Erkekler şiddete dur diyor!
Kadın Haberleri —
- Erkekler hem kendilerinin hem devletin neden olduğu kadın katliamlarını ve şiddeti anlattı: Devlet tüm kurumlarıyla erkektir. Kendini koruduğu gibi erkeği de koruyor. Bu noktada erkeğin suç işlemesi doğal görülüyor. Kadını köleliğe mecbur bırakan sistem yürütülüyor.
- İki kadın yan yana gelsin, orada bir örgütlülük geliştirsin, devlet hemen oraya müdahale ediyor. Mesela Barış Anneleri’ni gözaltına alıyor. Çünkü orada kadın iradesi ve örgütlenmesi söz konusu. Devlet bunu tehlike olarak görüyor. Erkeklerin buna ‘dur’ demesi lazım.
Erkekler, 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken kadınları maruz bıraktıkları temel sorunlarına dikkat çekerek, çözümün devlete karşı birlikte mücadele ve örgütlülükten geçtiğini belirtiyor.
“’Kadınlar, anneler hayattır’ diyoruz. Ama kadına bu bakımdan değer vermiyoruz” diyen Dengbêj Mihemed Yılmaz, bir yerde kadınlar katledildiğinde asıl erkeklerin ayağa kalkması gerektiğini söyledi.
Namus topraktır, ülkedir
Yılmaz, “Kadın olmadan yaşamın olmayacağını anlamaları gerekiyor. Eskiden Kürtlerde, kadınlar feodalizm adı altında katledilip, zarar veriliyordu. Şimdilerde ise din adı altında katlediliyorlar. Erkekler her şeyi kendine helal görürken kadınlara haram görüyor. Yani erkeğe özgür olan şey kadınlara yasak konuluyor. Bu yanlış. İnsanlar nasıl yaşıyor, biz neden geride kalmışız? Çünkü dini öne alıyoruz. ‘Şunu yaptı, bu namusa aykırıdır’ diyorlar. Namus sadece kadına özgü bir şey değil. İnsanın namusu; toprağı, ülkesi, değerleri, kültürü olmalı” dedi.
Türkiye’de cezasız kalan tek şeyin kadın katliamı olduğunu vurgulayan Yılmaz, Jinnews’e şunları aktardı: “Bir çocuk ekmek çaldığında 12 yıl, biri düşüncesini ifade ettiğinde 15-20 yıl ceza veriyorlar. Ancak bir kadın katledildiğinde cezasız kalıyor. Bu ülkenin adaleti adalet değil. Eğer sağlam bir adalet olsaydı, bir kadını katleden birinin bana göre cezaevinde ömür boyu kalması gerekirdi. Türkiye hukukuna göre bu cezasızlıklar onlara bir nevi hediye ediliyor. İlk olarak devlet yasalarını değiştirmeli. Kadınlar için var olan yasaları daha ön plana çıkarmalı. Kadınlar da erkekler de buna karşı durmalı ve bunu kabul etmediğini belirtmeli.”
Ses yükseltmek bile suç sayılmalı
Naif Subaşı, eşit bir yaşam ile yaşanan ihlallerin ortadan kalkabileceğini, bir kadına sesin yükseltilmesinin bile suç sayılması gerektiğini söyledi ve ekledi: “Erkekleri var eden kadınlardır. Erkek ve kadının karakterleri birbirine uymuyor ya da aralarında farklılıklar olabilir ama bu, katledilmeyi ve şiddeti gerektirmiyor. ‘Anlaşamıyoruz’ deyip ayrılabilirler.”
Devletin kendisi erkek
Devletin erkek olduğunu ve erkekleri koruğunu ifade eden Renas T. isei “Evet, Türkiye’de fiziki şiddet diğer Avrupa ülkelerine nazaran fazla. Ama orada da sömürü, kadın ezilmişliği var. Türkiye özeline baktığımız zaman devlete inmemiz gerekiyor. Devlet tüm kurumlarıyla erkektir. Bu noktada kadını korumak yerine, kadını köleliğe mecbur bırakan sistem yürütüyor. Devlet kendini koruduğu gibi erkeği de koruyor. Erkeğin korunduğu bir noktada suç işlemesi de doğal görülüyor. Bu şekilde yaklaşması, şiddet uygulaması, eve mahkûm etmesi, plazanın üst katında kadını aşağı atması gibi şeyler onun için çekinebileceği ya da korkabileceği bir şey değil. Korunduğu noktada da her şeyi yapabilir” şeklinde konuştu.
İradeleri korkutuyor
Renas T., sözlerinin devamında devletin kadın örgütlenmesi ve örgütlülüğünü tehlike olarak gördüğüne işaret ederek, “İki kadın yan yana gelsin, orada bir örgütlülük geliştirsin, devlet oraya hemen müdahale ediyor. Mesela Barış Anneleri yakın tarihte gözaltına alındı. Baktığımız zaman tülbentli, barışı isteyen annelerimizdir. Ancak kadın iradesi, kadın örgütlenmesi söz konusu. Devlet ‘Orada bulunamazsın, kendini orada var edemezsin’ diyor” dedi.
Şiddete karşı sokaklarda seslerin yükseltilmesi gerektiğini söyleyen Munzur Özdal, “Cezasızlık politikası yürütülüyor. Kadınların öldürülme anlarını, kesilmiş-koparılmış uzuvlarını sosyal medya hesaplarında paylaşıyorlar. Bunu yapma sebeplerinin birçoğu tamamen kadınlara ‘Sonunuz bu olacak, evlerinizde oturun, evlenip çocuklarınıza bakın’ mesajı vermektir. Kadınların hiçbir zaman karanlığa bürünmemesi ve dört duvar arasında kalmaması lazım” diye belirtti. AMED