Güncel

Sahne

Kültür/Sanat Haberleri —

Gerilla

Gerilla

  • Gece bitti... Gün ışığı yavaş yavaş çatıdaki deliklerden sızmaya başlıyor. İçimde büyük bir huzur var. Bu, üzerinde yaşadığım sahneyi bilmenin, bilmeden de öte onu hissetmenin huzurudur.

HALİL UYSAL

Herkes gitti, bir tek ben kaldım. Sahnenin orta yerinde sırt üstü uzanmış çatıyı seyrediyorum. Yukarıdaki bazı deliklerden yıldızlar görünüyor. Birkaç saat öncesine kadar burası ne kadar kalabalıktı. Çalışanlar, çalışmayanlar, izleyenler, oynayanlar... Şimdi hepsi gitti. Ben “gelecek misin” diye soran bütün arkadaşları atlattım. Bir suç konumu ama bu sahneyi tek başıma görmeyi, onun üzerine tek başıma uzanmayı çok istiyordum. Bütün gün bu anı arzuladım. İşlerimi ağırlaştırarak, hepsinin gitmesini sağladım. Arkalarından geleceğimi söyledim. Ama gitmedim. Bu geceyi bu sahnede geçirmek istiyorum. 

Şehit Sefkan Sanat Okulu öğrencilerinin hazırlamış olduğu ‘Agîrê Bê Dawî’ isimli oyunun kamera çekimlerini yapmak için geldik buraya. Herkes işini yaptı. Zaman zaman tartışmalar yaşansa da çalışmayı tamamladık. Bugünkü çalışmalar esnasında en büyük sorunumuz; sahnenin aydınlatılma sorunuydu. Önce projektörleri bulamadık, daha sonra da jeneratör çalışmadı. Gün ışığında çalışalım dedik, aşırı ışık oyunun atmosferini bozuyordu.

Kara kara düşünürken aklıma bir fikir geldi. Karanlık tiyatro salonumuzun çatısında delikler açıp, oradan gün ışığını sahneye kontrollü bir şekilde düşürmek... Hemen çatıya çıktım. Orada uygun bir delik açtım. Ve aşağıda, sahnedeki arkadaşların sevinç çığlıklarını duydum. Sonra bir delik daha açtım. Çığlıklar tekrar geldi. Buluş gerçekleşmişti. Çatıdan indim ve sahneyi izledim. Deliklerden giren gün ışığı sahneyi aydınlatıyordu. Artık çatıda doğal projektörlerimiz vardı. Tek sorun, onların yerleştirme biçimiydi. Oyuna göre planlamalı ve delikleri ona göre açmalıydık. Delikleri açtık, ışıkçıları Osman ve Tirej’i çatıya yerleştirdik. Oyun süresince orada kaldılar ve gerektiğinde gerekli delikleri açıp kapattılar. İnsanlar başka yerlerde bunu daha önce yapmışlar mıydı, bilmiyorum; ama biz yeni keşfettik. 

Şimdi o sahnede tek başımayım. Gündüz açmış olduğum deliklerden, yıldızları seyrediyorum. Ve bizim bu dağlardaki dünyamızın henüz hayal mi yoksa gerçek mi olduğuna tam olarak karar vermiş değilim. 

Burada her şeye her zaman yeniden başlama ihtimali var. Herkes her zaman yeni bir başlangıç yapmanın imkanı ile karşı karşıyadır. En önemlisi insan kendine de her zaman yeniden başlayabilir. Hataların her zaman düzeltilme şansı vardır burada. Yani hayatınız alınan yanlış bir kararın, atılan yanlış bir adımın, bir hatanın ardından derinleşerek bir çıkmaza sürüklenmez. Ve siz tüm yaşamınızı yaptığınız bir hatanın peşinde, ard arda hatalar yaparak geçirmezsiniz. Ve yaşam sadece bir yanlışın ardından, belki de elimizde olmayan bir hatanın ardından sürüklenip gitmez.

Bu coğrafyada herkesin eşit şekilde başlama şansı vardır. Kimse bir başkasından daha ayrıcalıklı bir yaşama başlayamaz. Herkes ancak kendinden başlayabilir. Ne bir yetki, ne bir kariyer, ne de varlıklı bir yakınımız vardır burada. Ne zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişizdir, ne de bir aşiret reisinin varisiyizdir. Ne yaşımız geçmiştir artık ne de bir daha başlayamayacak kadar günahkarızdır. Tek sermayemiz kalbimizdir. Burada başlamak için temiz bir kalbe sahip olmak yeterlidir.

Şu an gecenin bu vaktinde bu dağ tiyatrosunun sahnesinde bunları düşünüyorum. Hayatım boyunca yaptığım yanlışlar geliyor aklıma. Birçoğunu çoktan unutmuşum. Dağlardan başka bir yerde olsaydım büyük ihtimalle bu yanlışlar yaşamımı büyük çıkmazlara sürüklerdi. Nitekim birçok zaman öyle de oldu. Oralarda yanlış, kaybetmeye giden ilk adımdır. Ardından diğer yanlışlar gelecektir. 

Oysa dağlarda yanlışlarım her zaman çıkışlar yapmamı sağladı. Ne büyük bir tezat. Her yanlışa insanca bakıp ders çıkarmayı ve onunla yürümeyi ve tırmanmayı “Kürt Dağ”larında öğrendim.  

Bu gece bu sahnede bu yüzden kaldım. Şu an tek başıma bir ayin gerçekleştirmekteyim. Bir başlangıç anındayım. Kürt dağlarını ve onda yaratılan düşüncenin güzelliğini bir kez daha tüm benliğimle hissediyorum. İnsan duygularının ve düşüncelerinin önyargısız yorumlandığı, insani eksiklerin pazarlanmadığı, kişinin yanlışlarından yola çıkılarak, o kişinin alınıp satılmadığı bir coğrafyada olduğum için müthiş bir sevinç duyuyorum.

Burada hepimiz için, tüm insanlık için bir fırsat yaratılıyor. İnsanca yaşamanın fırsatı. Bazen bizler de insanın bu dağ yorumunu tam olarak anlayamıyoruz. Ama burada insan, belki hiçbir çağda olmayan biçimiyle insan olarak yorumlanıyor ve hayatın içinde yerini alıyor. Art niyetli olmayan her duygu, her düşünce kendini gerçekleştirebiliyor. Art niyetli olmayan her yanlış, tekrar yaşama dönebiliyor. Ve yanlış, insan yaşamının bir parçası olarak hem de vazgeçilmez bir parçası olarak ele alınıyor ve onun üzerinde çalışılıyor. 

Kürt dağlarında insana ait olan hiç bir şey yerleşik yargılarla infaz edilmiyor. Ve ben şu üzerinde uzandığım gerilla yapımı sahnede gönül rahatlığıyla her şeyimi eksi ve artılarıyla bütün duygu ve düşüncelerimi sahiplenebiliyorum. Dünyanın başka neresinde kişinin kendini maskelemeden, gizlemeden en önemlisi inkar etmeden uzanabileceği bir sahne vardır...

Gece bitti... Gün ışığı yavaş yavaş çatıdaki deliklerden sızmaya başlıyor. İçimde büyük bir huzur var. Bu, üzerinde yaşadığım sahneyi bilmenin, bilmeden de öte onu hissetmenin huzurudur.

 

* Özgür Politika Arşivi

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.