Bugün sesimiz daha gür çıkıyor

Kadın Haberleri —

Nergis Muhammedi - Pexşan Ezîzî

Nergis Muhammedi - Pexşan Ezîzî

  • Evin Cezaevi’ndeki kadın tutsaklar ‘Jin, Jiyan, Azadî’ direnişinin yıldönümü için mesaj gönderdi. 21’inci yüzyıl kadın devriminin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği Jineolojî ile şekilleneceğini belirten gazeteci Pexşan Ezîzî, “‘Jin, Jiyan, Azadî’ felsefesi ölüm değil, yaşam felsefesidir” dedi.
  • Nobel Barış Ödülü sahibi Nergis Muhammedi ise kadınların sesinin daha gür çıktığını söyledi ve ekledi: “‘Jin, Jiyan, Azadî’ hareketi, halkın zalim yönetimine karşı koyma rolünü yeniden tanımladı. Bugün sesimizi daha da gür çıkarıyor, kararlılığımızı güçlendiriyoruz.”

İran rejiminin idam cezasına çarptırdığı gazeteci Pexşan Ezîzî, Rojhilat ve İran’daki “Jin, Jiyan, Azadî” direnişinin ikinci yıldönümü dolayısıyla Evin Cezaevi’nden bir mektup gönderdi.

“Jin, Jiyan, Azadî felsefesi, bir ölüm değil, yaşam felsefesidir” diyen Ezîzî’nin Rojnews’teyayınlanan mektubu şöyle: “Erkeğin toplumsal rolü yeniden tanımlanmalı. Kadın-erkek eşitliği sağlanmadıkça gerçek bir mutluluk ve özgürlük yanılsama olur. Toplumsal cinsiyetçilik iktidarın aracı haline geldi, bu cinsiyetçiliğe karşı ahlaki-politik mücadele şart. 21’inci yüzyıl kadın yüzyılı olacak ve bu devrim içeriğini Abdullah Öcalan’ın kadın bilimi olarak geliştirdiği Jineolojî ile şekillenecek.

Köklü değişim elzemdir

Mevcut sistemlerin reforme edilmesi özgürlüğü sağlamak için yeterli olmayacak. Bu sistemin köklü bir şekilde değiştirilmesi gerekiyor. Kadın devrimi ise bir reform hareketi değil, radikal, teorik ve bilimsel bir eylemdir. Öte yandan kaos ve savaş ortamına rağmen halkların özgürlüğe olan inancı sarsılmadı. Kadınların ortak bir akıl ve dil geliştirmesi ataerkil zihniyet ve merkezi otoriteye karşı güçlü bir direnişi ortaya koyar. Böylece köklü ve kapsamlı değişiklikler mümkün olacak. Bu değişimin formülü ise ‘Jin, Jiyan, Azadî’dir.

Kadının yok sayılması ideolojik bir yaklaşımdır ve buna karşı güçlü bir mücadeleninverilmesi gerekir. Cinsiyetçilik, bilimcilik, dincilik ve milliyetçilik üzerinden kadınlar ve toplum hedef alınıyor. Bu kavramların eleştirisi yapılmadığı sürece kadının doğası ve kimliği tam anlamıyla anlaşılamaz.

‘Jin, Jiyan, Azadî’ felsefesi ölüm değil, yaşam felsefesidir. Jineolojînin hayata geçirildiği bilimsel bir devrimdir. Halkın etrafında toplandığı ve sahiplendiği bu felsefenin saptırılmasına asla izin vermemek gerekir. ‘Jin, Jiyan, Azadî’, devrim şehitlerimizin kanının yerde kalmaması için demokratik aileyi oluşturan, kültürünü koruyan ve devrimci bilince sahip bir toplumu geliştirmemiz gereken bir yoldur.”

* * *

Muhteşem ve güçlü hareket

Nobel Barış Ödülü sahibi Nergis Muhammedi, uluslararası kurumlara aktif eylem çağrısı yaptığını mesajında şunları ifade etti: “Jina Mahsa Amini'nin katledilmesiyle muhteşem ve güçlü ‘Jin, Jiyan, Azadî’ hareketinin üzerinden iki yıl geçti. Bu iki zor ve acı dolu yılda, baskı, ayrımcılık ve tiranlık tarafından işkence görenlerin bedenlerinde yaralar kalmış olsa daönümüzdeki zorlu yola rağmen, hepimiz biliyoruz ki hiçbir şey eskisi gibi değil. İnsanlar inançlarında, yaşamlarında ve toplumda büyük değişimi hissediyor. Bu değişim, henüz İslam Cumhuriyeti rejimini devirmemiş olsa da dini tiranlığın temellerini sarstı.

Kürdistan’dan Huzistan’a

‘Jin, Jiyan, Azadî’ hareketi, halkın rejime olan hayal kırıklığını o kadar görünür hale getirdi ki, bir başkan adayı canlı bir tartışma sırasında, ‘Hangi insanlardan bahsediyoruz? Sandık başına gitmeyen yüzde 60’tan mı’ diyerek İran halkının seçimlere katılmayışını itiraf etmiştir. ‘Jin, Jiyan, Azadî’ hareketi, halkın zalim yönetimine karşı koyma rolünü yeniden tanımladı ve bu teokratik rejime korku salan yeni bir anlayış dayattı. Kürdistan'dan Sistan-Belucistan'a, Tahran'dan Azerbaycan ve Huzistan'a kadar farklı seslere sahip insanlar, tiranlığın temellerine meydan okumak için bir araya geldi. ‘Jin, Jiyan, Azadî’ hareketinin ikinci yıl dönümünde, demokrasi, özgürlük ve eşitliği sağlama ve teokratik despotizmi yenme yolundaki kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz. Bugün sesimizi daha da gür çıkarıyor, kararlılığımızı güçlendiriyoruz.

Uluslararası kurumları ve dünyadaki insanları yalnızca gözlemlemeye değil, aynı zamanda aktif eylemde bulunmaya çağırıyorum. Birleşmiş Milletleri (BM), teokratik ve otoriter hükümetlerin kadınlara yönelik yıkıcı baskı ve ayrımcılığı karşısında sessizliğini ve eylemsizliğini sonlandırmaya, cinsiyet ayrımcılığını suç saymaya çağırıyorum. Kadınların baskı ve ayrımcılığın pençesinden kurtarılması, barışı ve demokrasiyi yönlendiren gücü güçlendirmek elzemdir." TAHRAN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.