Bir festival güncesi

Forum Haberleri —

32. Uluslararası Kürt Kültür Festivali

32. Uluslararası Kürt Kültür Festivali

  • Kürtler en zor zamanlarından birini yaşıyor olsa da bundan çıkmanın yolunu da biliyorlar. Alandaki onbinlerce genç kadın ve erkeğin haline bakanlar yanılmayacaklardır sanırım. Kürtler mutlaka başaracaklardır. Gelenekselleşen ama yeniliklerini de arayan festivaller gibi. Hiç aşılmayacak, hiç eskimeyecek geleneğe her an yenilikler katarak kazanacaklar mutlaka.

MORDEM ALİŞER

Geleneksel Kürt Kültür Festivali’nin 32’ncisi Frankfurt’ta yapıldı. Günlerdir, hatta haftalardır duyurusu yapılan festival hazırlıkları alanda bulunan katılımcı topluluğun yoğunluğuna bakıldığında belli ki kayda değer olmuştu. Dahası, daha önce tartışılan, geleneksel yanları kadar yenilenmesi, farklı bir biçim ve içerikle planlamalar yapılarak sunulması çabası da gözle görünürdü. Bu nedenle haliyle bazı değişiklikler de yapılmıştı. Platformun önü daha geniş tutulmuş, hemen hemen bütün standlar daha iyi bir düzen içinde ve geniş bir alana bırakılmıştı. Onbinlerin dur durak bilmeyen hareketi, tüm bu geniş alanda gerçekten baş döndürücüydü. Aslında Kürtlerin genel hali de diyebiliriz. Belki de Özgürlük Hareketi’nin ta başından beri oluşturduğu bir hareket tarzı denilebilir. Bu kadar hareket halinde olan bir başka toplum veya topluluk sanırım zor görünür. Belki de yaşamın hareket ile olan diyalektik bağı kurulmuştur, denilebilir. Eğer bir de buna eşlik eden müzik olursa Kürtleri tutanın vay haline!

 

 

Rastak müzik grubu sahne aldığında etrafa dağılanlar yavaş yavaş, bazıları da hızla alana ulaşmaya çalışıyordu. Demek ki piyasalaştırmadan, güncelin sığ, popülist “ezgi”sine katılmadan iyi bir müzik yapılabiliyor ve yapıldığında da kendisini dinletebiliyor. Kürtlerin müzikle olan tarihsel bağının, bu anlarda nasıl da dışa vurduğunu görmek bir başka şey. Bir yerde durun ve böylesi bir müziği dinleyin derim. Eğer duygularınız bütün ayartıcı ses ve duygulara kapatılmış olduğunuz bir an’da ise, bu müziğin nasıl da devindirici bir gücünün olduğunu hemen hissedersiniz. Devrimleri salt askeri-siyasal tablolar olmaktan kurtaran da sanırım budur. Yani sanat.

Festival, sanatın sergilendiği sahnedir aslında. Daha geniş anlamıyla kültürün, kültürel aktivitelerle topluluğun kendisi ile konuşma biçimi de denilebilir. Kürtler ve her yandan dostları kendileri ile konuştular. Müzikle, govendle, yemekle, göz nuru işlemeleriyle, kitaplarıyla… Ve belki de bir kez daha şu söylenebilir: Kürtler halen yazın dünyasına en yakın olan, kitap alan ve okuyan toplum. Son anına kadar kitap standının önü hep kalabalık. Gösteriş olsun diye değil, gerçekten merak ve ilgi var. Bir toplumun direniş, bir toplumun özgür toplumsallığını anlatan yazıların bu kadar rağbet görmesi aslında yazın dünyasına da derinden bir çağrı. İyi işler yapmak yani, nerede olursanız olun.

Platformun hemen karşısındaki görece küçük sahnede davul zurna eşliğinde alacalı, baştan başa harika giyimleriyle bir grup genç kadının sergilediği oyunlar oldukça ilgi çekiciydi. Güzel  olan, kesinlikle özgür olanın ya da özgürlüğe doğru olanın kendisini estetik olarak yansıtmasıdır.

