Sel sonrası salgın riski
- SES Êlih Şube Eşbaşkanı Cihan Tüzün, kentin bazı mahallelerini vuran sel felaketinden geriye kalan çamurların temizlenmesinin gecikmesi halinde salgın hastalıklara yol açabileceği uyarısında bulundu.
Elih’te 19 Kasım günü meydana gelen ve aynı aileden üçü çocuk dört kişinin yaşamını yitirdiği sel felaketinin ardından kent merkezindeki bazı mahallelerde sokak ve evler çamurla kaplandı. Çamur balçıklarıyla dolan evlerdeki eşyalar da kullanılamaz hale geldi. Temizlik için ise dün itibarıyla ciddi bir çalışma yoktu.
Êlih’in merkez Seyitler Mahallesi’ndeki evlerinin yanı başındaki su kanalının üzerinin betonla kapatılmış olması, kentte 19 Kasım günü etkili olan şiddetli yağmurun sele dönüşmesi ile suların evlerinin içine dolduğu Lalihan Güner (54) ile torunları Asenat (1), İsrafil (5) ve Birgül Güner’in (9) yaşamlarına mal oldu. Valilik tarafından yapılan açıklamada, il genelinde 20 mahallenin selden etkilendiği, Seyitler, Karşıyaka ve Huzur mahallelerinde hasarın büyük oluştuğu kaydedildi. Yapılan hasar tespit çalışmaları sonucunda ise az hasarlı 37 bina, ağır hasarlı dört bina, yıkık vaziyette de dört binanın olduğu bilgisi paylaşıldı.
Sel sularının taşıdığı çamur balçıklarının sağlık sorunlarına yol açmasından endişe edilen kentte ortaya çıkabilecek olumsuzluklara ilişkin Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Êlih Şube Eşbaşkanı Cihan Tüzün’den uyarılar geldi. Sel sonrası en büyük riskin salgın hastalık olduğunu dile getiren SES Şube Eşbaşkanı Cihan Tüzün, afet sonrasında temiz suya erişebilmenin önemli olduğunu vurguladı.
Salgın hastalık riski
Birikmiş sulardan çevreye salgın hastalık yayılması riski bulunduğu üzerinde duran Tüzün, tahribatların yaşandığı bölgede hızlıca temizlik yapılmaması ve temiz suya erişimin sağlanmaması halinde kene, sinek, pire ve salyangoz gibi canlılar vasıtasıyla bulaşan vektörel hastalıkların yayılma riski olabileceğini kaydetti. Tüzün, “Özellikle temiz su ve gıda ihtiyacını karşılamak lazım. Bu süreç, dördüncü günden dördüncü haftaya kadar salgın riskinin olduğu bir dönemdir. Bunlara dikkat etmek gerekir” uyarısında bulundu.
Şebeke sularına dikkat
En temel ihtiyaç olan temiz su ve gıdaya erişim sağlamanın acil bir durum olduğunu vurgulayan Tüzün, uyarılarını şöyle sürdürdü: “Özellikle konutlarda sel sularına bulaşmış gıdaların, meyve ve sebzelerin tüketilmemesine, giyim eşyalarının kullanılmamasına dikkat etmek lazım. Eğer temiz suya erişim yoksa ve mevcut sular kullanılacaksa, klorla bunları temizlemek lazım. Arındırma işleminden sonra ancak bu suları kullanmak gerekiyor. Sel sularının karışma ihtimaline karşı şebeke sularını kullanmamaya dikkat etmek lazım. O sular mecbur kullanılacaksa muhakkak dinlendirilmeli ve klorla takviye edilmeli. Bu durum salgın hastalıkların önlenmesine yardımcı olacaktır. Aksi durumda o bölgenin tamamında salgın hastalıklara yol açacaktır. Çevrede selin bıraktığı hastalıklara yol açacak çok etken mevcut.”
Tetanos bulaşma riski
Benzer şekilde tetanos tehlikesinin de bulunduğunu söyleyen Tüzün, “Bu bölgede aynı zamanda hayvan ölümleri de yaşanmış. Sel sularıyla beraber gelen atıkların bölgeden uzaklaştırılması gerekir. Sonraki evrede aşılama hizmetine devam etmek lazım. Kontamine (Enfeksiyon etkeninin vücut yüzeyi, eşyalar veya su, gıda gibi maddeler üzerinde bulunması) olmuş gıdalardan tetanos bulaşma riski var. Buna da dikkat etmek lazım. En temel görünen sorunlardan bir tanesi de suyla bulaşan, gıdayla bulaşan, sel sularından kaynaklı bağırsak hastalıkları. Bu bölgede özellikle buna dikkat etmek gerekiyor” dedi.
