Dayılarının izinde bir savaşçı: Siyabend
Dosya Haberleri —
- Gerilla dayılarının hikayeleriyle büyüyen Siyabend, hayalini gerçekleştirmek için Kobanî direnişine katıldı. Ailesine “düğüne gidiyorum” diyerek ayrıldı, Rojava’da halkının özgürlüğü için şehit düştü.
- Ailesine şehadet haberi 10 yıl sonra ulaştı. Kız kardeşi Dilek, “Şehadet haberiyle hem ağladım hem de gururlandım. O halkı için onurlu bir mücadele verdi. Bize düşen mirasına sahip çıkmak” dedi.
- Siyabend’in dayısı Mehmet Zeki Balcı özgürlük hareketine ilk katılanlardan, 91’de şehit düştü. Dayısı Kasım Balcı ise 94 yılında katıldı. Diğer dayısı Erol Balcı ise kısa bir süre önce cezaevinden tahliye oldu.
ARAT ARARAT
Şehitler hakkında haber yapmak, onlar için söylenenleri dinlemek, anılarını yazmak bir gazeteci olarak beni duyguların çok ötesine götürüyor. Zorlanıyorum. Çünkü halkımın en dirençli, en kararlı, en güzel insanları onlar. Ne desem yetmiyor. Ne söylesem onlara layık olmuyor. İsimlerinin, direnişlerinin tarih sayfalarında yer alması için onları anlatmaya çabalayabiliyoruz yalnızca. Siyabend Agirî (Mahmut Sosa) sözünü ettiğim ölümsüz devrimcilerden sadece biri.
Siyabend, 1993’te Agirî’nin Tutak ilçesine bağlı Kanî köyünde doğar. Gerilla dayılarının hikayeleri ile büyür. Sistemin asimilasyon merkezleri olan okulları reddederek yönünü metropollere verir. Oradan da devrim türküleri eşliğinde kendi deyimiyle “Halaya katılmaya gidiyorum” der ve Temmuz 2014’te YPG saflarına katılır. Şiddetli çatışmaların yaşandığı bu süreçte, sadece iki ay sonra 29 Eylül 2014’te Serêkanîye’de şehit düşer. Siyabend Agirî’nin ailesi ancak 10 yıl aradan sonra şehadet haberini alır. Avrupa’da yaşayan kardeşleri, amcası ve kuzenleri başsağlığı mesajlarını kabul etmek hem de şehit Siyabend şahsında devrim şehitlerini anmak amacıyla Bielefeld Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nde geçtiğimiz haftalarda bir araya geldi. Anma programının ardından Siyabend Agirî’yi yakınlarından dinledim.
İkiz gibiydik
Dilek Sosa, Siyabend’in kız kardeşi, siyasi nedenlerle iki yıldır ülkesini terk edip Almanya’ya iltica etmek zorunda kalmış. Kardeşi Siyabend’e ulaşmak için çok çaba harcamış. Yakasına kardeşinin fotoğrafını iliştirmiş. Sarı, kırmızı, yeşil el yapımı bir çanta asmış omuzuna. Gururlu bir şekilde oturdu karşıma. Hem konuşturmak hem de konuşmak zordur böylesi anlarda. Nereden ve nasıl başlayacağını bilemez insan. Ama bir yerden başlamak gerekiyordu ve ''Bana Siyabend’i anlatır mısın'' diye sordum o da anlatma başladı: “Aramızda 1,5 yaş farkı vardı. İkiz gibiydik. Zaten kimlikte de ikiz yazdırmışlar. Biz Ağrı’nın Tutak ilçesine bağlı Kanî Köyü’nde büyüdük. Liseye gidene kadar köyden çıkmamıştık. Siyabend liseyi okumak için yatılı okula gitmişti ama okulu hiç sevmezdi. Hep ‘Ben bu sistemin okullarına karşıyım. Hiç sevmiyorum. Gitmek istemiyorum’ derdi. Fakat babam zorla gönderirdi.”
