Valencia; küresel ısınma şehirleri vuruyor

Forum Haberleri —

Valencia/foto:AFP

Valencia/foto:AFP

  • 29 Ekim gecesinde bölge halkı büyük bir felaketin içinde buldu kendisini. Sekiz saat içinde neredeyse bir yıllık yağışın düştüğü bölgelerde nehirlerin taşması sonucu yollar, demiryolları ve köprüler sel nedeniyle tahrip oldu. Bölgeden gelen ilk görüntüler distopya denilen şeyin bir anda insan hayatının bir parçası haline nasıl gelebileceğini gösteriyordu.

ERCAN JAN AKTAŞ

Valencia, resmî adi València, İspanya'da Valencia özerk bölgesinin başkentidir. Kendi ismini taşıyan ilin de merkezidir. Valencia, belediye sınırları içindeki nüfus (yaklaşık 1 milyon) itibarıyla İspanya'nın üçüncü büyük şehridir. Bölge olarak toplam 5 milyondan fazla nüfusuyla Endülüs, Katalonya ve Madrid'den sonra en kalabalık dördüncü İspanyol özerk topluluğudur.

29 Ekim gecesinde bölge halkı büyük bir felaketin içinde buldu kendisini. Salı gecesi sekiz saat içinde neredeyse bir yıllık yağışın düştüğü bölgelerde nehirlerin taşması sonucu yollar, demiryolları ve köprüler sel nedeniyle tahrip oldu. Bölgede gelen ilk görüntüler distopya denilen şeyin bir anda insan hayatının bir parçası haline nasıl gelebileceğini gösteriyordu. Şehrin her bir sokağı adeta bir nehire dönüşmüştü; sele kapılan hayvanlar, araçlar, araçlarının üzerinden insanlar, ağaçlar, bir yerlere tutunma telaşındaki insanlar bir karton misali birlikte akıp gidiyordu.

Castile-La-Mancha bölgesel hükümetinin başkanı Emiliano García-Page; “Bu bir sağanak yağış değil, bir baraj patlaması gibiydi, İnsanlar acil durum numaralarını arayıp ağlıyor, yardım istiyordu ve onlara ulaşmak neredeyse imkansızdı” diye açıklama yapıyordu. Yetkililer, bu felaketin İspanya'nın yakın tarihindeki, Avrupa’nın ise 1970’lerden günümüze yaşanan en ölümcül doğal afet olduğunu belirtti. 1996’da Pireneler‘deki Biescas kasabası yakınlarında meydana gelen selde 87 kişi hayatını kaybetmişti. Bilim insanları, insan kaynaklı iklim değişikliği nedeniyle bu tür aşırı hava olaylarının daha sık hale geldiğini ve etkisinin de daha büyük olduğunu söylüyor. Dünya fosil yakıt kirliliği nedeniyle ısındıkça bu tür yoğun yağışların meydana getirdiği felaketlerin etkisi de büyüyor. Su buharlaşmasını artıran Akdeniz‘in ısınması, aniden bastıran yağışların daha şiddetli hale gelmesinde önemli bir rol oynuyor.

Üzerinden on gün geçmesine rağmen acılar hala çok taze. Valensiya ve çevresindeki tarihi sel felaketinden zarar gören bölgelerdeki durum ciddiyetini korumaktadır. Catarroja gibi bazı bölgelerde sokaklarda hala çok fazla çamur ve su var. Etkilenen bölgelerde giderek daha fazla sayıda askeri araç görülüyor. İspanya Meteoroloji Derneği üyesi Ernesto Rodriguez Camino, “Eskiden onlarca yıl arayla yaşanan bu tür olaylar artık daha sık yaşanıyor ve yıkıcı etkileri daha da artıyor” dedi.

Sel felaketinden kaynaklı enkaz kaldırma çalışmaları yetersiz kalıyor, hala kayıp insanlar var. Bölge halkı bu felaketin daha önceden haber verilebileceğini düşünüyor, “bu biliniyordu ve kimse bunu önlemek için bir şey yapmadı” diyerek öfke ve umutsuzluk içindeler. Yıkıntıların, iş yerlerinin kepenkleri İspanya Başbakanı Sanchez ve bölge Başbakanı Carlos Mazon aleyhine yazılamalar ile dolu. Kral 6. Felipe, eşi Kraliçe Letizia ve Sosyalist Başbakan Pedro Sánchez, 29 Ekim'de İspanya'nın güneydoğusunda 219'dan fazla kişinin ölümüne ve 89 kişinin kaybolmasına neden olan sel felaketinin harap ettiği Valencia yakınlarındaki Paiporta kasabasına 3 Kasım'da “katiller” çığlıklarıyla karşılandılar.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yayınlanan yeni bir rapora göre, yaşamın her alanında sürdürülebilirliği sağlamaya yönelik kayda değer bir adım atılmadığı takdirde, insan ırkı eşi benzeri görülmemiş sıcaklık artışlarına ve buna bağlı tehditlere tanık olma yolunda ilerliyor. Raporda, 2040 yılına kadar kentsel alanlarda yaşayan yaklaşık iki milyar insanın 0,5 derecelik bir sıcaklık artışıyla karşı karşıya kalacağı vurgulandı. Birleşmiş Milletler-Habitat İcra Direktörü Anacláudia Rossbach 5 Kasım’da yaptığı basın açıklamasında, milyarlarca insanın yaşam alanlarındaki sıcaklığın artacağını ve sel ve diğer doğal felaketlerle daha sık karşılaşılacağını söyledi.

