DBP büyümeden HEDEP büyümez
- Ankara’daki yasal kongre önce Amed’de temel yol haritası ve yeni yönetimini kararlaştıran DBP’nin konferansında, Kürtlerin statü talebi için Kurdistan ayağı çok güçlü olan mücadelenin öneminin altı çizildi.
- HEDEP Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, “DBP, bizim direnişimiz geleneğimizin köküdür. Kurdistani mücadelemiz büyümeden biz de büyüyemeyiz. DBP ne kadar güçlü olursa HEDEP de o kadar güçlü olur. Hepimizin amacı DBP’yi büyütmektir” dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 12 Kasım’da resmi olarak Ankara’da gerçekleştirmek zorunda kalacağı 6. Olağanüstü Kongre öncesi dün Amed’de “Örgütlü toplumla özgür yaşamı kuralım” şiarıyla konferans adı altında gerçek kongresini gerçekleştirdi.
Coşkunun hakim olduğu konferansta ilk olarak divan üyeleri seçildi. Daha sonra şehitler için saygı duruşunda bulunuldu. Bu sırada binler hep bir ağızdan, “Şehîd namirin” sloganı attı. “Bijî Serok Apo” ve “Bê serok jiyan nabe” sloganlarının sık sık atıldığı konferans, DBP’nin mücadele hattını konu alan sinevizyon gösterimiyle devam etti.
Divan üyelerinden HEDEP Êlih Milletvekilli Mehmet Rüştü Tiryaki, Kürt halkının özgürlüğünün Arap, Türk, Fars ve tüm Ortadoğu’da yaşayan halkların özgürlüğü olduğunu belirterek, “Kürt halkı kararını verdi. Bu yüzyıl, Kürtlerin yüzyılı olacaktır. Biz hazırız, halkımız da hazır” dedi. HEDEP Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eşsözcüsü Cemile Turhallı Balsak, konferansa Kurdistani renklerin damgasını vurduğuna işaret ederek, “Kurdistan’ın bu sesini sizler ortaya çıkardınız. Hepinize çok teşekkür ediyoruz” diye seslendi.
Kurdistan özgürleşene kadar
Daha sonra ilk sözü Eşbaşkan Saliha Aydeniz aldı. Aydeniz, Kürt mücadelesinin öncülerinin isimlerini tek tek sıralayarak, katılımcıları selamladı. Aydeniz, salondaki coşkulaya işaret ederek, "Bilsinler ki; bu sahiplenme, mücadeleyi ve özgürlüğü sahiplenmedir. Kürt halkını boğmak isteyenler bilsinler ki; Kürt halkı 100 yıldır durmadı, bundan sonra da özgürlüğünü sağlayana kadar durmayacak. Kurdistan’ın özgürlüğü ve birliği sağlanana kadar Kürt halkının partisi mücadele içinde olacaktır” dedi. Aydeniz, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü için başlatılan kampanyalara işaret ederek, "Tecrit kırılıp Abdullah Öcalan özgürleşene kadar her gün her yerde direneceğiz. Biliyoruz ki Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü, halkların, kadınların, Ortadoğu’nun özgürlüğüdür. Ya özgürlük ya özgürlük” diye konuştu.
Demokratik anayasa ısrarı
Aydeniz’den sonra konuşan Eşbaşkan Keskin Bayındır da halkların kimlik ve statüsü tanınmayana kadar Ortadoğu'daki akan kanın durmayacağını belirterek, Kürtlere statü çağrısını yineledi ve “Çözüm, Kurdistan'a özgürlük, Ortadoğu'da ise demokrasiyle mümkündür" dedi. Kürt sorununun çözümünün gelişmesi halinde tüm Ortadoğu'da barışın hakim olabileceğini söyleyen Bayındır, şunları söyledi: "Türkiye, Kürtleri statüsüz bırakmak için Kurdistan coğrafyasını savaş alanına çevirdi. Türkiye, katliam ve asimilasyon politikaları yürüttü. Çöktürme Planı'nı devreye soktu. Kurdistan coğrafyasını talan etti. Dilini yasakladı. Kimliğini inkar etti. Kürtler ise buna karşı boyun eğmedi. Tarihi bir direniş ortaya koydu. İkinci yüzyılda demokratik bir anayasa ısrarımızı sürdürüyoruz. Kürtlerin siyasi hakları demokratik anayasa ile güvence altına alınmalı. Ana dilde eğitim kırmızı çizgimizdir."
