Yangın çıkartan yangın söndürür mü?

Forum Haberleri —

Kurdistan'da yangın

Kurdistan'da yangın

  • Kurdistan’da yaşanan ve olup biten hiçbir şey kendiliğinden ve rastgele değildir. Kürtlerle ve Kurdistan’la ilgili olan her şey mutlak AKP-MHP faşizminin insan ve doğa kırım politikalarının bir sonucu olarak tezahür etmektedir.

21 Haziran akşamı Kurdistan’da büyük bir felaket yaşandı. Amed’in Çınar ilçesinden başlayıp Şemrex üzerinden Mardin’e kadar uzanan büyük yangından söz ediyoruz. Bu yangında 15 Kürt feci biçimde yanarak yaşamını yitirdi. Yüze yakın kişi yaralandı. Binlerce hayvan ise telef oldu. Bütün bunların yanında halkın uğradığı maddi zarar ve ziyandan hiç söz edilemez bile.

Yangının neden ve nereden kaynaklandığını en iyi yangın kurbanları diyebileceğimiz halk bilir. Bölge halkının DEDAŞ’la yıllardır sorunlu olduğu bilinmektedir. Daha doğrusu DEDAŞ yani AKP-MHP faşist devleti Kürtlere olan öfkesini her fırsatta göstermiştir. DEDAŞ sık sık halkın elektriğini kesiyor, çeşitli bahanelerle sorun çıkarıyordu. Bölge halkının yaptığı açıklamalardan da anlaşılmaktadır ki DEDAŞ yıllardır elektrik tellerinin bakımını, yapılması ve onarılması gereken pek çok işlerin gereğini yapmamıştır. Büyük felaketin bundan kaynaklandığı ve bunun da bu anlamda birazda bilinçli ve planlı yapıldığı şimdi daha iyi görülmektedir. Halkta oluşan kanaat kesinlikle budur.

İkinci husus; AKP-MHP faşist devleti bu büyük yangına resmen duyarsız ve seyirci kalmıştır. DEM partililerin yaptığı şu açıklama elbette doğrudur, ama doğru olmakla birlikte gerçeğin sadece bir kısmını ifade etmektedir. DEM parti “devlet depremde, sel felaketinde, yangında yoktur. Hiçbir felakette ve faciada halkın yanında değildir” demektedir. Devlet istese elbette hem halkın yanında olabilir hem de bu gibi felaketlere vaktinde daha hızlı biçimde rahatlıkla müdahale edebilir.

Ama hangi devlet! Kürt düşmanı olan böyle bir devlet hiç Kürtlerin hayrına, Kürtler için olumlu bir şey yapar mı? Bu devlettir ki sadece ve tek bir gerillanın şehadeti için anında onlarca helikopter, SİHA, İHA ve savaş uçaklarını harekete geçirebilmektedir. Binlerce askerini rahatlıkla operasyon alanlarına sürebilmektedir. Ama iş Kürtlerin başına gelen böyle büyük bir felaket ve feci bir yangın olunca devlet hiç ortalıkta görünmemiştir. Tabii Kürtler bunun neden böyle olduğunu, neyin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar. Köylüler “devlet çok geç hareket etmiş, harekete geçmekte nazlanmıştır” diyordu. Demek istiyorlardı ki Kürtlerin hayvanlarıyla birlikte ölmesini istiyorlardı. Yoksa devlet yangın alanına giden yollara asker doldurup yolları halka kapatır mıydı?

Hiç böyle bir şey olabilir mi, diye de düşünmemek gerekir. Kürtler mutlak bilirler de önemli olan ilgili herkesin bunları bilmesi ve gerçekleri gür sesle haykırmasıdır. Botan’da, Besta’da ve Cudi’de askerlerin bizzat orman yaktığı TV ekranlarına yansımış, nasıl orman yaktıklarının görüntüleri ortaya çıkmıştı. Böyle bir devlettir. Kurdistan’da bizzat kendisi orman yakan devlet hiç çıkan yangını söndürmek ister mi? Belki yangın söndürmek istiyormuş gibi bir görüntü vermiş olabilir. Ama gerçek olan kuşkusuz o değildir. Gerçek olan devletin Kurdistan’da uyguladığı toplum kırım politikalarını doğa kırım düzeyinde sürdürüyor olmasıdır. Kurdistan’ın birçok bölgesinde bu politikalar sürmektedir. AKP-MHP faşist devleti Botan’da özellikle Besta’da tam bir orman katliamı gerçekleştirmiştir. Zamanında TV ekranlarına da yansıdığı gibi her gün yüzlerce kamyon dolusu ağaçlar kesmiştir. Bir de bunlar elbette sırf yaşamı Kürt halkına zehir etmek, halkı zorla yerinden göçertmek için yapılmaktadır.

İhsan Sabri Çağlayangil anılarında Dêrsim katliamı için “mağaralarda fare gibi zehirledik” demektedir. Zalim bir devlettir. Yüz yılda geçmiş olsa halen aynı düşmanlık, aynı zihniyet sahibidir. Kürtleri yok sayan, Kürtlere ve Kurdistan’a ait olan her şeyi düşman gören bu soykırımcı-sömürgeci zihniyet bugün tam olarak AKP-MHP faşizmi tarafından temsil edilmektedir.

Kurdistan’da yaşanan ve olup biten hiçbir şey kendiliğinden ve rastgele değildir. Kürtlerle ve Kurdistan’la ilgili olan her şey mutlak AKP-MHP faşizminin insan ve doğa kırım politikalarının bir sonucu olarak tezahür etmektedir. Kurdistan’da her dağın ve tepenin başına yolların götürülmesi, yapılan bunca barajlar, sık sık uygulanan yasak bölge ilanları, halkın zozanlara çıkmasının yasaklanması, yol güzergahlarına, dağların ve tepelerin başına kurulan radarlar, foto kapan vb. izleme ve gözetleme teknik cihazlarıyla Kurdistan hem tam bir ablukaya alınmakta hem de Kurdistan’ın coğrafyası ve ekolojik dengesi alt üst edilmektedir.

Peki, bütün bunları neye yorumlamak gerekir? Açıktır ki AKP-MHP faşist devleti oldukça sıkışmış, olağanüstü zorlanmaktadır. Dêrsim’de Çağlayangil’in belirttiği gibi Kürtlerin mağaralarda fare gibi zehirlendiği zaman da Agirî, Koçgirî, Şêx Seîd isyanlarında kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden gerçekleştirdiği katliam zamanlarında da çok zordadırlar. O zaman Kürtlerin ne örgütlenme düzeyleri ne iç ve dış koşullar bu haklı, onurlu ve meşru isyanların başarıya götürülmesine imkan tanımamaktaydı. Şimdi durum farklıdır: Önder Apo’nun kendi deyimiyle ölüyü mezardan sağ çıkarması gibi büyük başaran bir PKK vardır. Önder Apo’nun geliştirdiği paradigma, Kürt halkının ulaştığı bilinçlenme ve örgütlenme düzeyi, kesintisiz süren 50 yıllık direniş ve Kürtlerin sahip olduğu savunma gücü hiç tereddütte yer yoktur ki mutlak galebe çalacaktır.

Bu son yangında halkın gösterdiği büyük yardımlaşma ve dayanışma ruhu, hayatın ve mücadelenin her alanında ve her daim daha da geliştirildiği ve büyütüldüğü kadar kaybedenin kesin olarak soykırımcı-sömürgeci Türk devleti, kendi topraklarında kendi öz iradesi, öz savunma ve öz bilinciyle demokratik ve özgür yaşamı kuran ve yaşayan ise elbette Kurdistan halkı olacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.