Yeni bir ayrıştırma nesnesi: Diaspora

• Kürtlerin şu anda birlik içinde iradesini ortaya koyma kararlılığı hepsinde şok etkisi yaratmış olmalı, seslerinin tonunu acayip bir şekilde yükseltmiş bulunuyorlar. Niyetleri ortada, biz acaba Kürtleri ve Kürt iradesini nasıl içten ayrıştırabiliriz, bunda nasıl bir oyunla ile içsel bazı fay hatları doğurtabiliriz?

XWEDÊDA DİLXERÎ

Hiç şüphe yok ki Türk devletinin ebedi amaçlarından biri Kürtleri içten parçalamak ve iradelerini alt etmektir. Bunun için geliştirdiği savaş türlerinden biri olan psikolojik savaş ile bunu hedeflemekte ve bunun da her zaman içten alıcıları vardı, bugün de var. Kürtleri Türk kamuoyunun ortasına itekleyip görünmez yapan veya Kürtlerin içinden konuşanlar olmak üzere iki kategoriye ayrılırlar bunlar. Bu günlerde bunlar yine devrede ve Kürtleri birbirlerine karşı kışkırtma görevi açıkça görülüyorlar. Çünkü Kürtlerin şu anda birlik içinde iradesini ortaya koyma kararlılığı hepsinde şok etkisi yaratmış olmalı, seslerinin tonunu acayip bir sekilde yükseltmiş bulunuyorlar. Niyetleri ortada, biz acaba Kürtleri ve Kürt iradesini nasıl içten ayrıştırabiliriz, bunda nasıl bir oyunla ile içsel bazı fay hatları doğurtabiliriz?

Son birkaç ayda Kürt hareketi onlar tarafından, büyük ölçüde siyasi olarak bizzat müttefikleri Erdoğan tarafından, keyfi bir şekilde haritalandı; İmralı var derken, Kandil var derken, Avrupa var derken, aşağıda DEM Parti vs. var derken. Küçük ölçekte ise bunu bu tetikçileri yapmakta. Yaratmak istedikleri fay hatlarını, sosyolojik olarak siyasete karşı canlandırmak adına bunu yaptıkları kesin. Bu kurgu ve gevezeliğe Rojava dağıtılacak diye sevinç taklaları atan içten hatim manevi hamal Mücahit Bilici ya da ilkel cahil Müfit Yüksel gibilerine baktığımızda açıkça görebiliyoruz. Bu beyler Erdoğan'ın çizdiği siyasi haritayı toplumsal ve sosyolojik bağlamında da ona uygun bir şekilde kodlayıp Kürtlerin tarihi ve siyasi haritasına uygulamaya çalışıyorlar. Hiç hasar veya ziyan gözetmeksizin kendilerine göre her şeyi malzemeleştirmekten geri kalmazlar. Kürtlerin bilincini bir şekilde asgari düzeyde hareket ettiren her şey, onlar tarafından bir şekilde hedeflerine ulaşmak için kullanılır.