Abdullah Öcalan çözüm gücüdür
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Ortadoğu coğrafyasındaki tüm sorunlara dair çözüm önerilerine değinen Bayındır, “Sayın Abdullah Öcalan çözüm gücüdür. Sayın Öcalan'ın bu rolü göz önünde bulundurulmazsa Ortadoğu'daki krizler derinleşecek. Bugün Sayın Öcalan şahsında bütün toplum tecrit atlında ve nefessiz bırakılmak isteniyor. Kürt sorununun çözümü ve demokratik tartışmalar için bugün önümüzde tek yol ve çözüm var; Demokratik Anayasa, çözüm de Sayın Öcalan'dır" şeklinde konuştu.
Kürtlerin yüzyılı olacak
Tecrit ve Kürt sorununun derinleşmesinin sebeplerinden birinin de Kürtlerin parçalı olmasından kaynaklandığını dile getiren Bayındır, şöyle devam etti: “DBP’nin temel görevi toplumu örgütlemektir. Ulusal birliği sağlamaktır. Kürt halkının geleceğini tehlikeye atan iş birlikçilere karşı tavrımız net olmalıdır. Toplumsal sorunların çözümünün adı DBP'dir. Kesinlikle bir çözüm bulacağız. Bireylerimiz, partilerimiz ve örgütlü toplumumuzla var olacağız. Bu yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacak. Kürt halkını, özgürlük ve başarı yolculuğunda hiçbir güç durduramayacaktır. Artık Kurdistan'da büyük başarının, kadınların ve halkın özgürlüğünün zamanıdır. Artık özgürlük zamanıdır."
DBP’nin tarihi rolü var
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları’ndan sonra Kürtçe konuşan HEDEP Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, şunları dile getirdi: “DBP, bizim direnişimiz geleneğimizin köküdür. DBP fikriyatında birçok şehidin emeği vardır. Onların emeğine layık olmamız gerekiyor. Bizim Kurdistani mücadelemiz büyümeden biz de büyüyemeyiz. DBP ne kadar güçlü olursa HEDEP de o kadar güçlü olur. Halkın öncülüğü için DBP’nin tarihi bir rolü vardır. Hepimizin amacı DBP’yi büyütmektir.
Kürtlerin özgürleşmesine bağlı
Kürt halkı, 100 yıldır, asimilasyon politikaları ve faşizme karşı direniyor. Varlık ve yokluk mücadelesi veriyor. Ortadoğu’da Kürt sorunu çözülmeden hiçbir sorun çözülmez. Kürtler özgürleşmeden kimse özgürleşmez. Kürtler üzerinde baskı ve zulüm devam ettikçe hiçbir devlet huzur bulmaz. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kalkmadan, toplumun üzerindeki karanlık ve tecrit de kalkmaz. Sadece tecridi kaldırmak yetmez sayın Öcalan’ı özgürleştirmeliyiz.
En büyük ihtiyaç ulusal birlik
En büyük ihtiyacımız ulusal birliktir. Kürt halkı her yerde saldırı altındadır, saldırılar varlığımıza yöneliktir. Kürt güçleri toplanmalı ve Kürt halkının varlığına yönelik saldırılara karşı bir araya gelmelidir. Bunun içinde ideolojik mücadelemizi güçlendirmemiz gerekir. Bunun içinde DBP’nin rolü önemlidir. İmha ve asimilasyona karşı paradigmamızı sonuna kadar savunacağız. Kürt halkı statüsünü kazanana kadar mücadelemizi büyüteceğiz." ANKARA
*****
Bayındır ve Uçar’a görev
DBP konferansında, 12 Kasım’da Ankara’da gerçekleştirecek 6. Olağanüstü Kongre’de yapılacak seçimler için önerilen isimler açıklandı. Bir süre önce ismi Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) olarak değiştirilen Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) EşSözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar ile mevcut başkan Keskin Bayındır, yeni Eşbaşkanlık görevine önerildi. Divan tarafından sahneye çağrılan Bayındır ve Uçar, konferansa katılanları selamladı.
