Allah'ın Kürtçe ile bir sorunu mu var?

Cihan EREN yazdı —

  • AKP ve Diyanetinin resmi, gayri resmi tüm şubeleri Türk İslam senteziyle Kürtlerin İslam anlayışını değiştirmek istiyor. Çünkü bunlara göre Kürtlerdeki İslam, sorunlu ve yanlıştır. Bu noktada da iş en başta Müslüman Kürt seyda ve alimlerine düşüyor.

Türk soykırım rejimi, bir kez daha Allah’ı zor durumda bıraktı. Öyle görünüyor ki Allah da Türk soykırım rejimine söz geçiremiyor. Çünkü Allah’tan korkmayanlar Allah’ı dinlemezler. 

Allah’ı tanımayan ve dinlemeyen, ancak kendisine “Müslümanım” diyen biri olur. Çünkü Allah İslami bir kavramdır. İkincisi tanımamak ve dinelememek ancak O’nu bilen birinin eylemi olur. Bilmeyen zaten tanımamıştır, emirlerinden de habersizdir, dinlemesi de mümkün olmaz.

Allah’ın inkarı sözle değil, amelle oluyor

Kur'an’dan da biliyoruz ki, inkarcılar daha önce inanmış olanlardan çıkmıştır. Yine Kur'an’ı esas alarak belirtirsek; bugün Allah’ı inkar edenler bir biçimde kendisine “Müslümanım” diyenlerden çıkar. Örnek mi? Türk İslam sentezcileri, Erdoğan ve Diyaneti. Çünkü Mekkeli müşriklerin yaptığı gibi, Allah'ın inkarı sözle değil, amellerle olur. 

İslam tarihinde Allah’ı dinlememiş, koyduğu yasalara göre davranmamış olanlar her zaman kendilerini en iyi Müslüman, Müslümanların sahibi, velisi, koruyucusu olarak tanıtmıştır. Tıpkı Erdoğan ve Diyanetin başı Ali Erbaş’ın bugün söyledikleri gibi.

Böyleleri bizzat insan eliyle oluşturulmuş bir kurumun başına atanınca, Allah adına konuşup karar verme hakkını kendisinde görenler olabiliyor. Toplumun inancına şekil vermeyi kendine görev sayabiliyor, çıkarlarına göre bir şeyleri yasaklayıp, ya da serbest bırakabiliyor. Bu yolla günah yerine suçu, sevap yerine itaati koyarak kutsal yasaları eğip bükebiliyor.

İslam; kavmi, kabileyi, milleti Allah'ın ayetleri içinde saymıştır. (Hucurat-11-13). Ayet, Allah'ın varlığına, gücüne ve yaratıcılığına işaret anlamına da gelmektedir.

İslam'a göre mümin biri, Kur'an'da geçmemiş herhangi bir şey hakkında hüküm verebilir. Kur'an'da geçen bir şeyi de günün ihtiyaçlarına göre yorumlayabilir. Yeter ki ehil ve adil olsun. Fakat bir kişi ne kadar ehil ve adil olursa olsun, Kur'an'da olan bir şeyi yasaklayamaz. Yasaklarsa kendini Allah'a yerine koymuş olur.

Türk sömürgeciliği Muaviye’nin devamıdır

Türk sömürgeciliği, doksanlarda İslami değerlerle Kürtlere seslenen, Kürtlerin de diğer Müslüman halklar gibi kendi dili ve kimliği ile yaşamasının aynı zamanda İslami bir gereklilik olduğunu söyleyen onlarca Kürt seydasını, alimini katletti.

Özyönetim direnişlerinde, Rojava ve kuzey doğu Suriye işgalinde doksan bin diyanet camiinde işgal fetvaları okundu, işgalci Türk ordusu tıpkı Muaviye ordusu gibi, Kur'an ayetlerini yakalarına takarak Kürtleri katletti.

Türkiye'de Kürtler Kürtçe ibadet de edemiyor. Kürt mele ve seydaları camilerde Kürtçe konuştukları için tutuklandılar. Birkaç gün önce Bedlîs’teki bir camide bir ayetin Kürtçe meali silindi.

İbadet, Müslümanın dini aidiyetini gösteren amelidir. Kur'an'ın Arapça inmesi, Allah'ın her halka kendi dilinde hitap ettiğine yorumlanabilir. Ki, ”sizi ayrı kavimler halinde yarattım” demesi de bunu destekler.

