Yüzümüzü eşit temsiliyete döndük
Kadın Haberleri —
- Toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen eşit temsiliyet, halkın sesini duyurmasına ve ihtiyaçlarını dile getirmesine olanak yaratır. Bu da demokratik değerlerin daha detaylı işletilmesi ve yönetimin daha iyi hizmet vermesine katkı sağlar.
SÜMEYYE BOZ
Var olmanın sancılı süreçlerini en iyi kadınlar bilir ve bunun bilgisi tarihi bir mirastan gelmektedir. Yakın geçmişte hanede bile varlığı sayılmayan kadın, türlü ve zorlu mücadeleler vermiştir. Günümüzde hanede varlığı kabul görse de kabul gördüğü statüye itiraz ediyor. Tüm bu olanlar kadın özgürlüğünün toplumsal özgürlük meselesi ile doğrudan ilintili olduğuna dair çıkarımı destekler. Toplumsal bir özgürlük meselesi konuşulurken kadın özgürlüğü bağlamdan çıkarılmamalıdır. Bu anlamda kadının özgürlük meselesinin ihtiyacı sadece tartışmak değil, multidisipliner alanda hayata geçirmeye yönelik tüm mekanizmaları işletmekle ilgilidir. Bu mekanizmaların devreye girebileceği ilk toplumsal alanlar aileler ve yerel yönetimlerdir diyebiliriz.
Kadının yaşadığı, yürüdüğü, hizmet aldığı, hizmet götürdüğü, gözlemlediği, yorumladığı, tanıklık ettiği her konu politiktir. Bu anlamda siyasi, toplumsal, hukuki, ekonomik, fiziki ve beşerî her meseleye dair kendi sözü, talebi, etkisini, emeğini ve gücünü katabileceği alanları yaratmak ve bu alanlara dair politikalar üretmek üzere her sürece dahil olma hakkının yerel yönetimlerle ilişkili olduğunu ifade etmek gerekiyor. Öyle ki kimsenin kendi adına söz kurmasına gerek kalmadan doğrudan, yerinden ve kendinden dahil olmak; kendi özgürlüğünü yaratmakla ilişkili olduğu kadar toplumsal özgürlükle ilişkilidir. Ki bu özgürlük; demokratik bir inşaya, erkek egemenliğini zayıflatmaya/bitirmeye, iktidarı ve gücü eritmeye de hizmet eder. Bu anlamda bir yönetim biçimi olarak da hayata geçirilmeye ihtiyaç duymaktadır. Yerel yönetimlerde kadının güçlenmesi, temsili, örgütlülüğü ve bunların sonucunda elde edilecek kazanımları bir bütün olarak düşünmek gerekmektedir. Bu nedenle demokratikleşme yolunda atılan her adım kadın örgütlülüğünü ve özgürlüğünü elzem kılmaktadır. Tüm paylaştıklarımızın yerel yönetimle kesiştiği kısmında; özgür birey, özgür kadın ve özgür toplum denklemini hayata geçirecek olan kadının bu süreçlere doğrudan katılımı bulunmaktadır. Ve bu ise demokrasinin bir gereği ve zorunluluğu olarak karşımızda durmaktadır.
Güçlü bir kadın temsili yaratmak için bir dizi adım gerekmektedir. Biliyoruz ki genel anlamda dünya, Kurdistan ve Türkiye'de elde edilen başlıca kadın kazanımlarının hiçbiri öylesine oluşmuş veya lütfedilmiş değil; mücadele, direniş ve sayısız bedel sonucunda kazanıldı. Erkekler, binlerce yıllık erkek egemen sisteminin kendilerine sunduğu konfor alanını kolaylıkla ve güzellikle kadınlarla paylaşabilirler mi? Sanmıyorum. En ilerici demokrat olan bile konu bağlamında bahsettiğimiz kodlardan hem azade olmadığı için hem de bu alanı iktidarını sürdürebileceği bir alan olarak görmekten içten içe vazgeçmediğinden yetki kaybı endişesine düşebilir. İşte kadınlar bu endişeden de yola çıkabilir. Ta ki bu, toplumun her kesiminde endişe olmaktan çıkana dek mücadele eder. Çünkü bu mücadele, kadınların yerel yönetimlerde daha fazla temsil edilmesi, demokrasinin sağlıklı işleyişi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin güçlenmesi açısından önemli bir faktördür. Kadın temsilinin varlığı ve güçlülüğü çeşitli avantajlar sağlamaktadır.
