Barış için önce silahlar susturulmalı
Forum Haberleri —
- Türkiye’yi yönetenler barış ve gerillanın silah bırakmasını istiyorsa önce silahların susturulması gerekir. Ayrıca demokrasi ve hukuka aykırı uygulamalar durmalıdır. Gerillaya saldırı, Rojava ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye savaşı dayatarak nasıl silahlar devreden çıkarılacak?
ZEKİ AKIL
Türkiye yönetimi Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye etmek ve varlığına son vermek için bütün yolları deniyor ve fırsatları kullanıyor. Şimdi Suriye’de HTŞ’nin başa gelmesini SDG’nin etkisiz hale getirilmesi için değerlendirmeye çalışıyor. Bütün güçler Suriye’de çatışmalar dursun, silahlar susturulsun diye çağrılar yaparken Türkiye SMO eşliğinde SDG’ye saldırıyor. Bu zaman alır veya sonuç vermezse Türk ordusu harekat düzenleyecek diye tehditlerin dozunu artırdılar. Ayrıca "HTŞ, SDG’yle savaşabilir’’ diye savaş kışkırtıcılığı yapıyorlar. HTŞ çökmüş Suriye’yi nasıl ayağa kaldıracak, onu nasıl bir gelecek bekliyor, bilinmezken Türkiye onları Kürtlerin üzerine sürmek istiyor.
Türk basını iki yüz yıllık Kürt sorununu ve demokratikleşmeyi tartışacağına PKK ne zaman silah bırakacak tartışmasına gündemi kilitlemeye çalışıyor. İmralı’yı güya devreye koydular, Kürt- Türk kardeşliği sağlansın diyorlar. Kardeşlerin nasıl eşit şartlarda bir arada yaşayacaklarına ve şiddet ortamından çıkılacağına dair tartışmaları sürdürmeleri ve halkı bilinçlendirmeleri gerekirken "İmralı silah bırakma çağrısını yapacak’’ parantezine süreci sıkıştırdılar.
Türk ordusu gerillaya karşı saldırılarını durdurmuş değil. Dağ taş bombalanıyor, yasaklanmış silahlar kullanılıyor. Suriye’de Kürtlerin varlığına son verilmek için büyük bir çaba sergileniyor ve askeri saldırılar devam ediyor. İmralı’yla görüşüp anlaşma olacaksa önce silahların susması gerekir. Ama kendileri silahı Kürtlerin ensesine dayamış, silah bırak diyor. Bölgede dengeler değişti, SDG’nin hiçbir şansı yok, hemen silah bırakıp evlerine gitsinler diyorlar. Ne büyük bir alicenaplık! Kürtlere yaptıkları iyilik ve gösterdikleri merhamet göz yaşartıyor! Yoksa hepsi silahlarıyla birlikte gömülecekler!
Anlaşılan Türk devletini yönetenler merhamete gelmişler. Öyle ya, bu kadar silah bırakma çağrıları yaptıklarına göre artık Kürtleri öldürmek istemiyorlar. Erdoğan yönetimi on binlerce Kürt’ü öldürdüğü için hep övünüyordu. Ben öncekilerden daha fazla öldürdüm diye siyasi prim elde etmek istiyordu. Bahçeli ve Erdoğan Sur, Nusaybin vb. yıkımında ve katliamlarında "Taş üstünde taş, omuz üstünde baş kalmayacak’’ diyorlardı. Şiddeti, ölümü ve yıkımı sonuna kadar kullandılar. Ancak bir türlü Kürt hareketini bitiremediler, iradesini kıramadılar.
Barış olacaksa gerçeklerin kabul edilmesi gerekir. Hem halka silahlar bırakılacak, Kürt- Türk kardeşliğini sağlayacağız deyip hem de Mersin Akdeniz belediyesine el koyacaksın. Gece yarısı eşkıya takibine çıkmış gibi belediye eşbaşkanlarını ve meclis üyelerinin evlerini basarak gözaltına alacaksın. Ortada hukuki bir süreç ve karar yokken, darbe yapıp yerlerine kayyım atayacaksın. Seçimle alamadığını zorla, devlet gücü kullanarak alacaksın. Halkın iradesini tanımayacaksın. Burada hukuk ve demokrasi var mı?.
Türkiye’yi yönetenler barış ve gerillanın silah bırakmasını istiyorsa önce silahların susturulması gerekir. Ayrıca demokrasi ve hukuka aykırı uygulamalar durmalıdır. Gerillaya saldırı, Rojava ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye savaşı dayatarak nasıl silahlar devreden çıkarılacak? Türk devleti istediği gibi saldıracak, imha ve tasfiye çabalarını hızlandıracak buna paralel olarak da PKK, Rojava silah bıraksın demek barışla, kardeşlikle bağdaşmaz. Kürtlerin de her insan ve halk gibi kendisini savunma hakkı vardır. Kendisini savunma vazgeçilmez bir haktır. Çünkü savunma olmadan yaşam hakkını kullanma olanağı kalmaz.
Psikolojik savaş aygıtları hızla çalışmaya devam ediyor. Bu da halkın gerçekleri öğrenmesini engelliyor. Bu propaganda aygıtına göre zaten PKK şimdiye kadar çoktan bitmiş. Saflarında çözülme var, sürekli kaçanlar sınırlarda gelip Türk karakollarına teslim oluyorlar. Bütün dengeler tepe takla olmuş, yer gök PKK’ye karşı. Onları bekleyen son ölümdür. Ayrıca her yıl zaten bitecekleri anlatılıp duruluyordu. Eğer bunlar gerçek olsaydı Bahçeli neden İmralı’ya çağrı yapsın? İmralı’ya en son çağrı yapacak kişi Bahçeli’dir. Ama görüldü ki, öldürmeyle, tehditle PKK bitmiyor, gerillanın iradesi kırılmıyor. Son belediye seçimlerinde de görüldüğü gibi Kürt halkı teslim olmuyor. Ortadoğu’da da hızlı gelişmeler yaşandı, bu açıdan Bahçeli çağrı yapmak durumunda kaldı.
CHP’nin sürece aktif katılması gerekir. Kendilerinin Erdoğan bu süreci yeniden seçilmesi için kullanacak kaygıları var. Kaygılarında haksız değiller. Ama gündemi de Erdoğan’ın belirlemesine izin vermemelidirler. Kendileri süreci aktif sahiplenmeli ve çözüm projelerini, yol haritalarını kamuoyuna sunmalıdırlar. Muhalefet partilerinin yaklaşımı olumlu görünüyor ama sürece daha aktif katılmaları ve silahların susturulması için çaba göstermelidirler. Demokratik, sol çevrelerin de sürece öncülük etmeleri gerekir. Böyle olursa demokrasinin önü açılır ve Kürt sorununun barışçı çözümü mümkün olur.