'Dayılarım gibi gerilla olacağım'
Konuşurken Siyabend’i gözlerinin önünde hayal ettiğini hissedebiliyordum. Gülümseyerek karşıya bakıyor, Siyabend’in adı geçtikçe gözleri parlıyor. Annelerinden dinledikleri hikayelerle yüreklerine özgürlük aşkının tohumlarının ekildiğini anlatıyor: “Biz küçükken annemiz bizi etrafına toplardı. Bize gerilla dayılarımızdan bahsederdi. Biz, annemizin dayılarımızın hakkında anlattığı hikayelerle büyüdük.”
Siyabend ile çocukluk anılarını anlatmaya devam ediyor Dilek: “Dağda kuzu otlatmaya giderdik Siyabend’le. Hep derdi ‘Ben de büyüdüğümde evimi dayım gibi dağlarda yapacağım. Dayılarım gibi gerilla olacağım.’ Gerilla nedir bilmezdik, görmemiştik ama hep dayılarımız gibi olmayı hayal ederdi Siyabend. 2009’da okulu bırakıp İstanbul’a gitti. Orada gençlik çalışmalarına katıldı. İstanbul’dayken birkaç kez gerillaya gitmek istemişti fakat annemizi üzmemek için hep ertelemişti, ta ki 2014 Kobanî direnişine kadar…”
Annemin elini öptü ve gitti…
Susturmak olmaz yüreği dolmuş insanları. En güzeli dinlemektir, ben de öyle yapıyordum. Dilek, kardeşi Siyabend’in Rojava’ya gidiş hikayesini anlatıyor: “Siyabend, Kobanî direnişi sürerken kararını vermişti ve vedalaşmak için köye gelmişti. Annemin elini öptü ve anneme 'Anne ben gidiyorum uzun süre dönmeyeceğim' dedi. Annem, 'Nereye gidiyorsun' diye sorduğundaysa ‘Düğüne gidiyorum. Bir arkadaşımın düğünü var oraya gideceğim ama biraz geç geleceğim. Beni beklemeyin’ demişti. Sonra da gitti. Hep özlemini duyduğu partiye katıldı. Kobanî, Efrîn, Serêkaniyê alanlarında kaldı. Savaş alanından birkaç kez bizi aradı. Annemle de konuştu. Annem orada olduğuna inanmıyordu. Daha sonraları fotoğrafları, videoları görünce inandı.”
Aranızda gerçek gerilla var mı?
Siyabend, Rojava’ya geçtikten 15 gün sonra ailesini arar. Ailesine, “Ben Kobanî’deyim. Beni aramayın. Gidip devlete oğlumuz kayıp falan demeyin. DAİŞ halkımızı katlediyor, kadınları kaçırıyor, tecavüz ediyor. Ben halkımızı savunmak için Kobanî’ye geldim” der. Dilek, “Biz 13 kardeştik, o hepimizden farklıydı. Düşünce yapısı, arkadaşlık ilişkileri, kardeşleriyle olan ilişkileri…” demesinin ardından gülümseyerek hatırladığı bir diğer anısını anlatmaya başlıyor: “Bir gün savaş alanında YPG’li arkadaşlarla üzerlerinde tam teçhizatlı gerilla kıyafetleriyle sohbet ederken ‘Aranızda gerçek gerilla var mı’ diye soruyor. Arkadaşları gülüşerek ‘Hevalê Siyabend hepimiz gerillayız’ demişler.”
Bize düşen mirasına sahip çıkmak
Dilek, abisi Siyabend’in şehadetinden bahsettiğinde kendisini tutamayarak ağlasa da “Başımız dik” diyor ve ekliyor:“Rojava’da olduğunu ve yaşadığını biliyorduk. Sürekli soruyor ama bir türlü ulaşamıyorduk. Şehadet haberini aldığım an kendimi tutamadım ve ağladım. Sonrasında…Sonrasında nasıl söylesem. Sevindim, gururlandım. Adeta mutlu oldum. Çünkü Siyabend çocukluğundan beri arzuladığı, hayalini kurduğu mücadelesi sonucu tıpkı dayısı gibi, binlerce yoldaşı gibi Kürdistan için şehit düşmüştü. Başımız dik. Bize düşen onun bıraktığı mirasa sahip çıkmak.”
