Yanlış hesap yapmayın
- Esenyurt'ta on binlerin katıldığı ‘Özgürlük ve Demokrasi’ mitinginde konuşan DBP Eşbaşkanı Keskin Bayındır, "Biz Kürt’üz, Kurdistanlıyız. 100 yıldır baş eğmedik, bugün de eğmeyiz. Yanlış hesap yapanlar, bu meydana baksın" dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Keskin Bayındır, 30 yıl önce köyleri yakarak Kürtleri zorla Türkiye metropollerine süren devletin, Kürtleri ve örgütlerini dağıtıp yok edeceğini planladığını belirterek, "Bu meydana bakın, bu örgütlülüğe bakın" diyerek meydanı dolduran on binleri gösterdi. Kürt sorununun, etnik, kimlik ve bir statü sorunu olduğunu kaydeden DEM Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları ise "Gelin bu sorunu, demokratik ve barışçıl yollarla çözelim" diye seslendi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul İl Örgütü, 25 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan ve 36 aydır kendisinden haber alınamayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve Kürt sorununun çözümü talepleriyle başlatılan "Büyük Özgürlük Yürüyüşü"nü destek amacıyla Esenyurt Meydanı’nda miting düzenledi.
Mitinge saatler kala binlerce kişi, sarı, kırmızı ve yeşil renkli flamalarla alana akmaya başladı. Coşkunun hakim olduğu buluşmada alkış ve zılgıtlar eksik olmadı. Yurttaşlardan birçoğu ulusal kıyafetlerle mitinge katıldı. Yurttaşlar, iki ayrı polis kontrol noktasından geçerek, alana giriş yaptı. Miting alanından sık sık “Jin jiyan azadî” ve “Bijî berxwedana zindanan" sloganları yükseldi, DEM Parti flamaları dalgalanıyor. Büyük bir coşkunun hakim olduğu meydanı dolduran yurttaşlar, DEM Parti’nin seçim şarkıları ve Kürtçe stranlar eşliğinde halaya durdu.
Büyük Özgürlük Yürüyüşü başlatan siyasetçi ve demokratik kitle örgütü temsilcileri de mitinge katıldı. Büyük Özgürlük Yürüyüşçüleri, benzer taleplerle Adalet Nöbeti tutan annelerle birlikte sahne alarak, kitleyi selamladı. Bu sırada alandan "Bijî Serok Apo" sloganı atıldı. Wan kolunda yer alan TUHAD-FED'den Emine Kaya, CPT'nin Türkiye ziyaretine değindi. Kaya, "Sizlerin de bildiği gibi CPT, Türkiye’ye geldi, ancak İmralı’yı ziyaret etmedi. Bu yanlıştan dönülmesi, CPT’nin rolünü oynaması gerekiyor” dedi.
Bu meydana bakın
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Keskin Bayındır, 30 yıl önce binlerce kişinin köy yakmalarından kaynaklı Türkiye metropollere göç etmek zorunda kaldığını anımsatarak, "Kürtleri, Kürtlerin örgütlerini dağıtacaklarını ve yok edeceklerini söylüyorlardı. Bu söyleyenler; bu meydana bakın, bu örgütlülüğe bakın, bu özgürlük meydanına bakın" dedi.
İmralı'nın kapılarını kıracağız
Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için yürüyüş gerçekleştirdiklerini belirten Bayındır, şöyle devam etti: "Kürdistan’da il il, ilçe ilçe, köy köy, kahraman ve direnişçi halkımızla bir araya geldik. Bugün bu özgürlük yürüyüşüne İstanbul ses veriyor. Kürtler ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için 'özgürlük' diyoruz. Biz Kürt’üz, Kurdistanlıyız. Zindanlarda üç aydır açlık grevi var. Onlar zindanda, biz sokaklarda direniyoruz. 100 yıldır baş eğmedik. Bugün de eğmeyiz. Bu duruş kesinlikle hedefine ulaşacak. Yanlış hesap yapanlar, Kürtlere boyun eğdireceklerini sananlar bu meydana baksın. İmralı kapısını kıracağız ve çözümü sağlayacağız. Savaş ve düşmanlık istemiyorsanız bu tecridi kaldırın. Kürt halkının muhatabı bellidir. O da Sayın Öcalan’dır. Buradan İmralı'ya selam gönderiyoruz. Yanlış hesaplar yapmayın. Kürtler kendi haklarını istiyor. Kürtler, muhataplarıyla sonunun çözümünü istiyor. Kurdistan’daki mücadelemiz başarıya ulaşacaktır."
