Aleviler demokrasi cephesiyle kazanacak
Cihan EREN yazdı —
- Alevilerin doğru ve güçlü bir demokrasi mücadelesi vermesi, demokrasi cephesinin önemli bir bileşeni olması için geçmiş muhasebesini doğru yapmasına ihtiyaçları vardır.
Türk ulus devleti, halkların ve inançların soykırımı üzerine inşa edildi. Bu devletin ellerinde Ermeni ve Asuri-Süryani soykırımında katlettiği milyonlarca Anadolu Hristiyan’ın kanı vardır. Bu devletin ellerinde yüzbinlerce Kürt’ün kanı vardır. Binlerce devrimcinin katilidir de bu devlet.
Bu devletin kasasında göçerttiği binlerce Anadolulu Rum’un ve Yahudi’nin malı ve mülkü var. Bu devlet sadece kan dökücü değil, talancı ve gaspçıdır aynı zamanda.
DAİŞ’in 21. yüzyıl’da yaptığını bu devlet 20. yüzyılın başında yapmıştı. Ve ikisi 21.yüzyılın başında ittifak halinde bir kez daha halklara saldırdı.
Türk ulus devletinin bu gerçeği, halkların ve emekçilerin mücadelesi sayesinde tarihi bir yol ayrımına gelip dayanmıştır; ya yeni katliamlarla ömrünü Türk İslam sentezi zihniyetindeki dinci faşist rejimle bir süre daha sürdürecek ya da demokrasi mücadelesi büyütülerek rejim demokratik cumhuriyete dönüştürülecek.
Aleviler kültürel soykırıma tabi tutuldu
Bilindiği gibi Türk ulus devletinin Anadolu ve Bakur Kürdistan topraklarında yok saydığı bir inanç da Aleviler oldu.
Türk ulus devleti, 'laiklik' adı altında, İslam'ı kültürel bir zenginlik olarak kabul etmiş, bu kültüre göre yaşamaya çalışan halkı baskı altına alırken, Alevileri ise inkar edip yok sayarak şeriat devleti olan Osmanlı’dan daha geri, daha vahşi bir politika ile kültürel soykırım sürecine tabi tutmuştur.
Türk ulus devletinin artık sürdürmekte zorlandığı bir politikası da budur. Bu sonuç demokrasi mücadelesi sayesinde ortaya çıktı.
Dolayısıyla günümüzde Aleviler taleplerini demokrasi cephesinde yer alıp mücadelesini yükseltirse çok daha büyük kazanımlar elde edebilir.
CHP inkar politikasının mimarıdır
Mimarı ve ustası CHP olan yok sayma politikası, Alevileri hem inancında hem de toplumsal yaşamlarında içinden çıkılması zor sorunlarla yüz yüze getirdi.
CHP Alevileri aldattı. Kılıçdaroğlu kimliğini kullanarak aldatmaya çalışıyor. CHP, laik adı altında Alevileri yok sayıp inançlarını, dergahlarını, ocak ve ziyaretlerini yasaklayarak iktidar İslam'ın en münafık ve kan dökücü yorumu olan Türk İslam sentezi zihniyeti karşısında savunmasız ve güçsüz bıraktı.
Ve Erdoğan gibi lümpen, dinci bir faşistin haklarında ağzına geleni söylediği bir inanç ve toplum derekesine düşürdü.
CHP laiklik aldatmacasıyla Alevileri öyle bir duruma düşürdü ki, Alevilerden, kontrgerillanın sivil yüzü MHP ve bu yapıyı temsil eden kimi çete ve mafya örgütlerine kapılarını açanlar dahi çıkabildi.
Soylu gibi birine gidip sorunlarını anlatan, kendine 'Aleviyim' diyenler çıktı. Hak ve hakikat inkarı anlamına gelen kabul edilmez bu ve benzer tutumlar, Alevilerin kendilerini aldatan CHP zihniyetiyle hesaplaşmadan sorunlarını çözmek bir yana, kimliklerini dahi koruyamayacakları artık çok daha net görülmeye başlanmıştır.
Alevilik CHP zihniyeti ile hesaplaşmalıdır
Görülüyor ki Alevilerin demokrasi mücadelesini vermesi önünde en büyük engel CHP zihniyeti ve siyasetidir. Alevilerin kendi kimlikleriyle kabul edilmesi, inançlarını da özgür yaşaması önünde de en büyük engel yine CHP siyasetidir.
