Kürt soykırımına hazırlık
- Türk devleti, Rojava ve Başûr’daki işgal hedefi için askeri hazırlıklarına diplomasiyle de eşlik ederken sözcüleri her gün tehdidin dozajını ve kapsamını genişletiyor.
- Türk Cumhurbaşkanı, bu yaz işgali tamamlayacaklarını; Dışişleri Bakanı da artık YNK’nin düşman kategorisinde olduğunu saklama gereği duymadı.
- Tüm Kürtleri ve partilerini uyaran Kurdistan Ulusal Kongresi Eşbaşkanı Ahmed Karamus, “Tüm hazırlıklar Kürt soykırımına yönelik. Hedef sadece PKK değil, tüm Kurdistan’dır” dedi.
Türkiye’nin Ramazan ayından sonra saldırabileceğini belirten Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Ahmed Karamus, şunların altını çizdi: “Bu savaş, geçmiştekiler gibi olmayacak. Daha kapsamlı ve bedeli çok daha ağır olacak. Bir Kürt gücünün (KDP) bu savaşta yer alması ise farklı bir durumu ortaya çıkaracak. Başarılı olursa Kürt diye bir şey kalmayacaktır. Halkımız, Kürt kurum ve kuruluşları ulusal seferberliğe katılmalı. Ulusal bir duruş geliştirmemiz gerekiyor, aksi takdirde Kürt halkının kazanımları yok olacaktır.”
Türk devleti, Aralık 2017’deni beri adım adım Başûrê Kurdistan’ı işgal ediyor. Buna paralel olarak Rojavayê Kurdistan’da da Efrîn, ardından Serêkaniyê ve Girê Spî’yi işgal etti. Başûr’da işgal saldırılarını, 17 Nisan 2022'de Zap, Metîna ve Avaşîn alanlarına eş zamanlı yayarak yeni bir aşamaya çıkaran Türk devleti, bu alanlara inşa edilen karakollarla bölgeye adım adım yerleşerek, işgal ettiği alanları daha da genişletmeye çalışıyor. Hem Başûr’da hem de Rojavayê Kurdistan’da hava saldırılarını hiç durdurmayan Türk devleti, Efrîn’den başlayarak Başûr’dan İran egemenliğindeki Rojhilatê Kurdistan sınırına kadar işgal planları yapıyor, bunun için askeri ve diplomatik hazırlıklarını sürdürüyor.
ABD, Avrupa, İran ve Irak başta olmak üzere Kürtlere dönük savaşın kapsamını genişletmek için kapı kapı gezen AKP-MHP-Ergenekon yönetimi, Kürt iş birlikçiliğini de yedeğine almak için mesai harcıyor. Özellikle son bir aydır Hewlêr-Bağdat-Ankara üçgeninde görüşme trafiği yoğunlaştı. Bu görüşme trafiğinin ilk sonucu da 14 Mart’ta Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Müsteşarı İbrahim Kalın, Irak’ta hükümet yetkililerinin katıldığı toplantıda ortaya çıkan bildiri oldu. Söz konusu bildiride, PKK’nin Türkiye ve Irak için güvenlik tehdidi teşkil ettiği savunularak, “Taraflar, Irak topraklarını kullanarak Türkiye’yi hedef alan örgüt ve uzantılarına yönelik alınması gereken önlemler konusunu istişare etmişlerdir” denildi.
‘Teröristan’ ve işgal tehdidi
Türk Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan, önceki gün askeri kurmayları ve Savunma Bakanı’nı da yanına alarak katıldığı 4. Kolordu Komutanlığındaki iftarda, işgal saldırılarına kararlı olduklarını söyledi. Erdoğan, “Kimin projesi olduğuna bakmadan güney sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına müsaade etmeyeceğiz. Irak hududumuzun güvenliğini bu yaz itibarıyla komple garanti altına alacak, Suriye'de yarım kalan işimizi de mutlaka tamamlayacağız” dedi.
YNK’yi açıkça tehdit
Erdoğan şefliğinde bütün bu sürecin diplomatik temaslarının yanı sıra istihbari ve askeri zeminini sağlayan ekibin başındaki Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da önceki gün türk medyasına konuştu. Özellikle iş birliğini reddeden ve suikastlara rağmen şimdiye kadar taviz vermeyen YNK liderliğini tehdit eden Hakan Fidan, şunları söyledi: “Siz benim düşmanıma destek verdiğiniz sürece ne yapmamı bekliyorsunuz? Bu konuda açığız. Bu düşmanın senden istifade etmesinin yolunu engellemek benim görevim. Ben bunu yapacağım. Bunu yaparken de sana hile tuzak kurmuyorum, yüzüne söylüyorum. Bundan vazgeç, çünkü bu senin lehine değil, kimsenin lehine değil. Süleymaniye'deki halk Türkiye'nin dostu olan bir halk. Terör örgütüyle işi olabilecek bir halk değil. Süleymaniye’deki Kurdistan Yurtseverler Birliği (KYB) liderliği ve onu oluşturan ekibin PKK ile olan ilişkileri, samimiyeti bizim için bir problem olmanın ötesinde artık ulusal bir güvenlik tehdidi olmuştur.”