Bayındır'ın konuşmasının ardından alandan "Bijî Serok Apo" sloganı yükseldi. Ayrıca Abdullah Öcalan'ın posteri açıldı.
Tecrit, sadece Kürtlerin sorunu değil
Mitingde konuşan DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları ise İmralı tecridinin toplumun tüm kesimlerini etkilediğine işaret ederek, şunları söyledi: "Bugün gençlerimiz göç yollarını tutuyorsa, bir arada bir arkadaşıyla yan yana gelip bir sosyal ve kültürel ortamı paylaşamıyorsa bilelim ki gençlerimiz özgür değil, onlar da tecrit altındadır. Bugün fabrikalarda işçiler, evlerine bir sıcak ekmek götürecek parayı bulamıyorsa, 7/24 çalışıp açlıkla karşı karşıya kalıyorsa ve eğer birlikte bir grev yapamıyorsa, bilelim ki işçi kardeşlerimiz de tecrit altındadır. Bilelim ki tecridi kaldırmak sadece Kürt halkının sorunu değildir. Türkiye’deki bütün halkların; işçilerin, emekçilerin, kadınların ve gençlerin sorunudur. Bu meydandan Türkiye’deki bütün halklara ezilen ve sömürülenlere çağrı yapıyoruz; gelin tecrit sistemini hep beraber ortadan kaldıralım. Tecrit demek hukuksuzluk demektir, hukuksuzluğun en karanlık dehlizlerini yaşamak demektir. Tecrit demek Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün adıdır."
Kürt sorunu, statü sorunudur
Hatimoğulları, tecridin kaldırılması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Bu sözlerimiz bir yandan bu meydanda toplanmış olan halklarımıza ama bir yandan Ankara’da bu ülkeyi yönetenlere; 40 yıldır devam eden Kürt sorununda ölümler çözüm oldu mu? Olmadı. Çatışmalar çözüm oldu mu? Olmadı. Kürt dilini yasaklamak çözüm oldu mu? Olmadı. Kayyum rejimi ile Kürtçe tabelaları indirmek çözüm oldu mu? Elbette hayır. İmralı tecridi bir çözüm mü? Ülkemizin ve coğrafyamızın tamamının sorunudur Kürt sorunu. Kürt sorunu etnik bir sorundur, kimlik sorunudur, statü sorunudur. Ortadoğu’nun ve dört parça Kurdistan’ın sorunudur. Biz çağrılarımız çok yaptık. Gelin Türkiye’de barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözelim, Suriye’ye, Irak’a, İran’a da bir model teşkil edelim. Gelin Kürt sorununu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözelim, halkların birliğini sağlayalım. Buradan bir kez daha hep birlikte gür sesimizle barış diyelim, barış diyelim, barış diyelim. Adil bir barışın kaybedeni olmaz ey Erdoğan!
Tecrit son bulmalı, İmralı kapatılmalıdır
Diyorlar ki; somut olarak ne olabilir. Bakın Sayın Öcalan’ın uzun süre tecrit altında kalması ve uzun tutukluluk süresi uluslararası hukuka göre bir umut hakkını doğurmuştur. İmralı Cezaevi kapatılmalıdır. Tecrit sistemi yaşamın her alanında son bulmalıdır. Eşit ve ortak bir yaşamı bizler hep beraber kurabiliriz, kuracağız da. Toplumsal sorunların reçetesi diyalog, demokrasi ve özgür siyasetle, insan hakları evrensel değerlerini yaşama geçirmekle mümkündür. Bizler bütün somut taleplerimizi, Kürt sorunu başta olmak üzere bütün halkların ve inançların sorunlarının demokratik bir zeminde çözülmesi için mücadelemizi sürdürüyoruz. Demokratik cumhuriyette Kürt’ü ikinci insan görmek yoktur, Aleviyi dışlamak yoktur. Ana dilde eğitim hakkı vardır. Herkes kendini özgürce ifade edilebilir. Bizler, özgür yarınları hep beraber kurabiliriz."
Konuşmaların ardından Mezopotamya Kültür Merkezi (NÇM) sanatçısı Arhat sahne aldı. Miting, çekilen halaylarla son buldu. İSTANBUL