Seçimle alamayınca gasp ediyor
- İktidarın algı operasyonlarının sürdüğünü belirten TTB İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, “İktidar seçimle alamadığı yerleri ele geçirmeye çalışıyor” dedi.
ERDOĞAN ALAYUMAT / İSTANBUL
TTB Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, üç yıla yakın hapis cezasına çarptırılıp tahliye olsa da Fincancı ve diğer TTB Merkez Konsey üyeleri hakkında “Örgüt üyesi” suçlamasıyla soruşturma da sürüyor.
Kimyasal silah kullanıma dair yaptığı bilimsel açıklamalardan kaynaklı TTB Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı üzerinden TTB yeniden hedef tahtasına oturtuldu. Fincancı, tutuklanarak hakkında “Örgüt propagandası” suçlamasıyla dava açıldı. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 11 Ocak’ta görülen duruşmada 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezası verilerek tahliye edildi.
Merkez Konsey üyelerine dava
Tutuklu olduğu dönemde Fincancı dahil TTB Merkez Konsey üyelerinin tümü hakkında “Örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Soruşturma, avukatlar tarafından tesadüfen farkedildi, ardından gizlilik kararı uygulandı. TTB İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, 12 Eylül sürecinde verilen idam kararlarına karşı çıktığı için dönemin TTB Başkanı Nusret Fişek hakkında davalar açıldığını hatırlatarak, “TTB sağlık sistemini sorguladığı için, ülkede hak, hukuk, adalet istediği için çeşitli dönemlerde Merkez Konseyi Başkanları ve üyelerine davalar açılmıştı. En son ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ dediğimiz için davalar açılmıştı. Açılan bu davaların hepsi beraat karaları ile sonuçlandı” dedi.
Seçimle alamadığını ele geçiriyor!
İktidar eliyle TTB’nin kapatılması, ismindeki “Türk” ibaresinin çıkarılması yönündeki tartışmaların sürdüğüne işaret eden Ökten, şöyle konuştu: “Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanması da geçmişte yapılan baskıların bir devamıydı. Bununla da kalınmadı, Merkez Konsey’in görevden alınması için dava açıldı; yetmedi anayasal koruma altında olmasına rağmen TTB yasa değişikliği gündeme getirildi. Algı operasyonu sürdü, tüm üyeleri hakkında ‘Örgüt üyeliği’nden soruşturma açıldı. İktidar seçimle alamadığı yerleri kendi yöntemleriyle ele geçirmek istiyor.”
Hukuki değil siyasi
TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın avukatlarından Meriç Eyüpoğlu ise TTB üye ve yöneticileri hakkında açılan davaların hukuki değil, siyasi saiklerle açıldığını ifade etti. Eyüpoğlu, şunları söyledi: “TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklandığı dava devam ederken TTB Merkez Konsey yöneticileri hakkında yeni bir dava daha açıldı. Bu iyi bir anlama gelmiyor. Bu da başından beri söylediğimiz gibi davanın hukuki değil, politik saiklerle açıldığını bir göstergesi. Bu uygulamalar yeni değil. Tüm bu hedef göstermelerin bu davayla ivme kazandığını söyleyebilirim. Hepimizin TTB’ye ve Şebnem Hoca’ya sahip çıkması gerekiyor.”
Hak savunucuları güvende değil
İnsan hakları savunucularının çok uzun zamandır devlet tarafından hedef gösterildiğini dile getiren İHD Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan ise şöyle konuştu: “Şebnem Korur Fincancı, dünyanın birçok yerinde ağır insan hakkı ihlallerini Adli Tıp hekimi ve insan hakları savunucusu olarak aydınlatan bir insan. Eğer böyle saygın bir bilim insanına kimyasal silah kullanılması nedeniyle yaşamını yitiren insanların görüntüsü gösterilip fikri sorulursa dünyanın neresinde olursa olsun mutlaka ön tanı anlamında fikrini beyan eder. Bilim ahlakı da bunu gerektirir. Türkiye’nin Şebnem Korur Fincancı ile övünmesi gerekirken tam tersi bir yargı baskısı altına alındı. Hepimizle ilgili devam eden çok sayıda soruşturma ve dava var. Dolayısıyla hukuk güvenliği hakkımız yok. Sadece inandığımız, doğru bildiğimiz değerleri ayakta tutmak ve hak savunuculuğunu yürütmek için mücadeleye devam ediyoruz.”
3 bin kişi ülkeyi terk etti
CHP Milletvekili Ali Şeker ise iktidarın eğitimli meslek guruplarına yönelik bir yıpratma politikası yürüttüğünü savundu. İktidarın baskıları sonucu son bir yıl içinde üç bine yakın nitelikli meslek gurubu çalışanının yurt dışına gitmek zorunda kaldığını aktaran Şeker, şöyle konuştu: “İktidar, karşısında duran meslek odalarının çalışmalarından rahatsız oluyor. Bu yüzden bu alanlara dönük çeşitli kanun hazırlıkları var. Mevcut yöneticilere yönelik Şebnem Hoca da olduğu gibi cezalandırma tutumu var. Siyasi bir tutumla, yargı belli bir yönde davranmaya zorlanıyor. Burada oluşan hukuksuzluk ve haksızlık, toplumun vicdanını kanatıyor. Yine Gezi Davası’nda iki defa beraat etmiş olanlar, iktidarın isteği üzerine cezalandırıldı. Adaletin gasp edildiği ortamı sonlandırmak, ülkenin hukukuna, adaletine, geleceğine sahip çıkmak isteyen herkes bu gidişatı değiştirmek için sorumluluk almak zorunda.”
Yargı, iktidarın aracı
HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm de yargının, çok uzun zamandır siyasi iktidar tarafından araçsallaştırıldığını belirterek, şunları dile getirdi: "Bir kez daha TTB’ye el koyabilmek, TTB’yi susturabilmek, Şebnem Hoca’yı susturabilmek için yargı devreye girmiş durumda. Biz şunu biliyoruz ki yargı eliyle ne kadar susturulmaya çalışılsa da toplum susmuyor. AKP iktidarı çok fazla suça bulaştı. Bu nedenle ellerindeki bütün devlet imkanlarını, koltuğunu korumak için devreye sokuyor. DBP’ye, TJA’ya, partimize ve İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yapılan operasyonların anlamı da bu. Bu operasyonlar, iktidarın seçim hazırlığıdır. Elbette bunu sadece bir seçim hazırlığı olarak değil, faşizmi de kurumsallaştırmanın bir hazırlığı olarak görmek lazım.”