Adı konmayan kriz: Doğumhane şiddeti
Kadın Haberleri —
- Yeni doğum yapan kadınlara yönelik sözlü hakaret, yanlış tıbbi müdahale, fiziki şiddet ve tedavi edememe gibi durumlar yayılıyor. “Obstetrik şiddet” adı verilen bu şiddete karşı Venezuela, Arjantin, Uruguay ve Katalonya’da yasalar yürürlüğe girdi.
Çeviri: SERAP GÜNEŞ
Kadınların doğum sırasında yaşadığı istismar ve kötü muamele vakaları dünyanın dört bir yanında artıyor. Yeni doğum yapan kadına sözlü hakaret, yanlış tıbbi müdahale, fiziki şiddet ve tedavi edememe gibi durumlar yalnızca gelişmekte olan ülkelerde değil, Avrupa’da da karşımıza çıkıyor. Kadının haklarının ihlal edilmesi anlamına gelen ve bu suç zincirinin literatürde artık bir ismi var: Obstetrik şiddet ya da doğumhane şiddeti.
Obstetrik şiddet, doğum sırasında kadının iradesine, bedensel bütünlüğüne ve insan haklarına aykırı davranışların genel adıdır. Kadının doğum sırasında maruz kaldığı bu şiddet türü, sezaryen, epizyotomi, doğum indüksiyonu ve vajinal muayene gibi müdahaleler sırasında yeterli bilgilendirme yapılmadan onay alınması veya alınmaması gibi durumları da içerir. Öte yandansağlık personellerinin aşağılayıcı sözler sarf etmesi veya ayrımcılık yapması da şiddetin bir parçasıdır.
Kadına yönelik şiddetin bir türü olan obstetrik şiddetin isimlendirilmesi, bu sorunun görünürlüğünü artırma ve mücadele etme noktasında kritik bir adımdır. İlk olarak Latin Amerika’da doğum hakları savunucuları tarafından kullanılan “obstetrik şiddet” terimi, zamanla dünya çapında bir farkındalık yaratmayı başarmış, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Konseyi’nin (AK) resmi belgelerinde de yer bulmuştur. Terimi kullanmanın en önemli amacı isekadınların yaşadıkları travmatik deneyimleri tanımlayabilmesi ve yasal yollardan hesap sorma haklarını kullanabilmesidir.
‘Obstetrik Şiddet’ uygun bir tanım mı?
Obstetrik şiddetin insan hakları ihlali olarak tanımlanması, sağlık sektöründe cinsiyet temelli şiddete dikkat çekiyor. Genellikle yapısal ve sistemik bir sorun olan bu şiddet türü, bireylerin niyetlerinden bağımsız olarak ortaya çıkabilir. Yani, bir sağlık çalışanı kadına zarar verme niyetinde olmasa bile, uyguladığı bazı müdahaleler kadına yönelik şiddet olarak kabul edilir.
Öte yandan bu şiddet biçimi, yalnızca bireyler arasındaki bir sorundan ibaret değildir. Toplumsal, siyasi, kültürel ve tıbbi sistemlerin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları, mesleki hiyerarşi, ekonomik baskılar ve eğitim sistemleri bu şiddetin sürmesine neden olur.
Cinsiyet temelli şiddet olarak kabulü
Venezuela, Arjantin, Uruguay ve Katalonya’da obstetrik şiddetle ilgili yasalar yürürlüğe girmiştir. Bu yasalar, doğum sırasında kadınların haklarını korumayı ve sağlık personellerinin bu hakları ihlal etmemesini sağlamayı amaçlamaktadır.
Doğrudan ihlal
Doğrudan insan hakları ihlali olan obstetrik şiddet, kadının bedeninin kontrolü üzerinden doğum sürecindeki haklarına zarar verir. Dünya genelinde birçok kadın, doğum sırasında maruz kaldıkları şiddet ve kötü muameleyi dile getirmekte zorluk yaşıyor. Ayrıca uzmanlara göre, bu kötü muamele, birçok kadının doğum sürecinde yaşadığı travmayı tetikliyor, doğum sonrasında da uzun süreli fiziksel ve psikolojik etkiler bırakıyor.
Kaynak: The Conversation