Bu avantajlara baktığımızda; İlk olarak, kadın temsilinin artışıyla birlikte, farklı bakış açılarının ve deneyimlerin yerel politikalar oluşturmada ve geliştirmede bir yansımasının olduğunu görmüş oluruz. Bu, daha kapsayıcı ve çeşitli politikaların geliştirilmesine olanak tanır. Bir diğeri ise kadın temsiliyeti, yerel yönetimlerin karar alma süreçlerini daha demokratik hale getirir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen bir temsiliyet, toplumun geniş bir bölümünün sesini duyurmasına ve ihtiyaçlarını dile getirmesine olanak yaratır. Bu da demokratik değerlerin daha detaylı işletilmesi ve yönetimin daha iyi hizmet vermesine katkı sağlar. Ayrıca şunu söylemekte de yarar var; kadınların yerel yönetimlerde daha fazla temsil edilmesi, genç kızlara ve diğer kadınlara ilham kaynağı olabilmekte. Aynı zamanda toplumun kadınların temsiliyet/liderlik rollerinde başarılı olabilen bir ortam yaratılmasına ve sonraki nesillere kadınların yönetim süreçlerine ve siyasete aktif katılımı konusunda güçlü bir mesaj verir.
Bahsettiğim temsiliyetin güçlenmesine, demokratik ve toplumsal cinsiyet eşitliğini odağına alan çalışmalar yapmak için de kadın örgütlülüğü apaçık bir ihtiyaç olarak karşımızda durmaktadır. Tam burada yerel yönetimlerde deneyim kazanmış, hatta yerel yönetimlerde kadın bakış açısının, kadınların kamu hizmetine erişiminde toplumsal cinsiyete duyarlılığı önemseyerek politika üretmeye çalışmış bir Kürt kadın olarak sözlerime devam edeceğim. Erkek egemen kodlardan arınamamış, geleneksel Ortadoğu inanç ve yönetim biçiminin kendini hala sürdürmeye çalıştığı, ulus devlet anlayışının dayattığı teklik hegemonyasının türlü şekillerde alan yaratmaya çalıştığı ve bunu iktidarlar aracılığıyla meşrulaştırmaya çalıştığı bir dönemin karşısında, teslimiyet bayrağını çekmeyen bir mücadele alanına yüzümü dönmek istiyorum; Kürt kadın hareketine, kadın kurtuluş ideolojisine. Zorlama bir bağlam kurma çabası olarak düşünülebilir ancak konunun girişinde değindiğim gibi bütünsellikle ele almak bizleri olmuşu, olanı, olması muhtemel ve mümkün olanı da değerlendirmeye zorlar. Zira hiçbir mücadele ve kazanım; bu sınırları esnetmeden, söylemekte çekimser davranılan ya da endişe duyulanı, alenen söylemeden anlam kazanmamıştır. Tıpkı şimdilerde ulus devlet ve kapitalist modernite karşısında kendini düşünce, ideolojik, siyasi ve toplumsal yönde sınırları zorlayan, esneten, genişleten demokratik modernite anlayışı gibi. Sınırlara sıkıştırılmaya çalışılan bir yaklaşıma verilebilecek en büyük cevap sınırlarını kapatmak değil, aşmaktır. Bu yaklaşımla yerel yönetim ve kadın mücadelesi bağlamını yeniden değerlendirirsek çok daha kapsayıcı bir yerel yönetim ve kadın örgütlülüğüyle karşılaşırız.
