Nemrut’un sırları

Kültür/Sanat Haberleri —

Nemrut / foto:AFP

Nemrut / foto:AFP

  • Kommagene Kralı I. Antiochus I’in mezarı hala keşfedilmeyi beklemektedir. İki bin yıldan fazla bir süredir bozulmadan kaldığı düşünülen mezar, antik dünyaya dair yeni bilgilerin ortaya çıkmasına olanak sağlayabilir.

Nemrut Dağı'ndaki antik kutsal alan, "dünyanın sekizinci harikası" olarak anılmasına rağmen, hala birçok sır barındırıyor. Bu muazzam site M.Ö. 1. yüzyılda Kommagene Kralı I. Antiochus tarafından inşa edildi. Devasa taş heykeller ve kralın mezarını içerdiği düşünülen büyük bir anıt, bu kutsal alanın en dikkat çekici unsurları arasında bulunuyor. Ancak bu görkemli yapının kalbinde yer alan kralın mezarı, iki bin yılı aşkın süredir keşfedilmemiş durumda.

Kommagene Krallığı, Helenistik dönem boyunca Roma Cumhuriyeti ile Part İmparatorluğu arasında bir tampon bölge olarak varlık gösterdi. Bu süreçte, krallık hem Yunan hem de Pers kültürlerinden etkilenmiş, bu da Nemrut Dağı’ndaki mimari ve sanatsal tasarımlarda kendini göstermiştir.

I. Antiochus’un hükümdarlığı sırasında, Kommagene altın çağını yaşamış ve bu dönemde inşa edilen Nemrut Dağı’ndaki kutsal alan, krallığın hem dini hem de cenaze ritüellerini yansıtan bir başyapıt olarak kabul edilmiştir.

Nemrut’un tanrıları

Nemrut Dağı’nın zirvesinde yer alan kutsal alan, 7.000 feet yüksekliğe sahip bir dağın tepesine inşa edilmiştir. Antiochus, bu alanı oluşturmak için önce dağın zirvesini düzleştirmiş ve ardından devasa bir yapay tümülüs inşa ettirmiştir. Bu tümülüs, 164 feet yüksekliğinde ve yaklaşık 500 feet çapındadır. İnşa edildiği dönemde 230 feet yüksekliğe kadar ulaştığı düşünülmektedir. Tümülüsün etrafında, doğu, batı ve kuzeyde olmak üzere üç büyük teras yer almaktadır. Bu teraslarda, her biri 10 ila 30 feet yüksekliğinde olan büyük taş heykeller bulunmaktadır. Heykellerin birçoğu Greko-Pers tanrılarını ve Kommagene’yi simgeleyen figürlerden oluşmaktadır. Örneğin, doğu terasında oturan beş büyük heykel, Antiochus I, Kommagene tanrıçası, Zeus-Oromasdes (Ahura Mazda), Apollo-Mithras-Helios-Hermes ve Herakles-Artagnes-Ares gibi tanrıları temsil etmektedir.

Kommagene sarayında Persler ve Grekler yan yana yaşıyorlardı.

Antiochus, bu kutsal alana sadece devasa heykeller dikmekle kalmamış, aynı zamanda kendi tanrısallığını da vurgulamıştır. Heykellerin arkasına kazınmış uzun bir yazıt, Antiochus’un kendini "Tanrı tarafından belirlenmiş adil hükümdar" olarak tanımladığı bir metni içerir. Bu yazıtta, Antiochus, kendisini Zeus-Oromasdes, Apollo-Mithras-Helios-Hermes ve diğer tanrıların yanında taht kurmuş olarak tasvir eder. Ayrıca Kommagene topraklarının refahını sağlayan bir tanrıça olarak kutsadığı heykeli de yer alır. Antiochus’un mezarının bulunduğu düşünülen bu yapay tümülüs, Kral Midas’ın Gordion’daki mezarı ve Lidya Kralı Alyattes’in Sardis’teki mezarı gibi büyük höyük mezarlara benzemekle birlikte, muazzam heykel süslemeleri ve dağ zirvesindeki konumuyla Mezopotamya’daki yapıların ötesine geçmiştir.

Kommagene’nin çokkültürlü yapısı

Nationalgeographic’daki yazıya göre Nemrut Dağı’ndaki heykellerin ve anıtların tasarımı, Grek ve Pers kültürlerinin bir karışımını yansıtır. Heykellerin çoğu Grek tanrılarını temsil ederken, Pers tarzında giydirilmişlerdir. Yazıtlar Grekçe yazılmıştır, ancak ritüeller Pers dini gelenekleriyle yakından ilişkilidir. Örneğin, bir yazıtta, ölen kişinin ruhunun Zeus-Oromasdes’in (Ahura Mazda) huzuruna çıkarılacağı belirtilir ki bu, Zerdüştlükte yer alan bir kavramdır. Bu kültürel birleşim, Kommagene krallığının çokkültürlü yapısını ortaya koyar.

Nemrut Dağı’ndaki kutsal alan, uzun süre geniş bir kitle tarafından bilinmemiştir. Bu ihtişamlı alan, 1881 yılında Alman mühendis Karl Sester tarafından yeniden keşfedilmiştir. Sester, dağa tırmanmış ve burada bulduğu heykellerin güzelliğinden büyülenmiştir. Antiochus I’in hükümdarlığından sonraki bin yıllar boyunca site, depremler ve vandalizm nedeniyle zarar görmüş olsa da, heykeller ve sunaklar hala büyüleyici bir güzelliğe sahiptir. 1987 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen Nemrut Dağı, antik Yakın Doğu’nun en ünlü sitelerinden biri haline gelmiştir.

Antiochus I’in mezarı nerede?

Bugün, Antiochus I’in mezarı hala keşfedilmeyi beklemektedir. Mezarın, tümülüsün içinde olduğu ve iki bin yıldan fazla bir süredir bozulmadan kaldığı düşünülmektedir. Bu mezar, antik dünyaya dair yeni bilgilerin ortaya çıkmasına olanak sağlayabilir. Nemrut Dağı’nın hem geçmişe dair sırları hem de gelecekteki keşiflere kapı aralayan yapısı, onu tarihin en gizemli ve büyüleyici alanlarından biri yapmaya devam etmektedir. HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.