Mücadeleyle geçen 39 yıl
Kadın Haberleri —
- Hamdiye Abdullah, 1985’te Kürt Özgürlük Hareketi’ni tanıdı. Qamişlo Serhidanı’nın ardından köy köy dolaşarak örgütleme çalışmalarına katıldı, 2011’de açılan Kadın Evi’nin kurucularından biri oldu. Erkek egemen zihniyetinin himayesine girmemek için evliliği reddetti.
Hamdiye Abdullah, Amûdêli ve 53 yaşında. 1985’te Kürt Özgürlük Mücadelesi’ne gönül veren Hamdiye Abdullah’ın ailesi, uzun yıllardır Kürt halkı davası ve halkların mücadelesi için emek veriyor. Amûdê’deki Kadın Evi sorumlularından Hamdiye Abdullah, Yekîtiya Star’dan Kongra Star’a, Kadın Evi’ne kadar çalışmalarda yer aldı.
1985’te ailesi aracılığıyla Kürt Özgürlük Hareketi’ni tanıdığını belirten Hamdiye Abdullah, ANF’ye şunları söyledi: “Benden küçük kardeşim, talebelerle okulda tanışmış, arkadaş olmuşlardı. Talebeler evimize gidip gelmeye başladı. Öncelikle yaşam tarzları dikkatimi çekmişti. Ayrıca Kürt olduğumuzu biliyordum. Kürt halkının da haklarının olduğunu ama sürekli ezilen halk olduğu gerçekliğini de yakıcı bir şekilde hissediyordum. Apocular, -o dönemde ‘talebe’ diyorlardı- Kürt halkı için mücadele ediyor, Kürt halkının davasını savunuyorlardı. Kürt halkı ve Kurdistan’ın yok olmaması için canla başla direniyorlardı. Kadınların mücadelesi de oldukça dikkat çekiciydi. BAAS rejiminin Kürtlere özel uyguladığı soykırım politikası nedeniyle ne ana dilimizi konuşabiliyor ne de yazabiliyorduk. Kürt olduğumuzu söyleyemiyor, bir şehidimizin fotoğrafını bile duvarımıza asamıyorduk. Kürt Özgürlük Hareketi de tam olarak bunun için mücadele ediyordu.”
Serhildan dönüm noktasıydı
Qamişlo’da 2004’teki serhildanla birlikte mücadelenin daha güçlü kılındığını kaydeden Hamdiye Abdullah, “Cephe çalışmalarında broşür dağıtıyorduk. Farklı farklı yöntemlerimiz vardı. Yardım topluyorduk. Böylece her kesime ulaşıyorduk. Özellikle kadınların yoğun olduğu tarla, terzihane vb. yerlere giderek, örgütlülüğümüzü güçlendiriyorduk. Amûdê bir köy kadar küçük bir yerleşim alanı. Halkı, tarım ve hayvancılıkla uğraşıyordu. Tarlayı süren, hayvanlarını otlatan halka ulaşıyor hem yardım ediyor hem Kürt Özgürlük Hareketi’ni anlatıp broşürleri dağıtıyorduk” şeklinde konuştu.
Kendim için, halkım için
Erkek egemen zihniyetin himayesine girmeyi reddeden Hamdiye Abdullah, şunları dile getirdi: “Küçük yaşlardayken, babam vefat etti. Evin en büyük çocuğuydum. Annemle kardeş olmuştuk. Topluma karışınca kadının çektiği acılara direkt şahit oluyordum. Kadın, bir erkeğin himayesi dışına çıktığı an karalanıyor, yok sayılıyor ve başına gelmeyen kalmıyordu. Toplum, kadının sesini bastırmak için elinden geleni yapıyordu. Gördüğü şiddet, zulüm ve kadının ‘tamamlanmamış, eksik bir varlık’ görülmesini hazmedemiyordum. Hayatımı bir erkekle yaşamaya adamaktansa ailemle yaşamayı tercih ederek kendi ayaklarımın üzerinde durdum ve özgürlük mücadelesi verdim. Bu da beni Kadın Özgürlük Mücadelesine hizmet etmeye yöneltti.”
Mücadele kolay olmadı
Amûdê’de 2011’de kurulan Kadın Evi’nin kuruluşunda yer alan dört kadından biri olan Hamdiye Abdullah, o dönemleri şu sözlerle anlattı: “22 kadın Amûdê’de Yekîtiya Star faaliyetleri için halk tarafından seçilmiştik. Her geçen gün çalışmalar genişliyor ve sorunlar artıyordu. Dolayısıyla Kadın Evi açma kararı alındı. Toplumun tepkilerine maruz kalmıştık. ‘Kadın Evi de nedir’ diyenler çok olmuştu. Kadının bir kurum ve kuruluşunun olmasına tahammül edemeyen bir zihniyetin saldırılarıyla başa çıkmak kolay olmadı. Kadın Özgürlük Mücadelesinin tecrübelerinden faydalanarak bugünlere geldik. Benimsenmeyen, kabul görülmeyen, küçük görülen, dışlanan Kadın Evi, zamanla iki cinsin bir araya gelerek aile sorunlarını tartıştığı, çözüme kavuşturduğu yer halini aldı. Bu da kadınların süreklileşen mücadelesi sayesinde oldu.”
Acımız da direnişimiz de ortak
Kadın öz savunmasın kadın dayanışmasıyla bir üst seviyeye ulaşacağını dile getiren Hamdiye Abdullah, şunları ekledi: “Her kadın bir diğer kadında gizlidir. Kadınların çektiği zulüm, gördüğü baskı birdir. Aynı zamanda kadının direnişi de ortak olmalıdır. Direnen kadın özgürleşen kadındır. Öz savunma kadının direnişinin adıdır. Öz savunmasız kadın, kazanımlarını koruyamaz. Dolayısıyla öz savunma güçlendikçe özgürlüğümüz garanti altına alınmış olacak.” AMÛDÊ