Ekoloji, sistemin kıskacında
Toplum/Yaşam Haberleri —
- Akbelen’deki kıyımla Dêrsim'de, Şirnex’te ve Amed’de yaşananların aynı akılın pratiği olduğunu söyleyen Ekoloji Birliği önceki dönem sözcüsü Güner Yanlıç, ekoloji mücadelesinin önündeki engelleri anlattı:
- “Dayanışma ağlarının bireysellikten kurtulamaması, sorunların romantize edilmesi ve egemen anlayışın etkin olması… Sistem, fon ve desteklerle yeşil yüzlü kurumlar oluşturarak mücadeleleri kontrol altında almaya çalışıyor.”
HAVAR DERYA
Ekoloji Birliği, 11 Mayıs’ta Amed’de ekolojik tahribat gündemiyle bir konferans düzenledi. 86 ekoloji örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu Ekoloji Birliği, 2018 yılında kuruldu. Ekoloji Birliği önceki dönem sözcüsü ve yazar Güner Yanlıç, Akbelen’i savunmak ile Goderne Vadisi'ni savunmak arasında bir fark olmadığına, talan ve tahribatlara karşı alınacak tutum ve mücadele yöntemlerinin aynı olması gerektiğine işaret ederek, “Bütüncül saldırılara karşı direnişin de bütüncül olması gerekli” dedi. Ekoloji mücadelesinin kapitalist sistemin desteklediği yeşil yüzlü kurumlar, bireysel çabalar ve sorunların romantize edilmesiyle çözülemeceğinin altını çizen Yanlıç, “Ekoloji mücadelesi politiktir çünkü yaşamın kendisi politiktir” sözleriyle yaşama dair her şeyin ekolojinin çalışma alanı olduğunu belirtti.
Amed’deki konferansta iktidarın yürüttüğü ekolojik tahribat ve yeni dönem mücadele hattı başlıklarıyla tartışılmalar yürütüldü. Ekoloji Birliği'nin önceki dönem sözcüsü ve yazar Güner Yanlıç, konferansı, birliklerinin çalışma perspektifini ve gelecek planlarını gazetemize değerlendirdi.
İlk olarak kuruluşunuzla başlayalım. Ekoloji Birliği ne zaman hangi hedefler doğrultusunda kuruldu?
İnsanın insana, insanın doğaya olan her türlü tahakkümünü, hiyerarşi ve bürokrasiyi reddeden, on binlerce yıl insan ve doğanın birlikte, barışık ve dayanışmacı bir düzen sürdürdüğü bilinciyle demokratik sosyalizm temelli bir yaşam kurmak asıl amacımız. Ülkede, ekoloji mücadelesi yürüten örgütler olarak, birlikte hareket etmenin mücadeleye güç katacağına olan inancımızla; 11-12 Kasım 2017’de Bergama’da bir araya geldik. Sonrasında 24-25 Mart 2018’de Eskişehir’de 86 ekoloji örgütü olarak birliğimizi kurduk. Karar alma organımız, meclis ve meclisin aldığı kararları yaşama geçiren yürütme kurulumuz bulunuyor. Yürütme kurulumuzu kendini öneren örgütlerden oluşturuyoruz. Ekoloji Birliği’nin temel ilkesi demokrasiyi tabana yaymak ve kadın özgürlükçü bir çizgide yürütmek. Eşit temsiliyet, merkezileşme sorununa karşı süre sınırı ve yılda bir seçilen eş sözcülükle çalışmalarımızı yürütüyoruz.
AKP-MHP iktidarının son 20 yılında inşaatlar, barajlar ve maden işletmeleriyle büyük ekolojik tahribatlar meydana geldi. Bunun önüne nasıl geçilir?
AKP-MHP iktidarı son yüzyılda sermaye yanlısı, sömürüye ön açan, kamulaştırma adı altında sermayeye alan tanıyan bir yol izledi. Doğa ve emek sömürüsü için yasaları delik deşik etti; kanun tanımayan sermayeyi görmezden geldi. Elbette Ekoloji Birliği olarak yaşanan tahribatları sadece iktidar karşıtlığıyla tanımlamamız eksik olacaktır. Kapitalist sistemin yerel ayaklarına hizmet edenler devletlerdir. İktidarlar değişse de sistem değişmediği müddetçe kırımlar bitmeyecektir. Bu nedenle sistemin değişmesi gerekmektedir.
Ekoloji Birliği olarak Amed'de gerçekleştirdiğiniz toplantı sonucunda nasıl bir mücadele hattı belirlediniz? Hedefleriniz neler?
