Ana dilimle aynı kaderi yaşadım

Kültür/Sanat Haberleri —

Bedriye Topaç

Bedriye Topaç

  • Kirmanckî şiir ve öyküler yazan Bedriye Topaç: “Hem ana dilim için hem de kendim için mücadele ediyorum. Zor koşullar altında çalışıyorum ama bu dilin kaderini yaşadığım için de mutluyum. Ana dilimle aynı kaderi yaşadım.”

MEDİNE MAMEDOĞLU/DERSİM

“Ana dilim benim öğretmenim oldu” sözleri ile ana dili Kirmanckî ile arasındaki güçlü bağa dikkat çeken Bedriye Topaç, ''Dil kendine yol bulduğu zaman yürümeye başlıyor. Bir süre sonra rüyanızda da kendi ana dilinizi dinliyorsunuz'' diyor.

İlk kitabını, geçinmek için açtığı tuhafiye dükkanında yazan Bedriye Topaç, kurslarla okumayı-yazmayı öğrendiği ana diliyle 5 kitap çıkardı. Çalışmalarının devam ettiğini anlatan Topaç, “Dilim bana yol gösteriyor” sözleri ile kendini bulma sürecini anlatıyor.

 

 

Dersim’in Markasor köyünde doğan Bedriye Topaç, 7 yaşından sonra yatılı okula yazılır. Burada Türkçe konuşmaya zorlanan Topaç, ana dilinin neden yasaklı olduğunu sorgulamaya başlar. Topaç hikayesine şöyle devam ediyor: “Dil bilinci bende hep vardı. Yatılı okulla beraber bu bilinç güçlendi diyebilirim. Özgürce konuştuğum bir dil, bir anda bir cenderenin içinde kalıyordu ve çocuk aklımla bunu sorguluyordum. Neden yasak olduğunu, neden okul içinde konuşulmadığını soruyordum kendime.”

 

 

Ankara’da sorgulama

1990’lı yıllarda ailesi ile beraber Ankara’ya sürgüne giden Topaç, burada Türkçe bilmeyen anne ve babasıyla birlikte ana dilleri üzerindeki baskılarla yüzleşir: “Ankara’ya yerleştikten sonra bu süreç daha da derinleşti. Evin içinde kendi dilimizi kullanırken dışarıda Türkçe konuşuyorduk. Benim annem ve babam hiç Türkçe bilmiyordu; otobüste konuştuğumuzda diğer insanların bakışları beni çok rahatsız ediyordu. Bir gün UNESCO raporlarıyla karşılaştım. Bu raporda kaybolmakta olan diller sıralamasında Kirmanckî’yi gördüm. Bende bir deprem etkisi yarattı. Bu dili nasıl okuyabilirim nasıl yazabilirim diye araştırmaya başladım. O dönemde Kurdi-Der ve Dersimliler bir dil kursu başlattı. Ben de bu kursa katılarak okumayı ve yazmayı öğrendim.”

Ana dilim yol göstericim oldu

Kursu tamamladıktan sonra edebiyat serüveninin başladığına yer veren Topaç, ilk kitabını kurstan sonra yazdığını ardından da hiç durmadığını anlatıyor. 5’inci kitabının hazırlıklarını yapan Topaç, kitaplarında başta kadın olmak üzere doğa ve Dersim üzerine şiirler yazıyor. “Dilim bana öğretmen oldu ve yol gösterdi” diyen Topaç devam ediyor: “Dil hep beynimdeydi; sadece susturulmuş ve sindirilmişti. Okuma-yazmayı öğrendikten sonra tekrardan harekete geçti ve bana yol gösterdi. Dil kendine yol bulduğu zaman yürümeye başlıyor. Bir süre sonra rüyanızda da kendi ana dilinizi dinliyorsunuz. Türkçenin çok yoğun olduğu bir yerde bile bir anda dönüp ana dilinizi konuşuyorsunuz. Ben bunu kendimde gördüm.”

 

 

Hissettiğim için üretiyorum 

“Ben bu dilin kaderini yaşıyorum” sözleri ile hem ana dili için hem de kendisi için verdiği mücadeleye işaret eden Topaç, bir kadın olarak yaşadığı baskı ve zorluğa rağmen hedeflerinden vazgeçmediğini dile getiriyor. 25 yıllık sürgün hayatından sonra Dersim’e dönen ve orada geçinmek için bir tuhafiye dükkanı açtığını söyleyen Topaç, ilk kitabını ise fuar alanında ürünlerini satmaya çalışırken yazar. Topaç, “Ana dilin en güzel tarafı da şu; bir insana yaşadığı şeyi anlatıyor. Ben de bu dilin kaderini yaşıyorum. Bu dilin uğradığı bütün haksızlıklara ben de uğruyorum. Hem ana dilim için hem de kendim için mücadele ediyorum. Zor koşullar altında çalışıyorum ama bu dilin kaderini yaşadığım için de mutluyum. Onu hissediyorum, her daim benim yanımda. Bu da benim üretmemi sağlıyor” diyor.

Ana dilimle yaşamak

En büyük hedeflerinden birinin ana dili için yapılan çalışmalara bir ödül kazandırmak olduğunu söyleyen Bedriye Topaç, “Benim hep kalbimde ve aklımda olan şey bir gün ana dilime bir ödül kazandırmak. Bundan çok büyük mutluluk duyarım. Haksızlığa uğramış bir dilin sahiplerinden biriyim. Bu dili ve onurunu yüceltmek benim için çok önemli. Ben bu halkın diliyle yaşamasını istiyorum. Bu alanda mücadelem devam edecek. Çünkü bir insanın en doğal hakkı ana dilidir. Bunun önüne hiçbir şeyin geçmesini istemiyorum. Ben bu dille doğdum, bu dille yaşamak ve bu dilin içinde ölmek istiyorum” diye konuşuyor.

 

 

Döngüyü ters çevirmek

Ana dilin gelecek nesillere aktarılması için var olan çalışmaların dışında daha etkili ve kalıcı çözümlerin bulunması gerektiğini belirten Topaç, ana dilin her alanda sahiplenilmesi dışında önlerinde bir kurtuluş yolu olmadığına dikkat çekiyor. Topaç, “Bu dilin esas sahipleri bu dili sahiplenmek zorunda. Herkes ana dilinden uzaklaşmış; bu döngüyü ters çevirmek gerekiyor. Birçok kurum bu noktada etkili adımlar atmalı. Herkes bu noktada sorumluluk alıp elini taşın altına koymalı” diyerek asimilasyon karşısında mücadele etme çağrısında bulunuyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.