Madenciler yaşam hakkı istiyor
- Yaşam hakkının bile ihlal edildiği, işçi sağlı ve iş güvenliğinin olmadığı koşullarda çalıştırılan madencilerin mücadelesi devam ediyor. Nöbete devam eden işçiler, bugün bir kez daha Fernas Madencili'ğin önüne giderek, haklarının iadesini isteyecek.
Soma Fernas Madencilik patronunun Meclis’te yasa yapıcı olarak yer aldığını, ancak işyerinde yasayı çiğnediğini belirten Bağımsız Maden-İş Örgütlenme Uzmanı Mert Batur, “Ya saygın bir uzlaşı ya da tavizsiz bir direniş” demek için yine maden önünde olacaklarını söyledi.
Manisa'nın Soma ilçesinde bulunan ve AKP Milletvekili Ferhat Nasıroğlu'na ait olan Fernas Madencilik isimli şirkette çalışırken, Bağımsız Maden İşçileri Sendikası'na (Bağımsız Maden İş) üye olduktan sonra işten çıkarılan 7 işçinin direnişi sürüyor. 26 Ağustos’ta işten çıkarılan işçiler, aynı gün maden önünde eylem başlattı, ancak eyleme yapılan asker saldırısında 70 işçi ile birlikte sendika yöneticileri de gözaltına alındı. Birkaç saat sonra serbest bırakılan işçiler, tekrar madenin önünde oturma eylemine geçti. 30 Ağustos'ta ise madencilerin aileleri, eylem alanına gitmek istediğinde asker saldırısıyla karşılaştı. Bu saldırıda gözaltına alınan Bağımsız Maden-İş Genel Başkanı Gökay Çakır, Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu ve işten atılan iki işçi, üç günlük gözaltının ardından sevk edildikleri mahkeme tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
İşçi sağlığı ve güvenliği yok
Bağımsız Maden İş, önceki gün Fernas Madencilik'teki işçilerin çalışma koşullarını yayımladı. İşçi sağlığı ve iş güvenliği koşullarından mahrum bir şekilde işçilerin çalıştığı madendeki görüntüleri paylaşan sendika açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Gördüğünüz su, işçiler çalışırken kesintisiz şekilde akan yer altı suyu. İşçiler sürekli kablo ve ekipmanlarla suya batık şekilde gaz kaçağı, elektrik çarpması tehlikesi olmasına rağmen herhangi bir önlem alınmadan çalışıyor. Gördüğünüz makine jumbo makinesi, arkada görülen sarı lekeler göze değdiği anda hızlıca kör eden ağır kimyasallar. Çatlakların kapatılabilmesi için hem kesim hem de kimyasal koruyucu işlem yapılıyor. Yönetmeliğe göre kimyasal yapılan alanda kimsenin durmaması gerektiğinden şerit çekili alan vardiya amirleri ve şirket yöneticileri tarafından kaldırılmış durumda. Madenciler kimyasala uygun koruyucu tek ekipman, gözlük, tulum, maske olmadan uzun vadede kanser, kısa vadede kör olma tehlikesi altında çalışıyor."
Yavaş yavaş zehirlenme
Bağımsız Maden İş, ağır kimyasalların karıştığı yer altı suyunun toprağa ve bölgede kullanılan su kaynaklarına karışmaması için önlem alınmadığını belirterek, şöyle devam etti: "Ağır kimyasallar karışan yer altı sularının toprağa ve bölge halkının su kaynaklarına karışması için tek bir önlem alınmıyor. Bu suya batık halde çalışan madenciler başta olmak üzere binlerce kişi kanserojen madde karışan sular ile yavaş yavaş zehirlenirken tek bir denetim yapılmıyor. Bırakın çalışırken düzenlemelere uygun şekilde önlem alınmasını işçilerin yemek molalarını kullanabilecekleri bir alan dahi yok. Kimyasal bidonlarının üzerinde, kablolara oturarak yemek yeniliyor.
Vekil olan patron suç işliyor
Çalışma alanında yüksek yerlere çıkmaya uygun araç dahi yer almıyor. Makine üzerine çıkılmaması gerekirken üç işçi aynı anda, metrelerce yukarıda elektrik akımına kapılma ve düşme tehlikesi altında hiçbir önlem alınmadan çalışıyor. 'Loder' isimli yükleyici makinede, İSİG düzenlemelerine göre sadece malzeme yüklemesi yapabilir, üzerine çıkmak yasaktır, ancak işçiler daha önce düşüp yaralananlar olmasına rağmen sürekli halatsız şekilde çalışmaya zorlanıyor. Patron milletvekili olmasına rağmen İSİG önlemlerini, yönetmelikleri, kanun maddelerini uygulamayarak suç işliyor, madencileri ölüme gönderiyor."