Amed yerelinde yaşanan ekokırımların tüm bölgeyi kapsadığını, iktidarın politikalarını gerçekleştirmek adına farklı toplumsal kabul yollarına başvurduğunu, Akbelen’de yaşanan ağaç kıyımı ile Dersim’de, Şırnak’ta ve Amed’de yaşananların aynı akılın pratiği olduğunu gördük. Birinde aşırı kâr, diğerinde endüstriyalizm, kiminde ise tekçi ulus devlet inşa etmenin hedeflendiği açığa çıktı. Buradan hareketle bütüncül saldırılara karşı direnişin de bütüncül olması gerektiği görülüyor. Akbelen’i savunmak ile Goderne Vadisi'ni savunmak arasında bir fark olmadığı, talan ve tahribatlara karşı alınacak tutum ve mücadele yöntemlerinin aynı olması gerektiği belirlendi.
Akbelen ve İkizköy'deki direniş ile Kurdistan’daki direniş arasında mücadele ve görünürlük açısından nasıl bir fark var?
Koronavirüs pandemisi sonrası ilk meclis toplantımızı geçen yıl mayıs ayında Akbelen’de yaptık. Nedeni ise Akbelen’deki kırıma karşı İkizköy’ün başlattığı çadır nöbetine destek vermekti. Bu yıl ise birlik olma ruhuna uyacağını düşünerek; baraj, HES, yanlış kentleşme, ağaç kesimi ve orman yangınları yaşanan Amed’de yapma kararı aldık. Temel amaç, sistemin yerelden küresele saldırılarına karşı yerelden evrensel bir direniş hattının örülmesidir. Bunun en önemli nedeni ise Lozan'la başlayıp günümüze gelen yüzyıllık ulus devlet politikalarıdır. Bu politikalar kırımlarla dolu olup; güvenlikçi, tek dil, tek din, tek ırk esaslıdır. Devlet kendini gerçekleştirmek adına yaptığı tüm kırımların üstünü örtmek için özellikle 90’lardan bu güne kadar Kürt'ü ve doğasını kriminalize etmiştir. Kürt coğrafyasında yaşayan tüm canlılar ve varlıklar terörize edilmiş ve ülkenin diğer tarafında Kürt'ün ağacı, sincabı, keçisi, insanı yok edilecek bir varlık gibi ifade edilmiştir. Bu politika, katliamlara sessiz kalınmasına sebep olmuş; karşı çıkışların önüne geçilip toplumsal kabuller sağlamıştır. Nihayetinde yüzyıldır yapılan tüm kıyım, kırım, talan, tahribatlara karşı kör, sağır, dilsiz kalınmıştır. Bizler, dipsiz ve sessiz karanlığa son verecek çığlık ve dayanışma ağıyız.
Peki ekolojik tahribatla mücadelede toplumun rolü nedir? Toplumun ekolojik bilinci nasıl arttırılabilir? Ekoloji Birliği olarak toplumla işbirliği yapma stratejiniz nasıl şekillenecek?
Ekoloji mücadelesinin önünde birkaç engel var. Birlik ve dayanışma ağlarının bireysellikten kurtulamaması, sorunların romantize edilmesi ve egemen anlayışın etkin olması bu engellerden birkaçı. Sistem, fon ve desteklerle yeşil yüzlü kurumlar oluşturarak mücadeleleri kontrol altında almaya çalışıyor. Kendilerini gizlemek adına farklı gündemler oluşturarak, suçu ve suçluyu farklı gösterecek çalışmalar yapıyorlar. Kimi yerde suçlu olarak insanı öne çıkararak hedef şaşırtmaya çalışırken kimi yerde insan ve doğayı meta olarak tanımlayıp, kaynak olarak görüp ve bu kaynakların tükenmesi tehlikesine karşı sürdürülebilirlik kavramını kullanarak sömürüyü önceliklendiriyorlar. Bizler için ekoloji mücadelesi politiktir çünkü yaşamın kendisi politiktir. Yaşama dair her şey ekolojinin çalışma alanıdır. Bu temelde mücadele yürütüp itiraz ettiğimiz için bizleri de kriminalize ederek çalışmalarımızı bölmeye çalışıyorlar.
Ekoloji Birliği'nin önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi planladığı etkinlikler veya projeler neler?
Sorunlarımızı, daha çok bir araya gelerek, dayanışma göstererek ve daha çok bilgi paylaşımı sağlayarak çözebiliriz. Bu nedenle üç ay sonra bileşenlerimizin ortak karar vereceği bir yerde, beş gün sürecek bir çadır kampı ve atölyeler düzenlemeyi planlıyoruz. Bunun yanı sıra son yıllarda hortlayan maden, enerji, tarım, su ve turizm konularında yerel bileşenlerimizle belirlediğimiz yer ve tarihlerde paneller düzenlemeyi kararlaştırdık.
Sorun-çözüm denklemimizde; sorun kapitalist sistemin küresel ölçekte yarattığı ekolojik kırımlar, çözüm ise yerelden evrensele giden yolda toplumsal ekoloji perspektifi ile inşa edilecek bir yaşamdır.