*****
Özgürlük Yürüyüşü 18 Kasım’da
DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, 18 Kasım’da Gemlik’e “Özgürlük Yürüyüşü” düzenleneceğini duyurdu.
DBP’nin dünkü konferansında konuşan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, “Kürtler yoktur, varsa da Türklere hizmet için vardır" diyen zihniyetin “Çöktürme Planı” ile devam ettirildiğini belirterek, Kürtlerin iradesiz ve statüsüz bırakılmak istendiğini kaydetti. Tüm saldırıların da bu amaçla yapıldığını kaydeden Öztürk, "10 yıl önce 'bitireceğiz' dediler, ancak bitiremediler. Bu salon da size bunun mesajını veriyor. Biz onurlu bir yaşam istiyoruz. Özgürlük istiyoruz" diye konuştu.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecride tepki gösteren Öztürk, "Sayın Öcalan üzerindeki ağır tecrit, demokrasi, eşit yaşam ve özgürlüğe karşıdır. Bu nedenle 18 Kasım’da Gemlik'e 'Özgürlük Yürüyüşü' başlatacağız. Barış, demokrasi ve özgürlük isteyenler bu yürüyüşte yer almalı" dedi.
*****
Örgütlenme seferberliği
DBP’nin binlerce kişinin katılımıyla yapılan coşkulu konferansında açıklanan tutum belgesinde DBP’nin temel ilkeleriyle politik vizyonu paylaşılırken örgütlen seferberliğinin başlaştılacağı vurgulandı.
Kürtçe ve Türkçe hazırlanan “Örgütlü Toplumla Özgür Yaşamı Kuralım Konferansı Tutum Belgesi"nde, partinin önümüzdeki dönem mücadele hattına dair yol haritası yer aldı. Metinde bazı bölümler özetle şöyle:
Konferansımız, ‘İdeolojik Mücadele’, ‘Eğitim ve Aydınlanma’, ‘Örgütlenme ve İnşa’ ile demokratik eylem hattının geliştirilmesi ekseninde mücadelenin büyütülmesi ve bu temelde Kürt halkının kimlik ve statü talebinin ‘Örgütlü Toplumla Özgür Yaşamı Kuralım’ şiarıyla yükseltilmesini kararlaştırmıştır. Konferansımız, bu gündemler bağlamında önümüzdeki dönemin yol haritasını belirlemiş, mücadele hattını netleştirmiştir. Milliyetçilik, dincilik, mezhepçilik ve kadın düşmanlığı üzerinden halkları zehirleyerek birbirine kırdırtan işgalci, sömürücü, katliamcı sistem ve aparatı ulus devletçiliğe karşı yegâne çözüm demokratik, ekolojik, kadın, özgürlükçü, paradigma ile tüm farklılıkların eşitliği temelinde bir arada yaşamını sağlayacak olan demokratik ulus, demokratik özerklik ve demokratik konfederal sistemin inşasıdır. Konferansımız, ‘Demokratik, ekolojik, kadın, özgürlükçü paradigma’ mücadelesini yükseltme ve tüm halkları bu direnişe katma kararlığını vurgulamıştır.
Kürt halkının statüsü meselesi
Dört ulus devlet arasında paylaşılan Kurdistan meselesi, bölgesel mahiyet taşıyan Kürt halkının statü meselesidir. Sadece bir ulus devletin sınırları içine hapsedilerek değerlendirilemez. Kurdistan meselesi Ortadoğu kördüğümünün anahtarıdır ve aynı zamanda çözümü de kaos ve kriz yaratan bu kördüğümün çözülmesi anlamına gelir. Faşizmin toplum kırım, kültür kırım ve kadın kırım politikalarına karşı, halkımızın destansı mücadelesi büyük bedeller pahasına da olsa her alanda devam etmektedir. Dışarıda öncü parti, içeride binlerce siyasi tutsak, alanlarda milyonların mücadele ve direnişi kesintisiz sürmektedir. Saldırıların düzeyi ve bedelin büyüklüğü ne olursa olsun özgür yaşamda ısrar ediyor, toprağını, dilini, kimliğini, kültürünü ve değerlerini sahiplenerek mücadele yürütüyor. Konferansımız, Kürt halkının devredilemez hakkı olan statü talebi gerçekleşinceye kadar büyüyerek sürdürülme kararlığını teyit etmiştir.