Bu anlamıyla kadın örgütlülüğü; yerel yönetimlerde toplumsal cinsiyet eşitliğinin işletilmesi ve sürdürülebilmesi, kadınların ilerlemesinin sağlanması için kritik bir rol oynamaktadır. Yerel yönetimler, kadın örgütlerini destekleyerek, politika oluşturma, örgütlülüklerini büyütme ve gelişimlerine katkı sağlayarak demokrasinin ve kapsayıcı katılımın artırılmasına destek olacaktır. Kadınların bir araya gelerek kolektif bir ses çıkarabilecekleri, seslerini yükseltebileceği platformlar yaratabilmesi açısından da önemlidir. Nihayetinde bu etkenler güçlü kadın örgütlülüğü ile, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda kalıcı farkındalık yaratılmasına, genel anlamda kadın haklarına ve eşitliğe yönelik bilincin artırılmasına imkân sağlar ve kadınların birlikte hareket edebilmesine, karşılıklı dayanışma ve destek sağlamasına dair inancı pekiştirir.
Kadın örgütlülüğü de yerel yönetimlerle iş birliği yaparak kadınların paylaşımlarını gerçekleştirebilmeleri, çalışmalarının yoğunluğunu artırabilmeleri ve daha iyi hizmet etmek için çözümler üretebilmelerine dair çalışma alanlarını genişletir. Ayrıca kadınların liderlik rollerinin yükselmesini teşvik ederek, onların karar verme sürecinde daha etkin bir şekilde yer almasını sağlar. Söz konusu bu yer alma süreci, yerel yönetimlerde kurulan kadın meclislerine dahil olmayla başlatılabilir. Böylelikle bu süreç somut birçok faaliyete alan açmaya devam eder; eğitim ve kapasite geliştirme programları düzenlemekten kadınlar için güvenli alanlar yaratıp destek olmaya ve daha birçok alana katkı sunar. Yine kültürel normları ve cinsiyet rollerini sorgulayarak, toplumdaki cinsiyet ayrımcılığına karşı kültürel bir adım atmaya ve kültürel bir dönüşüm için teşvik edici rol üstlenir. Bu anlattıklarım açısından en somut haliyle maksat kadın örgütleriyle birlikte kadın özgürlükçü kentler yaratmaktır da diyebiliriz. Öyle ki; kent yönetiminde, karar alma süreçlerinde kadının rol aldığı, kenti dizayn etmede kadın aklının devreye girdiği bir kent oluşturmak temel amaçtır. Kaldırımının yüksekliğinden, gider mazgal ve ızgara kapaklarına, çocuk parkları ve dinlenme parklarının kadın ve çocuklar için güvenli ve ulaşılabilirliğe uygun olarak tasarlanmasına, sokakların kadına yönelik şiddeti, tacizi ve tecavüzü önlemeye uygun şekilde dizayn edilmesine dair kafa yoran bir yerel yönetim inşa etmek somut hizmetlerin başında gelir. Karayolu, bisiklet yolu, yaya yolunu kadınların erkeklere kıyasla nasıl kullandığı, nasıl bir düzenlemeye ihtiyaç duyduğu, ulaşımda kadın güvenliğinin nasıl sağlanacağı, kadın yoksulluğu ile mücadelede kentin ekonomik fırsatlarının nasıl geliştirileceği, idari ve hukuki meselelerde kadının haklarına erişimine dair hangi uygulamaların ve politikaların geliştirilmesi ile ulaşılabilir olacağını düşünmek ve buna göre faaliyet yürütmeyi dert eden bir belediyecilik anlayışı geliştirmek de diğer başlıklar arasında. Tüm bunlar bir boyutu iken yerel yönetimler aracılığıyla kültürel haklar ve dil politikaları konusunda koordinasyonun sağlanabileceği alanlar açmak da yerel yönetim anlayışının bir diğer boyutudur.