Şehitlerimiz bizim onurumuz
Dilek ile konuşmamız ardından Siyabend’in amcası, kardeşi ve amcasının oğlu ile ayakta sohbete başladık. “Aranızda Siyabend’i en son hanginiz görmüştü” diye sordum. Amca Şebap Sosa ilk söze başlayan oldu: “Siyabend katılmadan önce İstanbul’da beraberdik. Partiye katılmak hep gönlündeydi. DAİŞ saldırıları başladığında çok öfkelenmişti. ‘DAİŞ ülkemizi işgal etmiş, halkımızı katlediyor’ diyordu. Gündeminde hep bu vahşete dur demek için katılma isteği vardı. İsteğini de yerine getirdi. Halkını o vahşetlerden korumak icin katılım yaptı. Bugüne kadar kendisinden haberim yoktu. 10 yıl sonra şehit düştüğünü öğrendik.”
Şebap Sosa masanın üzerinde etrafı mum ışıkları ile aydınlatılmış şehit resimlerine bakarak “Şehitlerimiz bizim için onurdur. Bize düşen şehitlerimize sahip çıkmaktır. Onların mücadelesini büyütmektir” diyor.
Mezarı Suruç’ta yoldaşlarıyla
Amcasıyla konuşurken yanıbaşımda duran genç ise şehit Siyabend’in kardeşi Muhammed Sosa’ydı. Konuşmama fırsat vermeden Siyabend’i anlatmaya başlıyor: “Siyabend gittiği gün yanındaydım. İstanbul’daydık. Yanıma geldi, sohbet ettik. Kalkıp giderken ciddi bir şekilde ‘Ben gidiyorum’ dedi. Ben anlamıştım ama yine de sordum, ‘Düğüne gidiyorum. Halay var halaya katılmaya gidiyorum’ dedi ve gitti. Bir daha da kendisini görmedim. Demek ki vedalaşmaya gelmişti.”
Baskılar nedeniyle kardeşi Dilek ile birlikte Avrupa’ya gelmek zorunda kaldıklarını belirten Muhammed, “Daha birkaç gün önce, Eylül 2014’te şehit düştüğünü öğrendik. Mezarı Suruç’ta. Ailemize haber verdik, gittiler mezarını ziyaret ettiler. Mezarı Ağrı’ya taşımadılar, Suruç’ta arkadaşlarının yanında kalmasına karar verdiler” diyor.
Zulümü asla kabul etmezdi
Sol yanımda ise bastonla ayakta durmaya çalışan amcasının oğlu Saim Sosa vardı. Saim Sosa anmaya katılmak için Hollanda’dan gelmiş. O da İstanbul’da Siyabend ile kalanlardan. Siyabend’i şöyle anlatıyor: “Çok iyi bir insandı. Kalbinde kötülük yoktu. Kimseye düşmanlık yapmazdı. Sürekli dilinde Kürdistan vardı. Yaşanan zulümleri kabul etmezdi. Fakat kimsenin aklına gelmezdi ki partiye katılacak. Kimi kayboldu diyordu, kimi YPG’ye katılmış, kimi ise uzak yerlere gitmiş diyordu. Kendisi ile ilişkimiz kesilmişti.”
* * *
Direniş ailede gelenek
Siyabend’in kız kardeşi Dilek: “Annemiz dirençli bir kadındır. Ailesinde çok şehit var. Bir kardeşi şehit, bir kardeşi gerillada, bir kardeşi de uzun yıllar zindanda kalmış… Kardeşi Mehmet Zeki Balcı partiye ilk katılanlardanmış. 91’de şehit olduğu söylenmiş ama cenazesi nerede bilinmiyor. Annemin söylediğine göre Gabar’da şehit düşmüş. Diğer kardeşi Kasım Balcı, 94 yılında katılmış. Partideki adı Serhat Gabar. Ondan da bir haber yok, ama şehit olduğuna dair de bir haber gelmemiş şu ana kadar. Bir diğer kardeşi Erol Balcı 2016 yılında tutuklanmıştı, kısa bir süre önce Silivri Cezaevi’nden tahliye oldu. Ben küçükken de tutuklanmıştı. Annem İzmir’e görüşüne giderdi. 13 yaşından beri partiyle, uzun yıllar cezaevinde kaldı, şu anda yüzde 90 görme engelli.”