Sağlık sistemi de enkaz altında kaldı
- TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Şebnem Korur Fincancı, iktidarın yaratmaya çalıştığı ve allayıp pulladığı sağlık sisteminin de enkaz altında kaldığını belirterek, yıkılan sağlık kurumlarını gösterdi.
Sağlık emekçileri, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla depremzedelerin durumuna ve sağlık sistemini çöküşüne dikkat çekti. Urfa'daki açıklamada, “Yıkılan hastaneler, ağır hasarlı hastaneler, ayakta kalsa bile jeneratörleri devreye saatlerce girmeyen sağlık kurumları. Solunum cihazlarına bağlı olan yaşamını yitiren hastalar. Aile Hekimliği Sistemiyle özelleştirilen birinci basamak kurumları, yıkılan binaların altında kaldı. Özel hastanelerin tamamı kullanılamaz hale geldi. Bir ay geçmesine rağmen açılamayan birinci basamak sağlık hizmetleri, yapılamayan aşılar ve gebe takipleri, verilemeyen koruyucu sağlık hizmetleri” denildi.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Bazarcix’ta (Pazarcık) kurdukları sağlık çadırının önünde 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla açıklama yaptı. Açıklamaya KESK’e bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mereş Eşbaşkanı Fahri Demiroğlu, HDP Silopiya (Silopi) Belediye Eşbaşkanı Süleyman Şavluk ve depremzede yurttaşlar katıldı. Açıklamayı yapan SES Sêrt Şubesi yöneticisi Ayhan Mete, 14 Mart Tıp Bayramı’nı işkolunda uzun zamandır mücadele haftası olarak gördüklerini ve talepleri için alanlarda olduklarını kaydetti. Bu yıl depremden kaynaklı onlarca insanın acılarını yüreklerinde hissettiklerini belirten Mete, “Bu yılki mücadele haftasının startını Adıyaman, Pazarcık ve Hatay’daki sağlık çadırlarımızın önünden veriyoruz” dedi.
Toplama kampı mantığından vazgeçin
Ayhan Mete, SES ve TTB ile sahadaki diğer kurumların tespitlere dayanarak, olması ve yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
* Çadır kentler ve konteyner kentlerin toplama kampı gibi görülmesi ve dizayn edilmesinden derhal vazgeçilmelidir. Buraların yaşam alanı olduğu, uzun süre kalınacağı görülerek bir düzenleme yapılmalıdır. Mevcut çadır kentler bulaşıcı hastalıklara zemin hazırlamakta, yangın tehlikesi ile yeni felaketlere yola açabilecek ve yakıt olarak kullanılan kömür zehirlenmelerinden kaynaklı ölüm sayılarının artmasına neden olacak şekildedir. Bu konuda uluslararası standartlar bellidir. Sendikamız SES ve TTB’nin önerileri dikkate alınmalıdır.
* Çadır kentler ve konteyner kentlerde kurulan tuvaletler kadınlar açısından daha güvenilir, aydınlık ve yaşam alanlarına yakın olacak şekilde yeniden ele alınmalı, hijyen sorunu çözülmelidir.
* Çadır kentlerde özellikle kadınlar ve çocuklara yönelik psiko-sosyal destek çalışmaları acilen başlatılmalıdır. Birçok çadır kentte kadınların çadır dışına çıkmadığı gözlemlenmektedir. Her kentin kültürel durumunu da gören bir yerden kadınların çadır kentteki toplumsal yaşama katılımı için tedbirler alınmalıdır. Çadır kent yönetimlerinde yaşayanların aktif katılımını sağlayan mekanizmalar geliştirilmelidir.
Temiz ve ulaşılabilir su
* Temiz ve ulaşılabilir su sorunu ivedilikle çözülmelidir. Çadır kentlerde dağıtılan yemekler günlük besin ihtiyacını karşılamaya yetecek derecede olmalıdır.
* Salgın hastalıklara karşı tedbir alınmalıdır. Kronik hastalıkları olanlar, bakıma muhtaç ve engellilerin tedaviye erişimleri için tedbirler alınmalıdır. Hiçbir depremzededen tedavi süreçleri ve tüm kentler normale dönünceye kadar ücret (muayene, ilaç katılım vb.) alınmamalıdır.