CHP Alevilerin taleplerini görünmez kılarak, Alevileri uysal vatandaş göstererek, devlette ‘talepleri karşılanmasa da ses çıkarmazlar’ algısı yaratmıştır, yaratmaktadır.
Bu hususu belirtirken AKP-MHP dinci faşist rejimini görmezden gelmiyoruz.
Türk İslam sentezci dinci faşistler, iktidara gelmeden Aleviler kabul edilmiş olsaydı da iş başına geldiklerinde Aleviliği inkar edeceklerini pratiklerinden biliyoruz.
Alevilerin doğru ve güçlü bir demokrasi mücadelesi vermesi, demokrasi cephesinin önemli bir bileşeni olması için geçmiş muhasebesini doğru yapmasına ihtiyaçları vardır.
Kazandıracak olan mücadeledir
Tam da içinde bulunduğumuz Xizir günlerinde, oturulacak Xizir Cem’inde bu yapılabilir. Unutmayalım ki Alevilik zalime, inkarcılara karşı mücadele ile inanç değerlerini ve kimliğini oluşturmuş bir gelenektir.
Aslında tüm inançlar mücadele içinde şekillenmiştir. Hristiyan Azize ve Azizlerinin, İslam Sahabelerinin mücadelesini kim inkar edebilir!
Mücadele etmeden hiçbir inanç toplumsallaşmamış, yaşadığı sorunları da çözememiştir. Bu gelenek en çok da Alevilik gibi iktidar dinciliğine alternatif inançlar için geçerlidir.
İşte tam da Xizir günlerinde Alevilerin bir kez daha ‘Bi desturê Pîr’ û bi Quweta Xizir’ demeleri ve bu inançla demokrasi cephesinin en aktif ve belirleyici ‘talipleri’ olması gerekiyor, dersek yanlış söylemiş olmayız.
Çözüm demokrasi cephesinde yer almaktır
Demokrasi cephesi mücadele cephesi olduğunu ilan etmiştir. Türkiye'deki sistemi, demokratik cumhuriyetle taçlandırma iddiasının da sahibidir.
Türkiye demokratikleşmeden Alevilerin inançlarını özgürce yaşamaları mümkün olamaz. Bu nedenle Alevilerin "demokrasi cephesinden başka yürüyecek yolumuz yok" demesi gerekiyor.
Alevilerin demokrasi cephesinde yer alması ‘yetmiş iki millete aynı nazardan bakmak’ inanç ilkesi gereğidir de.
İnanç olarak toplumcu, kadın özgürlüğüne açık ve ekolojik olan; tüm inanç ve kimliklere saygılı olmayı ilke olarak kabul etmiş Aleviliğe inanan her Alevinin yeri tartışmasız demokrasi cephesidir.
Kuşkusuz ki Aleviler demokrasi cephesinin sadece destekleyeni olamazlar. Doğrusu Alevi örgütlerinin kendilerini bu cephenin temel bir bileşeni olarak görebilmesidir. En doğru yaklaşımın bu olacağına inanıyoruz.
Çünkü demokrasi cephesi Türkiye'nin demokratikleşme mücadelesini vereceğini ve dolayısıyla da sadece bir seçim ittifakı olmadığını ifade etmiştir.
Demokratik Alevi örgütlülüğü tüm eksikliklerine rağmen yıllardır demokrasi mücadelesi veren bir güçtür. Alevilerin çok önemli bir kesimi, Kürt sorunu demokratik yollardan çözülmeden Türkiye'nin demokratikleşemeyeceğini, demokratikleşmemiş bir Türkiye'de de inançlarını özgürce yaşayamayacaklarını bilince çıkarmıştır.
Alevilerin tümü demokratikleşmeyle üzerlerindeki tehditlerin son bulacağına inanmaktadır. Bu hususların tümü, başta demokratik Alevi örgütleri olan federasyon ve konfederasyonlar olmak üzere, Pîrlerin, Alevi sanatçı ve aydınların, halk içinde sözü dinlenenlerin bu süreçte ‘ya Xizir’ demelerini, Xizir inancı ve aklıyla ayağa kalkmalarını emretmektedir.