 

 

Bu kadar genç kadın ve erkekler alanın birçok yerinde işte böyle hünerlerini sergiliyor. Türkiye’den gelen konuklar var alanda. Avrupa’nın birçok ülke ve kentlerinden gelenler. Grup grup oturuyor, geziyor, sohbet ediyor, hünerlerini sergileyen toplulukları seyrediyorlar; bir kulakları ise sahnede. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın adı her seslendirildiğinde daha bir dikkat kesiliyorlar. Konuşmacılar kısa tutuyor konuşmalarını. Ortadoğu’nun bitimsiz savaş, devlet ve iktidar anaforunda özgür olmanın işlerini haykırıyorlar. Benim ilgim daha çok ilk andan itibaren sahne önünde veya sahneye yakın yerde duranların vakar hali. İyi olan ve olmayan işlerimizin hem eleştireni hem de onaylayanları bana göre. Onlara sormalıyız aslında. Ve ben de soruyorum.

Orta yaşlarda bir kadın, katmerli güzellik fistanıyla tarif ediyor kendisini; “Halimizde bir bilmediğim bir de bildiğim bir şeyler var” diyor. Nedir, diyorum. “Bir esaret nasıl bu kadar uzun sürebilir” diyor. Ya diğeri, diye soruyorum hemen. “Kürt bundan bir adım bile geri adım atamaz. Atarsak bizi siler süpürürler” diyor.

 

 

Yaşlı, avurtlarına kahır yaslanmış, yaşı altmışı geçkin bir amcaya soruyorum. Gözlerinin içinde kıvılcım yandığına yemin billah edebilirim. Yüreği öyle değilmiş demek ki! Az önce şehit düşen kardeşinin son anlarına dair bir tanıktan dinlediği sözlerin darağacında asılı sanki. Yılların, hatta asırların ağır ve hiç silinmeyen acısını anlamak istiyorum. Kitap alıyor çocuklarına. “İhanet edilmeyecek tek söz varsa o da şehidin son sözüdür” diyor. Onlar da son sözlerinde “Bijî Serok Apo” dediler.

Çocuk oyunlarının gümbürtülü şenliği içinde oynamak bana göre olmadı sanki. Ben de hemen yanıbaşımda duranların ellerini tutup kendimi govende bırakıyorum. Pek beceremediğim govende. Ama gözlerim yine hep hareket halinde olanlarda. Dengbêj sahnesinin araya katılan sözleri platformun kocaman sesine karışıyor. Davul zurnalar da öyle. Belki de program otonomlaştırılarak farklılaştırılmaya çalışılmış diyorum içimden. Dengbêjler, govend grupları… Ana sahne bazı anlarda durabilmeliydi. Ya da birbirinden daha uzak yerlere kurulabilirdi. Alternatif etkinliklerin olması güzel ama bütünleyici olabilmeliydi.

 

 

Küçük, az yüksek sahnede harika danslarıyla genç kadınların ritminde bir toplumun özgür olma arzusunun bu kadar derinden dile gelmesini anlayabilir miyiz acaba? Tutkularıyla dağları delerek umudun savaşını verenlerin sesini duymayı bilenler, bunun bir kültür festivalinden çok daha fazlası olduğunu da bileceklerdir şüphesiz. Dağı da ve hapishaneyi de hiç kasvetli düşünmedi bilenler ve yaşayanlar. Kürtler en zor zamanlarından birini yaşıyor olsa da bundan çıkmanın yoluna da biliyorlar. Alandaki onbinlerce genç kadın ve erkeğin haline bakanlar yanılmayacaklardır sanırım. Kürtler mutlaka başaracaklardır. Gelenekselleşen ama yeniliklerini de arayan festivaller gibi. Hiç aşılmayacak, hiç eskimeyecek geleneğe her an yenilikler katarak kazanacaklar mutlaka.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.