Bu gerçeklik orta yerde duruyorken, Kürtçe ibadeti yasaklanmak iki nedenle olabilir; Kürtçe ibadeti yasaklayanlar Allah'ın Kürtçe bilmediğine inanıyordur. Dolayısıyla Kürtlere dilinde ibadeti yasaklayan Türk devleti ve Diyaneti, Allah'ın Kürtçe bilmediğini iddia ediyor.

Türk devletinin uygulamalarını doğru kabul edersek, Allah'ın Kürtlerle bir sorunu olduğunu da kabul etmiş oluruz. Bunu Türk devletinin Kürtlere dönük uygulamalarına bakarak söylemek mümkündür. Ve bu durumun gerçekten doğru olup olmadığını da Sêrt, Bedlîs, Ruha, Çewlîk ve Serêreş (Barzaniler) gibi Kürt kentlerinde AKP’nin Müslüman ve Kürt dostu olduğunu söyleyen kimi tarikat şeyhlerine, ailelerine sormak gerekir.

Camilerde Kürtçeyi yasaklamak

Türk Diyaneti ‘haşa Allah Kürtçe bilmediği için Kürtçeyi yasaklamadım,’ diyorsa o zaman neden Kürtçeyi yasakladığını açıklamalıdır ve Kürtçeyi yasaklama emrini aldığı yeri ve dayanağının neresi olduğunu söylemelidir.

Dayanağın Türk İslam sentezi kafası, zihniyeti ve emrin geldiği yerin de Erdoğan'ın sarayı olduğu kesindir. Gerçeğin bu olduğunu onların Allah dediği her neyse bilmiyor olabilir ama Kürtlerin Allah’ı çok iyi biliyor. 

Türk İslam sentezcilerin Kürtçe ibadetti yasaklaması şu anlama da gelir; Vicdan sahibi, temiz ve ahlaklı Kürtlerin inandıkları Allah ile Türk devletinin dilendirdiği Allah aynı değildir.

Daha açık bir ifadeyle dürüst yurtsever Kürtler, AKP’li elitlerle, Türk Diyanetiyle ve Müslüman geçinen işbirlikçi Kürlerle aynı Allah'a inanmıyor demektir. Ayrıca bundan malum çevrelerin Allahtan kendi çıkarına göre anlam çıkardığı manası da çıkar.

Diyanet’in Kürdistan’daki faaliyetleri Türkçülüktür

Türk devletinin AKP ile birlikte Kürtlerle ilişkisinde, Diyanet faaliyetleri kapsamına giren, müftülükler, camiler, Kur'an kursuları, dini eğitim veren okullar, devletten beslenen tarikat ve cemaat gibi kurumlar çok fazla faal olmaya başlamıştır.

Çünkü AKP Kürtlerle İslami argümanları kullanarak savaşıyor. Kürtleri İslam’ı kullanarak çizgisine çekmeye çalışıyor. Bunun da anlamı ya Kürtleri Müslüman görmüyor, ya da Kürtlerin İslam anlayışını doğru bulmuyor.

Türk devletinin her fırsatta ‘Müslüman Kürt kardeşlerimiz’ demesi, AKP Türkiye’sinin Kürtlerin İslam anlayışını doğru bulmadığını gösteriyor. 

Demek ki AKP ve Diyanetinin resmi, gayri resmi tüm şubeleri Türk İslam senteziyle Kürtlerin İslam anlayışını değiştirmek istiyor. Çünkü bunlara göre Kürtlerdeki İslam, sorunlu ve yanlıştır. Bu noktada da iş en başta Müslüman Kürt seyda ve alimlerine düşüyor.

Müslüman Kürtler tutum sahibi olmalıdır

Müslüman Kürtler ya Müslümanlıklarının yanlış olduğunu, ya da Türk İslam sentezinin İslam’la bir alakasının olmadığını açık ve seçik söylemek zorundadır.

Bu söylenip gerekleri de yerine getirilmedikçe, Allah'ın yarattığı kavimler içinde Kürtlerin de olup olmadığı ve Allah'ın Kürtçe bilip bilmediği meselesi hep tartışma konusu olur. 

Özcesi, Kur'an’a göre Müslüman Müslümana düşmanlık yapamaz. Varlığını inkar edemez. Yaparsa taraflardan biri münafık, müşrik ve zalim demektir.

Türk devleti Kürtlere düşmanlık ediyor. O zaman Erdoğan ve şürekâsı mı, Kürtler mi münafık? Sorunun cevabı belli aslında; Kürtçe ibadeti yasaklayan, fakat iş oy almaya gelince Kürtçe Kur'an’ı havaya kaldırmaktan sakınmayandan ve buna “iyi bir amel” diyerek propaganda edenlerden daha büyük münafık mı olur? 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.