Başka bir felaket
Tüzün, biriken sel sularının adeta tehlike saçtığını, bu yüzden özellikle çocuklarının biriken bu sular ve çamurla oynamasına izin verilmemesi gerektiğini vurguladı. Aksi halde felaketin üzerine başka bir felaketin yaşanabileceğini ifade eden Tüzün, “İzmir’de yaşanan sel felaketinden sonra özellikle taşıyıcı konumdaki hayvanlardan sonra görünen hastalıklardan kaynaklı ölümler gerçekleşti. Bu yüzden hem ilaçlama noktasında Belediyeye düşen görevler var hem de halk sağlığı konusunda İl Sağlık Müdürlüğüne düşen görevler var” dedi.
İnsanları temelde selin vurduğu yaşam alanlarından uzaklaştırmak, sonraki süreçlerde barınma ihtiyacını nasıl toparlanacağı üzerinden çözümler üretmek gerektiğini belirten Tüzün, şunları ekledi: “Çünkü hadi insanları uzaklaştırdınız, çözüm ne olacak? Çözüm bulmak lazım ama şu an buradaki selin vurduğu evlerin neredeyse yüzde 90’ı kullanılamaz durumda. Çocukların üst başları sel felaketinden kalan üst başlar ve kış kapıda. Hava sıcaklığı 7 dereceye kadar düştü. Çocuklar çıplak ayakla geziyor. Bunların sağlığını da ileri süreçte etkileyecektir. Tüm bunlara karşı önlem alınmalı.” BATMAN
*****
Kuvvetim yetmedi
Sel felaketinde annesi Lalihan Güner’i ve üç yeğenini yitiren Mesut Güner, “Annemi ben tutmuştum, kuvvetim yetmedi” dedi.
Hurdacılık yaparak geçimini sağlayan Güner Ailesi’nin yaşadığı ev, dört kişiye mezar oldu. Olay sırasında evde bulunan ve yaşanan faciada anneleri Lalihan Güner ile üç yeğenlerini yitiren Mesut Güner ve Yakup Güner, o gece yaşananları anlattı. Yağmurun şiddetlenmesiyle birlikte su kanalının yanı başındaki evlerine kapanan aile fertlerinden Mesut Güner, sonrasında yaşananları şu sözlerle anlattı: “Annemin ‘su geliyor’ demesiyle evi su bastı. Biz dışarı çıkana kadar onun başı duvara çarptı. Annemi ben tutmuştum, kuvvetim yetmedi. Kendimizi zor kurtardık. Annem yaşamını yitirdi.”
Yitirdikleri canların yanı sıra selden geriye hiçbir şeylerinin kalmadığını dile getiren Güner, çamurun içinde yatıp kalktıkları için perişan halde olduklarını ifade etti. Yaşadıkları Seyitler Mahallesi’nde altyapı olmadığını söyleyen Güner, “Altyapı olsaydı belki bu olay başımıza gelmezdi. Evimize sel vurmazdı. Bu kadar talan olmazdık, canımız gitmezdi” dedi.
Sadece çorba verdiler
Güner, facia sonrası gelen yetkililerin kendilerine ‘evlerinizi yapacağız, yardım edeceğiz’ vaatlerinde bulunulduğunu fakat bir daha kimsenin gelmediğini de söyledi. Kendilerine şu ana kadar çorba dışında bir şey verilmediğini belirten Güner, “Çorba herkesin evinde var. Biz, hasarlarımızın giderilmesinin istiyoruz” dedi. Güner, yine mahallelerine el atılmasını ve altyapısının yapılmasını istedi.
Lalihan Güner’in bir diğer oğlu Yakup Güner ise o gün yaşananları “Olay günü hayvanları kurtarabilirim belki diye hayvanların yanına gittim. Onlar da can. O zaman su azdı. Hayvanları kurtardıktan 5 dakika sonra su geldi, sele kapıldık. Binanın duvarı üzerimize geldi. Annemi göremedim zaten, kayboldu. Suyun altında gitti. Yeğenimi, yengemi büyük ağabeyimi kurtardım. Elimden o geldi. Diğer yeğenlerimi kurtaramadım. Sel sırasında bizi elektrikte tuttu. Hem canımla hem elektrikle hem de çocuklarla uğraştım” diyerek dile getirdi.
“Mahallemizde altyapı olsaydı, belki annemle üç yeğenim ölmezdi” diyen Yakup Güner, ne yatacak yerlerinin ne de yiyecek bir şeylerinin olduğunu söyleyerek, yardım talebinde bulundu.