Üç temel talep
Soma Millet Bahçesi'ndeki nöbet devam ederken, Bağımsız Maden-İş Örgütlenme Uzmanı Mert Batur, yaşanan süreci ve verdikleri mücadeleye dair MA'dan Tolga Güney'e konuştu. Batur, Fernas'ta eylemin üç temel talep üzerine başladığını anımsattı:
* Birincisi iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin eksiksiz olarak alınması. Sanal medya hesabımızdan da çalışma koşullarını paylaştık. İşçiler beline kadar suyun içinde, hiçbir önlem alınmadan çalıştırılıyor. Dehşet verici bir çalışma var. Doğal olarak hem Çalışma Bakanlığını göreve davet ettik hem de kamuoyunun takdirine sunduk.
* İkinci talebimiz Fernas Madencilik'te verilen ücretler Soma havzasında verilen ücretlerin en az 10 lira aşağısında. Doğal olarak haklarda ve ücretlerde iyileştirme talep ediyoruz.
* Son talebimiz ise direnişin de başladığı noktada sendikalı işçilerin işten atılması olduğu için atılan işçilerin işe geri alınmasıdır.
Anayasa ve yasaları çiğniyor
Bir işçiyi sendikaya üye olduğu için işten çıkarmanın Anayasa'nın 51. maddesinin ihlali olduğunu hatırlatan Batur, şirketin büyük patronu olan Nasıroğlu'nun milletvekili olmasının da bu suçu derinleştirdiğini söyledi. Patronun Meclis’te söz sahibi ve yasa yapıcı olduğunu dile getiren Batur, şunları söyledi: "Ancak aynı patron kendi çalıştırdığı iş yerinde yasa kıyıcı olarak yer alıyor. Aynı zamanda kişilerin sendikaya üye olduğu için baskı görmesi, üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanması TCK'nin 118. maddesine göre 6 aydan üç yıla kadar hapisle cezalandırılan bir suç. Burada bu suçun işlendiği çok açık. İşveren vekil de işçileri, sendikaya üye olduğu için çıkardığını açıkça kabul ediyor. Yani durum çok açık."
Gözaltı değil, insan kaçırma
Bütün bu suçlar işlenirken bir işlem yapılmadığına dikkat çeken Batur, işçiler bunun karşısında direnmeye başladığı zaman haklarında işşlem yapıldığını söyledi. İlk önce şirket içinde eylem yapıldığı gerekçesiyle 70 işçinin gözaltına alındığını anımsatan Batur, şöyle devam etti: "Bu arkadaşlar karar olmaksızın gözaltına alındılar. Yasal olarak bunun niteliği gözaltı değil, insan kaçırmadır. Aynı zamanda üç gün önce de ailelerle buluşma organize ettiğimizde jandarma tarafından yolumuz kesildi. Yolu kesen onlar olmasına rağmen gözaltındaki arkadaşlarımıza 'Karayollarını trafiğe kapatmak' ile ilgili suçlamalar yöneltildi. Doğal olarak burada bütün suçu işleyenler belli ama ceza işçilere ve ailelerine kesilmeye çalışıyor. Buna papuç bırakmayız.
Yaşam hakkı ihlal ediliyor
Bağımsız Maden-İş, Soma katliamı sonrasında verilen mücadele ile kurulmuş bir sendikadır. Doğal olarak burada işçilerin bir daha böyle bir şey yaşamaması için mücadele veriyoruz. Üyelerimizin bulunduğu bir yerde ölümle burun buruna çalıştırılmasına müsaade edemeyiz. Soma, Kınık, Akhisar ve Savaştepe olmak üzere bu havzanın neredeyse tek geçim kaynağı madenciliktir. İnsanlar geçmişte burada tütünle, hayvancılıkla geçiniyordu ancak uygulanan politikalar sonucu şimdi madende çalışmaya mecburlar. Bu işi yapmaya mecbur bıraktıktan sonra bir de bu şartlarda çalıştırılmaları yaşam hakkının tanınmaması anlamına geliyor."
Bugün yine maden önüne
Somalı madenciler söz konusu olduğunda halkın ne kadar hassas olduğunu bildiklerini kaydeden Batur, şunları ekledi: "O yüzden halka sesleniyoruz; biz burada bu koşullarda çalışmayı reddediyoruz, sesimize ses verin. Hep beraber kazanalım. Eylemler kesinlikle kazanana kadar devam edecek. Şirket önündeki nöbetimiz 24 saat devam edecek. 3 Eylül'de (bugün) 'Ya saygın bir uzlaşı ya da tavizsiz bir direniş' demek için ailelerle birlikte tekrar maden önüne gideceğiz. Burada mutlaka kazanacağız, kazanana kadar bu direniş bitmeyecek." MANİSA
* * *
İşçi araçları kaza yaptı: 24 yaralı
Afyon'un Şuhut ilçesinde, işçi taşıyan N. Ö. idaresindeki minibüs, Aydın köyü yolunda kontrolden çıkarak devrildi. Minibüste bulunan 9 yolcu ve şoför yaralandı. Ekipler, yaralıları ambulanslarla hastanelere kaldırdı. Samsun’un Atakum ilçesinde ise fındık işçilerinin taşındığı minibüs devrildi. Kaza, önceki akşam saatlerinde Atakum ilçesine bağlı Cami Mahallesi’nde meydana geldi. 21 fındık işçisinin taşındığı minibüs, yan yattı. Minibüsteki işçilerden 15'i yaralandı. AFYON/SAMSUN