Hedefleri tüm Kurdistan’dır
MA’ya konuşan Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Ahmed Karamus, Astana’da Türkiye, İran ve Rusya arasında gerçekleştirilen toplantının, Kurdistan’ın durumunu konu alan bir toplantı olduğunu hatırlatarak, “Astana toplantısından sonra Türkiye'nin Amerikalı yetkililer ile görüşmeleri oldu. Türk devletinin yeni bir saldırı gerçekleştirme hedefi var. Türkiye birçok bölgeyi tespit etmiş ve bu bölgeleri işgal etmeye çalışıyor. Astana toplantısından sonra Rusya ve İran’ın böyle bir operasyonu onayladığı veya desteklediğine dair şu ana kadar herhangi bir açıklama bulunmuyor. Buna dair net bir şey söyleyemeyiz, ancak Astana'daki toplantıda bu konularda mutabakata vardıkları görünüyor” dedi.
Irak üzerinden meşrulaştırma
Türk devletinin, Başûrê Kurdistan'ın büyük bir bölümünü işgal ederek kontrolü altına almak; Şengal ile Rojavayê Kurdistan’ı ayırıp işgali tamamlamak istediğini belirten Karamus, bunun için Irak ve Federe Kurdistan hükümetlerinin desteğine ihtiyaç duyduğunu söyledi. KDP’nin savaşa girmeye ikna edildiğinin görüldüğünü kaydeden Karamus, “14 Mart'ta yapılan toplantının amacı da Irak'ı bu savaşa sokmak ve uluslararası alanda 'bu operasyon Irak ve Güney Kurdistan topraklarını işgal etme operasyonu değil, sınır güvenliğini teröre karşı korumaktır' şekline lanse etmek. Aslında Irak’ı savaşa dahil ederek Kürtlere karşı savaşını meşrulaştırmak istiyor, Aynı zamanda Irak'ı etkisi altına alarak Arapları hatta Arap devletlerini de bu şekilde etkilemek istiyor” şeklinde konuştu.
Irak’ın içinde mutabakat yok
Bu konuda henüz İran’la anlaşmaya varılamadığına dair emarelerin, Irak hükümetinin bazı yetkililerinin açıklamalarından anlaşıldığını vurgulayan Karamus, şunları söyledi: “Türk hükümeti, bu mutabakatı sanki Irak hükümeti PKK'yi ‘yasa dışı örgüt’ ilan etmiş gibi basına yaydı, ancak durum böyle değil. Irak'a bazı tavizler ve bazı fırsatlar sunulduğu açık;
* Su meselesi,
* Enerji meselesi,
* Lojistik, yani Hewlêr ve Dihok'tan geçen bir ticaret hattının açılıp bunu direkt Irak'a bağlamak.
Türk devletinin, Bağdat'ı etkisi altına alarak Başûrê Kurdistan'ın tamamını işgal etmek ve geniş bir alanı tampon bölge haline getirmek istediğini saklamadığına işaret eden Karamus, “Türk devleti Irak'tan Musul, Kerkük ve Ninova ovasını kontrol altına almasını kolaylaştırmasını istiyor fakat önümüzdeki günlerde merkezi hükümetten bazı isimler ve Irak'taki bazı kesimlerinin buna karşı memnuniyetsizliği daha da netleşecek ve keskinleşecektir. Takip ettiğimiz kadarıyla Arap basınının açıklanan mutabakat bildirgesine dair değerlendirmeleri de bu yönde" dedi.
KDP bu konseptin içinde
KDP’nin bu işgal savaşı konseptinin içinde olduğunun ve Türk devleti ile aynı savaş cephesinde yer almaya hazırlandığının görüldüğünü söyleyen Karamus, şunları ifade etti: “KDP, her şekliyle Türk devletinin etkisi altına girmiş. Türk devleti ne dayatıyorsa uyguluyor. KDP farkında olmamış gibi görünse de bölgeye yönelik yeni saldırıyla aslında Federe Kurdistan’ın varlığı, statüsü ve kazanımları ortadan kaldırmak isteniyor. Hatta bu saldırı, KDP'yi de ortadan kaldıracak ve tasfiye edecektir. Bu iş birliği gerçekleşir ve sonuç verirse hiçbir yerde Kürt kalmayacaktır.”
Efrîn’den çeteler kaydırılacak
Karamus, Türk devletinin hazırlığını yaptığı savaş için kontrolündeki bazı çeteleri Federe Kurdistan'a kaydırmaya hazırlandığı yönünle ellerinde kimi bilgiler olduğunu da paylaşarak, şöyle konuştu: “Türk devleti güçlerinin bir kısmını bölgeye konuşlandırdı. Türk ordusunun üs sayısı 110’a ulaştı. Kontrolünde olan DAİŞ’lileri Başûrê Kurdistana kaydırdığına dair de çok ciddi ve güçlü iddialar var. Efrîn'deki işgalci çetelerin bir kısmı için de hazırlıkların yapıldığını biliyoruz.”
Kimse aldanmasın
Türkiye’nin Ramazan ayından sonra saldırabileceğini belirten Karamus, şunların altını çizdi: “Bu savaş, geçmiştekiler gibi olmayacak. Daha kapsamlı ve bedeli çok daha ağır olacak. Bir Kürt gücünün (KDP) bu savaşta yer alması ise farklı bir durumu ortaya çıkaracak. Bu plan ve hazırlıklar, Kürt halkının soykırımına yönelik; başarılı olursa Kürt diye bir şey kalmayacaktır. Kimse aldanmasın; bu saldırının PKK'ye yönelik olacağı söylense de hedef sadece PKK değil. Sömürgeci devletlerin hedefi, dört parça Kurdistan'dır. Halkımızı ve Kürt kurum ve kuruluşlarını bundan sonra ulusal seferberliğe katılmaları konusunda uyarıyoruz. Ulusal bir duruş geliştirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde Kürt halkının kazanımları yok olacaktır.” HABER MERKEZİ