Yegane muhatap
Sayın Abdullah Öcalan Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesinin politik, toplamsal temsiliyeti ve iradesi olduğu kadar; insanlığın sorunlarına çözüm üreten ideolojik ve tarihsel bir önderliktir. Kürt meselesinin diyalog ve müzakereyle çözülmesinde yegâne muhataptır. Konferansımız, Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanana kadar mücadele ve direnişin yükseltilmesini öncelikli gündem olarak belirlemiştir.
Ulusal birlik
Varlık ve yokluk mücadelesinin verileceği önümüzdeki süreçte Kürt ulusal birliğinin kurulması, statünün garanti edilmesi, varlığın korunması ve özgürlüğün sağlanması anlamına gelmektedir. Konferansımız, önümüzdeki dönemde ulusal birliğin aciliyeti ve mahiyetini vurgulamış, ulusal birliğin en geniş anlamda sağlanması için mücadele etmeyi öncelikli görev olarak önüne koymuştur.
Öz örgütlülük
Konferansımız, kültürel soykırım, ekolojik kıyım ve toplum kırıma karşı halkımızın öz örgütlülüğünün geliştirmesi, uyuşturucu ve fuhuş ağlarına karşı her mahalle ve sokakta örgütlenerek, mücadele ve direnişi geliştirmeyi bir görev olarak önüne koymuştur.
Öz yönetim
Konferansımız, bir sömürgecilik ve kölelik dayatması olan kayyum uygulamalarına karşı statü, kendini yönetme, seçme ve seçilme hakları başta olmak üzere tüm kazanımlarını korumayı ulusal bir görev olarak değerlendirmiştir.
İdeolojik mücadele
Konferansımız, varlığını Kürt halkının yokluğu üzerine kuran resmi ideolojinin ve bekçisi iş birlikçi kesimler tarafından farklı kılık ve söylemlerle yürütülen ideolojik saldırılara karşı halkımızın tarihsel, toplumsal ve kültürel değerlerini her şartta geliştiren ve savunan ideolojik mücadele ve zihniyet devrimi kesintisiz bir şekilde yürütülecektir.
Aydınlanma seferberliği
Konferansımız, parti okulumuz, parti örgütlerimiz ve üyelerimizin bu süreçte bir aydınlanma neferi olarak çalışması, her mahalleye, her sokağa, her eve ulaşarak aydınlanma seferberliğimizi en kapsamlı şekilde yürütülmesini temel bir görev olarak ifade etmiştir.
Örgütlenme seferberliği
Örgütlenme çalışmalarımızı kentlerden ilçelere, mahallelerden sokaklara ve köylere kadar yürüteceğiz. Konferansımız, parti örgütlerimiz ile katılım sağlayan binlerce üyemizin önüne görev olarak koymuş; her bir yurtseverimize önümüzdeki dönemde yürüteceğimiz örgütlenme seferberliğine katılım çağrısı yapmıştır.
Kadın örgütlenmesi
Elit, sınıfsal, dar yaklaşımlardan ziyade kadın kurtuluş ideolojimizi derinleştirmeli, paradigmamızı toplumsallaştırmalı, halkın demokratik örgütlenmesini güçlendirmeliyiz. Toplumun sosyolojisine göre politika belirlemeli, kadın gerçekliğini örgütlemeli, toplumu özgürleştirme arayışımızı büyütmeliyiz. ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganımız sadece kadınların değil, bütün toplumsal mücadelenin sloganı haline gelmesi toplum-kadın bağının hakikatini açığa çıkarmak için konferansımızda ‘Jin, jiyanê rexistin dike’ diyoruz. Sistemimizi yaşamın her alanında hayata geçirme, kadın örgütlülüğünü geliştirme ve örgütlenmemizi daha etkili kılma, kadın özgürlük çizgisi temelinde eğitim ve akademi faaliyetlerine ağırlık verme, erkek egemen zihniyetin iç ve dış saldırılarına karşı mücadeleyi büyütme kararlılık ve ısrarımız olacaktır.
Gençliğin öncü görevi
Konferansımız, mücadelenin ve geleceğin öncüsü olan gençlik çalışmalarının önemine vurgu yapmış; siyasetteki öncülük rolünü oynaması için gençlik örgütlemesi geliştirmeyi temel gündem olarak belirlemiştir.