör mantık muazzam derecede Kürtlere karşı bir düşmanlık, bir siyasi atmosfer yaratmış durumdadır.

Kürt sorunu, Kürt halkının varlığı bugün tümüyle terör kavramına sıkıştırılmış durumda. Kürtlerin başına ne getirilirse "hak etmişlerdir!’’ Halkta uzun yıllara dayalı bu koşullanma, tek taraflı bilgilendirme ve zihniyet oluşturma tabii ki aklı ve vicdanı karartmakta, onları gerçeklerden uzaklaştırmaktadır. Bu açıdan Kürt halkı üzerindeki bütün insanlık ve savaş suçları hiçbir tepki ile karşılanmamaktadır.

Türk devleti bugün ordusunu Irak ve Suriye’nin içlerine sürmüş; dağları, ormanları, yerleşim yerlerini bombalıyor, yaygın yangınlara yol açıyor. Halk tam bir çevre felaketi ile yüz yüze kalıyor. CHP, "Erdoğan yönetimi bizi Suriye’de bir batağa çekti" diyor. On binlerce silahlı çete örgütlenmiş, bunların çoğu DAİŞ, El Kaide ve İhvancı artıklarıdır. İdeolojik olarak da hepsi demokrasiye karşıdırlar. Türkiye bunları Kürt halkının üzerine salmış. Talan tecavüz, insan kaçırma, öldürme dahil bütün suçlar işleniyor.

Rojava‘da sürekli hava saldırıları oluyor, buğday ambarları, elektrik santralleri, bütün yaşam alanları yerle bir ediliyor, SİHA’lar sürekli cinayet işliyor. Rojava’yı gerçek anlamda bir insan avlama ve ölüm tarlasına çevirmişler. Aynı şey Irak sınırları içinde de oluyor. DAİŞ’in katliamlarından kurtulan Êzîdîler Türkiye’nin tehditleri altında. Sürekli suikastlar ve katliamlarla yüz yüzedirler. Aynı şey mülteci Kürtlerin kaldığı Maxmur kampında da yaşanıyor. Süleymaniye’den Kerkük’e kadar devrimci kadınları suikastlarla, SİHA’larla katlediyorlar. Her mevsim, gece ve gündüz istedikleri saatlerde saldırıyorlar. Yüzlerce askeri üs kurmuşlar. Bütün bunlar Türkiye’nin sınırlarını koruma adına yapılıyor. Türk halkı da bu yayılmacı ve katliamcı politikalara ortak oluyor. Türkiye’deki savaş hükümeti bu suçları işlerken Türk basını ve muhalefeti de bu kötülüklerin suç ortağıdır. Suriye’den, Irak’tan haber almak, olan biteni izlemek o kadar zor değil. Buralar erişilmez yerler değil, ama MSB’nin yaptığı açıklamalar bir tanrı kelamıymış gibi sorgulanmıyor, irdelenmiyor, eleştirilmiyor.

Türkiye bu suçları işlerken tabii ki yalnız değil. En başta Amerika ve NATO’nun desteğini alıyor. Kürtlerden de KDP’yle ortak. KDP Başûr’u Türk işgaline açarken onun eliyle PKK’den kurtulurum anlayışında. Yani KDP’nin iktidar bilinci ve hırsı yurt sevgisinin, ulus bilincinin önünde. İktidar bilinci çok daha keskindir. Bugün KDP, YNK’nin saldırı altında olmasını, Türkiye tarafından teslim alınmasını istiyor ve teşvik ediyor. Bağdat’ta da Türk devletinin lobiciliğini yapıyor, dış politikasını yürütüyor. Ancak tarih bilinci olanlar bilir ki, KDP Kürdistan’da federasyonun altını oyuyor. Erdoğan sürekli "Biz 2003’te hata yaptık, Suriye’de aynı hatayı yapmayız. Asla Kürtlerin var olmasına, bir statü elde etmelerine izin vermeyiz’’ diyor.

Türk ordusu Güney Kürdistan’da böyle yayılmış, stratejik bölgelere konumlanmış, askeri üsler kurmuş. Kürdistan nasıl var ve güvenlikte olabilir? KDP asla Türk devletine karşı savaşamaz, "buradan çık" diyemez. Türk devletini getiren kendisidir. Irak’ın da PKK’ye, gerillaya karşı savaşmasını isteyen, bunun için çabalayan yine kendisidir. Irak dışişleri bakanı Fuat Hüseyin Irak adına görüşmeleri yürüten ve anlaşmalara öncülük eden birisidir. Kürtler kendi ülkelerini böyle peşkeş çekerken Bağdat’takiler gelip onlar için savaşmaz. Ölenler, köyleri yakılanlar, topraklarından sürülenler Kürtlerdir.

Görüldüğü gibi Türkiye hem kendi sınırları içinde hem Irak ve Suriye’de Kürtlere karşı yıkıcı, yok edici bir savaş yürütüyor. Türkiye’de Kürtlerin nüfusu on milyonları buluyor. Türk halkıyla iç içe yaşıyorlar. Mazlum bir halktır, dilleri bile yasaklıdır, anayasada Türk olarak tanımlanıyorlar. Türkiye’de mazlumdan yana olduğunu ve İslam’ı savunduğunu söyleyenler Filistin için sokağa dökülüyorlar, protesto gösterileri yapıyorlar. Ama Kürtler için kılını kıpırdatmıyorlar. Bu da vicdanların ve bilincin nasıl karartıldığını, Türkiye’de dindar kesimler dahil nasıl milliyetçiliğin ve ırkçılığın kıskancında olunduğunu gösteriyor. Bugün binlerce Kürt bir çırpıda katledilse sol ve demokratik çevreler hariç "Bunu niye yaptın?’’ diyen çıkmaz. Bu anlamda psikolojik savaş en fazla Türkiye halkı üzerinde sonuç almıştır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.