* Üniversite eğitim sürecini aksatmayacak şekilde depremzedelerin yurtlar yerine kamu misafirhanelerinde barınmaları sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki böylesi dönemlerde psiko-sosyal destek açısından en iyi sağaltım yolu toplumsallaşmadır. Okullar da toplumsallaşmanın araçları olarak değerlendirilerek bir an önce yüz yüze eğitime geçilmelidir.
* Köylere yönelik sağlık taramaları kamusal olarak başlamalı ve köylerde uygun fosseptiklerin kurulması, banyo sorununun çözülmesi ve koruyucu sağlık bilgisinin verilmesine çalışılmalıdır. Çöplerin bertaraf edilmesi sağlanmalı ve köylerde yaşayanlar da bu konuda bilinçlendirilmelidir.
* Enkazların kaldırılması sırasında insanların sağlığını olumsuz etkilememesi için toz yaratmayacak şekilde enkazlar sulanmalı, enkaz kaldırmada çalışan personel için işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı, yeni sağlık sorunlarına ve çevre felaketlerine yol açmayacak şekilde uygun yerlere taşınması sağlanmalıdır. Enkaz kaldırma işini üstlenen şirketler çalışmayı yürütürken her aşamada denetlenmelidir.
Sağlık sistemleri enkaz altında
TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Kurur Fincancı'nın katılımıyla Urfa Tabip Odası önünde de basın açıklaması yapıldı. Prof. Fincancı, ne yazık ki bu olağanüstü durumun, olağan dönemdeki sorunları katmerleştirerek artırdığını belirterek, "Biz zaten sağlıkla ilgili ciddi sorunlarla boğuşuyorduk. Geçen sene 14 Mart'ı eylemlerle geçirdik, emek bizim söz bizim, demiştik. Emeğimizi değersizleştiren sağlığı bir tüketim nesnesine dönüştüren bir sisteme karşı mücadele ediyoruz. O zaman da söyledik şimdi de söylüyoruz; aslında bu depremde, enkaz altında kalan, yaratmaya çalıştıkları, allayıp pulladıkları sağlık sistemi oldu" dedi.
Neden 10 ASM’den 9’u yıkılır?
"Neden her şehirde 10 Aile Sağlık Merkezi'nden (ASM) 9’u yıkılır?" diye soran Fincancı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü özelleştirmelerle bizi merdiven altlarına ve apartmanların giriş katlarına mahkum ettiler. Böyle ortamlarda sağlık hizmetinin verilemeyeceğini söylemiştik. Rantta dayalı sistemin içinde gıcır gıcır diye övündükleri şehir hastaneleri hasar aldı ve yıkıldı. Sağlık sistemi enkaz altında kalmıştır. Biz bu enkazın altında birlikte dayanışmayla çıkmak ve yeni tüm canlılara yarışır bir sistemi kurmak için mücadele ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz.”
Bir ay geçti yetersizlik sürüyor
SES ile TTB, Narlıkuyu Çadır Kenti’nde de basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya SES Denizli, Bursa, Muş, Kars, Semsûr şubeleri ile Mêrdîn ve Riha tabip odaları üyeleri katıldı. Açıklamada konuşan SES Üyesi Birtürk Özkavak, “Pandemide cilası dökülen, depremde enkaz altında kalan sağlık sisteminin yerine yenisini inşa kuracağız” dedi. Depremde sağlık sisteminin de enkaz altında kaldığını tekrarlayan Özkavak, şöyle devam etti: “Yıkılan hastaneler, ağır hasarlı hastaneler, ayakta kalsa bile jeneratörleri devreye saatlerce girmeyen sağlık kurumları. Solunum cihazlarına bağlı olan yaşamını yitiren hastalar, Aile Hekimliği Sistemiyle özelleştirilen birinci basamak kurumlarının yıkılan binaların altında kaldı. Özel hastanelerin tamamı kullanılamaz hale geldi. Depremin üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen açılamayan birinci basamak sağlık hizmetleri, yapılamayan aşılar ve gebe takipleri, verilemeyen koruyucu sağlık hizmetleri.” URFA