Yasa geçti katliamlar başladı
Hicri İZGÖREN yazdı —
- Hiçbir yasa bir canlının yaşam hakkını elinden alma ve yaşamına son verme hakkına sahip olamaz. Böyle bir yasa gayrı meşrudur ve cürüm yasasıdır.
"Hayvan Hakları Koruma Kanunu" adı altında geçen ancak kamuoyunda ‘Katliam Yasası’ olarak bilinen düzenleme bir süre önce yürürlüğe girdi. Düzenlemenin ardından yurdun dört bir yanından toplu köpek ölümü haberleri gelmeye başladı.
Altındağ’dan, Niğde, Bitlis, Silivri ve daha birçok yerden hayvan katliamı haberleri geliyor ve yeni yasadan alınan cesaretle katliamlar giderek çoğalıyor.
Bu haberler, Türkiye'de haftalarca tartışılan "7527 Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 2 Ağustos'ta yürürlüğe girmesinin ardından gelmeye başladı.
Bu değişiklik, hayvanları koruma bir yana onları öldürmenin yollarını açıyor bu konuda katliamcıları cesaretlendiriyor.
***
Hayvan katliamı insanın doğaya ve her türden canlı yaşamın kutsallığına olan saygısını sorgulatıyor doğal olarak.
Hiçbir yasa bir canlının yaşam hakkını elinden alma ve yaşamına son verme hakkına sahip olamaz. Böyle bir yasa gayrı meşrudur ve cürüm yasasıdır.
Hayvan hakları savunucuları ve hayvanseverler katliamları ve yasayı protesto ediyor. Muhalefet tarafından meclis gündemine de taşınan toplu köpek ölümleri, sosyal medyada da toplu mezar görüntüleri eşliğinde gündem olmaya devam ediyor. Yabancı turistler Türkiye’yi boykot etme çağrıları yapıyor. Ancak iktidarın kulakları sağır sanki, herhangi bir tepki vermiyor.
***
“Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, biraz da hayvanlara olan davranış biçimi ile değerlendirilir” diyor Mahatma Gandhi.
Hayvan hakları düşüncesi, hayvanların da yaşama hakkına sahip olduklarını, bu temel haklarının tıpkı insanların temel çıkarlarının korunduğu gibi korunması gerektiğini savunan bir düşüncedir. İnsanca yaklaşıma göre; hayvanların gözetilme, bakılma ve korunma hakları vardır.
İlk olmasa da evrensel bir bakış açısı olarak Hayvan Hakları 15 Ekim 1978'de Paris UNESCO evinde ilan edilen ve 14 maddeden oluşan Hayvan Hakları Evrensel Bildirisi ile ortaya çıktı. Bu sayede hayvanların da hakları oldu.
Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer alan maddelere göre; "Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğar ve aynı var olmak hakkına sahiptir. Bir tür hayvan olan insan, öbür hayvanları yok edemez, bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez, bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların insanlarca gözetilme, bakılma ve korunma hakları vardır. Hiçbir hayvana kötü davranılmaz, acımasız ve zalimce işlem yapılamaz… Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bütün hayvanlar uyumlu biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir. Hayvanları savunma ve koruma kuruluşları, hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır. Hayvan hakları da insan hakları gibi yasa ile korunmalıdır.
***
Türkiye’de ise hayvan haklarına dair ilk dernek, 1955 tarihinde Ankara'da kurulmuş.
Türkiye'de hayvan hakları, 1 Temmuz 2004 tarihli 5199 numaralı Hayvanları Koruma Kanunu ile düzenlenmiş, bu kanuna göre tüm hayvanlar eşit ve kanun hükümleri çerçevesinde yaşam hakkına sahip.
9 Temmuz 2021 tarihinde Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu'nda değişiklik yapılmış, yapılan yasal düzenlemede hayvanlara yönelik işkence, kötü muamele gibi hak ihlalleri suç kapsamına alınarak hapis cezası getirilmiş, ancak gelinen noktada bu yasanın çok gerisine düşülerek yeni uygulamalarla yaşam hakkını yok saymaya kadar vardırılmıştır.
Evet. Yasa çıkmadan önce iktidar her kesimden defalarca uyarıldı. Bu yasayla büyük sıkıntıların ve yanlış uygulamaların yaşanacağını dinlemediler. Bugüne kadar gerekli etik, çevresel ve yaşama onuruna özen gösteren tedbirler alınmadı. Şimdi ektikleri rüzgardan fırtına biçecekler.
Sözün özü: Gelinen bu noktada giderek büyüme eğilimi gösteren bir vahşetle karşı karşıyayız.