Tüm bu değerlendirmelerin karşılığını; demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir yönetim modeli olan eş başkanlık sisteminde bulacağına inanıyorum. Bu anlamda Kürt Kadın Hareketi’nin önemli bir misyonu ve rolü var. Çünkü Kürt Kadın Hareketi, toplumsal cinsiyet eşitliği ve Kürtlerin statü sorunu gibi konularda etkin rol oynamaktadır. Öte yandan, yerel yönetimlerle ilişkiler açısından çeşitli boyutlara, mücadele geçmişine ve deneyimine sahiptir. Yukarıda saydığım katılım ve temsil, toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları, kadın dayanışma hizmetleri, kültür ve dil çalışmaları, kültürel haklar ve kimlik politikaları, sosyal hizmet çalışmalarının geliştirilmesinin yanı sıra en önemli konularına ek olarak savaş ve çatışma ortamının yüksek olduğu Kurdistan’da; barış ve çözüm süreçlerinde aktif rol oynadıklarını mutlaka dile getirmek gerekir. Çünkü yerel yönetim politikalarıyla barış ve çözüme katkı sağlanabilir.
Kürt Kadın Hareketi’nin yerel yönetimlerle kurduğu ilişkide; demokratik değerlere, kültürel haklara ve toplumsal cinsiyet eşitliğine vurgu yaparak, yerel düzeyde güçlenmeyi ve değişimi destekleyerek barışa katkı sağlayıcı girişimlerde etkin rol alınabilir. Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri’nin yerelde başlayan adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin şimdilerde Türkiye ve Kurdistan başta olmak üzere tüm dünyada bulduğu karşılığa bakmak, kadının rolünü anlamaya yardımcı olabilir. Hatta kadınların ne derece uzlaşıdan yana oldukları birçok kültürde aynı şekilde kabul gören ve uygulanan bir konu iken Ortadoğu temalı birçok filme imzası atan yönetmen Nadine Labaki'nin "Peki Şimdi Nereye?" isimli filminde geçen "Erkekler kadınlardan daha fazla savaşa yatkındır" repliği oldukça dikkat çekici ve özetleyicidir aslında. Savaşa ve çatışmaya meyilli olan erkeğin karşısında; barışa, çözüm ve diyaloğa meyilli bir kadının varlığını görebilmeyi mümkün kılar. Aslında savaş-barış, çatışma-çözüm, iyi-kötü, olumlu-olumsuz gibi karşıtlıkların dengesini sağlamaya yardımcı da olur diyebiliriz. Kadın özgürlük mücadelesinin bugün geldiği noktada şimdiye dek değindiğimiz bütün başlıklarda kadın ve yerel yönetim ilişkisine gönderme yapmaya çalıştım. Ancak yerel yönetimlere dair kurduğum bu ilişki son kertede on yıllardır süren bir kadın özgürlük mücadelesinin dünyaya yayılan etkilerini de göstermiştir. Tam burada Kurdistan’danbaşlayıp Ortadoğu ve dünyaya yayılan ‘JIN JIYAN AZADÎ’ şiarını ve ilham aldığı hakikati anmak ve hatırlamak gerekiyor. Bu hakikat ışığında yerelde ve genelde dünyaya örnek teşkil eden ve bir ilk olan eş başkanlık sistemini savunmak; alternatif bir yaşamı ve yönetimi inşa etmede muazzam bir kazanım olarak yanı başımızda durmaktadır. Sonuç olarak; tekçi, sömürücü ve cinsiyetçi kapitalist modernite karşısında; demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmayı sahiplenme çağrısı yapmayı borç biliyorum. Bu bağlamda cezaevlerinde, sokaklarda, iş yerlerinde, fabrikalarda, tarlalarda direnen, mücadele eden ve hakikat arayışında olan kadın yoldaşlarımı en samimi ve içten duygularımla selamlıyorum.