Ama büyük haritaya uyum sağlamak adına tasarladıkları harita da en az Erdoğan'ın kadar Kürt karşıtlığı içeriyor. Resmi hafızaya her şeyi bulandırmaya, her şeyi bulanıklaştırma görevini üstlenmiş görünüyorlar. Başka yerlerden benimsedikleri çerçeveler ve tarihsel referanslarla çalışıyor, Kürtlerin daha önce hiçbir temasının olmadığı komplo teorilerini savuruyorlar. Erdoğan Kandil’i veya Heseke’yi düşman gösteriyorsa bunların da şimdilik payına düşen “diaspora”. Kendilerine bakılırsa Türkiye'de ve Kürdistan'da tarihsel olsun toplumsal olsun hiç bir sorun yok aslında. Bunu dıştan empoze eden ve dünyaya yayan bu “diaspora” dedikleri kesim. Tabii Türk kamuoyunda “diaspora” denince akla ilk gelen Ermeni Diasporası ve onun Türk siyasi kültüründeki kodlamasıdır. Yüz yıldır Ermeni soykırımında inkar politikası yürüten Türkiye bunun aslında dış güçler güdümlü “diaspora”nın bir tuzağı olduğunu iddia etmekte ve bu şekilde aslında toplumsal iç bir sorun olan Ermeni soykırımını bir hali ile dış politika malzemesi yapmaktadır. Şimdi de konu Kürtler ve bu sefer göğe dış güçlerin güdümünde olan ve Türkiye düşmanlığı ile yaftalanan Ermeni diasporası değil, Kürt diasporası. Kendi kafalarında çizdikleri senaryoya göre, Kürtler aslında hiç bir şart koşmadan Türkiye ile barışmaya daha doğrusu teslim olmaya dünden hazırlar, fakat bunu engelleyen tek odak “diaspora”dır. Suçlu sandalyesine oturduklari diaspora, radikaldir, ütopiktir, bölgedeki realpolitik statükodan uzaktır, batından artık daha çok Türkiyeye ve İslamiyete düşman, kindar, ve hatta bununlada kalmayıp Islam Avrupadaki İslam düşmanı güçlerle işbirliği halindedir.

Aslında bu “diaspora” ile kimi kastettikleri gerçekten muamma. Ama yine de beylere notlarına bir daha göz atmalarını tavsiye ederim. Kürt diasporası diye birşey yok, bu kesinlikle laf kalabalığı. Bahis konusu olabilecek kişi ve kurumlar, Kürdistan'ın her yerinden farklı zamanlarda Avrupa'ya gelmiş veya gelmek zorunda kalanlardır. Bunların büyük çoğunluğunun hâlâ memleketlerinde akrabaları ve arkadaşları var ve anavatanlarına yeni ve geleneksel medya aracılığıyla sürekli temas halindeler. Siyasi ve toplumsal tutumları da bu gerçeği yansıtıyor. Anavatanlarındaki olaylarla ilgili olarak izledikleri amaç ve güdüler olsun verdikleri siyasi ve toplumsal refleksler olsun bu diaspora kavramını dolduracak ne bir kapsama ne içeriğe sahiplerdir. Kürtleri ve Kürdistan’ı ilgilendiren konularda onların istek ve beklentileri ulus-ötesi işlev gören yeni Kürt kamuoyunun bir parçasıdır. Şimdi bunları komplo teorileri çerçevesinde diğerlerinden ayırmaya çalışın, görünüşe göre bu sadece sizin asıl amacınızı gösterir. Böylelikle niyetiniz amelinizden önce kendini göstermiş oluyor. 

Bu kavalcılara ve omurgasız insanlara güvenmemiz ve onların absürd fantazilerine kafa yormamız söz konusu bile olmamalı. Kürdistan’ı işgal altında tutan ve en az yüz yıldır Kürtlere karşı amansız bir savaş politikası yürütenler, şimdi de onlardan canını kurtarmak pahasına kaçmak zorunda kaldıkları yerlerde dahi savaşı geliştirmek istiyorlar. Bu Kürdistan'daki savaşın uzantısı olarak anlaşılmalıdır. Belli ki artık sadece Kürdistan'da yürütülen savaş onlara yetmiyor, bunu Kürt varlığının olduğu her yere götürmek ve yaymak istemektedirler. Kürt diasporasının varlığını iddia edip onları itibarsızlaştırmak, ötekileştirmek bu savaşın temelinde yer alıyor. Sürgün edilmiş politikacılar var, farklı siyasi ve toplumsal yönlerden ağlar ve dernekler var. Hepsi anavatanları ile canlı bir bağ sürdürmektedir. Kürt diasporasi diye bir özneden ya da bir nesneden bahsetmek kesinlikle bir fantazi ürünüdür, henüz kavramsal bir gerceği yoktur. Gerçi burada asil niyetin Kürtleri ve onların iradesini bölmek ve kırmak olduğu kesin, bu diaspora kavramı da bir nevi algı operasyonunu yaratmak adına ortaya atılmıştır. Bu oyuna kim gelecekse ve ne umuyorlarsa artık!