Dünya çapında uygulanan iklim politikalarına devletler gerekli ilgi ve çabayı göstermiyor. Oysa ciddi ve ivedilikle yapılması gerekenler var. Yapılabileceklerin arasında, yenilenebilir enerji kaynaklarının teşvik edilmesi, enerji verimliliğinin artırılması ve sürdürülebilir orman yönetimi gibi stratejiler bulunuyor. Bunların yanı sıra karbon piyasaları ve emisyon ticareti sistemleri de karbon salınımlarının kontrol altına alınmasına yönelik önemli araçlar arasında yer almakta ve karbon ayak izinin azaltılmasına katkı sağlar. Bu politikalar ve stratejiler, uluslararası iş birliği ve eşgüdüm ile hayata geçirilmekte ve iklim kriziyle etkin bir mücadele için gerekli zemini hazırlamaktadır.

Yaşanan iklim krizini salt sisteme mal etmek bizleri rahatlatmasın. Gündelik hayat içinde her bir birey kendisinin yaşam alıklanlıklarına dönüp, neler yapabileceğine bakmalıdır. Küresel iklim değişikliği nasıl önlenir sorusunun cevabını kendi yaşamında da aramalıdır. Mutlaka ve mutlaka ‘yeşil yaşam alışkanlıkları’ edinilmelidir. Bu alışkanlıkları kazanmak, çevre dostu ürünlerin kullanımını yaygınlaştırmak ve tüketimde bilinçli kararlar almak, iklim krizi ile mücadelede bireylerin sahip olabileceği güçlü bir duruşu getirir. Örneğin plastik kullanımını azaltmak, enerji tasarruflu cihazlar tercih etmek, toplu taşımayı kullanmak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek gibi adımlar, çevresel ayak izinin küçülmesine katkıda bulunur.

Sürdürülebilir tarıma destek olmak ile başlayabiliriz, market zincilerlerinde değil, mümkün oldukça pazardan, direk üreticiden satın almak gıdalarımızı. Unutmayalım ki, et ve süt üretimi sırasında, atmosfere büyük oranda karbon salınımı yapılıyor. Uçak kullanımını mutlaka sınırlandırmak gerekiyor. Hava taşımacılığı atmosferde derin izler açıyor. Karbondioksitin yanı sıra su buharı ve nitrik asit de bırakan uçaklar, insanların yol açtığı karbondioksit salınımı nedeniyle küresel ısınmaya büyük etki yapıyor.

Faturalarımızı mutlaka azaltmak gerekiyor, her hane için gerçekleştirilebilir hedefler mutlaka olmalıdır. Yeşil/doğal alanların talanına izin vermemek, doğanın sahibi/patronu değil, bir parçası olduğumuzu unutmamak. Ne bizlerin sınırsız ihtiyaçları var, ne de doğanın kendisi bizim sınırsız ihtiyaçlarımızın sınırsız kaynağı. Konuşmak ve insanlar ile iklim/ekolojik krizi sürekli ve sürekli konuşmak, birlikte yapılabilecekleri örgütlemek, örgüt olmak, kolektif direniş alanları oluşturmak ve devletlere baskı politikalarını güçlendirmek.

Alışkanlıklardaki bu dönüşüm, yalnızca kişisel faydalar sağlamakla kalmaz toplumsal bilincin ve çevre dostu politikaların oluşumunda da lokomotif görevi görür. İklim krizinin karmaşık yapısına karşı küçük gibi görünen bu adımlar, küresel ölçekte büyük değişim rüzgarlarını beraberinde getirir. Tüketicilerin yeşil seçimler yapmaları, üreticileri de sürdürülebilir üretim yöntemlerine ve inovasyonlara itmektedir. Daha geç olmadan tüketen değil, bir şekilde üreten ve ürettiklerini paylaşan bireyler olarak inisiyatif almak ve bu inisiyatifleri birleştirmek/örgütlemek önümüzde durmaktadır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.